Bu sayfayı yazdır

Sancak'ı Belgrad'da Temsil Edeceğiz

Yazan  29 Nisan 2012
Türkiye bugüne dek Sancak’ı tek bir ağızdan dinledi ama Sancak’ta ne yaşandığını, doğrunun ne olduğunu artık öğrenecektir.

Boşnak Demokratik Birliği (BDZ) Başkanı Emir Elfiç'le 6 Mayıs 2012'deki Sırbistan Seçimleri hakkındayapılan söyleşi:

Gözde KILIÇ YAŞIN: Bir parti lideri olmak için çok gençsizin.

Emir ELFİÇ: Genç mi görünüyorum, teşekkür ederim. 10 yıldır siyasetteyim. Siyasete SDP'de (Sancak Demokrat Partisi) başladım. Gençlik Kolları Başkanı idim. Geçtiğimiz Eylül'de SDP'den istifa ettim. Aralık 2010'da BDZ'yi kurdum. Kısa sürede 1000 gönüllümüz oldu. Bunların yüzde 2,5'unun Sırp olması, önemli bir başarı. Yeni kurulduk ama yüzde 56 aldık ve bu bizim başlangıcımız.

GKY: Neden yeni bir parti kurma ihtiyacı duydunuz. Eski partinizde memnun olmadığınız yönleri değiştirmeyi deneyebilirdiniz. Sırbistan'da azınlıksınız ve parti sayısı arttıkça azınlığınızın temsil gücü azalıyor, değil mi? Boşnak oyları bölünmeyecek mi?

Emir ELFİÇ: Aldığımız oy ve gördüğümüz destek, Sancak'ın yeni bir partiye duyduğu ihtiyacın bir tezahürü aslında. SDP kurulduğunda Uglanin'e karşı mücadele verir ve İslam Birliği'ni savunurdu. Ancak SDP'nin lideri Rasim Layiç sonradan değişti ve İslam Birliği'ne karşı savaşır oldu. Ben partiden bu nedenle ayrıldım ve benim gibi pek çok kişi de ayrıldı. Boşnak hakları için savaşacak hiçbir partimiz ve siyasetçimiz kalmadı. Yeni bir parti ihtiyacı doğdu. BDZ bir ihtiyacın ürünüdür.

Siyasi partiler, Sancak'taki Uglanin'in SDA'sı (Demokratik Eylem Partisi) ve Layiç'in SDP'si Boşnaklar için hiçbir şey yapmıyorlar. Uglanin ve Layiç bakanlık koltuğunda oturuyor ama Sancak için; Boşnak hakları için hiçbir şey yapmıyorlar. Sancak'ın Belgrad'daki temsilcisi olmalarına rağmen Belgrad'ın Sancak'taki temsilcisi gibi davranıyorlar. Boşnakların ihtiyaçlarını Belgrad'a duyurmaya çalışmak yerine Belgrad kararlarını Sancak'a kabul ettirmeye çalışıyorlar. Onlar burayı orada temsil etmeli ama Belgrad'ı Sancak'ta temsil ediyorlar. Sancak'ın haklarını koruyacak, taleplerimizi Belgrad'a iletecek, bizim sesimiz olacak temsilcilere ihtiyacımız var. Siyasete yeni bir nefes gerekiyor. Uglanin, ülkesi hakkında Türkiye'ye de yalan söylüyor. Türkiye bugüne dek Sancak'ı tek bir ağızdan dinledi, bu nedenle de Türkiye kamuoyu zaten Sancak hakkında bilgi sahibi değildir. Ne tarihimiz, ne sıkıntılarımız, ne gelecek beklentilerimiz Türkiye'de bilinmez. Ama Türkiye, Sancak'ta ne yaşandığını, doğrunun ne olduğunu artık öğrenecektir.

GKY: Başından başlayalım mı? SDA ve SDP hangi ihtiyaçların ürünü olarak kurulmuştu ve sonra neden yeni bir parti gerekti?

Emir ELFİÇ: 1991'de Aliya İzzetbegoviç, Kosova, Makedonya, Sancak ve Bosna-Hersek'te eş zamanlı olarak SDA partilerini kurdu. 1991'de otonomi için referandum yapıldı ve halkın yüzde 99'u otonomi istedi. Burada hemen belirtelim 1912'deki Berlin Kongresi'ne dek zaten otonomimiz vardı. Sırbistan ve Karadağ, topraklarımızı işgal ettikten sonra otonomimizi kaldırdı. II. Dünya Savaşı sırasında da otonomimizi kazandık. II. Dünya Savaşı sürerken savaşta Yugoslavya topraklarının korunmasında büyük başarı gösteren Sancaklılar da, Sırplar, Karadağlılar ve diğer gruplarla birlikte Tito tarafından toplantıya davet ediliyor, Yugoslavya'nın kurulması aşamasıdır bu. Sancak önemseniyor, birlik içerisinde yer alması isteniyor ve 3 Ekim 1942'de3. Proletarya Sancak Birliği de kuruluyor. Tito'nun toplantısına biz otonom bölge olarak davet edildik, bu toplantıda cumhuriyetler belirlenecekti. Ancak Boşnak heyeti, Sırp çentikler tarafından yolda öldürüldü. Boşnak heyeti toplantıya ulaşamadığı için "Bunlar zaten sahipsiz" denildi ve Karadağ ile Sırbistan arasında topraklarımız bölüştürüldü. Eğer heyetimiz katledilmeseydi ve ulaşabilseydi otonomiden cumhuriyete yükselirdik. Önceki dönemi de ayrıntılandırayım, Berlin Kongresi'ne dek otonomiydik dedim. Osmanlı parçalanırken gerisinde sadece iki sancak kaldı, biri Yeni Pazar Sancakı, diğeri İskenderun Sancağı, Bosna Avustralya'ya katılırken ve diğerleri de Osmanlı'ya isyan ederken Sancak, direnmişti. İskenderun Sancağı Türkiye ile sınır olduğu için sonradan Türkiye'ye katıldı. Sancak Türkiye'yle sınırı olmadığı için katılamadı. Ardından demin de dediğim gibi Sırp ve Karadağ askerlerince işgal edildi, otonomisi de ilk kez o zaman kaldırıldı.

1991'deki referanduma gelirsek, otonomiyi ilk kez dile getiren Uglanin'di. O zamanlar Aliya İzzetbegoviç ekolü etkindi. Ancak 1996'da Uglanin taraf ve fikir değiştirdi. Artık ağzına asla otonomiyi, haklarımızı almıyor. Hatta Haziran'da otonomi hakkında konferans yaptık, elimizde Uglanin'den aldığımız 1991'den kalma doküman vardı.

Uglanin'in taraf değiştirmesi, Layiç'i siyasi hayatında göreceli başarıya taşıdı. 2000-2003 arasında Sırbistan Başbakanı Zoran Cinçiç'di, Sancak ona güveniyordu. Cinciç'in ölümünden sonra Sırbistan Boşnakları için çok zor yıllar geçti. Cinciç, yeni demokratik Avrupa değerlerini getirmişti ve biz onu destekliyorduk. Bu dönemde Layiç onunla yakındı ve 2000'lerde İnsan Hakları Bakanı olmuştu. O dönemde Boşnakların kendisine fazla desteği yoktu. Uglanin hala en fazla oyu alan siyasi liderdi. Layiç bakan olduktan sonra popülerleşti fakat hiçbir zaman da Uglanin'i geçemedi. Uglanin hala şehrin tamamının desteğine sahipti, gücü elinde tutuyordu. Layiç'in popülaritesi de artıyordu, desteği yüzde 35'lere ulaştı. Bu oran hala Sancak'ta kazanmayı sağlamıyordu ama önemliydi. Bundan sonra Koştunica hükümete geldiğinde Boşnaklar için problemler tekrar başladı. Uglanin, politikada dominant olmak istediği gibi İslam Birliği'nin gücünü de ele geçirmek istedi. Birlikte hareket ettiler.

Layiç siyasi açıklamalarında ve seçim çalışmalarında sadece ülke genelindeki fakirlikten bahseder. Uglanin ise Türkiye-Sırbistan arasındaki ekonomik ilişkilerden ve fakirlikten konuşur. Ne insan hakları, ne özgürlük ne diğer sorunlarımızdan asla bahsetmezler. Boşnakların sorunlarından bahsetmezler. Sancak çok geri kaldığı için buraya yatırım yapmanın imkansız olduğunu söylerlerdi. Ancak Müftü Zurkoliç bunun gerçek dışı olduğunu Boşnaklara gösterdi. Kurduğu kurumlar ve bunların başarı sağlaması bu nedenle önemlidir ve bizim halktan alacağımız oyların da garantisidir. Çünkü biz çalışıyoruz, biz Boşnaklar için çalışıyoruz.

GKY:İslam Birliği ile Uglanin arasındaki sorun nedir?

Emir ELFİÇ: Bu 10 yıllık periyotta 90'lardan 2000'lere dek Uglanin'in Boşnak savaşçısı olmaktan vazgeçmesi, bu tartışmanın ardında yatan sorundur. Belgrad'a yakın oldukça Müftü Zukorliç'i kötüledi. Zukorliç her şeyi kendi yaptı, tüm kurumlarımızı kurdu. Sırbistan, Sancak'taki her şeyi kontrol edebilmek istiyor ve Zukorliç'in her şeyi kendi başına yapması, Belgrad için problem anlamına geldi. Hiçbir şey vermediler, bizden de bir şey alamadılar.

Dini azınlıklar hakkında 2006'da yeni bir düzenleme yapıldığında, İslam Birliği'nden Müftü Zurkoliç'i uzaklaştırmak istediler. Uglanin "Güçlüyüm ve tüm Boşnaklar beni dinler" diye düşünüyordu. Televizyonda İslam Birliği'ni kapattığını ve Müftü Zukorliç'in artık müftü olamayacağını ve İslam Birliği'nin tüm yetkilerinin Boşnak Ulusal Konseyi'ne geçtiğini açıkladı. Kendisi de zaten Boşnak Ulusal Konseyi'nin başkanıydı. Ardından Sırbistan İslami Birliği ismiyle yeni bir meşihat kurdu. Aslında Sırbistan yasalarına aykırı çünkü Kiliseler ve Dini Topluluklar Yasası, "Sadece bir tane geleneksel dini topluluk olabilir ve aynı ya da benzer isimle bir başkası kurulamaz" diyor. Bunlar Müftü Zukorliç'in Layiç'i desteklemesi sonucunu getirdi. Bu destekle son seçimde Layiç yüzde 48 oy aldı.

GKY: Bugün Layiç bu oranı korumuyor sanırım.

Emir ELFİÇ: Uglanin, Layiç karşısında son seçimleri kaybetti çünkü gerçek yüzünü gösterdi. Boşnakların aleyhine çalıştığı anlaşıldı. Uglanin, Boşnakların en önemli değerleriyle oynamaya başladığında ve Koştunica gibi radikal milliyetçi bir Sırp parti lideri ile İslam Birliği'ne karşı birleşince seçimleri Layiç kazandı. Layiç'e kazandıran iki faktör vardı: Uglanin'e karşı mücadele etti ve İslam Birliği'nin sorunlarını çözmeye çalıştı. Ancak seçimlerden hemen sonra Uglanin'le siyasi bir anlaşma yaptılar ve birlikte çalışmaya başladılar. Layiç de seçimlerin ardından diğer tarafa geçti ve İslam Birliği'nin sorunları için hiçbir şey yapmadı. İki de yeni sorun üretti: Boşnak Ulusal Konseyi seçimleri ve Üniversite'mizin (Yeni Pazar Uluslararası Üniversitesi)[1] akreditasyon sorunu. Ne var ki Boşnak Ulusal Konseyi seçimlerinde BKZ (Boşnak Kültür Birliği) listesi iki partiyi de geçti ve Boşnakların Sancak'ta ne tür bir politika istediğinin göstergesi oldu.

GKY: Boşnak Ulusal Konseyi için gerçekleştirilen seçimi nasıl değerlendirmek gerekir?

Emir ELFİÇ: Boşnaklar güvenilir ve dürüst temsilciler istediklerini gösterdiler. Kendileri için değil insanları için çalışan temsilciler istiyorlar. Gördük ki insanlarda büyük bir enerji var. Toparlayabileceğimizi gördük ve insanları bir adım ileriye taşıyacak politik bir partiye ihtiyaç olduğunu gördük. Farklı partilerden pek çok insan, çoğu da SDP'den, partilerinin politikalarından rahatsız olanlar, BKZ listesine geçtiler. BKZ listesinde olanlar, kendi partilerinden ayrılarak yeni bir parti kurmaları gerektiğine inandılar.

GKY: Neden İslam Birliği bu kadar önemli?

Emir ELFİÇ: İslam Birliği son yüz yıl boyunca Boşnakların sahip olduğu ve Boşnakları bir araya getiren tek kurum. Okulları, kültür merkezleri ya da kendilerine ait başka hiçbir şeyleri yoktu. Bu sebeple İslam Birliği'ne özel ve yoğun bir ilgi var. İslam Birliği, Boşnakların tamamına açıktır sadece imamlar ve din görevlileri değil siviller de çalışır. Dini merkez olmanın çok ötesindedir. Biliyorsunuz İslam Birliği üniversite de kurdu ve bu üniversite başarılı oldu. İslam Birliği'nin 2-6 yaş arası 1200 çocuğun devam ettiği üç kreşi, üç orta öğretim okulu var. Bunlar imam hatip okullarından farklı, bir orta öğretim okulu da Karadağ da var. Ayrıca tabi ki imam hatip okulları olarak çalışan medreseleri ve İslam Akademisi var. İslam Birliği, bir televizyon da kurdu ve iki de gazetesi var. Bunlar geri kalmış denilerek yatırım yapılmasını engellenen Sancak'ta başarıldı.

GKY: Kurduğunuz parti BDZ, Sırbistan siyasetinde neyi değiştirmeyi amaçlıyor? Parti programınız da diğer Boşnak partilerinin yapmadığı hangi eksikliği gidermek yazıyor?

Emir ELFİÇ: Programımızda Boşnak kimliği ve kültürü için savaşacağımızı ve bunları geliştireceğimizi söylüyoruz. Sırbistan'daki haklarımızı artıracağımızı, demokratik yollarla Sancak'ın otonomisi için savaşacağımızı söylüyoruz. Biz Sırbistan anayasasını değiştirmek için çalışacağız. Bayrak ve sembollerin değişmesi için çalışacağız. Bir yerde bir halk yüzyıllarca yaşarsa biz, ona "otokton" deriz, Boşnaklar da otokton bir halktır. Burada azınlık olmasına rağmen Boşnakların çoğunluk Sırplarla eşit haklara sahip olduğuna inanıyoruz ve diğer tüm etnik grupların da eşit olduğunu düşünüyoruz. Sırbistan Anayasası diyor ki "Sırbistan Sırpların ve tüm diğerlerinin devletidir" diyor. Biz burada yüzyıllardır yaşıyoruz ve Sırplarla eşit olarak yaşamalıyız. Tüm kültür kurumlarının bir araya toplandığı bir kurum kurmaya söz verdik. Biz Sancak Boşnakları ile yoğun ilişkiler içinde olduğumuz gibi Bosna-Hersek'teki ve dışarıdaki Boşnaklarla da iletişim içerisinde olacağız. Onlar da bizi ilgilendiriyor. Bir Boşnak Akademisi kurmaya söz verdik.

GKY: Boşnak İlim ve Sanat Akademisi (BANU) sizin partinizin bir projesi mi?

Emir ELFİÇ: İslam Birliği'nin projesi. Ama bizim desteklediğimiz bir projedir. Parti programımızda bu ve benzeri Boşnakları ayakta tutacak, Boşnaklar için yapılacak diğer projeleri de desteklemek bulunuyor. Son yirmi yıllık süreçte milli kurumların olmayışı, Sırbistan'daki Boşnak siyasileri Alice Harikalar Diyarı'nda benzeri bir tutuma sürükledi. BDZ, bir milletin –bunu Sırbistan için bir milli azınlığın olarak anlayabilirsiniz- gücünün nüfus yoğunluğu ile değil kurumlarının güçlülüğü ile ölçülebileceğinin farkında. Bu nedenle de BANU'yu ve diğer tüm milli kurumları destekliyoruz. Aslında işte bunun bizi tüm diğer rakiplerimizden ayıran özelliğimiz olduğunu vurgulamak isterim. Nitekim Süleyman Uglanin eski Başbakan Vojislav Kostunica (Voyislav Koştunitsa) ile birlikte İslam Birliği'ne saldırdı; Rasim Layiç de şimdiki Devlet Başkanı Boris Tadiç ile bir olup Uluslararası Üniversite'mizi kapatmak istiyor.

GKY: Peki, neyinize güveniyorsunuz? Halk tarafından destekleneceğinize inanıyor musunuz? Seçimlerde ne kadar oy alacağınızı düşünüyorsunuz?

Emir ELFİÇ: Boşnak Ulusal Azınlık Konseyi'nde Müftü'nün desteklediği listenin ne kadar oy aldığını gördük. Halkın yüzde 56'sının desteğine sahibiz. Müftü'nün desteklediği parti kazanır. Dürüstüz, çalışıyoruz, laf üretmiyoruz, yaptıklarımız elle tutulur, gözle görülür şeyler. Tamamı da Boşnakların hizmetinde.

GKY: Boşnak Ulusal Azınlık Konseyi'nden ve bunun için yapılan seçimlerden de bahsedebilir miyiz? Boşnaklar için olumlu bir gelişme gibi görünüyor.

Emir ELFİÇ: BUAK (Boşnak Ulusal Azınlık Konseyi), Sırbistan'ın AB standartları için getirdiği bir olay. 27 azınlık var ülkede. Geçen sene eş zamanlı seçimler her yerde yapıldı. 6 Haziran 2010'da yapılan bu seçimlerde: BKZ (Bosniak Cultural Community/ Boşnak Kültür Birliği) oyların yüzde 48,6'sını alarak 17 kişi çıkardı. SDA'nın (Uglanin) Boşnak Listesi ile 13 kişi kazandı. SDP (Layiç) Boşnak Preporat (Yeniden Doğuş) Listesi ile 5 kişi kazandı. Ancak bu listeden iki kişi sonradan BKZ'ye geçti. BKZ, şu anda halkın yüzde 56'sının desteğine sahip. Bazı başka partilerle güç birliği, bu desteği yüzde 70'e dek çıkaracaktır.

GKY: Boşnak Ulusal Azınlık Konseyi seçimlerinin yenilenmesi isteniyor, neden?

Emir ELFİÇ: Bizim bu seçimlerde başarı sağlayacağımızı düşünmüyorlardı o nedenle BKZ'nin seçime girmesine izin verdiler. Ancak sonuçlar korkuttu onları. Nisan 2011'de seçimi yenilemek istediler, olmadı Eylül 2011'e ertelediler; yine olmadı.Ancak bu seçim yani 6 Haziran 2010'da yapılan zaten legal, bunu onlar da biliyor. Ancak Sırbistan yenilemek istiyor seçimleri. Pek çok bakan gönderiyor bunun için.Ancak Boşnaklar istemedikçe bu seçim yenilenemez.

GKY: BKZ, yeni seçimleri kabul etmiyor, seçime girmeyeceğini açıklıyor ama BKZ'nin olmayacağı bir seçime gidebilir mi?

Emir ELFİÇ: Gidemezler çünkü insanlara seçime katılmayın dersek katılmazlar, bu da burada hükümetin ne kadar zayıf olduğunu gösterir bu nedenle Sırbistan Hükümeti bunu istemez. Seçimleri yenileme teklifleri de esasen bizleri bıktırma amacındadır.

GKY: Şu an seçim olsa, sonuçların nasıl olacağını tahmin ediyorsunuz?

Emir ELFİÇ: SDA-Uglanin şimdi yüzde 12'de seyrediyor; son seçimde yüzde 36 almıştı. SDP-Layiç şimdi yüzde 5'lerde ve son seçimde yüzde 48-49 almıştı.

GKY: Sırbistan genelinde sonuçlar nasıl olur?

Emir ELFİÇ: Değişen fazla bir şey olmaz. Milliyetçilerin gelmesini elbette istemem ama açıkçası Tomislav Nikoliç ile Boris Tadiç arasında da bir fark yok. Tadiç, sosyalist gibi başlar ama yine milliyetçi gibi bitirir. Geçen seçimde Tadiç, Müftü'ye gelerek insanları kendisine oy vermeye ikna etmesini istedi.Ancak cumhurbaşkanı olduktan sonra verdiği sözleri tutmadı. Uglanin ve Layiç hariç bizler için hiçbir şey yapmadı, böylesi daha ucuza mal oluyordu.

GKY: Sırbistan'daki mevcut politik durumu bizim için değerlendirir misiniz ?

Emir ELFİÇ: Sadece Sırbistan'daki siyasi iklimin depresif ve şaşkın olduğunu söyleyebilirim. Politik sahnenin tüm büyük faktörleri belirli zamanlarda, belirli noktalarda güç sahibi oldu ancak tamamı da kötü çözümler üretti. Bunu sadece Zoran Cinciç hükümeti dönemi için söyleyemeyiz çünkü Cinciç'in bütün Sırbistan vatandaşları için sosyal adaletin sağlandığı ve demokratik değerlerin geliştirildiği Avrupalı bir Sırbistan için açık bir vizyonu vardı. Bu dönemde Boşnakların Belgrad ile iyi bir iletişimi vardı, ilişkiler sorunsuzdu. Ne yazık ki suikasta uğradı ve hemen ardından Sırbistan, ulusal topluluklar, bir diğer deyimle milli azınlıklar konusunda Miloşeviç siyasetine geri döndü. Bugün tüm siyasi partilerin ve programlarının denendiğini veseçmenler için yeni bir siyasi alternatif bulunmadığını söyleyebiliriz.

GKY: Ya Liberal Parti ve lideri Çedomir Jovanovic? Srebrenica ile ilgili deklarasyonu, içerisinde soykırım kelimesi geçmediği için reddetmişti ve Uglanin'i de Boşnaklar aleyhine çalışmakla suçluyordu. En son Bosna-Hersek'teki Sırp Cumhuriyeti'ni "Soykırımla oluşmuş bir yapı" olarak tanımladı.

Emir ELFİÇ: Cinciç'ten sonra esasen iyi bir lider gelmedi, azınlıkları yok etmek, etkisizleştirmek, haklarını azaltmak politikası gütmeyen başka bir lider gelmedi. Ama şu an Sırp partiler arasındaki tek iyi politikacı Liberal Parti lideridir. Ne var ki Sancak dışında fazla destekçisi yok. Aldığı oy, iktidara gelmek için yeterli değil. Geçen parlamento seçimlerinde LDP'nin yüzde 5-6 oranında oyu vardı. Parlamentoya 12 milletvekili soktu, LDP grubu olarak 15 milletvekiline ulaştı. Geçen seçimlerde Sancak'tan yüzde 3 aldı. Yeni seçimlerde Sancak'tayüzde 20'ye ulaşmayı umuyorlar. Şu an Sırbistan genelinde yüzde 15'e ulaştılar.

GKY: Sırbistan'daki ulusal azınlıklar konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Emir ELFİÇ: Toplumun en hassas ve aynı zamanda en zararlı kısmı ulusal topluluklardır. Ulusal topluluklar, yirmi yıldır bu çok politik sistem içerisinde, haklarını kazanacakları umuduyla demokratik uyum sürecine büyük destek veriyorlar. Şeffaf demokrasinin getirileceği, toplumsal eşitliğin gerçekleşeceği sistemin tüm temellerine demokratik değerlerin yerleşeceği umudu taşınıyordu. Ancak ne yazık ki bunlar gerçekleşmedi, ne demokrasi ne haklar konusunda ilerleme sağlanabildi… 2011'in son günlerinde, farklı ulusal azınlıklardan 12 siyasal parti, Sırbistan'da yaşadığımız sorunları konuşmak üzere bir forumda buluştuk. Vardığımız sonuç, sorunlarımızın büyük ölçüde benzer ya da aynı olduğu yönündeydi. Ayrıca gelecekte işbirliği yapmak ve son kertede parlamento seçimlerinde koalisyon kurmak üzere anlaşma imzaladık. Bu çok büyük bir seçmen potansiyeli demektir çünkü azınlıklar Sırbistan nüfusunun yüzde 25'ini oluşturuyorlar.

GKY: Seçimlerin yaklaştığı bu aşamada hangi azınlık partileri arasında seçim koalisyonu gerçekleşti?

Emir ELFİÇ: Farklı ulusal azınlıklardan beş siyasi parti birlikte hareket ediyoruz. BDZ, iki Macar, bir Hırvat ve bir Slovak siyasi partiyle yeni seçimler için koalisyon imzaladı. Koalisyonu Boşnak Demokratik Birliği (BDZ), Demokratik Hırvat Birliği, Slovak Parti, Macar Sivil Birliği, Voyvodina Demokratik Macarlar Birliği oluşturuyor. Koalisyonun başkanlığı ve parlamento seçimlerindeki liste temsilciliği görevini de ben yürütüyorum.

GKY: Voyvodina Özerk Bölgesi'nde de aynı liste seçmenlerin önüne konulacak. Bu durumda, yanılmıyorsam Voyvodina'da seçimlere giren ilk Boşnak partisi de BDZ oluyor.

Emir ELFİÇ: Evet, aynen öyle.

GKY: Aslında önemli bir iş başardığınızı görüyorum. Parça parça siyasi güç elde etmek güçken seçimlere ulusal azınlıkların tamamının temsil edildiği bir listeyle girmek akıllıca. Aynı zamanda uzun bir görüşme ve ikna süreci gerektirdiğine eminim. Sanırım sizi de bir sonraki seçimlerde ulusal azınlıkların lideri olarak görmek mümkün olacak… Seçimlerdeki hedefiniz nedir?

Emir ELFİÇ: Belki de… (gülüyor) Belirtmem gerekir ki Makedon ve Bunjevci[2](Bunyets)azınlıklar da bizi destekliyor. Kuşkusuz ki tüm azınlıkların oylarını bekliyoruz. Amacımız, cumhuriyet parlamentosunda beş koltuk elde etmek ve haklarımız için parlamento çatısı altında mücadele etmek. Avrupa entegrasyonunu haklarımızın garantisi olarak görüyoruz, bu nedenle bütünleşme sürecini destekliyoruz.


[1] Internacionalni Univerzitet U Novom Pazaru, www.uninp.edu.rs

[2] Bunjevci (Bunyets ya da Bunyaklar), Sırbistan'ın Voyvodina bölgesinde yaşayan azınlıklardandır. Bir kısmı ise Macaristan'ın güneyinde yaşamaktadır. Güney Slav halkarından sayılmaktadırlar. Bazı Hırvat araştırmacı ve dil bilimcilere göre konuştukları dil Hırvatça'nın bir diyalektiğidir ancak 2002 sayımlarında ana dillerini Hırvatça ya da Sırpça'dan farklı olarak Bunjevac (Bunyevats) ismiyle deklare etmişlerdir.

Gözde Kılıç Yaşın

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı