ABD Suriye’den Yine mi Çekiliyor?

Yazan  20 Aralık 2018

ABD’nin Suriye’de ABD ve İsrail’in çıkarlarını korumak maksadıyla bölgenin yeniden şekillendirilmesine yönelik olarak bu alanda büyük miktarlarda yatırım yapmıştır.

PKK terör örgütünün Suriye kolu olan PYD’nin temelini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerini Suriye kuzeyi ve doğusunda temel aktör hale getirmeye çalışan ABD’nin sadece eğit donat kapsamında 2017 yılında 450, 2018 yılında ise 500 milyon dolarlık silah, teçhizat ve askeri malzeme yardımı yaptığı ve 2019 için ise 550 milyon dolarlık ABD Savunma Bakanlığı bütçeden pay ayırdığı tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir.

ABD’nin Suriye kuzeyi - doğusuna son 4 yıldır yaptığı maddi yatırımlar ve sürdürdüğü politikalar dikkate alındığında, ABD’nin bu yatırımlarının karşılığını almadığı sürece bölgedeki varlığını tamamen sonlandırmayacaktır. ABD’nin Suriye kuzeyinde PKK/PYD terör örgütü ile iş birliği içerisinde yürüttüğü faaliyetlerini sonlandırılacağı ve ABD askerlerinin ani bir kararla oldukça hızlı bir şekilde bölgeden ayrılacağına yönelik kararı zihinlerde birçok soru işareti yaratacak niteliktedir.

Şayet ABD, Suriye krizinin başından bu yana uyguladığı yanlış politikaları terk ederek PKK/PYD terör örgütü ile iş tutmak ve Suriye kuzeyinde otonom bir PKK devletçiği yaratmak amacından vazgeçti ise Trump tarafından alınan bu karar Türkiye için oldukça önemli ve doğru bir gelişme olarak kabul edilmelidir.

Bununla birlikte ABD güvenlik bürokrasisi, İngiltere ve Fransa gibi yakın çalıştığı müttefikleri, birkaçı hariç Amerikalı senatörler Trump’ın kararına sert şekilde karşı çıkmışlardır. Suriye’den çekilme kararına verilen tepkiler Trump’ın kararı tek başına olmasa bile çok sınırlı üst düzey bir ekiple birlikte aldığına işaret etmektedir. Mevcut resimde Trump aldığı kararla adeta tek başına kalmış gibi görünmektedir.

Bu nedenle ABD güvenlik sistemi ve karar alma mekanizmalarının işleyişi göz önüne alındığında Trump tarafından alınan çekilme kararının, ABD güvenlik bürokrasisi tarafından durdurulmaya çalışılacağını ve hatta mümkünse muhtemelen ABD Başkanı Trump’ın bu karardan vazgeçmesi yönünde çalışmalar yürütüleceğini de öngörmek mümkün görünmektedir.

Nitekim ABD Başkanı Trump’ın yönetime geçtiği günden itibaren, Trump ile ABD karar alma mekanizmaları arasında birçok kez değişik konularda görüş ayrılıkları ve fikir çatışmaları yaşandığı, güvenlik bürokrasisi başta olmak üzere ABD devlet kurumlarının Trump’ın kararlarına karşı çıkarak aldığı bazı kararları değiştirmesi yönünde baskı yaptığı da bilinmektedir. Benzer şekilde 2017 yılı sonu 2018 başlarında Suriye’den çekilme kararını açıklayan Trump’ın bu kararı, ABD Savunma Bakanlığı tarafından yapılan girişimler neticesinde uygulanmamış, bu karar geri çekildiği gibi ABD’nin Suriye’deki varlığı daha da artırılmıştır.

Trump’ın Suriye’den çekilmeye yönelik kararının; mevcut ABD askerlerinin tamamını mı yoksa bir kısmını mı kapsayacağı hususu henüz netleşmemiştir. Karardan geri adım atılarak ABD askerlerinin çekilmemesi halinde Suriye’den Türkiye’ye yönelik mevcut tehdit durumu devam edecektir. Bu nedenle Türkiye her hâlükârda sınırda askeri konuşlanmasını korumalı, Suriye kuzeyinden gelebilecek tehditlere yönelik güvenlik tedbirlerini kararlılıkla devam ettirmelidir. Bu kapsamda Trump’ın çekilme kararını sırtından bıçaklanma olarak gören PKK/YPG terör örgütü üzerindeki politik-psikolojik-askeri baskı artırılarak kararlılıkla sürdürmelidir. Diğer taraftan Türkiye Vaşington, Moskova ve Tahran ile dengeli ve sağlıklı ilişkilerini sürdürerek Şam yönetiminin Suriye genelinde ve sınırlarında egemenlik tesis etmesine yardımcı olmalıdır.  

Ayrıca ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den çekilme kararını dayandırdığı “Suriye’de IŞİD’i yendik, başka bir amacımız da yoktu” ifadesi bir önceki gündeki ABD istihbarat değerlendirmeleri ve politikalarına taban tabana zıttır. Bu durum, uluslararası alanda şok etkisi yaratan bu kararının, bölgenin dizaynında yeni bir safhaya ve oluşuma geçişin bahanesi olarak kullanılacak, yeni bir güvenlik ortamı yaratmak üzere alınmış olabileceği şüphelerini doğurmaktadır. ABD son aylarda Suriye’de kalma gerekçesi olarak IŞİD’in geri dönülemez şekilde tamamen yok edilmesinin yanında İsrail’in güvenliği gereğince İran’ın Suriye’den çıkarılmasını, Suriye’de siyasi sürecin yeni anayasayla birlikte yürürlüğe girmesini şart koşuyordu.

IŞİD terör örgütünün halen Suriye’de eskisine oranla daha miktarda olsa da bir varlığının bulunduğu, El Kaide’nin pozisyonunu ve gücünü koruduğu, İran’ın varlığını sürdürdüğü bir Suriye’den ABD’nin çekilme kararını İsrail Başbakanı Netanyahu’nun sükûnetle karşılaşması ise oldukça manidardır.

Diğer taraftan ilk andan itibaren Trump’ın kararını Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde aldığına ilişkin sızdırma haberler ABD’nin Suriye’de Türkiye’yi de içine alan bir senaryo peşinde olduğu kaygılarını artırmaktadır. Çekilme kararından bir gün önce Türkiye’ye Patriot hava savunma füze sistemi satış kararının açıklanması ve bunun S-400’lerin alınmaması karşılığında gerçekleşeceğinin ima edilmesi ayrıca dikkat çekicidir.

ABD’nin Suriye’den çekileceğine ilişkin karar şok edici bir şekilde ortaya çıkmıştır. Dünden bu yana yaşanan gelişmeler ve yukarıda anlatılan özet çerçevesinde ABD’nin çekilme kararının çok kısa bir süre içerisinde hayata geçmeyeceğini, ABD’nin Suriye’deki varlığını tamamen çekmeyeceğini, ABD askerleri tamamen bölge dışına çıksa dahi ABD’nin Suriye politikaları üzerindeki etkinliğinin büyük oranda azalmayacağını söyleyebiliriz.

           

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display