Bu sayfayı yazdır

BÖLGESEL KÜRT YÖNETİMİ'NİN SON DÖNEM SİYASİ VE EKONOMİK GİRİŞİMLERİ

Irak'ın Kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi yetkilileri son dönem itibariyle siyasi ve ekonomik manada oldukça hareketli günler geçirmektedirler.

7 Mart 2010 tarihinde gerçekleştirilen Irak Genel Seçiminin ardından henüz bir hükümet kurulamamış olması seçimin dördüncü büyük oluşumu konumundaki Kürt unsurların hükümet kurma çalışmaları doğrultusunda oluşturdukları Kürdistan Koalisyonu Oluşumu çerçevesinde Bağdat – Erbil arasında oldukça hareketli bir süreç yaşamalarına vesile olmaktadır. Kürt unsurların müzakereler noktasındaki konumlarını şekillendiren birkaç husus bulunmaktadır. Kürt unsurlar ilk olarak diğer bütün siyasi oluşumlara karşı eşit mesafede olduklarını ifade etmişlerdir. Özellikle Cumhurbaşkanlığı koltuğunun yanısıra Kerkük ve tartışmalı alanlar olarak isimlendirdikleri bölgeler için Anayasa'nın 140. maddesinin uygulanması, petrol ve gaz kaynakları ile ilgili uyuşmazlıkların neticelendirilmesi ve bazı bakanlıkların elde edilmesi üzerinde ısrarla durdukları konular olmuştur. İyad Allawi veya Nuri Maliki liderliğinde kurulması muhtemel bir hükümet için müzakereler son derece yoğun bir şekilde sürerken Kürtler de zaman zaman etkeni zaman zaman da edilgeni konumuna düştükleri bu hususlar üzerinden müzakerelerini sürdürmektedirler.

Iraklı Kürt unsurlar müzakere koşullarını bu kadar açık ifade ediyorken siyasi yelpazenin daha büyük kanadında yer alan isimler de özellikle başbakanlık koltuğu üzerinden çetin müzakerelerine devam etmektedirler. Bu çerçevede son olarak İyad Allawi ile Mukteda el Sadr Şam'da Beşar Esad'ın evsahipliğinde biraraya gelmişlerdir. 19 Ağustos 2009 Bağdat Yeşil Bölge'deki bombalama olaylarından dolayı aralarında soğuk rüzgarların estiği Bağdat ve Şam yönetimleri arasında yeni kurulacak hükümetin müzakerelerinin diğer bölge ülkeleri başkentlerinde olduğu gibi Şam'da da yapılmış olmasının farklı bir durum yaratacağı aşikardır. Maliki liderliğindeki Bağdat yönetimi ile arası iyi olmayan Şam yönetimi, Sadr grubu ve siyasi rakibi Allawi'nin Şam'da görüşmüş olması ve basında özellikle Sadr'ın Kürt yönetimini ziyaret edeceği şeklinde haberlerin yer alması ve hemen bunun ardından Mesut Barzani'nin Allawi ve Maliki ile telefon görüşmeleri gerçekleştirmiş olması hükümet kurma sürecinde sona doğru yaklaşılırken tarafların kendi konumlarını sağlamlaştırmaya çalıştıklarının göstergesi niteliği taşımaktadır.

Taraflar bir taraftan hükümet kurma çalışmalarında konumlarına sağlamlık kazandırma mücadelesi verirken diğer taraftan da uluslararası camiadaki konumlarını daha da belirgin hale getirme çabası içinde bulunmaktadırlar. Nitekim bu noktada son dönem itibariyle en faal olduğu gözlenen kesim Kürt unsurlar olmuştur. Bölgesel Yönetim başkanı Mesut Barzani Haziran ayında gerçekleştirdiği uzun soluklu Türkiye, Almanya, Avusturya ve Fransa ziyaretlerinin ardından Temmuz ayı içerisinde de Ürdün ve Mısır'a ziyaretlerde bulunmuştur. Mısır ve Ürdün devlet başkanlarının resmi davetleri sonucu gerçekleşen bu ziyaretlerde Barzani beraberindeki heyet ile çok farklı alanlarda temaslarda bulunmuştur. Ürdün Kralı II. Abdullah ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ile yapılan görüşmelerin yanısıra Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile de görüşme gerçekleştirilmiş olması Irak'ın içerisinde olası bir Arap - Kürt çatışmasının faillerinden biri olarak gösterilen Iraklı Kürt unsurların Ortadoğu Arap coğrafyasındaki kabul edilirliğinin artmaya başladığının göstergesidir. Irak'tan çekilmek üzere olan ABD'nin başkan yardımcısı Joe Biden'ın hükümet kurma çalışmalarına ivme kazandırabilmek adına Barzani'nin (ABD ile ilişkileri iyi seyreden) Ürdün ve Mısır ziyaretleri sırasında Irak'a ani bir ziyaret gerçekleştirmiş olması ve bu sırada Barzani ile telefon görüşmesi yaparak ziyaretlerinin olumlu geçiyor olmasını temenni etmesi ABD'nin gerek hükümet kurma çalışmalarında gerekse de diğer konularda Kürtlerin bir sorun kaynağı olmasını istemediğine ve daha da önemlisi Kürtlerin Arap coğrafyası tarafından işbirliği yapılabilecek bir unsur olarak kabul edilmesi isteğine işaret etmektedir. Nitekim Ürdün'ün ve Mısır'ın Erbil'de bir konsolosluk açacağını ilan etmesi ABD'nin bu normalleşme isteğinin karşılık bulduğunu göstermektedir.

Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile yapılan görüşme hükümet kurma çalışmaları odaklı cereyan etmişken gerek Ürdün Kralı II. Abdullah gerekse de Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ile gerçekleştirilen görüşmelerde ikili ilişkilerin özellikle ekonomik ve sosyal boyutu ele alınmıştır. Barzani'nin gerçekleştirdiği ziyaretlerde ana gündem maddesinin giderek ekonomik ilişkiler olması Iraklı Kürtlerin dış politik yaklaşımlarının temeline ekonomik faaliyetleri yerleştirme gayreti ve bu vesile ile de siyasi destek arayışı içinde olduğunu göstermektedir. Zira Barzani'nin Haziran ayı ortalarında yukarıda bahsi geçen ülkelere ziyaretleri devam ederken Başbakan Berham Salih de 15-16 Haziran tarihlerinde Londra'da Irak ve Bölgesel Kürt Yönetimi bayrakları altında, yaklaşık 500 kişinin katıldığı, aralarında Türkiye, İran ve ABD'nin yanısıra çok farklı 12 ülkenin de resmi temsilcilerinin bulunduğu 'Irak'ın Giriş Kapısı : Kürdistan Bölgesi, Ticaret ve Yatırım Konferansı 2010' isimli bir konferans gerçekleştirmiştir. Bu konferans çerçevesinde Kürt hükümet yetkilileri tüm yabancı temsilcileri Irak'ın kuzeyine yatırımda bulunmaya davet etmiş ve onlar için her türlü kolaylığı sağladıklarını ve sağlayacaklarını ifade etmişlerdir. Bölgesel Kürt Yönetimi bu minvaldeki girişimleri doğrultusunda ABD'nin çekilmek üzere olduğu Irak toprakları üzerinde sahip olduğu anayasal haklar vasıtasıyla özellikle uluslararası camia ile kendi üzerinden bir ekonomik bağımlılık yaratarak sahip olduğu gelecek tasavvuru içerisinde hem mevcudiyetini ekonomik manada daha sağlam kılmak hem de bu vesile ile siyasi destek sağlamak adına faaliyetlerini olanca hızı ile devam ettirmektedir.

ABD'nin Irak'tan çekilmesinin ardından oluşacak yeni ortam içerisinde Irak'ın anayasal bir parçası konumundaki Bölgesel Kürt Yönetimi'nin sahip olduğu ve olacağı hak ve kazanımlar Ortadoğu coğrafyası ile ilgilenen her kesim için Kürt yönetimini şüphesiz önemli kılmaya devam edecektir.

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü