Büyük Güçlerin Oyunu veya Macron ve Putin Ne Konuştular

Yazan  01 Temmuz 2020

Geçen Cuma günü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında bir video konferans gerçekleştirildi. Rus medyası bu toplantının atmosferini ve bu etkinliğe daha yakından bakmayı gerektiren kararları ayrıntılı olarak açıklamaktadır.

Kremlin basın servisinden yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, stratejik istikrar konusunu ele alarak dışişleri ve savunma bakanlarının katılımıyla '2+2' formatında bu dosya üzerinde ortak çalışmaların yoğunlaştırılması konusunda anlaştı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Stratejik istikrar alanındaki durumun çeşitli yönleri analiz edildi. Mevcut silah kontrol mekanizmalarının korunması ve askeri alanda öngörülebilirliğin ve güvenin güçlendirilmesinin önemi vurgulandı. Dışişleri ve savunma bakanlarının katılımıyla '2+2' formatında bu dosya üzerinde ortak çalışmaların yoğunlaştırılması konusunda anlaşmaya varıldı."[1]

Fransa Cumhurbaşkanına göre Lizbon'dan Vladivostok'a kadar olan coğrafyada gerçekleşen gelişmeleri ve daha özel konuları da kapsamış olabilir özellikle “Avrupa güvenlik” konusunu da görüşmüştür. Fransa, en çok Libya ve Kuzey Suriye ile ilgilenmiştir. Paris'teki New York Times muhabirinin Fransız kaynaklarına atıfta bulunarak, iki Devlet Başkanı en çok Libya'daki durumdan bahsetmişlerdir. Macron ve Putin’in resmi demeçlerine göre, Libya’daki çatışmayı sonlandırmak ve bu ülkeye müdahale eden yabancı ülkelerin müdahalesini sonlandırması için çağrıda bulunulmuştu. Bu demeçler,sadece dünya kamuoyuna resmi olarak açıklanan kısmıdır.

Paris’in Libya’daki barış konusundaki kaygısı elbette Fransa’nın Doğu Akdeniz’deki politikalarıyla ve özellikle bölgedeki artan askeri varlığıyla ilişkilidir. Fransız donanmasının Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki askeri üssü zaten kullandığını hatırlatmak gerekir ve geçen yılın sonunda Politis gazetesi “Andreas Papandreu Üssünün Geliştirilmesi ve Deniz Üssü- Fransa  Filosuyla Mari’de” şeklinde manşetten ve iç sayfada ise “Bölgedeki Jeopolitik ve Jeostratejik Manzara Değişiyor-Fransa Kalmak İçin Filosuyla Geliyor” başlıklı haberinde, Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçtiğimiz Ocak ayında Ada’da bulunduğu sırada söz ettiği iki ülke arasındaki savunma işbirliğinin, Güney Kıbrıs’a demir atmasıyla Doğu Akdeniz’deki Fransız varlığıyla ilgili olan ve de uzun zamandır gelişim halinde olan çalışmaların başarılı şekilde sonuçlanmasının mührünü  teşkil ettiğini  yazmıştı.  Gazete, haberinde, Larnaka’ya bağlı Mari’de bulunan “Vangelos Florakis” deniz üssü bölgesine, Fransız savaş gemilerinin misafir edileceği bir deniz üssünün (deniz istasyonu) inşasının hızlıca ileriye götürülmekte olduğunu belirtti. Fransa’nın askeri varlığının, Güney Kıbrıs’ın Avrupa koruma kalkanı olarak işlev göstereceğini, diğer yandan da Fransa’nın, Lübnan ve Suriye’deki kayıplarının ardından,  bölgedeki güvenlik sisteminin bir parçasını teşkil etmeye devam edeceğini yazmıştı.[2] Fransa, Marie köyü alanında kullanımı konusunda Kıbrıs ile bir anlaşma imzaladı. Dahası, bu hiçbir şekilde bir “güvenlik politikası” değil, bir iş ve hem de büyük.

Fransız petrol şirketi Total (AB'de gelir bakımından üçüncü sırada) İtalyan şirketi Eni'nin Kıbrıs sahilindeki petrol sahalarının geliştirilmesi için tüm imtiyaz sözleşmelerinin ortağıdır. Sondaj yapılması Türkiye tarafından engellenmekte, bunun karşılığında Libya'daki petrol üretimi Ankara ile Trablus'taki hükümet arasındaki anlaşmayı engelliyor. Mısır, Lübnan ve İsrail'in burada bulunduğu gibi Fransa, İtalya ve Rusya da burada. Hepsi aynı anda Suriye mevduatı ile ilgileniyor. Total'in Rus petrol sektörü ile işbirliği yapan en büyük yatırımcılardan biri olduğunu hatırlatmaya gerek yok.[3]

“Avrupa Güvenlik Politikası”ndan bahsetmek, arkasında, enerji kaynakların paylaşımı ve imtiyazlar için birbirleriyle ticaret yapan devletlerin çıkarlarının gerçek oyunlarının sergilendiği sahne. Türkiye bu “güçler tiyatrosunda” davetsiz bir misafir olarak karşımıza çıkıyor.Büyük güçlerin temsilcilerinden izin almadan kendi oyununa başlamaya karar verdiler. Bu, günümüzün stratejik diyaloğunun ya da daha ziyade Moskova ve Paris arasındaki teklifin temelidir. Görkemli ifade ne olursa olsun, kimin çıkarlarının bu işleme konu olacağı son derece açıktır.[4] Rusya son on senedir Akdeniz’de oluşan ekonomik ve güvenlik boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Bu bağlamda Rusya stratejisini iki husus oluşturuyor. Enerji kaynakları ve askeri katılımdır.[5]

Doğu Akdeniz’de Türkiye bulunduğu istikrarsız coğrafyadan kaynaklanan sürekli bir güvenlik endişesi taşımaktadır. Doğu Akdeniz, Türkiye’nin güvenliğine yönelik etkilerini ortaya koymaktır. Konunun önemi, Türkiye bekasının ve bölgesel aktör olabilmesinin ve en önemlisi “Mavi Vatan” konsepti kapsamında Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri iyi değerlendirmekten geçtiği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Doğu Akdeniz’de bölge ülkeleri ve büyük güçlerin kümelenmesi yanında Türkiye’nin bu bölgede kendi ulusal çıkarların korunması ve bölgede sulh ve istikrarı sağlamak doğal olarak hakkıdır.

29 Haziran 2020 Pazartesi günü

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mısır Büyükelçisi ile Görüştü

Rusya Federasyonu Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Devlet Başkan’ın Orta Doğu ve Afrika Özel Temsilcisi Mikhail Bogdanov ve Mısır'ın Moskova Büyükelçisi İhab Nasr ile yapılan toplantıda Libya ve Suriye'deki durumu, Filistin-İsrail çatışmasını ve Mavi Nil’deki Rönesans Barajı ile ilgili konular görüşüldü.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Libya, Suriye ve Filistin-İsrail çatışmasındaki krizleri çözme ve Nil Nehri sularını kullanma sorununa karşılıklı olarak kabul edilebilir çözümler bulma görevleri de dâhil olmak üzere Orta Doğu ve Afrika'daki gelişmelerle ilgili güvenli görüş alışverişinde bulundu.Taraflar, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve BM Şartı'nın bu konulardaki temel ilkelerine bağlılıklarını teyit ettiler.[6]

 

 

[1]https://tr.sputniknews.com/politika/202006261042334304-kremlin-putin-ile-macron-stratejik-istikrar-konusunu-gorustu/

[2]http://www.detaykibris.com/fransa-filosuyla-maride-184588h.htm

[3]https://wpolityce.pl/swiat/506761-koncert-mocarstw-w-praktyce-czyli-o-rozmowie-macron-putin

[4]https://inosmi.ru/politic/20200630/247681231.html

[5]Nejat Tarakçı, https://tasam.org/Files/Icerik/File/k%C4%B1br%C4%B1s_forum_2_pdf_df42e5af-4906-4be2-9cb8-1dac6268cc74.pdf

[6]https://tass.ru/politika/8842303

Suinbay Suyundikov

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Rusya-Türkistan Araştırmaları Uzmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display