İran Tıp Bilimleri Üniversitesinde bir araya gelen üniversitelerdeki öğrenci temsilcilerinin toplantısına video konferans yoluyla katılan İran lideri, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.Son günlerde Afganistan'daki terör saldırısı ve Mescid-i Aksa'daki İsrail saldırılarının kendisini üzdüğünü belirten Hamaney, "Siyonistler sadece güç dilinden anlar. O yüzden Filistinlilerin kendilerini güçlendirmeleri ve buna karşı direnmeleri gerekiyor. Karşı tarafı cinayetlerini durdurmaya, insaf ve hakka teslim olmaya mecbur etmeliler." ifadelerini kullandı.

İsrail'in saldırıları dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiğini belirten Hamaney, "Siyonistlerin vahşi ve zalimce cinayetlerini kınamak ve buna karşı tavır almak herkesin görevidir. Mutluluk verici olan şudur ki Filistinler ayakta ve azimli. Bunu devam ettirmeleri gerekiyor."değerlendirmesini yaptı.

HAMAS ve İran İlişkisi Nasıl Evrildi?

Katar’ın başkenti Doha’ya taşıyan HAMAS’ın yeniden Tahran’da boy göstermesi, elbette son dönemde Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerle yakından alakalı:

İran-Rusya-Esed cephesinin Suriye’de kontrolü ele alması, geri dönüşün birinci ve en önemli sebebi. Baas rejimi, ayaklanmanın başlangıcında kendi halkına ateş açmaya ve isyanı kanla bastırmaya başlayınca, Hâlid Meşal liderliğindeki HAMAS yönetimi Şam’ı terk etmişti. Meşal’in o dönemde yaptığı açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, silahsız eylemcilerin üzerine bu şekilde gidilmesi, HAMAS’ın onaylayabileceği bir durum değildi. Merkezini Doha’ya kaydırarak, İran’ın kestiği yardımları da rahatlıkla telafi eden HAMAS, sonraki süreçte bölge ülkelerindeki desteğini yavaş yavaş yitirdiğinden, yüzünü tekrar Tahran’a döndü. Tabii, HAMAS-Tahran yakınlaşmasının, Katar’ın Körfez’deki komşularının düşmanlığı nedeniyle İran’la safları sıklaştırdığı bir zamana denk geldiği de unutulmamalıdır.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın İsrail’le aşırı ve aleni yakınlaşması, Hamas’ı İran’la tokalaşmaya iten ikinci sebep. Bilhassa, “Yüzyılın Anlaşması” ve diğer dayatmalar nedeniyle siyasî açıdan kriz içine yuvarlanan Filistin kamuoyunu rahatlatma adına, İran’ın “tavizsiz duruşu” imdada çağrılmış görünüyor. İran’ın somut anlamda Filistin’i ve Kudüs’ü kurtarma niyetinin olup olmadığı tartışmaları bir yana, şu kısır ortamda retorik bile epey gönül ferahlatıcı bulunuyor. HAMAS’ın yetkilisiyle yapılan bir röportajda; “İran’ın Arap bölgedesinki, özellikle de Suriye ve Irak’taki siyasi ve askeri müdahaleleri konusunda ne düşünüyorsunuz?” şeklindeki sorusuna “Aslında bizi İran’la bir araya getiren şey, İran’ın İsrail karşıtı olmasıdır. İran bu konuda yeminlidir” diye cevap vermiştir.(2016)

Katar’ın ekonomik yardımlarının İsrail ve Mısır tarafından kısıtlanması ve Mahmud Abbas yönetimiyle yaşanan sürekli gerilim nedeniyle, İran’ın ekonomik desteğine muhtaç kalınması da üçüncü sebep olarak zikredilebilir. İran’ın HAMAS’a yaptığı maddî yardımı milyon dolarlarla ifade eden kaynaklar mevcut.

İsrail’e karşı, HAMAS’ın şiddetli ve yıkıcı etkide saldırıda bulunması, açıklamalarda menzili yüksek roketlere sahip olduğunu ifade etmesi, İran’ın finansörlüğünü yaptığı ve Şam’da gerçekleştirlen görüşmelerde HAMAS’ın yanı sıra İslam örgütlerinin bölgeye nakli ve silahlandırması sonucunu doğurabileceği bir gerçektir. İsrail’in olağanüstü hal ilan etmesi ve ateşkes için Mısır ile görüşmesi, HAMAS ve İslam örgütlerinin güçleneceğinin bir öngörüsü olarak değerlendirilmişitir.

Kaynak: www.jpost.com,NewsNow,en.abna24.com,sputniknews.com,dünyabülteni.net,www.middleeastmonitor.com