Bu sayfayı yazdır

Orta Asya’ da Çözülmesi Kaçınılmaz Demokratikleşme Sorunu

Yazan  13 Mayıs 2010
Kırgızistan’da 6/7 Nisanda yaşananlar aslında Orta Asya’nın temel sorunlarının göstergesi gibidir.

Orta Asya devletleri siyasi alanda geçmiş yönetimden gelen alışkanlıklarının büyük bir kısmını sürdürmektedirler. Bütün bu ülkeler için uluslararası gözlemciler seçimlerin standartlara uygun yapılmadığı yolunda raporlar vermektedirler.

Bu ülkelerde bağımsızlıkla birlikte "hukukun üstünlüğü" ve "demokratik ilkelere" dayalı yeni bir devlet kurulmasına yönelik girişimler eş zamanlı olarak gündeme gelmiştir. Bu açıdan Orta Asya ülkeleri bir geçiş süreci içinde bulunmaktadırlar. Siyasal dönüşüm süreci içinde bulunan bu yeni devletlerin aralarındaki önemli farklılıklara karşın, en önemli benzerlikleri geçmişte demokratik bir geleneğin ve yarışmacı bir politikanın yokluğudur. Bu etmen uluslararası ortamdaki hâkim eğilime uygun olarak demokratik ilkelere dayalı bir devlet kurulması hedefinin önündeki en önemli engeli oluşturmaktadır.

Demokrasi geleneğinin yokluğunun yol açtığı sorunlar öncelikle değişimi gerçekleştirmeye çalışan siyasal elit düzeyinde göze çarpmaktadır. Geçmişte Komünist Parti'nin tüm toplumsal işlevleri kendi bünyesinde toplaması, tüm gönüllü kuruluşları yasaklaması ve yönetici sınıfa tek giriş kanalının parti olması parti eliti dışında bir siyasal elitin ortaya çıkmasını engellemiştir. Açık rekabete ve çatışmaya izin vermeyen son derece kısıtlı bir politik alanda iktidar mücadelesi "gizli" olarak yürütülmüştür. Bu nedenle KP içindeki politika "kişisellik" ve "kollamacılık" mekanizmalarına dayanmıştır. Parti içinde yükselebilmek için "sadık adamlara" ihtiyacı olan lider, onlara siyasal bir konum sağlayarak desteklerini almıştır. Tüm kaynakları devletin kontrol ettiği bir toplumda, kollamacılık mekanizması ile yolsuzluklar ve suiistimaller bir arada gitmiştir. Parti elitinin siyasal gücünün anahtarı, kıt kaynakları kontrol etme ve şiddet tekelini elinde bulundurmaya dayandığından toplumun itaati siyasal otoritenin meşru görülmesinden çok çaresizlikten kaynaklanmıştır.

Böyle bir siyasal gelenek bugün söz konusu ülkelerde hem iktidar, hem de muhalefet açısından önemli sorunlara yol açmaktadır. KP' nin adı değişse bile, "devletle özdeşleşmiş parti" hemen hemen bütün Orta Asya devletlerinde isim değiştirerek karşımıza çıkmaktadır.

Bu yeni devletler, demokrasiye geçebilmek için eski yönetimden getirdikleri yapıyı kırmak zorundadırlar. Bağımsızlığını ilan ettiğinden beri demokrasiye daha kolay geçebileceğine en çok inanılan Orta Asya ülkesi Kırgızistan olmuştur. Neden buna inanıldığının nedenleri bir yana Kırgızistan darbeyle ikinci kez yaşadığı iktidar değişikliğinden sonra uygulayacağı doğru politikalarla önemli bir mesafe kat edebilir.

Yeni iktidarın geçici devlet başkan yardımcısı Ömürbek Tekebaev 21 Nisanda Milli TV de bir konuşma yaparak Anayasa referandumunun 27 Haziranda, Meclis seçimlerinin de 10 Ekimde gerçekleştirileceğini açıkladı. Kırgızistan anayasasında yapacağı düzenlemeleri ve seçimleri gerçek anlamda demokratik bir şekilde yapmayı başarırsa temel ve kaçınılmaz sorunlarından birisini çözmüş olacak. Kırgızistan yönetimi herkesten ve her şeyden önce halkının güvenini kazanabilmek için açıkladığı takvime de sadık kalmalıdır.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı