Bu sayfayı yazdır

Cihatçı Selefilerdeki Değişimin Kaynağı Ne?

Yazan  23 Aralık 2021

Selefilik, Hicri 2-4. Yüzyılda ortaya çıktığı düşünülen bir İslami yaklaşım biçimidir. Temel olarak ilk üç nesli örnek alırlar ve kutsallaştırırlar.

Onlara göre ashab, tabiin, tabe-i tabiin en hayırlı nesildir, İslami tarih İslam’ın ilk üç neslinde yaşanmış ve son bulmuştur; bundan sonrakiler ise bu üç nesli taklit ederek yaşantılarını devam ettirecek, yön verecek ve buna göre kararlar alacaklardır.Selefilerin ortak hedefi, başında bir halifenin bulunduğu, dini otoriter bir rejim kurmaktır. Onların amacı, dünyayı tamamen değiştirmek ve şeraite uygun bir sistemi kurmaktır. Tabii bu sistemin dürüst ve kadim örneklerin izinde ve Allah’ın kurallarına uygun olacak biçimde kurulması önemlidir.

Selefilikte temel üç ilke bulunmaktadır. Bunların ilki “selefe dönüş” ilkesidir. Bu ilke gereğince İslam’ın ilk yıllarına dönülmelidir, çünkü İslam’ın gerçek ve saf biçimi ancak bu şekilde yaşanabilir. İkincisi “taklidi red” ilkesidir. Bu ilke gereğince İslam’ın kutsal nesli yani ilk üç neslinden sonra geliştirilen yöntemler, akıl ve mantık ile hareket etme, dine sonradan giren uygulamalar reddedilir. Üçüncüsü “bid’atlerle mücadele” ilkesidir. Bu ilke gereğince, dine sonradan giren her şey bid’at olarak nitelendirilir ve reddedilir. Selefilikte bu ilke özel öneme sahiptir. Çünkü İslam dini evrensel bir din olması sebebiyle birçok kültürle karşılaşmış ve bu kültürlerden etkilenmiştir. Bid’atlerle mücadele de tam olarak bu kültürlerle mücadeleyi esas almış ve korkuları esasen dini değil, Arap kültür ve medeniyetinin bozulması olmuştur.

Terimsel olarak bid'at; dinin esasındabulunmayan ve dini hüküm ve delillere dayanmaksızın sünnete aykırı olarak icad edilen şeylerdir. Başka bir ifadeyle; dinî emirlerin tamamlanmasından sonra, peygamber Muhammed'in sünnetine, Kur'ân'ın açık hükümlerine, ashab, tabiin ve müctehitlerin genel görüşlerine tamamen aykırı olarak ortaya çıkan hal, davranış ve işler demektir. Bid’atler denildiğinde, dine sonradan giren, ilerleme ve gelişmeye bağlı olarak kazanımlar da akla gelmektedir. Selefiler, bid’atlerin zararlı ya da yararlı olmasına bakmaksızın hepsini yok etme amacı gütmektedir. Bu anlamda modern giysiler, teknolojik aletler, müzik, resim, heykel vb. birçok şey bid’at kapsamına girmektedir. Fraklı kültürlerin İslam’ın içerisine girmesi sonucu bazı ritüeller de gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Örneğin türbeye gidip dua okumak, namaz sonrası toplu tesbihat yapmak gibi gelenekler ortaya çıkmıştır. Bu tür gelenekler de bid’at olarak nitelendirilmektedir. Bu tür zararlı olmayacak eylem ve uygulamalar Selefilerce reddedilmektedir. Onlara göre tüm bid’atler yıkılmalı ve dinin aslına uygun yaşanmalıdır.

Selefiler günlük yaşamlarında da geriye dönüşü işaret ederler. Örneğin giyim kuşam konusunda, İslami kabul edilen giyim-kuşam tiplerini ön plana çıkarmışlardır. Bu anlamda kadınlar tüm vücut hatlarını örtecek siyah çarşaf, yüzünü kapatacak siyah peçe, ellerini kapatacak bir eldiven giyerler. Erkekler ise Suudi tipi giyim tarzı olan beyaz entari (cellâbiyye) ve başa örtülen kırmızı şal ile birlikte uzun sakal ve kısa bıyık görülmektedir.

Ancak Selefilerde son dönemde bir değişim göze çarpmaktadır. Buna, Afganistan yönetimini ele geçiren selefi Taliban’ın uluslararası sistem içerisinde bir özne olmayı talep edişini örnek verebiliriz. Bu, Selefiliğin en önemli ilkelerinden biri olan Vela ve Bera ilkesinin önemsizleştiğini göstermektedir. Çünkü bu ilke, kafir ile işbirliğinin kesin reddedilmesini içermektedir. Ancak Taliban, Afganistan yönetimini ele geçirdiğinden beri küresel ve bölgesel güçlerle görüşmeler yapmış, tanınma talep etmiş ve işbirliği vurgusu yapmıştır. Taliban’ın Çin ile ticari anlaşma görüşmeleri ise bu ilkenin önemsizleşmesinin en önemli göstergesidir.

Cihatçılar,Selefiliği şiddet ile bütünleştirerek yerel ve bölgesel kazanım elde etmeye çalışmaktadır. 2013-2015 yılları arasında selefi bir terör örgütü olan IŞİD’in başarıları, bu grupları moralize etmiş ve bazı ağlar tarafından fonlanarak sürekli büyümüştür. Bir diğer değişim de selefi cihatçı terör gruplarında meydana gelmektedir. Giyim kuşamda sert uygulamalar, ittifakların kesinlikle reddi bu grupların belirgin göstergelerindendir. Ancak son dönemde karşımıza çıkanlar, Selefilerde görülen bir değişime işaret etmektedir.

2018’de ABD, Ebu Muhammed el-Julani liderliğindeki HTŞ'yi ve ona bağlı tüm grupları kara listeye aldı. HTŞ, BM Güvenlik Konseyi'nde terör örgütü olarak terör listelerinde yer almaya devam ediyor ve Rusya da bunu kuzeybatı Suriye’de ilerlemek için bir bahane olarak kabul ediyor. Carnegie Ortadoğu Merkezi, Suriyeli cihatçı grup HTŞ'nin yerel cihada yönelip kendisiniEl-Kaide ve IŞİD gibi eski müttefik gruplarından uzaklaştırarak imajını iyileştirmeye çalıştığını söyleyen bir araştırma yayınladı. HTŞ, son dönemlerde uluslararası toplumda imajını yükseltmeye dönük hamleler gerçekleştiriyor. Örneğin, askeri eğitim verdiği kurslardan mezuniyet görüntülerini yayınlıyor ve modernleşmeye başladığını dünyaya duyuruyor.

15 Eylül 2021'de HTŞ genel hukukçusu Abdurrahman Atoun, HTŞ sivil kanadı Kurtuluş Hükümeti tarafından İdlib kentinde düzenlenen bir konferansta modern bir kıyafetle ortaya çıktı ve cihatçıların basmakalıp imajını terk etti.Atoun'unHTŞ'nin cihatçı hedeflerini yerelleştirmek ve batı ile iletişim kurmak için benimsediği değişikliklere odaklandığı görülüyor.Şubat ayında Financial Times, Ebu Muhammed el-Julani'yi, bu ay Suriyeli cihatçıların önceki görünüşünden farklı olarak, savaş kıyafetleriyle Batı tarzı bir iş kıyafeti giyerek fotoğrafladığı bir imaj değişikliği geçirdiğini gösteren bir rapor yayınladı.

Şu şekliyle Afganistan’da Taliban’ın kazanımlarını örnek alarak Suriye’de bir otorite sahibi olmak isteyen cihatçı bir grubun bu şekilde kazanım sağlamaya çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak bu, cihatçı yaklaşımlarını dini-ideolojik söylemle meşrulaştıran gruplarda bir değişimin de göstergesidir. Modern dünyada kazanım elde etmek için “vazgeçilmez” ilkelerinden vazgeçerek aslında diğer etnik-ideolojik- aşırılıkçı gruplardan hiçbir farkları olmadıkları ortaya çıkmaktadır. Dini ideoloji paravandır, içeri girildiğinde önemli olan kazanımlardır.

Kaynak: North Press

Büşra Aksu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Terörizm ve Radikalleşme Uzmanı