Ortadoğu… Tünel Bakış

Yazan  11 Temmuz 2014
Savaş, uzun bir tünel gibidir. Herkes girişini görebilir ve arkasındaki karanlıktan ürper. Buna rağmen bu tünel genelde bir çekim etkisi yapar. İsrail ve Filistinliler şimdi yine bu karanlığın içine çekilmelerine izin verdiler ve artık bir ritüele dönüştüğü izlenimi veren bir çatışmaya giriştiler. Savaş, gerilimi boşaltmak için periyodik olarak kullanılan bir araç olarak kullanılıyor. Orta Doğu'da çatışma alanındaki tüm tecrübelere rağmen hiç kime bir savaşa hâkim olunabileceği yanılgısına kapılmamalıdır zira tünelin içinde yön tayini mümkün olmadığı hiç kimse diğer uçta yeniden ışığın görünüp görünmeyeceğini veya bunun ne zaman olacağını bilemez. Orta Doğu'da bir savaşın ne kadar çabuk patlak verebileceğini görmek, üzücü bir tecrübe. Güncel olayda iki halkın ve liderlerinin birbirleri üzerine savaş naraları atarak yürüdüğünden kimse söz edemez. Ne İsrailliler ne de Filistinliler bu çatışmayı istemese de karmaşık dürtüler birbiri içine girdi. Şimdi net olan tek şey, kan döküldüğü ve ölümlerin gerçekleştiğidir. İsrail tarafından Başbakan Netanyahu'nun nihai çatışmayı engellemeye çalıştığı konusunda hakkını teslim etmek gerek. Batı Şeria'da İsrail ordusunun kaçırılan üç öğrenciyi arama bahanesiyle Hamas'ın alt yapısını imha eden bardağı taşıran eylemiyle tırmanışa katkıda bulunduğu da kesin. Bununla birlikte Netanyahu, frenlenemeyen düşmanlığın patlaması öncesinde Hamas'a, reddetmemesi daha iyi olacak olan- "sükûnete karşılık sükûnet" önerisinde bulunmuştu. Bu mesaj geçen hafta farklı kanallar aracılığıyla Gazze'ye iletilmişti. Buna, İsrail'in güneyinde sirenleri alarma geçiren ve Kudüs'teki hükûmet merkezinde meşru müdafaa iç tepisine yol açan füze yağmuruyla karşılık verildi. Orada hâlâ saldırı en iyi savunma yöntemi olarak tescilli. Hamas'ın Netanyahu'nun önerisini, Orta Doğu'da her zaman insafsızca istifade edilen bir zayıflık belirtisi olarak yanlış değerlendirdiği çok açık. Hamas, kendi vahim durumundan dolayı hesaplı bir bedel karşılığında İsrail'e karşı direnen güç olarak önem kazanmak için bir fırsat sezdi. Lakin bu bedel daha şimdiden Hamas'ın hesapladığından daha yüksek ve sonunda provokasyonunun bedelini güç kaybıyla ödemesi bile söz konusu olabilir. Bu tırmanışı adım adım izleyenler bu savaşın zorunlu olmadığını görürler. Elbette ki her karar bilinçli bir şekilde alınıyor ve hiç kimse tetiğe tesadüfen basmıyor ama eğer iki taraf da savaşı istemiyor ve buna rağmen savaşıyorsa ara buluculuk yaparak kötü şeylerin yaşanmasını engelleyecek üçüncü tarafın eksik olduğu aşikârdır. Alışılagelmiş ara bulucular olan ABD ve Avrupalıların terör örgütü olarak sınıflandırılan Hamas ile irtibatları yok. Eskiden de buna ihtiyaç yoktu çünkü Kahire'de her kanalla irtibatta olan Devlet Başkanları görevdeydi. Hüsnü Mübarek 2008/09 savaşından sonra ateşkes için ara buluculuk yapmış, Müslüman Kardeşlerden Mursi ise Kasım 2012'de aracı olmuştu. Lakin bugün Mısır'da Haması düşman ilan eden ve yok olmasını engellemek için bir neden görmeyen el Sissi devletin başında. Etrafta da şiddeti bastırabilecek hiç kimse gözükmüyor. Bu savaşı daha öncekilerden çok daha tehlikeli yapan da zaten bu. İsrail birliklerinin Gazze'de evden eve savaşa girişmesi bir sonraki tırmanışın yaşanmasına ve çok sayıda sivilin kurban olmasına neden olabilir. Hamas, zaten tüm gücüyle savaşı Batı Şeria'ya taşımaya ve orada İsrailli işgalcilere karşı bir isyanı alevlendirmeye çalıştığı için başka yangın ocaklarının oluşması da söz konusu. Gazze'de günün birinde silahlar sussa bile bu isyanın devam etmesi olasılığı mevcut. Kesin olmasa da gerçekleşme ihtimali göz ardı edilemeyecek karanlık senaryolar bunlar. Tünelin derinlerinde bu tür korkunç görüntüler ortaya çıkıyor. Bu karanlık tüneli ne kadar çabuk ışık sızarsa tüm taraflar için o kadar iyi olacak. (Kaynak:Peter Münch,Süddeutsche Zeitung,Almanya,10 Temmuz 2014)
Cesurhan Taş

Eğitim:

ODTÜ İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi (1991-1996)

Diller: 

İngilizce: İleri seviyede

Rusça: Orta seviyede

Arapça: Orta düzeyde

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display