Bu sayfayı yazdır

AB'de Denizaltı Krizi

Yazan  23 Eylül 2021

Düzenleyen: Asena Gübül

Denizaltı krizi nasıl ortaya çıktı ?

AUKUS anlaşmasının devreye girmesiyle Fransız Naval şirketi tarafından Avustralya'ya konvansiyonel 12 denizaltı yapımını içeren 56 milyar avroluk Taarruz Denizaltı Programı rafa kalkmış oldu. Fransa, Avustralya'nın denizaltı anlaşmasını iptal etmesine sert tepki gösterdi ve Avustralya ve ABD'deki büyükelçilerini Paris'e çağırdı. Fransa hükümeti ayrıca AB ile Avustralya arasında görüşmeleri süren ticaret anlaşmasını engelleyeceğinin sinyalini verdi.

Anlaşmanın Detayları

ABD’li Yetkili: “Bu pakt, yalnızca Hint-Pasifik’teki yeteneklerimizi güçlendirmek için değil aynı zamanda Avrupa’yı ve özellikle Büyük Britanya’yı bir bütün olarak bölgedeki stratejik arayışlarımızla daha yakından ilişkilendirmek için tasarlanmıştır.” “18 ay sürecek olan bir süreç başlayacak. Bu süreçte ekipler yer alacak. Hem teknik hem de stratejik olarak üç ülkeden de donanma ekipleri bu ekipte yer alacak. Avustralya için en ideal yol belirlenecek.”   ABD’li bir başka yetkiliye göre Avustralya’ya nükleer denizaltı teknolojisinin transferi “tek seferlik” bir “istisna” ve bölgedeki diğer ülkelerle bu teknolojinin paylaşılması beklenmiyor. Yetkililere göre Avustralya’nın nükleer denizaltılara kavuşması bölgede jeopolitik bir “oyun değiştirici” olacak. “Bu gelişmenin Avustralya’ya denizaltılarına temelde daha uzun süre sevk etme yeteneği katacağının altını çizmek istiyorum. Daha sessizler. Çok daha yetenekliler. Hint-Pasifik genelinde caydırıcılığı sürdürmemize ve geliştirmemize olanak sağlayacaklar. Aynı zamanda Avustralya çok daha yüksekten oynayabilecek. Amerika’nın kabiliyetlerine bir ek olacak.”

Fransız siyasetçiler: Yüzyılın Anlaşması, yüzyılın fiyaskosu

Anlaşmaya en sert tepki ise anlaşmadan en zararlı çıkan taraf olan Fransa’dan geldi. Avustralya ile yapılan "Yüzyılın Anlaşmasını" ABD ve İngiltere'ye kaptıran Fransa'da tepkiler öfkeye dönüşürken Fransız siyasetçiler, bu durumu, "Yüzyılın Anlaşması, yüzyılın fiyaskosu" haline geldi şeklinde değerlenirdi. Avustralya'yı müttefikliğe yakışmayan bir eylemde bulunmakla suçlayan Le Drian, "Sırtımızdan vurulduk. Avustralya ile kurduğumuz güven ilişkisine ihanet edildi." ifadelerini kullandı.

Fransa Dışişleri Bakanı, Biden yönetimini de "tek taraflı, kaba ve öngörülemez" kararlar almakla ve eski ABD Başkanı Donald Trump gibi davranmakla itham etti.

Savunma Bakanlığı döneminde şahsen bu ihalenin müzakerelerini yürüten Le Drian, sert söylemini hafta sonu da koruyarak, Fransa'nın ABD ve Avustralya büyükelçilerini geri çağırmasının "krizin gücünü gösteren ağır bir siyasi eylem" olduğunu söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan kınama

Çin Dışişleri Bakanlığı, ABD, İngiltere ve Avustralya tarafından imzalanan ve Canberra'nın nükleer enerjili denizaltılar edinmesine yardımcı olacak yeni güvenlik ortaklığı anlaşmasını kınadıklarını açıkladı.

Uzmanlar, Avustralya'nın Hint-Pasifik bölgesinde nükleer denizaltı sahibi olmasının, aynı sularda nüfuzunu güçlendirip yayılmak isteyen ancak bu hedefi tehdit altına giren Çin'i öfkelendirdiğini kaydediyor. Nükleer denizaltıların radara takılmadan daha hızlı ilerleyen araçlar olduğunun altını çizen akademisyenler, İngiltere'nin anlaşmaya dahil edilmesinin, sadece ABD liderliğinde Çin'i hedef alan bir girişim değil, daha geniş kapsamlı bir program oluşturmanın hedeflendiğine işaret ettiği görüşünde.

Almanya: Denizaltı anlaşması sonrası kaybedilen güven yeniden inşa edilmeli

Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Michael Roth, Brüksel'deki AB bakanlar toplantısına katılmadan önce basının son krizle ilgili sorularını yanıtladı. Almanya, Fransa’nın ABD ve Avustralya ile yaşadığı “denizaltı ihalesi krizinin” Avrupa Birliği’nin (AB) tamamı için “alarm verici bir işaret olduğunu” söyledi. Almanya ,  Avustralya'nın Fransa ile denizaltı sözleşmesinden çekilmesinin , AB’nin kendi egemenliğini güçlendirmesi için bir başka uyandırma çağrısı olduğunu söyledi ve hareketten sonra kaybedilen güveni yeniden inşa etmenin zor olacağını belirtti. Roth, “Egemenliğimizi nasıl güçlendirebiliriz, dış politika ve güvenlik konularında nasıl daha fazla birlik gösterebiliriz sorusunu kendimize sormamız gerekir” diyerek AB’nin bu tür sorunlara karşı daha fazla dayanışma içinde olması gerektiğini söyledi.

AB'den Fransa'ya "Çekingen" Destek

Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian, "AB'nin sessizliğinden duydukları üzüntüyü" belirterek, Fransa'ya yapılan bu muamelenin tüm Avrupa'ya yapıldığını ve bundan tüm AB'nin çıkarlarının zarar göreceğini" dile getirdi. Le Drian, "Bugün söz konusu olan, bir sözleşmenin ihlalinin ötesinde; ani, beklenmedik, açıklanamayan bir iptal kararı olması. Şimdi önemli olan her şeyden önce ortaklar arasındaki güvenin çöküşü konusudur. Ve Avrupa'nın buna ağır tepki vermesi gerekiyor" dedi.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, "Üye devletlerimizden birisi kabul edilemez bir muamele gördü. İlişkilerin normal seyrine geri dönmeden önce ne olup bittiğini öğrenmek istiyoruz" diye tepki verdi.

New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) binasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Michel, "Müttefikler için temel ilkeler şeffaflık ve güvendir ve bunlar birbirinden ayrılmaz. Ve şimdi ne gözlemliyoruz? Şeffaflık ve vefanın olmadığını gözlemliyoruz" şeklinde konuştu.

Bloğun öfkesinin somut bir işareti olarak, AB büyükelçileri, transatlantik ittifakta büyük bir ilerleme olarak lanse edilen bir toplantı olan 29 Eylül'de ABD ile bir ticaret ve teknoloji konseyi açılışı için hazırlıkları ertelediler.

İNGİLTERE: Fransa’nın arkasından iş çevirmedik

İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace’a göre ise üç ülke arasındaki anlaşmanın Fransız yetkililerde üzüntüye yol açması “doğal ve anlaşılabilir” bir durum. Wallace, anlaşmanın Fransa’ya “ihanet” olmadığının altını da çizdi.

Wallace, Fransa’yı “İngiltere’nin Avrupa’daki en büyük partneri” olarak da nitelendirdi. Aynı zamanda Fransa’nın “arkasından iş çevirmediklerini” de vurguladı.

Avustralya: Fransa’ya karşı dürüst olduk

Avustralya, ABD'nin nükleer güdümlü denizaltılar inşa etmek için ABD nükleer teknolojisine erişim teklifinin reddedilemeyecek kadar iyi olduğunu söyledi. 1958'de İngiltere'den sonra, Canberra'nın Washington'a Çin'in askeri üstünlük kazanmasını engellemesine yardım etmesine izin veren böyle bir teknolojinin verildiği ikinci ülke olacak. Avustralya Başbakanı Scott Morrison, yaptığı açıklamada, "Avustralya'nın ulusal çıkarlarını ilk sıraya koyma kararından pişman olmadığını, Fransa'ya karşı dürüst olduklarını ve Fransız ortaklarını defalarca anlaşmanın yolunda gitmediği konusunda uyardıklarını" söyledi.

Paris’e bir darbe daha

Almanya'nın Avustralya, ABD ve İngiltere ile diplomatik anlaşmazlık konusunda Emmanuel Macron'u kamuoyu önünde desteklemesinin ardından, Alman General Eberhard Zorn, yeni bir uzay askeri ittifakı imzalamak için Avustralyalı mevkidaşı Amiral David L. Johnston ile Berlin'de bir araya geldiğini duyurdu. "Biz, Avustralya ve Almanya, uzay güvenliği ve uzay durumu konusundaki diyaloğumuzu derinleştirmek istiyoruz. "Bu amaçla, Amiral David L. Johnston ve ben bugün Berlin'de 'Askeri Uzay Ortaklığı' için bir niyet mektubu imzaladık. "Odak noktamız sensör verileri ve yer tabanlı sensörler." söylemlerinde bulundu.

10 Haziran günü ABD başkanı Biden, Birleşik krallık ile bir görüşme yapmıştı. Görüşmede ekonomiden sağlığa, savunmadan iklim sorunlarına kadar pek çok konuda mütabıklık sağlanmıştı. Biden ve Johnson’un bu kadar geniş kapsamlı konular üzerinden anlaşma sağlamış olması Anglosakson ittifakı yeniden mi kuruluyor izlenimi yaratmıştı. AUKUS projesinin ortaya çıkışı ile tekrar Anglosakson ittifakı mı kuruluyor düşüncesi akıllarda soru işareti bıraktı. Fransa’nın Avustralya’ya olan öfkesi pek dinecek gibi gözükmese de bu olayda AB’nin desteği ve tepkileri de oldukça önemli. Her ne kadar Fransa’nın haksızlığa uğradığı genel bir kanı olsa da verilen destek oldukça çekimser bir tavırda. Almanya’nın Macron’u destekleyici açıklamalarından hemen sonra Avustralya ile uzay anlaşması imzalaması da Paris’in gündemini meşgul edecek gibi. Almanya zaten yaptığı açıklamalarda da yapıcı bir katkıda bulunmak istediğini belirtmişti. İngiltere, Fransa ile sorunları halledebileceklerini savunuyor ve aslında ihanet kelimesini kabul etmiyor. İngiltere ve ABD’nin tavırları Fransa’ya karşı ılımlı bir bakışta ilerlese de Fransa, Avustralya’ya ve bu projeye olan tavrında oldukça kararlı. Ülkelerin önceliği kendi devlet çıkarları olsa da AB söz konusu olduğunda sonucun nasıl olacağı merak ediliyor. Görünürde bir uzlaşma isteği yok. AB bu iptal edilen denizaltı anlaşması nedeniyle tırmanan gerilimde nasıl bir bedel ödeyecek ilerleyen süreçte göreceğiz.

Kaynak: AA, amerikanınsesi, DW, savunmasanayist, euronews, Express.co