< < Kırgızistan’ ın Dış İlişkileri
 Bu sayfayı yazdır

Kırgızistan’ ın Dış İlişkileri

Yazan  05 Nisan 2010
Bağımsız Kırgızistan’ın ilk cumhurbaşkanı Asker Akayev’in “Orta Asya’nın İsviçre’si” olarak tanımladığı Kırgızistan, hemen tüm gözlemciler tarafından da Orta Asya’nın en demokratik ya da en hızla demokratikleşen ülkesi olarak tanımlanmaktadır.

Kırgızistan'ın dış politika önceliklerini, ABD ve Avrupa ile ilişkiler, Çin, Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan gibi yakın komşularıyla ilişkiler ve Türkiye ile ilişkiler olarak sıralayan Kırgızistan'ın Akayev dönemindeki dış işleri bakanı (Roza Otunbayeva) na göre, Kırgızistan'ın en büyük sorunu denize çıkışı olmayan kapalı bir ülke olmasıdır. Diğer Türk Cumhuriyetleri gibi bağımsızlığının ilk gününden itibaren, dış ilişkilerini çeşitlendirme çabası içinde olan Kırgızistan, Rusya ve diğer BDT ülkeleri ile ilişkilerini korurken, Pakistan'dan İran'a kadar, SSCB zamanında ilişkisi olmamış olan diğer bölge ülkeleriyle de ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktadır.

Resmi kaynaklara göre nüfusunun %68,9'si Kırgızlardan oluşan yaklaşık 5,5 milyonluk küçük bir ülke olan Kırgızistan'ın nüfusunun %9,1'ni oluşturan Ruslar, %13,8'ini oluşturan Özbekler ve % 1,1'ni oluşturan Dunganlardır. Rusların ve Özbeklerin Kırgızlarla ilişkileri Kırgızistan'ın iç politikasının en önemli meselelerinden birini teşkil ederken, Kırgızistan'daki bu azınlıkların "anayurtları" ile ilişkileri ülkenin dış politikasında etkili olmaktadır. Orta Asya liderlerinden farklı olarak Kırgızistan devlet başkanının yürütme yetkilerini anayasal olarak başbakanla paylaşmasıdır.

Kırgızistan Batı ile ilişkilerinde dengeli ve realist bir dış politika izlediğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Kazakistan ya da Türkmenistan gibi zengin doğal kaynaklara sahip olmaması ya da bölgede Özbekistan gibi potansiyel bir hegemon olarak görülmemesi, Kırgızistan'ın şansızlığı olarak değil, aksine demokrasinin gelişmesi için bir şans olarak değerlendirilebilir.

Kırgızistan'da Kazakistan'dakini de aşan bir Çin korkusundan söz etmek mümkündür. Kırgızistan'ın diğer korkulu komşusu olan Özbekistan ile ilişkileri bu gün için sakin olmakla birlikte, yakın geçmişte meydana gelen olaylar Kırgız-Özbek ilişkilerine ayrı bir hassasiyetle yaklaşmayı gerektirmektedir.

Kırgızistan için Türkiye, bağımsızlığının ilk gününden itibaren güvenebildiği, uluslar arası toplumun bir üyesi olma çabaları sırasında büyük desteğini gördüğü dost ülke olmanın ötesinde, ekonomik ortak ve ekonomik model olarak da son derece önemlidir. Ancak, diğer tüm Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi, Kırgızistan'da da Türkiye'nin, birinci sırada duran bir dış politika önceliğine sahip olmadığını belirtmek gerekir.

Kırgızistan diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi sürekli insan hakları ihlalleri ile gündeme gelmektedir. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un 3 Nisan 2010'da Kırgızistan'a yaptığı ziyaretle yine gündemdeydi. Ban Ki-moon'un Kırgızistan meclisinde yaptığı konuşmadan önce bina önünde toplanan göstericiler "bize yardım et" diye bağırdı ve Kırgız yönetiminin baskıları protesto edildi. Aslında bu protestolar Kırgızistan'daki rahatsızlığı dile getirdiği gibi muhalefetin gösteri yapmasına da izin verildiğini göstermektedir. Gerçi son günlerde iki gazete Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev'i küçük düşürücü yayın yapmaktan dolayı kapatıldı. Hükümeti eleştiren internet sitesine de yasak geldi. Bütün bu çelişkiler Kırgızistan'daki demokratikleşme ve demokratikleşememe arasındaki gidip gelmelere örnek teşkil etmektedir.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı