< < İşte YPG'ye ağır silah veren ABD'nin Türkiye'ye verdiği sözde garantiler
 Bu sayfayı yazdır

İşte YPG'ye ağır silah veren ABD'nin Türkiye'ye verdiği sözde garantiler

Yazan  11 Mayıs 2017

ABD Başkanı Trump'ın YPG'ye ağır silah verilmesine yönelik kararı onaylamasıyla birlikte Türk-Amerikan ilişkileri yeni bir safhaya girmiş oldu. Bu karar aslında sahada fiilen olan bitenin resmiyete bağlanması. Bu kararla ABD, PKK terör örgütünün Suriye kolu olan YPG terör örgütünü NATO müttefiki Türkiye'ye tercih ettiğini resmen göstermiştir. ..........TÜRK YETKİLİLERDEN GELEN TEPKİLER......... ABD'nin Ankara'nın PKK'nın Suriye kolu olarak kabul ettiği YPG'ye ağır silah yardımında bulunmasına ilk tepki Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'den gelmişti. YPG'ye silah yardımı yapılmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Canikli, 'genelde Avrupa dahil Batı'nın ve ABD'nin YPG ve dolaylı bir şekilde PKK'ya yönelik desteklerinin bilindiğini' söylemişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da "Suriye'de yanlış adımlar atılmamalı. YPG'ye verilen her silah Türkiye'ye tehdittir." demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu yanlıştan bir an önce dönülmesini temenni ederim dedi. ........ABD YETKİLİLERDEN GELEN AÇIKLAMALAR......... Konuya ilişkin açıklamada bulunan Beyaz Saray sözcüsü Sean Spicer, "Güvenlik riskleri konusunda Türkiye'ye güvence veriyoruz" dedi. Pentagon Sözcüsü konuyla ile ilgili yazılı açıklamasında "Koalisyon ortağımız Türkiye'nin güvenlik kaygılarının fazlasıyla farkındayız. Türkiye hükümetine ve halkına şu konularda güvence vermek isteriz: ABD, NATO müttefikini koruma ve yeni güvenlik risklerinin önünde geçme taahhüdünde bulunmaktadır" ifadelerini kullandı. ABD Savunma Bakanı Mattis ise "Türkiye'nin tüm endişelerini çözeceğiz, endişelerini gidereceğiz. Türkiye'nin güney sınırının güvenliği için Ankara ile yakın bir işbirliğinde olacağız. Avrupa'nın güney sınırıdır, yakın irtibatta olacağız" dedi. .........SURİYE'DE ABD PLANI TIKIR TIKIR İŞLİYOR........... Suriye'de işlerin bu boyuta gelmesi hiç de şaşırtıcı değil. ABD Başkanı Trump'a önerilerde bulunan raporlar hazırlayan düşünce kuruluşları, emekli asker ve diplomatlar, Suriye ve Irak'ta sahadaki Amerikalı komutanların ortak olarak söyledikleri hususların sahada uygulandığını görüyoruz. Trump IŞİD stratejisi ve Rakka planının resmen açıklamasa da sahada Obama döneminde başlatılan uygulamaların yoğunlaştırılarak aynen uygulandığı görülüyordu. Türk heyeti Trump yönetimini ikna etmek için Vaşington'a gittiği gün bile çok sayıda araçla silah ve askeri malzemenin YPG mevzilerine intikal ettirildiği, ilave Amerikan askerlerinin görevlendirildiği medyaya yansıyordu. ............ABD TÜRKİYE'YE NEYİN GARANTİSİNİ VERECEK?......... Bugüne kadar Suriye'de YPG lehindeki ve Türkiye aleyhindeki Amerikan planının öngörüldüğü şekilde geliştiği görülmektedir. Aylar öncesinden raporlara açıklamalara yansıyan hususlar birebir yürürlüğe girmiştir. İşte o rapor ve açıklamalara göre YPG'ye ağır silahlar dahil askeri eğitim ve yardım verecek ABD Türkiye'nin muhtemel karşı hareketini önlemek (Amerikalılara göre Türkiye'nin güvenlik endişelerini gidermek) için güvene ve garantiler verecektir. Nitekim ABD Savunma Bakanı ve sözcüleri aynen bu açıklamayı yapmışlardır. Peki bu garantiler nedir? Ne Savunma Bakanı Mattis ne de sözcüler detayı vermese de Amerikan planını şu şekilde deşifre edebiliriz. ABD diyecektir ki "YPG'ye verdiğimiz eğitim ve askeri yardımlar IŞİD'le mücadele kapsamında Rakka ve Deyrezzor operasyonları içindir. Bu silahların ve eğittiğimiz teröristlerin Türkiye tarafına geçmesini engelleyeceğiz. Bununla birlikte PKK'nın Türkiye'de terör saldırısı yapmasının önüne geçilecektir. Bu konuda Türkiye destek olacağız.". Bu maksatla Türk sınırı boyunca konuşlanacak Amerikan askeri gerekli tedbiri alacaktır. ABD zaten bunu büyük ölçüde yapmıştır bile. Sincar ve Karaçok operasyonları sonrasında Amerikan askerleri Suriye-Türkiye sınırında TSK ile YPG arasına adeta bir barış gücü gibi yerleşmiş ve devriye görevine başlamış, çatışmasızlık durumunu oluşturmuştur. Yani ABD'nin yapacağız vereceğiz dediği garantiler filen sahada uygulanıyor. Savunma Bakanı Mattis'in Türkiye'nin güney sınırına dikkat çekmesi ABD'nin bu işi Türkiye ile YPG arasında bir sınır sorunu olarak ele alacağını göstermektedir. Bunun anlamı şudur; PKK terör örgütü kısa süre sonra tek taraflı da olsa eylemsizlik ilan etsin ya da sadece Türkiye'ye karşı silah bıraksın Türk hükümeti de bunun karşılığında müzakere etmeyi kabul etsin. Ama unutulmamalıdır ki ABD'nin benzer olaylarda Türkiye'ye söz verip de yerine getirdiği bir durum söz konusu değildir. En yakın örnek Menbic'teki durumdur. Operasyon sonrası YPG'nin çekileceği sözü verilmiş olmasına rağmen YPG çekilmediği gibi ABD ve Rusya YPG'yi korumak için TSK ile YPG arasına tampon bölge oluşturmuştur. ...........BU TÜRKİYE'YE TUZAKTIR......... ABD'nin bu planı Türkiye'ye tuzaktır. Amerikan askerinin Suriye sınırında TSK ile YPG arasına barış gücü gibi konuşlanması kısa dönemde terörist ve silah geçişini önleyecektir ancak böyle zımni bir mutabakat Türkiye'nin Suriye kuzeyinde YPG'ye operasyon yapmasını da imkansız hale getirmektedir. Rakka ve Deyrezzor operasyonları tamamlanıncaya kadar Suriye kuzeyinden Türkiye'ye terörist ve silah geçişi olmasa da bu operasyonlar sonrasında Suriye kuzeyindeki pozisyonunu sağlaştırıp statüsünü garantiye almış PKK/YPG'nin yeniden Türkiye'ye yönelmeleri büyük olasılıktır ve bunun önünde hiç bir engel yoktur. Fiilen terör saldırısı yapmasa bile elinde gelişmiş silahı (Pentagon YPG'ye verilen silahların Rakka/Deyrezzor operasyonu sonrasında geri alınmayacağını açıkladı) olan özel kuvvet eğitimi almış teröristlerin terör tehdidi ve şantajıyla, daha da önemlisi arkasındaki güçlerin 16 Nisan referandumundaki yeni anayasa hükümleri gereğince Cumhurbaşkanında olan bölge/eyalet oluşturma yetkisinin kullanılması dayatmasıyla PKK'nın taleplerinin hayata geçirilmesi hamleleri hiç de sürpriz olmayacaktır. Dolayısıyla Türkiye günü birlik anlık kararlarla gerçek terör tehdidinin üstününü örtüldüğü önerilere aldanmamalı ve terör örgütünün tamamen bertaraf olmasını sağlayacak tedbirleri hayata geçirilmelidir. Bunun yolu da terör örgütüne terör örgütü gibi muamele etmektir. ABD'nin El Kaide ve IŞİD'e yaptığı gibi. Terör örgütü ve kadroları her neredeyse gidip bulup imha etmek. Uluslararası hukuk ve BM sözleşmesi Türkiye'ye hem Irak hem de Suriye'deki PKK/YPG'ye karşı bu tür operasyonlar yapmasına tartışmasız haklar tanımaktadır. Bu haklarını kullanmaktan feragat edecek Türkiye Suriye kuzeyinde adeta ikinci bir Barzanistan olacak PKK/YPG yönetimini kabullenmek zorunda kalacaktır.