Bu sayfayı yazdır

Başlık Olmasa

Yazan  13 Ocak 2008
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerde yapılan seçimlerle ilgili tartışmaların olmadığı bir ülke görülmemiştir. Bu tartışmalara genellikle seçimlerin antidemokratik şartlarda yapıldığı iddiaları damgasını vurmaktadır.

Bu iddialarda bölgede Sovyet dönemindeki gücünü sürdürmek isteyen Rusya ve bölgede "insan hakları", "demokrasi", "nükleer güç" gibi klasik iddiaların sahibi olan ABD'nin etkili olma isteklerini görmezlikten gelemeyiz.

 

23 Aralık 2007 tarihinde Özbekistan'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, üçüncü kez aday olan ve adaylığının yasallığı tartışılan İslam Kerimov kazandı. Haziran 1989'da Özbekistan Komünist Partisi Genel Sekreteri, Kasım 1990'da Cumhurbaşkanı olan Kerimov, 29 Aralık 1991'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların %86'sını alarak tekrar cumhurbaşkanı seçilmişti. Seçime katılmasına izin verilen Erk Partisi lideri Muhammed Salih de %12 oranında oy almıştı.

 

Bağımsızlık sonrası Özbekistan'da ilk parlamento seçimleri 25 Aralık 1994'te yapılmıştı. Seçimlere sınırlı sayıda partinin katılmasına izin verilmişti. Seçimlerden sonra muhalif liderlerden Muhammed Salih'in uzun süre Türkiye'de kalması üzerine Özbek yönetimi, Türkiye'nin bu tutumunu dostane bulmamış ve iki kardeş ülke arası ilişkiler kötüleşmiştir. Özbek yönetimi, Muhammed Salih ve diğer bazı muhaliflerin Özbekistan rejimi aleyhtarı faaliyetlerde bulundukları, Türkiye'de eğitim gören Özbek öğrenciler üzerinde bu yönde propaganda yaptıkları ve bu konularda Türkiye'deki bazı çevrelerden destek gördüklerini ileri sürmüşlerdir. Yaşanan gerginlik sonrası Kerimov, Haziran 1994'te Türkiye'yi ziyaret etmişti. Bu esnada Türk Cumhurbaşkanı ve Başbakanı tarafından Kerimov'a Türkiye'de Özbekistan rejimi aleyhi faaliyetlere izin verilmeyeceği garanti edilmişti. Daha sonra Muhammed Salih'in 6 Ağustos 1994'te sona eren ikamet süresi uzatılmamış ve 1994 Aralık ayında da Türkiye'den çıkarılmıştır. Kerimov, Türkiye'deki büyük elçisini geri çağırmıştır. Ayrıca Özbek Hükümeti, 1992/93 öğretim yılından itibaren Türkiye'de eğitim gören öğrencileri geri çağırmış, 1994 sonlarında bir kısmının dönmesine izin vermiştir. Kerimov' un Türkiye'yi ziyareti ve özellikle Muhammed Salih' in Türkiye'yi terk etmesinden sonra Özbekistan ile Türkiye arası ilişkiler düzelmeye başlamıştır. Türkiye ile mesafeli duran Özbekistan yönetimi Moskova ile sıcak ilişkiler kurmuştur. ABD üssünü de kapatmıştır.

 

Tekrar 23 Aralık 2007'de yapılan seçimlere dönecek olursak; başta AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) olmak üzere İnsan Hakları İzleme Örgüt (Human Rights Watch) bu seçimlere muhalif grupların toplantı yapmasının engellendiğini, muhalif liderlerin göz altına alındığını, gazetecilerin baskı altında tutulduğunu yani demokratik standartlara uyulmadığını açıklamışlardır. Buna karşılık BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) gözlemciler heyeti ise seçimlerin "özgür, açık ve şeffaf" bir ortamda geçtiğini öne sürmüştür.

 

Bağımsızlıklarının ilk yıllarındaki bölge liderlerinin çoğulcu demokratik bir sistem kurulacağına yönelik sözleri, yerini giderek batılı demokrasi ve sivil toplum anlayışının bölge halkına yabancı kavramlar olduğu söylemine bıraktı. Daha çok arkasına sığınılan konu bölge halkının durumuna uygun, kendi gelenek ve değerleri üzerinde inşa edildiği iddiasındaki "milli demokrasilere" bıraktı.

 

Sovyetler Birliği'nden ayrılan 14 devletten ikisinde Kazakistan ve Özbekistan'da İktidar aynı kişilerde devam ediyor. Bu iki devlet ve diğer devletlerde de seçim tartışmaları hep yapılıyor. Seçimlerle ilgili gözlemcilerin raporlarını ülke adı vermeden yani başlık koymadan yazarsak Sovyetlerden ayrılan bütün ülkeleri aşağı yukarı kapsadığını görüyoruz. Sonuç olarak devletlerin kendilerini bu formattan çıkarmak için çaba harcamaları gerektiğini gözlemliyoruz.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı