< < XIX.Yüzyıl’dan Günümüze Fransa-Yunanistan İlişkileri
 Bu sayfayı yazdır

XIX.Yüzyıl’dan Günümüze Fransa-Yunanistan İlişkileri

Yazan  22 Aralık 2020

Günümüzde Doğu Akdeniz kapsamında ittifak halinde gözüken Fransa ve Yunanistan’ın XIX. yüzyıl’dan günümüze kadar geliştirdikleri ilişkiler Birinci Cihan Harbi, İkinci Cihan Harbi ve Kıbrıs çerçevesinde şekillenmişti. Günümüzde üç boyuta bir de Doğu Akdeniz başlığı eklenmiştir.

Osmanlı İmparatorluk coğrafyasının geri kalan bölgelerinde de meydana geldiği şekilde, Fransa ve Balkanlar arasında kurulan ilişkilerin zuhurunda kültürel boyut önemli rol oynamış olup bu ilişkilerde  Fransızlar  tarafından kurulan  okullar  önemli  bir  rol  üstlenmiştir[1].  Bu  bağlamda,

VXII. yüzyılın sonundan itibaren Balkanlar’da Fransız okulları zuhur etmeye başlamıştır[2]. 1939- 1945 yılları arasında Akdeniz ülkelerine yapmış olduğu seyahati makaleye döken Fransız arkeolog Marguerite Martin Roland Fransız okullarının Selanik’den Atina’ya, Atina’dan Pire’ye, Kiklad Adaları’na ve Volos’a kadar her yerde mevcut olduğunu ve Fransızca’nın bölgede yayılmasında önemli bir katkı sağladığını dile getirmiştir[3]. Aynı zamanda XIX.Yüzyıl boyunca Balkanlar’da çalışma yapan Fransız arkeologların da çalışmaları boyunca bu okullarda kaldıklarını dile getirmiştir.[4] Burada Arkeoloji bilimi için ayrı bir parantez açmak Zira, Napolyon’un 1798 yılında gerçekleştirmiş olduğu Mısır Seferine müteakip Arkeoloji önemli bir silah olarak Uluslararası İlişkiler’de yerini almıştır. 1828-1829 yıllarında Fransız enstitüsü ve dönemin Fransız Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortak çalışması sonucunda Mora Yarımadası’nda çalışma yapmak üzere bir arkeolojik tetkik kurulu oluşturulmuş ve bu kurul Antik Yunan’dan kalan eserleri incelemek üzere alan çalışmasına başlamışlardır.[5] Bu çalışma aynı zamanda kendisine etnografik bir şiar da edinmiş olup ülkenin insanlarını ve kültürünü incelemeyi de hedefleri arasında saymıştır.[6] Fransa tarafından atılan bu adımın güçlendirilmesi ve sağlam temellere oturturtulması amacıyla 1846 yılında Atina’da «Atina Fransız Okulu» kurulmuştur. Fransız kültürünün Yunanistan’da yayılmasında önemli bir işlev gören Atina Fransız Okulu aynı zamanda dönemin Yunanistan’ı üzerinde kendisine bir etki alanı yaratmaya çalışan İngiltere ve Rusya’nın  politikalarına karşı da bir tampon oluşturmayı amaçlamıştır.7 Zira, dönemin Fransız yanlısı siyasetçisi Ioannis Koletis Atina Fransız Okulu’nun İngiltere’nin Yunanistan’daki etkisini nötralize edebileceğini ileri sürmüştür.[8]

1871 yılında kurulan ve kuruluşundan itibaren müesses nizamın kurucuları açısından (Fransa, İngiltere) bir siyasi tehdit teşkil eden Almanya’nın siyasi ajandasında da Arkeoloji yolu ile ülkelerde siyasi nüfus kazanmak bulunuyordu. Bu bağlamda, 1874 yılında kurulmuş olan Alman Arkeoloji Enstitüsü Bismarck’ın Fransa’ya karşı izlemiş olduğu izolasyon politikasının bir neticesi olarak Arkeoloji alanında da Fransa’yı izole etmeyi amaçlıyordu. Almaya’nın Arkeoloji alanında atmış olduğu cesur adımlar karşısında kendisini bir reformasyon sürecine sokan Atina Fransız Okulu sahip olmuş olduğu yeri korumak adına dönemin Yunan hükümeti nezninde lobi faaliyetleri yürütmüş olup, Delfi şehrinde yapılacak olan arkeolojik kazılar için gerekli izinleri almıştır.[9] Şehrin arz etmiş olduğu öneme dair en önemli örneklerden bir tanesi şehrin Yunan mitolojisi çerçevesinde Dünya’nın merkezi olarak tasvir edilmesidir.[10] XIX.yüzyıl özelinde özetlemek gerekirse, Fransa-Yunanistan ilişkilerini şekillendiren dinamik Fransa’nın Yunanistan’da temellerini atmış olduğu kültürel altyapının kullanılarak İngiltere, Rusya ve Almanya’nın Yunanistan’da sahip olabileceği etki alanının daraltılması şeklinde seyretmiştir.

XX. yüzyılın başında cereyan eden Birinci Cihan Harbi ise Fransa-Yunanistan ilişkileri açısında yeni bir döneme işaret etmektedir. Yunanistan gibi bir devletin savaş sırasında tarafsız kalması ve Pro-Alman siyaset izlemesi Fransa’nın çıkarlarına aykırı olduğu için dönemin Fransa’sı Yunanistan’ın İtilaf Devletleri yanında savaşa girmesi için faaliyet yürütmektedir[11].Bu bağlamda, Yunanistan tarihinde Ethnikós Dikhasmós/Ulusal Bölünme olarak adlandırılan ve Kral I.Constantin ile dönemin Başbakanı Elefterios Venizelos arasında cereyan ihtilaf arasında Fransa kartlarını Venizelos’dan yana oynamıştır[12]. Savaş sırasında Kral I.Constantin tarafından izlenen tarafsızlık politikası Balkanlar’da bir diğer önemli siyasi aktör olan Bulgaristan’ı ve dolayısıyla Rusya’yı güçlendireceği gerekçesiyle Fransa Yunan kamuoyunu basın yoluyla etkileme siyaseti  izlemiştir.[13] Kral tarafından alınan tarafsızlık kararına müteakip dönemin Başbakanı Venizelos’un istifası Fransız basını tarafından Kral tarafından gerçekleştirilen bir darbe, halkın ve meclisin iradesine karşı bir isyan olarak nitelendirilmiştir[14]. 1917 yılında Venizelos tarafından Selanik’te kurulan geçici hükümet Fransa tarafından desteklenmiş ve hatta Yunanistan’da monarşiye son verilip Cumhuriyet ilan edilmesi de ortaya atılan fikirler arasında yer almıştır [15]. Savaş sırasında Yunanistan’ın desteklenmesi Balkanlar’da güçlü bir Almanya ve güçlü bir Rusya’nın frenlemesi hedefini taşıyordu.

İkinci Dünya Savaşı yıllarına gelindiğinde ise savaş sırasında İtalyan tehditlerine maruz kalan Yunanistan üzerinden Fransa için bir koridor yaratmak ve Yunanistan’ın İtalya karşısındaki direnişini destekleyerek Fransa’nın Mihver devletlere karşı (Almanya, İtalya ve Japonya) yürüteceği savaşı koordine etmek için Fransa ve Yunanistan arasındaki siyasi bağlar sıkılaşmıştır. Zira, Alman işgali altındaki Fransa’yı Fransa’nın dışından koordine eden Charles de Gaulle savaşın cereyan ettiği bölgelere Fransa’yı dahil ederek Fransa’nın moral gücünü ve direniş gücünü arttırmayı amaçlıyordu.[16] Bir başka deyişle, Fransa toprakları dışında kazanacağı savaşlar ile gerek kamuoyu desteğini sağlamak gerekse Fransızların enerjisini bir noktaya kanalize edebilmek için Charles de Gaulle, «Nerede bir Mihver gücü var ise orada bu güce mukabele eden Fransız direnişi olmalıdır» sloganını benimsemişti.[17]Bu bağlamda, Charles de Gaulle ve dönemin Yunanistan Başbakanı İoannis Metaksas arasında irtibat kurulmuştur.[18] İlk adım olarak Charles de Gaulle, dönemin Yunan diplomatlarından Charalambos Simopoulos ile yaptığı görüşmede komşu ülkelerde bulunan Fransız askerlerinin Atina’ya kaydırılacağını ve Atina üzerinden harekatlarına devam edeceğini bildirmiştir. Yunanistan’ın İtalya’ya karşı yürütmekte olduğu direniş aynı zamanda Charles de Gaulle tarafından Fransız iç siyasetinin dinamiklerini etkileme yönünde de kullanılmıştır.[19] Mussolini’nin tehditkar tutumlarını ve Yunanistan’ı işgal etme talebini reddeden Yunanistan De Gaulle tarafından kahraman olarak nitelendirilirken, Hitler karşısında teslimiyetçi  bir   politika    izleyen   Mareşal    Petain   ve  kabinesi    De Gaulle tarafından itaatkar olarak nitelendiriliyordu. [20]

Fransa Yunanistan ilişkilerinin bir başka boyutu da Kıbrıs konusu etrafında şekillenmiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğum belgesi olan Londra ve Zürih antlaşmalarına Fransa’nın bakış açısı ilk olarak soğuk bir bakış açısı olmuştur. Antlaşmaların imzalandığı sırada kendisine danışılmadığı gerekçesini ortaya koyan De Gaulle, Kıbrıs konusu aracılığıyla Doğu Akdeniz’de egemenlik sahasını genişletmeye çalışan ABD ve İngiltere’nin etki alanını Birleşmiş Milletler’de veto hakkını kullanarak daraltmaya çalışmıştır.[21] De Gaulle’ün Kıbrıs politikasına yön veren bir başka önemli dinamik de, dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios tarafından atılan adımlarla Kıbrıs’ın Commonwealth [22 ]yani İngiliz Milletler Topluluğu ülkeleri arasında yer almaya başlamasıdır.[23] Londra ve Zürih antlaşmalarına karşı De Gaulle tarafından benimsenmiş olan şüpheci tavrın tezahürleri, De Gaulle’ün söylemlerinde de kendisini hissettirmektedir.[24] Zira, 1964 yılında dönemin Yunanistan Başbakanı Georges Papandreou ile görüşen De Gaulle, Londra ve Zürih antlaşmalarının Kıbrıs’da suni bir yapı tesis ettiğini ve Fransa’nın bu antlaşmaları tasvip etmediğini dile getirmiştir.[25] 1968 yılında vermiş olduğu bir basın açıklamasında da Kıbrıs ile alakalı fikirlerini beyan eden de Gaulle «Federasyon’un her zaman iyi ve pratik bir çözüm olduğuna inanmıyorum. Beni böyle düşünmeye iten sebep farklı ve karşıtlıklar barındıran halkları bir çatı altında tutmaya çalışması ve bu yapının yürümemesidir» demiştir.[26] Kıbrıs konusu dolayısıyla Fransa ve Yunanistan arasında süre gelen soğuk ilişkiler, 1969 yılı itibariyle Makarios’un Kıbrıs konusunda kendisine yeni müttefikler arama çabasına girmesi ile yeni ve müspet bir seyir almıştır [27]. Fransa ve Yunanistan arasında oluşan bu müspet tutum 1974 Türkiye Cumhuriyeti tarafından gerçekleştirilmiş olan Kıbrıs Barış Harekatı’nda da kendisini hissettirmiştir[28]. Bu bağlamda, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Giscard D’Estaing Türk  askerlerinin    Kıbrıs’tan çıkması gerektiğini beyan etmiş ve Yunanistan harekat sırasında Fransa’dan Dassault Mirage isimli savaş uçaklarından sipariş etmiştir.[29]

Günümüzde cereyan eden Fransa-Yunanistan ilişkilerine bakacak olursak, Doğu Akdeniz’de cereyan eden Fransa-Türkiye rekabeti kapsamında Yunanistan ve Fransa arasında bir ittifak kurulduğu görülmektedir. Bu bağlamda, Fransa Yunanistan’a destek amaçlı Doğu Akdeniz’e 2 adet Rafal isimli savaş uçağı, 1 adet helikopter gemisi ve 1 adet fırkateyn göndermiştir [30]. Doğu Akdeniz’de cereyan eden rekabeti sadece bölgede hakimiyet tesis etme çabası olarak görmemek gerekiyor. Zira, Fransa tarafından Doğu Akdeniz’e atfedilen önem Fransa ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler ile de bağlantılı bir durumda. Doğu Akdeniz konusunu ön plana çıkararak Emmanuel Macron Avrupa Birliği’nin askeri entegrasyon sürecini de daha güçlü temellere oturtmak istiyor [31]. Bir başka deyişle, Avrupa Birliği sınırlarında gitgide daha da kendini hissettirmeye başlayan bir Rusya karşısında Avrupa Birliği’nin kendi ordusunu kurması gerektiği fikrini ortaya atan Macron için Doğu Akdeniz’deki rekabet kendi argümanlarını tekrardan Avrupa kamoyu’na sunması için önemli bir fırsat oluşturuyor. [32]

 

1 Ma thilde Cheze, «La Fra nce en Grèce: étude de la politique culturelle fra nça ise en territoire hellène du début des a nnées 1930 à 1981», Doktora Tezi. Institut Na tiona l des La ngues et Civilisa tions Orienta les,2013, p.28.

2  Ibid., p.28.

3  Ibid., p.26.

4  Ibid., p.27.

5  Ibid., p.27.

6  Ibid., p.27.

7  Ibid., p.28.

8  Ibid., p.29.

9 Ibid., p31.

10 https://www.brita nnica .com/pla ce/Delphi-a ncient-city-Greece

11 Elli Lemonidou, «La Grèce à la Une penda nt la Gra nde Guerre»,Cahier balkaniques ,vol.41,2013,p.37.

12 Ibid., p.10.

13 Ibid., p.13.

14  Ibid., p.2.

15  Ibid., p.9.

16 Fra nçois Béda rida , «La Grèce à la Une penda nt la Gra nde Guerre»,Cahier balkaniques ,vol.41,2013,p.377.

17  Ibid., p.377.

18  Ibid., p.381.

19 Ibid., p.387-388.

20 Ibid., p.387-388.

21 Jea n Ca tsia pis, « La Fra nce et la question chypriote, ou les zigza gs de la politique chypriote de la Fra nce de 1965 à 2005», Études helléniques/Hellenic Studies ,vol.14,,2006,p.141-142.

22 https://www.britannica.com/topic/Commonwealth-association-of-states

23 Jea n Ca tsia pis, « La Fra nce et la question chypriote, ou les zigza gs de la politique chypriote de la Fra nce de 1965 à 2005», Études helléniques/Hellenic Studies ,vol.14,,2006,p.141-142.

24  Ibid., p.144.

25  Ibid., p.143.

26  Ibid., p.143.

27  Ibid., p.144.

28  Ibid., p.145.

29 Ibid., p.145.

30 https://www.huffingtonpost.fr/entry/pourquoi-macron-renforce-la-presence-militaire-de-la-france-en- mediterranee_fr_5f34ea4cc5b6fc009a61b4ac

31 https://www.huffingtonpost.fr/entry/pourquoi-macron-renforce-la-presence-militaire-de-la-france-en-

mediterranee_fr_5f34ea4cc5b6fc009a61b4ac

32 https://www.publicsena t.fr/a rticle/politique/ma cron -propose-une-vraie-a rmee-europeenne-135122

 

BİBLİYOGRAFYA

  • Bédarida,François. «La Grèce à la Une pendant la Grande Guerre», Cahier balkaniques, 41,2013,p.179-198.
  • Catsiapis,Jean.« La France et la question chypriote, ou les zigzags de la politique chypriote de la France de 1965 à 2005», Études helléniques/Hellenic Studies ,vol.14,,2006,p.141-162.
  • Elli,Lemonidou. «La Grèce à la Une pendant la Grande Guerre»,Cahier balkaniquesi

vol.41,2013,p.179-178.

135122

Cemil Ömer Kızılhan

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Avrupa Araştırmaları Uzmanı