Bu sayfayı yazdır

Kıbrıs`ta Çözüme Doğru- 2`nci Tur Görüşmeler

Yazan  03 Eylül 2009
Bu gün (3 Eylül 2009) başlayacak ikinci tur Kıbrıs görüşmeleri öncesi adayı ziyaret eden Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı M.Ali Talat ile yaptığı görüşmede, önümüzde dönemde izlenecek Kıbrıs politikası hakkında görü

Davutoğlu; ", "Önümüzde iki yol var. Ya kapsamlı bir barış olacak ve adada kalıcı bir çözüm hayata geçecek. İkinci yol statükonun sürmesi gibi gözükebilir. Statükonun sürmesine izin veremeyiz. Çünkü statükonun devam etmesi, Kıbrıs Türkü'nün bütün insanlığın sahip olduğu temel haklardan istifade edememesi anlamına gelmektedir. Biz Kıbrıs Türk halkının bu temel haklarının takipçisi olacağız."

Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ise," Kıbrıs sorununu müzakerelerle çözmeye çalışmanın sonsuza dek süremeyeceğini bilmek durumunda olduklarını" belirterek, "çözüm için gayret gösterirken halkları da çözüme hazırlamak gerektiğini" söyledi.

Yunan ve Rum politikacıların tedirgin eden bu iki açıklama, Türk tarafının gelecek dönemde bu konuda ki politikalarının ipuçlarını da vermektedir. Zira "nafile" yapılan görüşmeler, zaman kayıbından başka bir şey değildir. Yine Cumhurbaşkanı Talat`ın, "eğer çözümsüzlüğün kalıcılaşmasını istemiyorsak, eğer bölünmüş ülkemizin kalıcı bölünmeye gitmesini istemiyorsak, süremiz sınırlıdır ve kısıtlıdır. Zaman da hızla akmaktadır. Hızla akan zamanı durdurmak mümkün değil, ama zamana yetişebilmeliyiz" diyerek görüşmelerde kaybedilen zamanın, her iki tarafı da kalıcı bir çözümden uzaklaştırdığına dikkat çekmektedir.

Geçen zamana bakıldığında, Rum tarafının çözüme bu kadar uzak durmasının altında görünürde, Türk tarafının uzlaşmaz tutumu, Türk Askerinin adadaki varlığı ve Ankara Anlaşmasından doğan hakların Türk tarafınca uygulanmaması gibi gösterilmektedir.

Ancak, gerçekte Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu`nun desteğini alan Rumların, bu görüşmelerden alabildiğince büyük tavizler kopararak karlı çıkmanın ümidini taşıdıkları açıktır. AB üyesi Rum kesimi, bu statükosunu kullanarak, diğer üye ülkelerle birlikte, Türkiye`nin AB üyeliğinin, Kıbrıs`ta vereceği tavizlere göre değerlendirileceği mesajını her fırsatta vermekten çekinmemektedir.

Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas'ın Fransa'nın başkenti Paris'te Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile görüşmesinden sonra yapılan açıklamada, Sarkozy'nin, Fransa'nın Kıbrıs sorununun çözümüne tam destek veren 27 AB ülkesinden biri olduğunu , Hristofyas'ın da Sarkozy'ye "Türk tarafıyla müzakerelerin zorlu olduğunu ve bu bağlamda Fransa'nın hem AB bünyesinde hem de BM bünyesinde tam desteğine güvendiğini hatırlattığı" kaydedildi.

AB üyesi ülkelerin, Rum Yönetimine verdikleri doğrudan ve dolaylı bu destekler, çözümü zorlaştırmaktan başka işe yaramamaktadır.

Beklentileri, Türkiye`nin AB`ye girme arzusu, izole edilen Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yaşayan halkın bu izolasyondan doğan sıkıntılardan dolayı yapacakları baskı, daha fazla tavizle bir çözüm yolunun ortaya çıkmasını sağlamaktır. Zaman, Türk ve Kıbrıs Türk halkının aleyhine işlemektedir. Ve zaman, çözüm bekleyen halkların yöneticiler üzerine baskısını artırmaktadır. Kıbrıs Rum halkının böyle bir sorunu yoktur. AB üyesi bir ülke olarak hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmadan yaşmalarını sürdürmektedirler.

Bu gün başlayacak 2`nci tur Talat- Hristofyas görüşmelerinden de yakın zamanda bir çözüm beklenmiyor. Kayıkçı kavgasına benzeyen bu görüşmeler, sorunun çözümünden uzak detaylarda kaybolup gitmektedir.

Peki, Dış İşleri Bakanı Davutoğlu`nun "çözüm ve statükonun devamı" dediği iki yolun dışında (statükonun devamı, izolasyonun devamı anlamına gelir ki bu kabul edilemez) başka bir çözüm düşünülebilinir mi? Talat ve Davutoğlu`nun kamuoyuna açıklamadıkları üçüncü bir çözüm ne olabilir?

Bu gün itibari ile Talat ve Davutoğlu`nun yüksek sesle telaffuz edemedikleri "ilhak etme" çözüm yolunu, bir çözüm olarak göremedikleri açıktır. Zira bu, AB ile tüm köprülerin atılması anlamına gelebilir ki bu gün ki yöneticilerin hiç birinin buna cesaret edebilecek iradeyi ortaya koyamayacakları açıktır.

Rumlarında kendi isteklerini tam olarak almadıkça masadan kalkmayacakları ve çözüm için daha uzunca bir süre ayak sürüyecekleri gözükmektedir. Çünkü onlar için zaman, kendi istedikleri çözüme giden yolda en büyük yardımcıdır.

Sonuç olarak, Kıbrıs ufuklarında Türk tarafının beklentilerini de karşılayabilecek bir çözüm uzunca bir süre daha gözükmeyecektir.