Suriye Politikası ve Diyanet İşleri Başkanlığı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’deki 500 bin mülteci için harcanan rakamın 2 milyar dolara çıktığını, bu tutarın sadece % 10’unun uluslararası ve ikili çerçevede dışarıdan geldiğini, devletin ve milletin her türlü imkanı seferber ettiğini, bunun Türkiye’nin tarihi ve insani bir görevi olduğunu söyledi. http://www.haber3.com/disisleri-bakani-davutoglu-kimyasal-saldiri-multeci-sayisini-milyonlara--haberi-2178589h.htm Davutoğlu’nun dışişleri bakanı olmasına paralel şekilde bir çok kurumun dış politikayı destekleyici faaliyetlerde bulunduğu, MİT, TİKA, AFAD, Kızılay, Yurtdışı Türkler Başkanlığı, THY ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu çabalarda ön sıralarda yer aldığı, her kurumun kendi sorumluluk alanı çerçevesinde dış politikanın başarısı için gayret sarf ettiği görülüyor. Diğer kurumlara diyecek bir şey yok ancak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çabaları Türk halkı içinde kırılmalara yol açabilir. Zira çeşitli Cuma hutbelerinde “Bir battaniye, bir ekmek”, “Suriye’ye yardım”, “Myammar’a yardım” gibi talepler cami inşaası için yardım yapmaya hazır halkımız arasında tepkilere yol açıyor. Zira yıllar içinde gelir düzeyi giderek düşen halkımız, hükümetin proaktif dış politikası sonucunda ortaya çıkan maliyeti karşılamada zorluk çekiyor. Üstelik geçen Cuma günü bir camiide vaaz eden imam tarafından-muhtemelen diğerlerinde de yapılmıştır-“ABD’nin binlerce kilometre uzaktan Suriye’ye karışırken Türkiye’nin benzer tutumunun tartışılmaması gerektiği, Suriye’de 1500 masumun rejim tarafından kimyasal silah saldırısı sonucu öldürüldüğü”, gençlerin bir kısmının ülkemizdeki terör olayları nedeniyle “elime silah alıp doğuya gideceğim” dediği, “bu tür yaklaşımın son derece yanlış olduğu” ifade edildi. Camiye siyaset girerse cemaatin dışarı çıkacağını hatırlatarak, bu Cuma aziz halkımızdan Suriye’deki krizin bir an önce diyalog yoluyla çözülmesi ve daha fazla Müslüman kanı dökülmemesi için Allah’a yakarmasını diliyoruz…