Bu sayfayı yazdır

Fergana'da Dinmeyen Gerilim: Kırgız-Özbek Anlaşmazlığı

Yazan  05 Nisan 2016

            En genel kabulü ve tanımıyla Fergana Vadisi, Orta Asya'nın kalbidir. Bu durumu sağlayan temel nedenlerse bölgenin zengin su kaynakları, tarıma elverişli alanları ve bu özelliklerle alakalı olarak Orta Asya bölgesinin nüfus yoğunluğunu barındırmasıdır. Fergana'yı kıymetli kılan bu özellikleri bölge ülkeleri için içinden çıkılamayan krizleri de beraberinde getirmektedir. Bu krizlerin öncelikli sebebi ise Sovyetler Birliği döneminde fazla girintili-çıkıntılı olarak ve etnik gruplar göz ardı edilerek çizilen sınırlardır. Bu sınırlar Moskova yönetimi altında idari anlam taşıdığından sorun oluşturmamışsa da günümüzde egemenlik sınırları olduğu için bölge ülkelerini savaşın, etnik grupları da çatışmaların eşiğine getirebilmektedir.

Fergana Vadisi'ndeki Etnik Dağılım

            18 Mart 2016 Kırgız-Özbek Gerilimi

            Sovyetler Birliği döneminde kurulan altyapı sebebiyle, bugün bir Kırgızistan vatandaşı Kırgızistan'ın Fergana Vadisi'nde yer alan bir kasabasından bir diğerine gitmek için Özbekistan sınırlarından geçmek zorunda kalabilmektedir. Çünkü Sovyet döneminde inşa edilen yollar doğal olarak çağımız egemenlik ve bağımsızlık konusunu gündemine almadan hayata geçirilmiştir. Bu sorun Kırgızistan-Özbekistan-Tacikistan arasında pek çok noktada yaşanmaktadır. Sınır ihlali anlamına gelen bu eylemler ülkelerin güvenlik kuvvetleri tarafından durdurulmakta ve şiddete yol açabilmektedir.

            Yerleşim yerlerinin içerisinde geçen sınırların yanında diğer büyük sorun ise anklav topraklardır. Bir ülkenin anakarasından tam olarak ayrı ve diğer ülkenin tamamen içerisinde yer alan bu topraklar Fergana Vadisi içerisinde oldukça fazladır. İçerisinde en çok anklav toprak barındıran ülke ise Kırgızistan'dır ve bu topraklar Özbekistan'a ve Tacikistan'a aittir. En basit biçimiyle düşünüldüğünde bu topraklarda yaşayan insanların kentlerini herhangi bir ihtiyaçtan ötürü terk etmeleri, doğrudan başka bir ülkenin toprakları içerisine girmeleri ve sınır ihlalinde bulunmaları anlamına gelmektedir. Bağımsız kalınan yıllardan beri devam eden süreç Tacikistan ve Kırgızistan arasından oluşturulan diyalog zemini ve ortak çalışma heyetleri aracılığıyla kısmen azalmış durumdadır. Ancak Fergana Vadisi'ndeki sınır anlaşmazlıklarına Özbekistan dahil edildiğinde tartışmalara su paylaşımı konusu da eklenmektedir. Bölgenin iki temel nehri olan Amuderya ve Sırderya, Kırgızistan ve Tacikistan'dan doğan kaynaklardan oluşmaktadır ve bu kaynaklar Özbekistan'a ulaşmaktadır. Fergana Vadisi'nin başlıca sorunlarından birisi diyebileceğimiz konu suyun paylaşımıdır. Kırgızistan'ın ve Tacikistan'ın topraklarındaki su kaynakları üzerinde yapacağı eylemler ve projeler, Özbekistan için tehdit anlamına gelmektedir. Ekonomik açıdan zor durumdaki bu iki ülkenin hidroelektrik projeleri, kendileri için hayati bir konumdayken Özbekistan için tarımsal üretimin tehlikeye girmesi ve diplomatik platformda güç kaybı olarak değerlendirilmektedir.

            18 Mart 2016 tarihinde gerçekleşen kriz ise her iki konuyu da içerisinde barındırmaktadır. Özbekistan'ın Namangan kentinin 50 km kuzeyinde yer alan Kerben, Alabuka ve Kasansay üçgeninde yaşanan kriz temel nedeninin Kasansay'ın aidiyeti olduğu iddia edilmektedir. Pek çok sınır noktalarında olduğu gibi halen bu sınır kasabaları ve toprak parçalarının kimin olduğu karara bağlanamamıştır. Bu nedenle her iki taraf da benzeri özellikteki belirsiz topraklarda hak iddia etmektedir. Yukarıdaki haritada görülen Kerben ve Alabuka Kırgızistan'ın yerleşim birimleridir. Bu iki yerleşim birimi arasındaki tahmini mesafe mevcut yolla 40 km olarak görülmektedir ancak bu yol Özbekistan sınırları içerisinden geçmektedir. Bu nedenle farklı noktalarda oluşturulmuş sınırları dolanan yollar yapılmıştır. Kerben ve Alabuka arasında da Özbekistan topraklarını dolanan bir yol bulunuyor ancak yol kalitesi ve zamanın uzaması insanları Özbekistan içerisinden geçen yolu kullanmaya mecbur bırakmaktadır. Bölgedeki tartışmalı noktaların diğeri ise Özbeklerin Ungar-Tepe, Kırgızların Unkur-Too olarak isimlendirdiği tepedir. Askeri hareketlilik bu anlaşmazlık birimleri üzerinde gerçekleşmiştir.

            Kasansay su rezervi konusu ise geçmişe dayanmakta olan bir sorundur. Orta Asya hem Çarlık hem de Sovyet yönetimi altında tekstil sanayisine pamuk hammaddesini sağlayıcı bölge olarak düşünülmüştür. Bu çerçevede Özbekistan bugün de olduğu gibi pamuk üretiminin merkezi olurken üretimde tüketilecek su Kırgızistan'dan gelmektedir. Amaçlanan yüksek pamuk üretimi çerçevesinde oluşturulan su rezerv noktaları Özbekistan yönetimine verilmiş ve böylece Kırgızistan kaynağı olduğu sudan mahrum kalmıştır. Kasansay ile ilgili itilaf 1930'lara dayanır. Sovyetlerin takip ettiği politika çerçevesinde verdiği karar sonucunda ve pamuk sanayinin öneminin artmasıyla 660 hektarlık bölge 1954'te Taşkent yönetimine geçmiştir.[1] 1991'e gelindiğinde ise rezerv iki bağımsız ülke için çekişme alanına dönüşmüştür. Bugün Özbekistan rezervin kendileri tarafından inşa edildiğini, Kırgızistan ise kendi topraklarında bulunduğunu iddia ederek karşı karşıya gelmektedir. 18 Mart tarihli gerginliğin de Özbek yetkililerin rezervle ilgili çalışma yapmak istemesi ancak  Bişkek yönetiminin müsaade etmeyişinden kaynaklandığı iddia edilmektedir.

            Yaşanan bu duruma cevaben Özbekistan yönetimi bölgenin önemli otoyollarından olan Medeniyet'e iki zırhlı araçla 40 asker göndererek yolun kontrolünü tek taraflı olarak Kırgız vatandaşların denetlenmesi yönünde durdurmuştur.[2] Bu durum karşısında Kırgız iktidarı denk bir karşılık vermiştir.  

            Gelişmeler karşısında Özbekistan yönetimi veya herhangi bir Özbek yetkili konuya değinmemiş ve yine süreci sessizce takip etmeyi tercih etmiştir. Buna karşılık Kırgızistan yönetimi, Taşkent'i her sorunu militarize etmekle suçlamış ve KGAÖ'nün (Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü) dikkatini konuya çekerek toplantı talebinde bulunmuştur.[3] Kırgız iktidarı sorunun daha da fark edilir olabilmesi için bu yaz Özbekistan'ın başkentinde gerçekleşecek olan ŞİÖ (Şanghay İşbirliği Örgütü) zirvesine de katılmayacaklarını dile getirmiştir.[4] Kırgızistan böylece kendi sıkletinde olmayan Özbekistan'ı Rusya ve Çin ilgilisi ile dengeleme amacını gütmüş ve başarılı olmuştur. 24 Mart tarihinde her iki tarafta sınırda sekizer askerini bırakarak tansiyon düşürülmüştür.

            ‘Sudan Sebeplerle’ Yükselen Diğer Kriz Noktaları

            Özbekistan-Kırgızistan arasında yaşanan bu sorunun temelinde su rezervi olduğu görülmektedir ancak Kırgızistan yönetimi için bir çok iç karışıklığa da davetiye çıkartmaktadır. Sorunun gerçekleştiği bölge Kırgızistan'ın güneyidir. 2010 yılında yaşanan Kırgız-Özbek etnik geriliminin merkezi olan bölgede çok sayıda Özbek yaşamını yitirmiş ve sağ kalanlar yer değişikliğine mecbur bırakılmıştır.

            18 Mart tarihinde yaşanan gerginlik sınırdaki askeri hareketliliğin yanında Kırgızistan'ın güney kentlerinde yüksek tansiyona da sebebiyet vermiştir. Güney'de yer alan muhalif gruplar Kırgız iktidarını Özbekistan tehdidine karşı pasif kalmakla suçlamıştır. Kırgızistan yönetiminin sorunların diyalogla aşılması yönündeki ısrarı bölgedeki muhaliflerin eleştirisine maruz kalmıştır. Muhalif kesim içersinde öne çıkan isimlerden olan Azimbek Beknazarov kalabalığı Kırgız yetkililere karşı tahrik eden belirgin bir figür olarak ortaya çıkmış ve Kırgız yönetiminin Özbekistan'a denk cevap veremediğini savunmuştur.[5] Beknazarov'un bu konudaki çıkışına 1999 yılında Çin'e devredilen toprakları[6] da referans göstermesi pek çok insanın çevresinde toplanmasına neden olmuştur.

            Bölgedeki hareketlerin ciddi boyutlara ulaşması sonucunda Başbakan Temir Sarıyev bölgeye giderek insanları itidalli davranmaya ve sorunu büyütmemeye davet ederek sorunun çözüleceğini belirtmiştir.[7] Başbakan'ı bölgeye götürecek kadar büyümekte olan iç gerginliğin yeni bir etnik gerilimi hatta yeni bir devrim girişime yol açmayacağının garantisi yoktur. Çünkü ekonomik açıdan zor durumda olan ülkede aşırıcı eğilimler artabilmekte, sorunun tarafı olarak Özbekler görülebilmekte ve Bişkek yönetimi yetersizlikle itham edilmektedir. Kırgızistan'da yaşanan daha önceki devrim girişimlerinde de güney başrolü oynamıştır. Bölge halkının en ufak gerilimde harekete geçebilmesini sağlayan pek çok yerleşik anlayış vardır. Bilhassa sınır sorunlarının vurulma, öldürülme ile sonuçlanabilmesi insanları yaşam endişesine sevk edebilmekte ve hayatta kalma arzusu muhaliflerce yönlendirilebilmektedir. Polis de bu yönde toplanmaların olduğunu doğrulamaktadır. Bölgedeki işbirliği anlayışının tümüyle rafa kaldırılmış olması bu durumu körüklemektedir.

            Bölge halkının harekete geçirilmesi ile ilgili olarak yaşanan son gelişmelerse oldukça dikkat çekici. Ortaya çıkan bir ses kaydında halkın Bişkek yönetimi hedef alınarak ayaklandırılacağı ve bu yönde çeşitli çalışmaların yürütüleceği söyleniyor. Ses kaydının sahibi olduğu belirtilen Kubanıçbek Kadirov ve Bektur Asanov, halkı sokağa dökme, Cumhurbaşkanlığı'nı ve Parlamento'yu zapt etme çağrısında bulunmak suçuyla tutuklandılar.[8] Kadirov ve Asanov suçlamaları reddetti. Ancak bu durumun asıl ortaya koyduğu gerçek Kırgızistan'ın güneyindeki düzenin güçlü temellere oturmadığı ve küçük sarsıntılarla başkente uzanacak kadar güçlü olabileceğini göstermektedir. Bu nedenle Kırgızistan yönetimi Fergana Vadisi'nde istikrara en çok ihtiyacı olan ülkedir. Herhangi bir askeri istikrarsızlaştırıcı hareket daha büyük sonuçlar doğurabilecektir. Bunun farkında olan Bişkek, sınır sorunlarını uzlaşı ile sonlandırma gayreti içerisindedir.

            Sonuç

            Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte Orta Asya'da bağımsız kalan devletlerden Fergana Vadisi'ni paylaşanların kaderi pek çok sorunla uğraşmak olmuştur. Kısa bağımsızlık süreçlerinde Kırgızistan ve Özbekistan bu nedenle defalarca karşı karşıya gelmiştir. Bölgenin düzensiz sınır yapısı, yerleşik altyapılar, sınır aşan sular ve etnik çeşitlilik iki ülke arasındaki gerginliği taze tutmaktadır. 18 Mart tarihli sorun da bu sorunlar tarihine yeni bir halka olarak eklenmiştir. Kısa süreli gerginlik iki tarafın asker sayılarını makul seviyeye çekmesiyle sona ermiştir. Ancak bölgedeki hareketlilik Kırgızistan için iç karışıklık potansiyeli de taşımaktadır. Bu yüzden sınır sorunuyla alakalı olarak iki muhalif isim tutuklanmıştır. Kırgızistan'ın ekonomik açıdan Ruble kriziyle birlikte daha da daralması iç gerginliği arttırmaktadır. Buna bölgedeki muhaliflerin Bişkek'i hedef göstermesi eklendiğinde ise yeni bir devrim süreci mi sorusu akıllara gelmektedir. Özbekistan güçlü merkezi iktidar yapısıyla bu tip bir tepki görmemektedir ancak Kırgızistan halen başarıya ulaşabilecek güçlü kalkışmalara karşı koyabilme açısından yetersiz kalabilmektedir. Bu durumu fark eden yönetim muhalif liderleri tutuklamıştır.

            Bilinmesi gerekir ki çağımız uluslararası siyasetinde güvenlik ve istikrar komşuların sınırlarından başlamaktadır. Bu nedenle Özbekistan yönetiminin benzeri bir iç sorun yaşamaması başka bir sorunla karşı karşıya gelmeyeceği anlamına gelmemektedir. Bölge kendi içerisinde sorunların yanında Afganistan gibi istikrarsızlık üssünün kuzeyinde yer almaktadır. Aynı zamanda Fergana'da terör örgütlerinin yer alabildiği geçmiş tecrübelerle görüşmüştür ve halen potansiyeli olan bu durum, sıkı önlemlerle durdurulmaktadır. Afganistan'ın kuzeyinde öncelikle Türkmenistan'ı ve Tacikistan'ı rahatsız eden IŞİD ve Taliban grupları Kırgızistan'ı ve Özbekistan'ı da yakından ilgilendirmektedir. Bu durumun farkında olan bölgenin büyük güçleri Rusya ve Çin, Orta Asya ülkelerinin güvenlik önlemleri açısından yeterli hale gelebilmesi için destek vermektedir. Moskova ve Pekin yönetimleri bu destekleriyle kendi güvenliklerini garanti altına almak istemektedir. Bu anlayış ve gelişmeler çerçevesinde Fergana'yı paylaşan Kırgızistan ve Özbekistan da her alanda işbirliğine mecburdurlar. Aksi haldeki bir durumda ayaklanmaklar ve terör örgütlerine katılımı getirecek aşırıcı yapılar güç kazanabilecektir.

            Sınır aşan sular konusunda adil paylaşım, sınır sorunlarının etkili ve tam çözümü ile akabinde ekonomik işbirliği bölgenin en fazla ihtiyacı olan adımlardır. Sanki sorun yaşansın diye çizildiği düşünülebilecek sınırlar üzerinde devletçilik oynamak ve gereksiz şovenizm yerine, devlet adamlarının yapıcı, sonuç alıcı ve sorumlu bir tavır sergilemeleri gerekmektedir. Sorunların üstesinden gelebilme adına Kopenhag okulu kaynaklı "olgun anarşi"[9] anlayışı bölgede hakim olmalıdır. Bu kavram özellikle yüzyıllar boyunca savaşan, çatışan Avrupa'nın büyük yıkımların ardından olgunlaşarak bütünleşme yolunu takip etmesi için kullanılmıştır. Orta Asya ülkeleri de büyük yıkımlar ve felaketler yaşamadan benzeri tavır almalıdır, fakat pratikteki siyaset ters yönde devam etmekte, bölge ülkeleri en küçük anlaşmazlıklar için askeri birimlerini harekete geçirmektedirler.Olgunluk için Avrupa'nın yaşadığı yıkımın yaşanması gerekiyorsa Orta Asya için halen erken bir dönemdeyiz. Takip edilen çıkar odaklı siyasetin barışçıl ve bütünleşmeci olgunluk seviyesine erişmesi için Orta Asya'da her devletin tüm çıkar yollarını denemesi ve başarısız olması gerekmektedir. Yıkım tecrübesi ve tek düze çıkar peşinde koşma başarısızlıkları bütünleşme veya ileri işbirliği fikrini güçlendirecektir. Orta Asya devletlerinin geleceklerine yapacağı en büyük yatırım, yıkım ve kargaşa yaşamadan işbirliğini bölgesel istikrar ve ekonomik gelişim için en hayati unsur olarak kabul etmeleridir.

 


[1]Kyrgyzstan, Uzbekistan: Border Tension Abates, For Now, http://www.eurasianet.org/node/77891 (31.03.2016)

[2]Kyrgyzstan, Uzbekistan Cut Number Of Troops In Disputed Border Area, http://tass.ru/en/world/864020 (31.03.2016)

[3]Kyrgyzstan To Brief CSTO On Situation On Border With Uzbekistan, http://tass.ru/en/world/864120 (31.01.2016)

[4]Kyrgyz President To Skip SCO Summit In Tashkent If Border Standoff Not Resolved, http://www.rferl.org/content/kyrgyzstan-may-skip-shanghai-summit-uzbekistan-border-tensions/27632845.html (31.01.2016)

[5]Uzbekistan, Kyrgyzstan Deploy Troops In Dispute Over Border Mountain, http://www.rferl.org/content/kyrgyzstan-uzbekistan-border-mountain-dispute-military-tensions/27631743.html (01.04.2016)

[6]1999 yılında dönemin Kırgız lideri A. Akayev ve Çin lideri J. Zemin arasında imzalanan gizli bir anlaşma ile Kırgızistan-Çin sınırında yer alan,maden ve su kaynakları açısından zengin olan 90 bin hektarlık tartışmalı Uzengi-Kuus ırmağı toprakları Çin yönetimine verilmiştir. 2001 yılında ortaya çıkan bu toprak devri anlaşması Kırgızistan yönetimini zor durumda bırakmıştır. (Kyrgyzstan's Border Riddle, http://old.cacianalyst.org/?q=node/469 01.04.2016)

[7]Uzbekistan..., a.g.k. (01.04.2016)

[8]Kyrgyz Opposition Leaders Arrested, http://www.trtworld.com/asia/kyrgyz-opposition-leaders-arrested-75008 (01.04.2016)

[9]John Baylis, Uluslararası İlişkilerde Güvenlik Kavramı, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt:5, Sayı:18 (Yaz 2008), s. 77.