Bu sayfayı yazdır

Ege'de yeni tahrik; Yunan Bakan ve K.K.K. gayri askeri statüdeki Taşoz adasında

Yazan  14 Mart 2017

Türkiye'nin AB'nin önde gelen ülkeleriyle derin diplomatik krizler yaşadığı bugünlerde Yunanistan da rahat durmamakta, Ege'de sıcak çatışmaya yol açabilecek eylemlerine devam etmektedir. Nitekim Yunanistan fiili durum yaratarak tüm Ege'de adaları kendi hakimiyetine geçirmeye ve Ege'yi Yunan gölü haline getirmeye yönelik eylemlerini aralıksız sürdürüyor. Bu fiili durumlardan en öne çıkanı egemenliği anlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiş yani halen Türk egemenliğinde olan Türk toprağı sayılan adalarda işgalini sürdürmesidir. Bu bağlamda işgal ettiği 18'i büyük ada olmak üzere 152 ada, adacık ve kayalıkta Yunanistan'ın devlet uygulamaları yaptığı bilinmektedir. Bu tür fiili durum yaratılmasında Kardak'ın son nokta olacağı da anlaşılmaktadır. Ancak Yunanistan'ın yarattığı fiili durumlar ve uluslararası anlaşmaları aykırı uygulamaları bununla sınırlı değil. Yunanistan 1923 Lozan Anlaşmasıyla (12. Madde) "silahsızlandırılmış olmaları", "tahkim edilmemeleri" şartıyla kendisine devredilen yani "gayri askeri statüde" olmaları gereken adalarda askeri konuşlanmalar yaparak da uluslararası anlaşmaları ihlal etmektedir. Bu durum Türkiye'nin güvenliğini de tehdit etmekte, Yunanistan'ın Ege'deki hakimiyetini kuvvetlendirmektedir. Bu bağlamda uluslararası anlaşmalara aykırı son hamleyi bugün (14 Mart) Ege'nin kuzeyinde Taşoz adasında yaptı. Yunan Savunma Bakanı Panos Kamenos beraberindeki Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı ile birlikte Taşoz adasına geldi. Adadaki Yunan askerleriyle görüşen Yunan Bakan askerlerle birlikte fotoğraflar çektirdi. Yunan Bakan ziyaretiyle ilgili fotoğrafları sosyal medya hesabından paylaştı. Fotoğraflardan Yunan askerlerinin Taşoz adasında yerleşik hale geldiği, silah sistemlerinin adaya konuşlandırıldığı anlaşılmaktadır. Yunan Bakan sosyal medyadan paylaştığı bu fotoğraflarla Taşoz adasının uluslararası anlaşmalara aykırı olarak silahlandırıldığı, tahkim edildiğini ve askeri birliklerin yerleştirildiğini de adeta Türkiye'nin gözüne sokarcasına göstermektedir. Bu açıkça Türkiye'ye meydan okumak ve Ege'de istediğimi yaparım mesajıdır. İşgal edilen ada ve adacıklar yönelik Türkiye'nin NOTA bile verememiş olmasından da cesaret alan Yunanistan'ın Ege'de gerginliği planlı ve kontrollü bir şekilde tırmandırdığını, her seferinde Türkiye'den bir karşılık verilmemesi üzerine Ege'nin yeni bir sorun noktasında Türkiye'nin sivil ve askeri alanda karşılık verip vermeyeceğini anlamaya çalıştığını söyleyebiliriz. Yunanistan 16 Nisan referandum öncesinde, Türkiye'nin son haftalarda Avrupa ülkeleriyle yaşadığı gerginlik ve krizlerden de istifade ederek ve hatta bizzat bazı AB üyesi ülkelerinin de teşvikiyle .....(çünkü Yunanistan Ege'deki karasularının ve sınırların AB toprağı/sınırı olduğunu vurgulamakta, sorunu Türk-Yunan değil Türkiye-AB sorununa dönüştürmektedir)..... Ege'de muhtemelen Kardak'a operasyon yapması, bir oldu-bittiyle Kardak'a bayrak dikip sahiplenmesi yani işgal etmesi hiç de sürpriz olmayacaktır. Son yıllarda benzer olaylara Türkiye'nin hiç karşılık vermemesi ve adeta kabullenmesi Yunanistan'ı cesaretlendiren en büyük etkendir. Diğer taraftan Suriyeli mültecilerin göçünün engellenmesi bağlamında Ege Denizi'nde görevlendirilen NATO Deniz Görev Gücüne bağlı yabancı savaş gemilerinin Yunan ve Türk karasularına girmelerine izin verilmiştir. Ayrıca Orta ve Kuzey Ege'deki gayri askeri statüdeki Yunan adalarının da bu gemilerin görev bölgesi içinde bulunması değişik gerekçelerle gayri askeri statüdeki bu adaların askeri araçlarla kullanılmasına yönelik yarattığı/yaratacağı fiili durum nedeniyle de Yunanistan'a cesaret vermektedir.......... Dolayısıyla, Yunanistan'ın Ege'de tek taraflı yarattığı fiili durumlara ve uluslararası anlaşmalara aykırı uygulamalarına anında karşılık verilmesinin yanında Ege'deki NATO deniz gücünün görevinin de sona erdirilmesi (MSB'nın yaptığı gibi çağrı yaparak değil bizzat NATO karar mekanizmalarında veto ederek) önemlidir.