< < Birleşik Krallıkla İmzalanan Serbest Ticaret Anlaşması ve Belirsizlikler
 Bu sayfayı yazdır

Birleşik Krallıkla İmzalanan Serbest Ticaret Anlaşması ve Belirsizlikler

Yazan  18 Ocak 2021

Pehlivan tefrikasına dönen Brexit bir şekilde sonuçlandı.Bu Avrupa Birliği(AB) ile Birleşik Krallık(BK) arasındaki bağları hukuken tamamen kopardı.

Ama hala belirsizlik var. Aslında her şeyden önce işin bu yönü AB ile BK arasında ulaşılan anlaşmanın Kanada ve Japonya ile AB arasındaki serbest ticaret anlaşmasına mı benzediği, yoksa Kuzey İrlanda ile İrlanda arasındaki sınırın açık kalmasını sağlayacak şekilde genişletilmiş bir Gümrük Birliği anlaşmasına mı dönüşeceği ile ilgili. Bunun zaman içinde bir takvime yayılarak değerlendirileceğini düşünmek için her neden var. Tabii şimdi bu belirsizlik, Türkiye gibi AB Gümrük Birliği üyesi olan bir ülkeyi olduğu kadar, Ukrayna, Gürcistan ve Batı Balkan ülkeleri gibi AB ile özel anlaşmaları olanları ve Norveç, İzlanda ve İsviçre gibi Avrupa Ekonomik Alanı üyelerini de ilgilendiriyor. Eminim bu ülkelerde de BK ile yeni anlaşma hareketliliği 2021 gündeminin başköşesine oturmuştur. Norveç ve İzlanda, BK balıkçıları ile açık denizlerde nasıl baş edeceklerini düşüne dursun, Türkiye ile BK arasında 28-29 Aralık 2020 de imzalanan, ancak ayrıntıları henüz pek ortaya çıkmayan serbest ticaret anlaşmasına bakmamız ve bunun da biraz geçici olduğunu düşünmemiz iyi olur. Çünkü günün sonunda, AB-BK anlaşmasının ayrıntıları, Türkiye için de AB ile olan Gümrük Birliği bağı nedeni ile bağlayıcı ayrıntılar içerecektir.

Serbest Ticaretin Anlamı ve Türkiye için Önemi

Ülkelerin sınai ve işlenmiş tarım ürünlerini aralarında karşılıklı olarak her türlü gümrük vergisi, rüsumat ve kotadan muaf tutacak şekilde ticarete sokmalarına serbest ticaret, buna imkân veren anlaşmalara ise serbest ticaret anlaşmaları dendiğini biliyoruz.Genellikle bu anlaşmalar, ülkelerin rekabet gücü zayıf ürünlerini istisna listeleri ile süreli veya süresiz olarak koruyabildikleri anlaşmalar olup, anlaşma metninde belirtilmediği sürece süresiz olarak kabul edilir. Tabii zaman zaman gözden geçirme zorunluluğu ve yenilenmesi söz konusu olan bu anlaşmalar, hizmet ticaretini kapsamına almadığı gibi, emek, sermaye, bankacılık ve finans ve teşebbüs gibi üretim faktörlerinin veya sektörlerinin hareketlerine de serbesti sağlamaz. Onlar için özel ve yine mütekabiliyet esasına dayanan anlaşmaların yapılması gerekir.Bu bağlamda, Türkiye ile BK arasında imzalanan ve henüz onama süreçlerine girmeyen Serbest Ticaret Anlaşmasının, özellikle 1963 Ankara anlaşması kapsamında olup, emek ve girişim serbestisine imkân veren ayrıcalığı koruyup korumadığı önemlidir. AET(devren AB) anlaşması ile Türkiye’nin kazandığı bir hakkın, BK ile yapılan yeni anlaşmaya ne kadar yansıtıldığı, halen bu haktan yararlanarak, BK da ikamet eden, çalışan ve iş yeri açmış olan insanlara ne kadar koruma sağladığının bilinmesi ve ivedilikle bildirilmesi önemlidir. Bu konuda bir tek Boris Johnson’un, “BK AB den ayrılınca, Doğu Avrupa’nın vasıfsız işgücü yerine, üçüncü ülkelerin iyi yetişmiş ve yetenekli işgücünü kullanma fırsatına kavuşacağı” sözüne itibar edilmemeli ve fiili bir güvence elde edilmeli. Finans ve bankacılık sektörleri Brexit sürecinde AB ve BK arasında balıkçılık kadar olmasa bile, ona yakın bir pazarlık alanı oluşturmuştu. Bu bağlamda Serbest Ticaret anlaşması ötesinde Türkiye’nin bu sektörler açısından BK ile yaptığı veya yapacağı, mütekabiliyet ilkesine dayanan bazı anlaşmaların da kamuoyu ile paylaşılması önemlidir. Aradaki ikili ticarete gelince:

Türkiye-BK Ticaretinin Ayrıntılarında

Türkiye ile BK arasındaki ticaret 2019 yılında 11,2 milyar dolarlık ihracat ve 5,6 milyar dolar ithalat olarak, 16,8 milyar dolar hacminde bir ticarettir. Bu rakamlar BK'ı, Almanya'dan sonra Türkiye için ihracat açısından en yüksek ikinci ticari ortak yaptığından, 29 Aralık 2020 de imzalanan anlaşma Türkiye açısından önemlidir. Ama Türkiye’nin BK ticaretinde 16. sırada bulunması ve Türkiye ile olan ticaretinin toplam ticareti içindeki payının sadece yüzde 1.8 olması, aynı öneminin BK için söylenebilmesini mümkün kılmamaktadır. Ancak, Brexit sonrası BK, daha kırılgan bir ülke olup, AB dâhil ticari ilişkilerini yeniden tanımlanmaya muhtaç konumdadır. Ayrıca Covid-19'un en ağır bir şekilde vurduğu ülkelerden biri olarak BK’ın, 2020 ve ötesindeki birkaç yılda ticaret performansının çok iyi olmayacağını düşünmek daha gerçekçi olur. Özellikle 2019 yılında aramızdaki ikili ticaretin 2018 yılına göre yüzde 12 azaldığı hatırlanacak olursa, 2021 yılında Türkiye ve BK ticaretinin 20 milyar dolara ulaşacağı beklentisi bana biraz fazla iyimser gözükmektedir. Yine de ihracatta ve ithalatta ürün çeşitlenmesi açından BK, Türkiye için iyi ve geliştirici bir pazardır. Bu pazarın ve pazardaki payın korunup arttırılması önemlidir. Ancak,  şimdi önce bazı ayrıntıların ortaya çıkmasına, belirsizliklerin ortadan kalkmasına ve özellikle BK dan ithalatta ticaret listesine girebilecek et ve et ürünlerinde standartlara dikkat etmek gerekir.

Temkinli İyimserliğin Önemi

Evet, Türkiye kendi açısından BK ile ticareti geliştirmeye ve özellikle Ankara anlaşması ile kazanılmış hakları korumaya gayret etmelidir. Covid 19 BK ı olduğu kadar, en az onun kadar Türkiye’yi ve üretken kapasitesini olumsuz etkilemiştir. Ayrıca ne kadar AB den ayrılmış olsa bile ürün standartları açısından olduğu kadar, iş yapma standartları açısından da, BK ın AB ile hala benzerlikleri olduğu gözden kaçırılmamalı, ilaveten BKın anlaşmalara gösterdiği bağlılığın pamuk ipliği ile olduğu her zaman hatırlanmalıdır. Açıkçası Türkiye anlaşmayı sağlam kazığa bağladığını düşünse bile, kazığın çürük olup olmadığına veya çürüyüp, çürümediğine dikkat etmelidir.

BK'ın Türkiye dışındaki ilişkilerine ne yönde ivme vereceği konusu da Türkiye’nin izlemesi gereken bir konudur. AB den ayrılan BK, çantada keklik değildir. Türkiye’ye çok da muhtaç değildir. Türkiye BK'ya ihraç ettiği ürünler açısından rakipsiz olmadığı gibi BK ile ikili anlaşma imzalayan tek ülke olarak da kalmayacaktır. Bu nedenle Türkiye, aynı zamanda BK'ın ABD deki yeni yönetim ile birlikte kazanacağı yeni ufukları, Çin, Japonya ve Kanada ile ticari ilişkilerinin seyrini ve hangi yeni anlaşmalarla bunları geliştireceğini izlemelidir. Bence en önemlisi Türkiye ivedilikle AB ile olan Gümrük Birliği anlaşmasını yeniden gözden geçirmeli ve daha büyük olan 27 ülkeli AB pazarından daha fazla taviz koparmaya çaba göstermelidir. Eğer bunun ticaret dışı ön koşulları insan ve mülkiyet haklarının iyileştirilmesi ve korunması ve hukukun üstünlüğünün temini ile kişiselleşmiş ilişkilerin kurumsal ayarlarına döndürülmesi ise, mutlaka bunu da yerine getirmelidir.

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar