Bu sayfayı yazdır

Avrupa ülkelerinin Mısır'daki gelişmelere yönelik tepkileri artıyor.

Yazan  17 Ağustos 2013

Mısır'da askeri müdahalenin ardından oluşan koşullar Avrupa ülkelerinden tepki topluyor. Başta müdahaleye tepki bağlamında temkinli yaklaşımın sergilenmesinin ardından gelinen son nokta itibariyle Almanya, Fransa ve İngiltere arasında Mısır'daki gelişmelerle ilgili görüşmeler başlatıldı. Üç ülkenin Mısır büyükelçileri ülkelerine çağrıldı. Almanya, Mısır'a yönelik tahsis ettiği 25 milyon Avro değerindeki mali yardımları kestiğini açıkladı. Bu miktarın 15 milyon Avro'luk kısmının ise Suriye'ye yönlendirileceği bildirildi. Hollanda da Mısır'a yönelik yürüttüğü yardım programını geçici olarak durdurdu. Mevcut Mısır hükümetiyle işbirliği içerisinde olmayacağını ifade etti. Ulusal düzeylerdeki bu tepkilerin artık Birlik düzeyine de taşınması kararlaştırıldı. 19 Ağustos Pazartesi günü AB üyesi ülke temsilcilerinin Mısır özel gündemiyle olağanüstü toplantı düzenleyeceği bildirildi. AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, AB Dışişleri Bakanları ve üye ülkelerin diğer üst düzey temsilcilerinin, AB'nin Mısır'daki durumla ilgili alacağı önlemler hakkında tartışacaklarını ve aralarında koordinasyon sağlayacaklarını açıkladı. Avrupa-Akdeniz Ortaklığı'nın ve Avrupa Komşuluk Politikasının önemli bir ayağı olan Mısır, yaşanan son gelişmelerle hem AB'in Orta Doğu'daki etkinliğini zayıflatan hem de bu politikalarının iddialarını ve sürdürülebilirliğini sarsan bir başka aktör konumuna gelmiştir. Çünkü hem Mısır özelinde hem de Orta Doğu genelindeki olağanüstü gelişmeler AB'nin bölgede diplomatik ve ekonomik araçlarla yaymak istediği normları geçersizleştirmekte, aynı zamanda da ortaklıkların kısa ve uzun vadeldeki hedeflerine ulaşmasını engellemektedir. Belli süreler için koyulan hedeflere ulaşamamakta AB açısından kurumsal başarısızlık anlamına gelmektedir. Buna ek olarak, AB'nin güvenilirlik sorunu ile de karşı karşıya kalmaya başladığı ileri sürülebilir. Özellikle Mısır'da, iktidara gelmeden önce Müslüman Kardeşler hareketine tepki ile yaklaşılması, Mübarek sonrası dönemde ise hareketi tanımaya başlama çabası ve Mursi ile yakınlaşma, askeri müdahalenin ardından ise müdahaleye durgunlukla yaklaşılması güvenilirlik sorununu besleyen faktörlerdir. AB'nin uluslararası alandaki gelişmelere tepki hızı, dış politika ortaklığının sınanmasında öncelikli konumunu korumaya devam etmektedir.

Dr. Sezgin Mercan

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Avrupa Birliği Araştırmaları Merkezi Başkanı