
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 11 Eylül’de Amerikan kamuoyuna hitaben yazdığı ve New York Times gazetesinde yayınlanan makalesi sadece Amerikalılara değil yıllardır dünyada terör ve savaş nedeniyle kan dökülmesinden bıkan, çocuklarını ve yakınlarını başkalarına ait kirli bir savaşa göndermek istemeyen kesimlere de nefes aldırdı. Putin, kamuoyuna bu şekilde hitap ederken, Obama ile “Suriye’nin kimyasal silahlarını teslim etmesi karşılığında askeri müdahalede bulunulmaması” konusunu, kimi liderle sadece ayaküstü temas ettiği St. Petersburg’taki G-20 zirvesinde değil, 16-17 Haziran 2013’te Kuzey İrlanda’da yapılan G-8 zirvesinde müzakere ettiği anlaşıldı. Gelişmelerin aslının medyamız tarafından Türk kamuoyuna servis edilenden farklı olduğu dikkatli yazarlarca ortaya konuldu. (http://sozcu.com.tr/2013/yazarlar/mehmet-turker/tayyipi-oyundan-attilar-370585/) Zira Putin zirveden birkaç gün önce yaptığı açıklamada konuyu Batılı muhataplarıyla müzakere ettiğini dile getirmişti. (http://eng.news.kremlin.ru/news/5912)
Ankara, Suriye konusunda başından itibaren yapıcı olmayan bir tutum sergileyip, yangına körükle giderken, şimdi ateşin bacayı sardığını belirtip çözüm bekliyor. Yetkililerimizin hatalı politikaları sonucunda sırtımıza zam olarak yüklenen iki milyar doların, Reyhanlı ve diğer yerlerde verilen can kaybının, vatandaşlarımız arasına sokulan nifakın ve bir bütün olarak tüm bu sorunları yol açan politikaların arkasındaki iradenin hatasını kabul ederek bedelini ödemesi demokratik bir toplumun en doğal beklentisidir. 1990’da Irak krizi başladığında “bir koyup üç alma” hayali koyan liderlerin ülkemize birşey kazandıramadığı gibi Irak’ın bölünmesine katkı sağladığı hafızlarımızda tazeliğini korurken, bugün Suriye’de “düzen kurucu” rolü üstlenenler yüzünden hem milyarlarca lira kayba uğruyor, hem de Batı Kürdistan’ın temellerine harç taşıyoruz…
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *