Bu sayfayı yazdır

Rejim Suriye'nin kuzeyinde; altın tabakta konuşlanma

Yazan  13 Temmuz 2022

Gözlemcilere göre, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde askeri operasyon başlatma olasılığı ile buna karşılık Suriye Demokratik güçleri (SDG)'nin yakın zamanda ilan ettiği "olağanüstü hal" ve hazırlıklar arasında Suriye rejimi çelişkiler üzerinde oynayan üçüncü taraf olarak ortaya çıktı.

Güçlerinin herhangi bir kurşun atmadan farklı alanlarda başlattığı yeniden konuşlanma açısından "yararlanan bir taraf" olarak kabul ediliyor. Yerel medya "Mecher" platformu müdürü ve gazeteci Akit Culi, Esad güçlerinin Suriye'nin doğusu ve kuzeyinde konuşlanmasının Rus güvencesi ve gözetiminde terör örgütü SDG ile münhasıran askeri anlaşma kapsamında gerçekleştiğini belirtti.
Gazeteci, bu anlaşmanın Esad güçlerinin 2019 anlaşmasında daha önce konuşlanılan noktaların güçlendirilmesinin yanı sıra Kobani'de bazı köyler, Tel Rıf'at ve Menbiç'te konuşlanmasını güçlendirmesini içerdiğini sözlerine ekledi. Culi faydaya ilişkin olarak, rejimin bir taraftan sahip olduğu siyasi kartlar (kozlar) aracılığıyla kesinlikle olanlardan faydalandığını, bu arada Suriye'de mümkün olan en geniş coğrafyada konuşlanmakla ilgilendiğini düşünüyor. Muhalefet güçleri ve terör örgütü SDG'yi karşılaştırırsak, rejim SDG'yi tercih ediyor, zira şu anda muhalefet güçlerinin bölgelerinde konuşlanma umudunu kaybetti. Kamışlı'da oturan Suriye'li gazeteci kendi deyimiyle SDG'nin kontrolü kaybettiğini düşünmüyor.

Bölgeyi teslim etmeyecek mi? Konunun piyasaya sürüldüğü gibi teslim alma ve teslim etme olmadığını açıkladı. Aksine Culi, SDG ve Suriye rejimi arasında yaşananların "anlaşmadan çok uzlaşma" olduğunu, Türkiye'nin herhangi yeni bir operasyon başlatması durumunda yegane amacın beklenen askeri operasyonu caydırmak olduğuna dikkat çekti. Esad güçlerinin Suriye'nin kuzey ve doğusunda konuşlanma kapsamı, bu güçlerin niteliği ve sahip olduğu silahlar hakkında bilgi yok. Culi, rejimin kentlerde ve sivillerin arasında konuşlanmaya çalıştığını, ancak SDG'nin bunu kabul etmediğini açıkladı. Askerlerin sayısına ilişkin olarak, rejimin çok sayıda konuşlanmak istediğini, ancak SDG'nin bunu da reddettiğini ve sadece her kent için 600 askerin konuşlanmasını kabul ettiğini belirterek sözlerini sürdürdü. Suriye'li siyasi analist ve yazar Hasan El-Neyfi, Suriye rejiminin Suriye coğrafyası üzerinde etkisi ve gücü olanlar arasında temel bir oyuncu olmadığını düşünüyor. Bu nedenle, El-Neyfi'nin ifadesine göre şu anda bulanık suda avlanmaya çalışıyor. Askeri operasyonu işittiği zaman kuşkusuz güçlerini yeniden Suriye coğrafyası üzerinde konuşlandıracağını açıkladı. Rejim, fırsatları değerlendirmeye çalışıyor ve askerlerini savunma göreviyle göndermiyor, tersine bölgeye sızmaya çalışıyor. Analist, ülke coğrafyası ve ne olacağı konusunda değişen pozisyonlar üzerine bahse girdiğini ve savaşın bitmesi durumunda, sınırların değişeceğini sözlerine ekledi. Ancak, Şam'da oturan siyasi analist Gassan Yusuf, Suriye devletinin toprağın sahibi olduğunu ve bu toprağın Suriye toprağı olduğunu ve Suriye ordusunun mümkün olan her yere konuşlanması gerektiğine inanıyor. Yusuf, devletin Suriye'nin doğusu ve kuzeyinde konuşlanmaya çalıştığını, zira bölgenin Türkiye tarafından düşmekle tehdit edildiğini ve aynı zamanda SDG'nin kontrolü altında kalmakla tehdit edildiğini, Suriye ordusunun varlığının bir zorunluluk olduğunu belirtti.

Turgut Adsız

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı