Bu sayfayı yazdır

Suriye'nin kuzeyinde Fırat'ın doğusunda Türkiye-ABD alarmı

Yazan  09 Kasım 2018

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki bölge üzerine baskıyı artırması ile Washington iki konu arasında uyum sağlamaya çalışıyor.

IŞİD'in yenilgiye uğratılması. Bir yanda Suriye yüz ölçümünün üçte birini oluşturan bu bölgede istikrarı sağlama. Öte yandan Nato'ya üye iki ülke olmaları nedeniyle Türkiye ile ilişkileri koruma. ABD yönetimindeki yetkili dün, 'Biz kendi tarafımızdan Türk sınırının güvenliğine tam olarak sıkı sıkıya bağlıyız. Türkiye'nin Fırat'ın doğusunun güvenliğine ilişkin kaygıları yakın iki müttefiğe yakıştığı gibi aramızda ciddi ve ayrıntılı görüşme yapılmasına değer' dedi.

Türk ordusu Suriye'nin kuzeyinde Ayn El Arab (Kobani)'de YPG mevzilerini bombalamıştı. Suriye Demokratik Güçleri (SDG)'nin ana oluşumu olan YPG, IŞİD'le savaş için ABD komutasında uluslararası koalisyonun müttefiğini oluşturuyor.

Koalisyonun yanıtı, Ankara'yı caydırma girişiminde Türkiye ile sınır yakınında Suriye'nin kuzeyinde devriyeler gezdirmek, önümüzdeki süreç olasılıklarına dair sinyaller göndermekti. Bu, yıl başında Türk ordusunun Kürt çoğunluğa sahip Afrin'e Rusya'nın yeşil ışık yakmasıyla başlamasından sonra koalisyonun özellikle de Fransız ve ABD güçlerinin Halep'in kuzeyinde Menbic'te devriyeler yürüttüğü zaman meydana gelin şeyin  tekrarı niteliğindeydi.

Ankara ve Washington arasındaki ilişkilerin o vakit gergin olmasıyla beraber iki taraf geçtiğimiz Haziran ayı başında yerel halk, ABD ve Türkiye tarafından kabul gören yerel konseyin oluşumuna ve YPG'nin Menbic'ten çıkarılmasına ek olarak Washington tarafından desteklenen SDG ve Ankara tarafından desteklenen Fırat Kalkanı grupları arasında temas hatlarında ortak devriyeler yürütülmesini kapsayan Menbic hakkındaki yol haritasına ulaştılar.

Halihazırda Türkiye-ABD ilişkileri geçmişten daha iyi gözüküyor. İkili süreçte bir dizi adımlar atıldı. Ancak Türk ordusu 2 bin ABD askeri ve yüzlerce uluslararası koalisyon gücünün konuşlandığı Suriye'nin kuzey doğusuna askeri baskıyı tırmandırmaya başladı. Ayrıca Ankara'nın YPG'ye karşı bir kara harekatı yapma olasılığı için Suriyeli grupları yığınak yapmaya başladı.

Suriye İnsan hakları gözlemevi dün, ABD ve Fransız heyetinin Rakka kırsalında Ayn İsa bölgesini ziyaret ettiğini, SDG komutanlarıyla Fırat'ın doğusunun geleceği ve kaderini görüşmek için toplantı yaptıklarını, iki tarafın Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki sınır şeridinde yer alan bölge hakkında yeni mutabakatlarla çıkmalarının beklendiğini belirtti.

As sharq al awsat ABD'li yetkiliye Washington ve Ankara'nın Menbic'te olduğu gibi Tel Abyad'da yol haritasını görüşüp görüşmeyeceklerini sordu. 'Türkiye'nin Nato içinde müttefik bir ülke, IŞİD'i yenilgiye uğratmak için uluslararası koalisyonda ortak ve eksen sayıldığını, biz kendi tarafımızdan Türkiye'nin sınırlarının güvenliğine tam olarak sıkı sıkıya bağlıyız. Menbic yol haritası, güvenlik kaygılarını ele almak için Türkiye ile yaptığımız eşgüdüm ve görüşmelerin şekli hakkında tek örnek sayılmaktadır. Türkiye'nin Fırat’ın doğusunun güvenliğine ilişkin kaygıları iki yakın müttefiğe yaraştığı gibi aramızda ciddi ve ayrıntılı görüşme yapmaya değer.  IŞİD'in tamamıyla yenilgiye uğratılmasının güvence altına alınması için Suriye'nin kuzeydoğusunda istikrara ihtiyaç duyulduğunu vurguladığımız sırada Türkiye ile kaygılarını ele almak için çalışmayı sürdüreceğiz'' dedi.

SDG Türkiye'nin bombardımanına karşı çıkarak, sınır yakınında YPG'yi koruması konusunda Washington'a baskı yapmak için Irak sınırı  yakınında Dayr Az Zor kırsalında IŞİD'in elindeki son yakaya saldırıyı askıya almıştı. ABD'li yetkili dün sorulara elektronik posta yoluyla yanıt olarak, 'IŞİD'e karşı savaş henüz bitmedi. Savaş hala son derece zor. Koalisyon güçleri Fırat Nehri vadisinde IŞİD'e karşı saldırı operasyonları düzenleyen SDG ile sağlam bir şekilde çalışıyor. SDG hala IŞİD karşısında bağlı bir ortak. Biz kendi tarafımızdan hala IŞİD'e karşı çalışma konusunda bağlıyız. Ayrıca biz IŞİD'i tam olarak yenilgiye uğratmayı güvence altına almak için SDG ile çalışmaya bağlıyız' dedi.

Belki de öngörülebilen ihtimallerden birisi, IŞİD'den kurtarıldıktan sonra Cezire (Haseke)'de Kürtler ve Arap oluşum arasında  boşluğu doldurmak için batı çabaları ortamında Türkiye'nin isteklerini karşılamak için sınır hattından YPG'yi uzaklaştırarak SDG'nin Arap unsurlarıyla uluslararası koalisyonun ortakolarak devriye çıkararak sınır  boyunca güvenlik şeridi kurulması olacak.

Uluslararası yetkili, Washington'un müttefiklerinin önümüzdeki süreçte Fırat’ın doğusunda iki yönde baskı altında olacaklarını, bir yandan Türkiye'nin YPG bölgelerini bombalama yoluyla, öte yandan Washington'un müttefiklerine karşı harekete geçecek Arap aşiretleri olacağını belirtti.

Ancak Washington bu bölgeyi kontrol altına almayı Ortadoğu stratejisi kapsamına koyuyor. Bu strateji Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut arasında lojistik yolu kesmek için İran'la karşı karşıya gelmeyi içeriyor.

ABD'li yetkiliye dün, büyükelçi Jeffrey'in İran'ın sorunun bir parçası, çözümün bir parçası değil, Washington İran'ın faaliyetlerine karşı koyacak, Suriye'nin kuzey doğusunda bunu gerçekleştirmek için 2 bin askerin yeterli  olacağını sanıyor mu diye soruldu.

Yetkili ABD askeri güçlerinin Suriye'deki görevinin IŞİD örgütüne tam bir hezimet indirmeyi güvence altına almaktır diye yanıtladı.

ABD iki ilave stratejik amacı gerçekleştirmek için birçok ulusal güç unsurlarına bel bağlıyor. İran komutası altında görev yapan güçlerin çekilmesinin güvence altına alınması. BM'e bağlı güvenlik konseyinin 2254 sayılı kararı ile uyum sağlayacak mevcut çekişmeye barışçıl siyasi bir çözüme ulaşma çabalarının güçlendirilmesi. Suriye içindeki tüm İran güçlerinden kurtulmak stratejik öncelik sayılır.

Halihazırda siyasi çözüm kapısı, anayasa komisyonu, yıl sonundan önce oluşturulması. Yetkili Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya'nın liderlerinin İstanbul zirvesinden sonra bir bildiri yayınladıklarını, yıl sonundan önce anayasa komisyonu oluşturmaya davet ettiklerini, bu duyuru karşısında iyimserlik hissettiklerini belirtti. (Kaynak:https://m.aawsat.com/home/article/1455226, İbrahim Hamidi makalesi)

Turgut Adsız

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı