Bu sayfayı yazdır

Azerbaycan Türkiye ilişkileri ve Obama!

Yazan  07 Nisan 2009
Obama, seçim sırasındaki konuşmalarında 22 defa “Ermeni soykırımı” sözcüğünü kullanmış ve en az üç kez de seçilirse “Ermeni soykırımı”nı tanıyacağını dair yazılı taahhütte bulunmuştur.

Şimdi "Ermeni Soykırımı"nı tanıma vaatleri Obama'nın dış politikada karşılaştığı büyük bir çıkmaz olarak karşısında durmaktadır. Obama seçim öncesi verdiği sözü tutarsa Türkiye'yi, tutmazsa da yalnız diasporayı değil güvenilirliğini de kaybetme durumuyla karşı karşıya kalacaktır.

Ermeni diasporası büyük bir iştahla Obama'ya verdikleri desteğin tahsilâtını beklemektedir. "Ermeni soykırım"ını tanımaya yönelik Obama'nın sözlerinin Türkiye ile ABD ilişkilerini zora sokacağı ve zayıflatacağı kesindir. Bu nedenle de Obama bu sorundan çıkışın yollarını aramakla meşgul olmaktadır. Obama, Türkiye ziyaretini daha çok da bu çelişkili durumdan kurtulmak için yapmaktadır. Rusya'nın Gürcistan'a dayandığı, Kırgızistan'ın Manas havaalanını kapattığı bir dönemde Amerika, Türkiye'yi kaybetmeyi göze alamamaktadır. Türkiye'yi kaybetmenin sonuçlarının Amerika için İran'ın kaybından çok daha büyük olacağı bilinmektedir. ABD, Türkiye'yi kaybetmekten korkuyor. Bu nedenle 24 Nisan'dan önce Ermenistan ile Türkiye arasında bir anlaşma sağlanması için bastırıyor. Böylece Türkiye ile Ermenistan arasında ciddi gelişmelerin olduğu, ilerlemelerin sağlandığı gerekçesi ileri sürülerek bu ilişkilere zarar vermemek için Obama'nın "soykırım" sözcüğünü kullanmaya gerek duymadığı savunulabilecektir. Amerika tarafı Ermeni cemaatine, Türkiye ile Ermenistan arasında ikna edici bir gelişme olduğunu kanıtlamak istemektedir. Amerika, bunun yolunun da Türkiye'nin Ermenistan ile olan sınırının açılmasından geçtiğini her fırsatta dile getirmektedir.

Obama için Azerbaycan feda edilemez!

Ancak işin bir de diğer yanı vardır: Azerbaycan. Ankara ile Erivan arasında ilişkilerin normalleşmesi çerçevesinde atılan bazı adımların ardından, sınırın açılacağı ve diplomatik ilişkilerin kurulacağı yönündeki haberler, Ankara ile Bakü arasında ciddi bir gerilime neden olmuştur. Bunun somut yansıması olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in İstanbul'da dün başlayan ve bugün de devam edecek Medeniyetler İttifakı ikinci forumuna katılmayarak tepki göstereceği iddia edilmiştir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkiye-Ermenistan sınırının 16 Nisan'da açılacağı haberlerinin gerçeği yansıtmadığını söylemesine, Başbakan Erdoğan'ın ise "Azerbaycan-Ermenistan sorunu ortadan kalkmadıkça Türkiye nihai bir adım atmayacak" sözlerine karşın Ankara-Bakü arasında gerilim sürüyor. Yalanlanmış olmasına rağmen Azerbaycan'ın Türkiye-Ermenistan sınırının açılması durumunda Türkiye'ye yönelik gaz akışını keseceği yolunda haberler de medyaya düşmüş durumdadır.

Sözü edilen gelişmelerin aslı astarı olmasa da bu durumun Türkiye ile Azerbaycan arasında bir güven bunalımına neden olduğu görülmektedir. Öncelikle Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerden çok farklı ve nitelikli olduğu bilinmelidir. Ermenistan, gerçekte Türkiye ile Azerbaycan'ın da ötesinde bütün Türk dünyasının ortak sorunudur. İşgal altındaki Azerbaycan toprakları da öyledir. Sırtını ABD'ye dayayan Ermenistan'ın taleplerinin Türkiye tarafından kabul edilmesi düşünülemez. Türkiye, Azerbaycan'a zarar verecek ve işini güçleştirecek hiçbir gelişmeye neden olamaz. Türkiye'yi Azerbaycan'dan, Azerbaycan'ı Türkiye'den ayrıştıracak adımlar, hem Azerbaycan'a hem de Türkiye'ye ihanet anlamına gelir.

Obamalar gelir Obamalar gider. Bu Türkiye ve Azerbaycan'ın aynı coğrafyanın, aynı tarihin, aynı milletin ve aynı kültürün çocukları olduğu gerçeğini değiştirmez. Obama için Azerbaycan feda edilemez!

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.