ABD’nin Suriye’den Çekilmesi

Yazan  24 Aralık 2018

ABD’nin Çekilmesi, ‘Yeni Bir Güvenlik Mimarisinin’ Habercisi mi?

Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna harekât yapacağı beklentisi devam ederken, ABD, sürpriz bir hamleyle; “ABD askerlerinin Suriye’den çekileceğini”[[i]]açıklaması, dünyadaki ve özellikle Ortadoğu bölgesindeki ülkelerin, ‘bu olayın kendi güvenliklerini ne kadar etkileyebileceği ve izlenmesi gereken stratejinin ne olması gerektiği’ üzerinde düşünmeye sevk etmiştir.

Nitekim, ABD’nin sahadan çekileceğini açıklamasıyla birlikte, ülkelerin farklı yaklaşımı ve bakışları bölgedeki denklemlerin süratle değişeceğini ortaya koymuştur. Özellikle; İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler ile İsrail başta olmak üzere birçok ülkeden gelen tepkilere baktığımızda, bu ülkelerin, ABD’nin kalkan olduğu birçok alandaki güvenlik desteğinden mahrum olacaklarını ve kendilerine yönelik tehdit riskinin artacağı endişesini yaşadıklarını görmekteyiz.

ABD’nin Suriye sahasından çekilme gerekçelerinde; “kimseye yaranılamadığı, trilyon dolarlar harcandığı, ne zamana kadar polis görevinin yapılacağı, asker zayiatının büyük manevi kayıplar yarattığı, artık başkalarının savaşması gerektiği”[[ii]] şeklindeki söylemlerine baktığımızda, ABD’nin dünyada; yeniden konumlanma ve yeni siyasal bir zemin oluşturma amacıyla stratejik bir geri çekilme hamlesine giriştiği ve bu çerçevede kendisini dünya güvenlik mimarisindeki konumunu yeniden düzenleme niyetinde olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer taraftanİsrail Başbakanı Netenyahu’nun; “çekilme kararından haberdar olduklarını ve bu çerçevede ABD Başkanı Donald J.Trump ve Dışişleri bakanı ile görüştüklerini ve görüşmede ABD’nin diğer yollardan sahada etkilerini sürdüreceklerini açıkça belirttiklerini”[[iii]]içeren ifadeleri birlikte değerlendirdiğimizde, ABD’nin bölgede IŞİD ile mücadelede sürdüreceği desteği bundan böyle yeni bir güvenlik yaklaşımı ile sağlamak istediği izlenimi vermektedir.

Suriye’den Çekilme “Stratejik Bir Çekilme”dir

Öncelikle, bir askeri birliğin sahadan çekilmesinin ne anlama gelebileceğini değerlendirmek adına, bu konudaki askeri literatürüburada ifade etmek yerinde olacaktır. Çekilme faaliyeti, genellikle şu maksatlardan biri için yapılır; “imhadan kurtulmak, zaman kazanmak, toparlanmak, yeniden tertiplenmek-düzenlenmek, yeni bir mevzii ve siyasal zemin oluşturmak”tır.

Bir askeri birliğin sahadan geri çekilmesi eylemi; siyasi ve askeri sonuçları itibariyle, stratejik bir etkiye sahip olabilme gücüyle orantılı olarak önem kazanır.Çekilme işlemi, yine sonuçları itibariyle stratejik bir etki yaratacak seviyede etkili olabiliyorsa ve gerekliyse buna “Stratejik Çekilme” denilebilir. Bununla birlikte,bazen çekilmenin bölgeyi tamamen bırakma-terk etme anlamına da gelmeyeceğini unutmamak gerekir.

ABD’nin çekilmesine ilişkin bu kadar yoğun bir tepkinin arka planı değerlendirildiğinde; var olan stratejik dengelerin yerinden oynayacağı ve ittifak kartlarının yeniden karılacağı anlamına gelmektedir. Elbette bu durum, yukarıda ifade edilen ABD’nin geri çekilmesinin yaratacağı stratejik etkiyle doğrudan ilgili olacaktır.

ABD’nin dünya üzerindeki etki ve ilgi alanı; öteden beri yer kürenin birçok noktasında askeri ve siyasi gücüyle var olma ve gerektiğinde bire bir mücadele etme felsefesi üzerine kuruludur. Bu durum, hem maliyet açısından, hemde asker kaybının yarattığı manevi açıdan sürdürülebilirliği zor ve meşakkat isteyen bir stratejidir.

Başkan Trump’ın çekilme söylemlerindeki ifadelerine derinlemesine bakıldığında; dünya egemenliği üzerindeki kontrolünü, dünyanın birçok noktasında jandarma-polis gibi bulunarak doğrudan etkili olmaya çalışmak yerine; çekirdek personel gruplarıyla az maliyetle yerine getirilebilen ve öncelikle “lazım ve elzem olan” anlayışının gözetildiği yeni bir stratejinin işaretini vermeye çalıştığı düşünülmektedir.

Ayrıca Trump; “Dünyada açık ara en güçlü orduyu kuruyorum, IŞİD bizi vurursa yandı”[[iv]] şeklindeki söyleminede dikkate değer bir çıkış olarak bakmak gerekir. ABD ordusunun bu tarz tehditlere göre yeniden yapılandırılacağını ve gerektiğinde daha etkili konumda mücadele edileceğini vurgulamak istediği söylenebilir.

Diğer taraftan,ABD’nin dünyanın birçok yerinde;kendi askeri gücünün kullanımıyla birlikte, devlet altı yerel unsurlar/ortaklar ile terörist grupların genellikle desteklenmesi şeklinde faaliyetlerini yürüttüğüde bilinmektedir.

Ancak, yerel unsurlar ile yapılan ortaklığın çok defa uzun vadeli sürdürülemediği, faaliyetin tamamlandığı veya amacına ulaştığı zaman yerel unsurların çoğunlukla yüzüstü bırakılmak zorunda kalındığı ve bu durumda; ABD’nin ilerideki faaliyetleri için güven duygusunu ve inanırlığını kaybetmesine neden olduğu gerçeğinden hareketle, ABD’nin sahada bundan böyle yeni bir güvenlik anlayışı üzerinden hareket edebileceği düşünülmektedir.Nitekim bir çok ABD’li diplomat ve yazar, güven duygusunun yitirileceği yönünde endişelerini paylaşmışlardır.

ISİD ile Mücadeleye,Bölge Ülkelerinin Daha AktifOrtak Edilmesi

ABD’nin bu söylemleri üzerinden hareketle güvenlik yaklaşımını biraz daha açarak değerlendirdiğimizde, inşa etmek isteyeceği muhtemel yeni güvenlik mimarisinde, dünyanın her noktasında bulunmak yerine;

  • Mobilize lojistik unsurlarla desteklemek,
  • İletişim ve istihbarat desteği sağlamak,
  • Ağırlıklı olarak siyasi ve diplomatik eksende hareket etmek,
  • Mali külfeti paylaştırmak,
  • Kesin sonuç yerinde varlık göstermek şeklinde bir konsepti öne çıkaracağı mütalaa edilmektedir.

Trump’ın bir diğer açıklamasında, “IŞİD ile mücadeleyi Türkiye gibi yerel ülkeler yapmalı”[[v]] ifadesinden de anlaşılacağı gibi;dünya jandarmalığının bizzat kendilerinin yerine bölgesel güçlerin de sorumluluk alarak mücadeleye ortak edilmesinin düşünüldüğü, bu çerçevede IŞİD vb. örgütlerle mücadelede, bölge ülkelerinin daha çok kullanılacağı ve inisiyatif alacağı bir sürecin işareti olarak da değerlendirmek gerekir.

Ortadoğu’da Saflar Yeniden Belirlenecek

ABD’nin bölgeden çekilmesi, doğal olarak bugüne kadar oluşan dengeleri,yukarıda da belirtildiği şekilde elbette derinden etkileyecektir. Mevcut dengelerin etkilenmesi demek, şüphesiz yeni bir dengenin oluşumu anlamına gelecektir.

Bu durumu; bölgede kartların yeniden karılacağının ve yeni ittifakların oluşacağının, böylece Ortadoğu’nun yeni bir saflaşmaya doğru gideceğinin emaresi olarak da algılamak gerekecektir.

Özellikle bu yeni gelişen sürece göre, ABD’nin Türkiye ile girdiği angajman üzerinden Ortadoğu’da oluşabilecek yeni dengeleri okumaya çalışırsak; başta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere körfez ülkeleri üzerinde ABD’nin oluşturmaya çalıştığı Arap eksenini arka plana itebileceği düşünülmekle birlikte, özellikle İsrail’in,yeni dinamikleri sahaya sürerekkendisi ile birlikte sahada etkili olmaya çalışacak aktörleri devreye sokacağı değerlendirilmektedir.

Ayrıca, ABD’nin bölgeden çekilmesiyle oluşacak boşluğun doldurulması gibi bir hevesin Rusya’da da belirebileceği dikkate alınmalıdır. Bu noktada Fırat’ın batısındaki gibi bir işbirliği anlayışının Fırat’ın doğusunda da sürdürülmesi ihtiyacının ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. 

Türkiye, Suriye Sahasında ‘Daha Karmaşık Sorumluluk’ Üstlenmiştir

Diğer taraftan, Trump’ın, Suriye sahasından çekilme arzusunu uzun zamandır telaffuz etmesi ve bunu bir seçim vaadi olarak da ortaya koyduğunu düşünürsek, daha dar anlamdageri çekilmeyibir başka açıdan da değerlendirmek gerekebilir. Olaya bu yaklaşım üzerinden baktığımızda, ABD’nin niyetinin; Türkiye’yi harekât yapma noktasına doğru zorlamak suretiyle Türkiye’nin yapacağı etkiye fırsat vermeden önceden tasavvur etmiş olduğu çekilme planını devreye aldığını ve bu çekilmeyle yeni bir siyasi-askeri sürecin yaratılmasını arzuladığı bir girişim olarak da okumak gerekebilir.

Nitekim,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD başkanı ile yaptığı görüşmesinde; “...lojistik destek verildiği takdirde, Suriye sahasından IŞİD’i temizleyebileceklerini ABD başkanına söylediğini ve bunun kabul edildiğini...Suriye topraklarını huzura kavuşturma işini bizzat üstlenmek mecburiyetinde kaldık...”[[vi]]şeklindeki ifadeleri değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin Suriye sahasında PYD/PKK terör örgütü ile mücadelesinin yanısıra, IŞİD terör örgütü ile mücadele sorumluluğunun da Türkiye’ye bırakıldığı ortaya çıkmaktadır.

Türkiye bu noktada, Suriye sahasında yeni bir misyon üstlenmiş olmaktadır. Harekât, başlangıçta sadece Fırat’ın doğusu ile sınırlı tutulurken, IŞİD ile mücadelenin daha geniş anlamda devralınması,tüm Suriye sahasında yeni ve karmaşık bir sorumluluk üstlenilmiş anlamına gelmektedir.

Bununla birlikte Türkiye, Suriye’nin geleceğinde daha fazla söz sahibi olma kapasitesini artırmış görünmektedir. Buna paralel olarak, ABD’nin bölgeden çekilmesinin arka planında yatan diğer bir niyetin; Türkiye ile olan müttefiklik ilişkisini yenileme arzusundan kaynaklanmış olabileceğini söylemek yerinde olacaktır.

Fırat’ın Doğusu ve Güneyi İçin,İki Ayrı Kuvvet Organizasyonu Yapılmalı

Fırat’ın doğusuna yönelik harekât hazırlığı tamamlandığı bir anda, Türkiye-ABD temasları sonucunda Suriye sahasında hedef ve mekanda meydana gelen değişimin;

  • Hedeflerin yeniden tanzimine,
  • Harekât planının tadilatına,
  • Yeni bir kuvvet oluşturulmasına neden olacağı anlamını taşımaktadır.

Türkiye, yeni üstlenmiş olduğu sorumluluk çerçevesinde,harekâtın siyasi hedefini ortaya koyarak; uluslararası diplomasiyi arkasına almak, harekât planının tadilatını yeni duruma uygun olarak yapmak, IŞİD’ibertaraf etme sorumluluğu da dikkate alınarak yeni bir harekât gücü organizasyonu yapmak gibi bir süreci yaşayacağı süphesizdir.

Nitekim,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “...önümüzdeki aylarda Suriye sahasında PYD/PKK terör örgütü unsurlarını ve IŞİD kalıntılarını ortadan kaldıracak bir harekât tarzı izleyeceğiz...”[[vii]] şeklinde operasyonu erteleme ifadesi de bu durumu teyid eder mahiyettedir.

Suriye Sahasında Boşluk Yaratılmamalı

Öte yandan, bölgesel denklemler üzerinden yeni gelişen sorumluluk çerçevesinde işbirliği yapacak ve ittifak halinde olabilecek ülkelerin de,sahada gerektiğinde desteklerini alacak bir organizasyona gidilmesiihtiyacının daöne çıkabileceği değerlendirilmektedir.

Özellikle, Rusya-İran-Türkiye üçlüsünün geliştirdiği işbirliği ve yarattığı sürecin yara almaması bakımından, dikkatli ve titiz bir koordinasyona ihtiyaç olacağı kıymetlendirilmektedir. Özellikle bu ilişkilerin bozulması noktasında, bazı ülkelerin manipüle edici eylemlerde bulanabileceği mütalaa edilmektedir.

ABD’nin geri çekilmesinin koordinasyonu ve sahada boşluk meydan gelmemesi diğer önemli hususlardandır. Bu çerçevede,ABD’nin çekilmesi esnasında;

  • İletişim halinde olunması,
  • Silahların ne kadarının çekileceği,
  • Silahların ne kadarının sahada bırakılacağı,
  • PYD’ye verilen silahların envanterinin paylaşılması,
  • Lojistik alt yapısının koordine edilmesi gibi işbirliği ve koordinasyona-eşgüdüme ihtiyaç duyulacaktır. Bu kapsamda, Türkiye-ABD arasında Suriye sahasına özel bir işbirliği/eşgüdüm komitesinin oluşturulması bir zaruret olarak ortaya çıkabilecektir.

Muhtemelen ABD, bölgeden çekilirken; bir kısım çekirdek personelini bırakarak lojistik alt yapısının muhafazası yoluna gidebileceği, irtibat ve koordinasyon seviyesinde küçükbirimler bırakabileceği düşünülmektedir.

Türkiye’de, Koalisyon Güçleriyle Müşterek Bir Harekât Merkezi Tesis Edilmeli

IŞİD terör örgütü, Suriye coğrafyası üzerinde; Fırat’ın doğusunda daha ziyade uyuyan küçük hücreler halinde bulunurken, Fırat’ın güneyindeki Deyrizor bölgesinde orta Fırat vadisinde ve Şam güneyi Al Safa bölgesinde isedaha aktif olarak bulunmaktadırlar.

Türkiye sınırından itibaren IŞİD ile mücadele alanının derinliği dikkate alındığında;TSK’nın bu gruplarla mücadelesi için özel bir görev gücü ile yapılanma ihtiyacı, hatta koalisyon güçleriyle ortak hareket edilebilmesi için de,Türkiye’de müşterek bir harekât merkezi tesis edilmesi ihtiyacı doğacağı düşünülmektedir.

ABD, Suriye sahasının önemli bir bölümünü artık Türkiye’ye terk edeceği için, daha önce düşünülen Roj Peşmergesinin bölgeye gelmesi, PYD ve rejimin birlikte hareket etmesi gibi bir senaryo ihtimal dahilinde olmakla birlikte, gelinen bu aşamada artık hayat bulması pek mümkün görünmemektedir.

Bunun yerine;Türkmen, Arap, Kürt, Süryani ve Asuri gibi kesimlerin aşiret ve kabileler üzerinden tüm bileşenleri kucaklayıcı,bölgesel bir yönetim modelinin ortaya konulmasının öne çıkacağı değerlendirilmektedir.

Yeni Dinamiklere Dikkat!

IŞİD terör örgütü;“yeniden büyümek, yeniden organize olmak, yeniden mevzilenmek isterse yenmek bu ülkelere düşen iş olacak”.[[viii]] Bu ifadelere, bir olasılık yaklaşımı ile Trump’ın siyasi danışmanı Stephen Miller’in söylemesi dikkate değer olarak bakılmalıdır.

Türkiye’nin mücadelesine engel olmak amacıyla bu tarz senaryo geliştirilebilir ve Irak sahası dahil daha geniş bir bölgeye yayılabilir, özellikle Irak’taki tartışmalı bölgelerin bu durumdan ciddi anlamda etkilenebileceği ve buradan Türkiye’ye yönelik IŞİD tehdidinin gelişebileceği göz ardı edilmemelidir. Bu duruma odaklı olarak daistihbari çalışmaların önem kazanacağı düşünülmektedir.

Önümüzdeki süreçte; özellikle İsrail’in “...İran’ın Suriye’deki kök salma çabalarına karşı son derece saldırganca hareket etmeye devam edeceğiz...”[[ix]] şeklindeki söylemleriyle, İran’ınŞii milislerine odaklı tutumunu sertleştireceği ve bu çerçevede Türkiye’nin Suriye üzerindeki inisiyatifini kırmaya yönelik yeni dinamikler yaratabileceği değerlendirilmektedir.

ABD’nin çekilmesine uluslararası alanda gösterilen tepkilerle,Türkiye’nin harekâtından önce ABD’nin tutumunu değiştirebileceği ve bu çerçevede Suriye’nin kuzeyini rahatlatacak, ama Türkiye’yi de tatmin edici yeni bir formül arayışına girilebileceği de göz ardı edilmemelidir.

 

 

 

 

 

[[i]]“ABD Başkanı Trump:Suriye’den Çekiliyoruz”, https://www.sozcu.com.tr, 20 Aralık 2018.

[[ii]]Trump:“IŞİD ile Kendilerinin Savaşması Gerekecek”, www.basnews.com/488708,  20 Aralık 2018.

[[iii]]“ABD, Diğer Yollarda Etkisini Sürdürecekmiş”, www.welayetnews,  19 Aralık 2018.

[[iv]]Trump:“Artık IŞİD’le ABD Olmadan Savaşacaklar”, https://www.mepanews.com, 20 Aralık 2018

[[v]]Trump:“Türkiye Gibi Ülkeler IŞİD’in Çaresine Bakmalı”, https://tr.sputniknews.com, 22 Aralık 2018.

[[vi]]“Fırat’ın Doğusuna Harekât Bir Müddet Bekleyecek”, https://www.ntv.com.tr, 21 Aralık 2018. 

[[vii]]“Fırat’ın Doğusuna Harekât Bir Müddet Bekleyecek”, https://www.ntv.com.tr, 21 Aralık 2018. 

[[viii]]Trump’ınDanışmanı:“IŞİD ile Savaşmak TürkiyeveRusya’nın İşi”, https://www.timeturk.com, 21 Aralık 2018.

[[ix]]Netenyahu:“Suriye’de Son Derece Saldırgan Davranacağız”, https://tr.sputniknews.com, 20 Aralık 2018.

Ünal Atabay

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Terörizm ve Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi Başkanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display