Bu sayfayı yazdır

Doğu’ya Eleştiri: “Mickey Mouse’a Ölüm!”

Yazan  04 Nisan 2011
100 yıl önce üzerinde oturdukları yer altı zenginliklerinden haberleri bile olmayan toplumların bu zenginliklerde ne kadar hakları olabilir?

Libya'da yaşanan uluslararası müdahale ve Orta Doğu'nun genelinde yaşanan büyük değişim dalgasının ardından bütün dünyada olayların çıkış nedenleri ve muhtemel sonuçları tartışılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesi ardından sömürgeci güçlerin yönetimine geçen söz konusu ülkeler 2. Dünya Savaşı'nın ardından bağımsızlıklarını kazanmaya başlamışlar ancak dünyanın değişimi ve gelişimine ayak uyduramamış, sahip oldukları zenginlikleri de büyük güçlerin ister istemez emrine vermek zorunda kalmışlardır.

Gelişmişlik ve Geri Kalmışlığın Keskin Ayrımı: Rasyonel Düşünce

Batı, tartışmasız şekilde askeri, siyasi, kültürel ve bilimsel üstünlüğü ele geçirmiştir. Bu nedenle "Doğu" diye tanımlayabileceğimiz ve dünyanın doğusunda bulunan bir büyük coğrafya ve çeşitli medeniyetlerin yüzyıllar içerisinde geliştirdikleri değerler sistemi, Batı'da ortaya çıkan Rasyonel Düşünce Sistemi karşısında yenilgiye uğramıştır. "Doğu"nun içinde bulunan Japonya, Türkiye ve son yıllarda da Çin gibi ülkeler Batı'nın bu düşünce sistemini kendilerine adapte ederek belli bir gelişme sağlamayı başarmışlardır. Bu örnekler içinde bulunan Türkiye, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasının ardından Rasyonel Düşünce'yi temel alan yeni bir değerler sistemi üzerine sistemini kurmaya çalışmıştır. Dünya'yı Batı ve Doğu olarak iki gruba ayıran görüş; Doğu ve Batı'yı da kendi içinde başarılı ve başarısızlar grupları olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Buna göre Batının bir parçası olan İspanya Başarılılar grubunun içinde yer alan bir başarısız; Osmanlı ve Türkiye ise Başarısızlar grubunda yer alan bir başarılıdır.[1]

21. Yüzyılda Orta Doğu'nun Durumu:

Orta Doğu, sahibi olduğu bütün kaynaklara rağmen, bu kaynakları insanlığın gelişmesi ve kendi halklarının refahı için kullanamamaktadır. Kaynaklara sahip olmayan Batı, Orta Doğu'da bulunan bu zenginliklere el koymaktadır. Ancak Batı tarafından el konulan kaynaklar gene Batı tarafından insanlığın gelişimine katkı sağlayacak şekilde kullanılmaktadır. Örneğin el konulan kaynaklar sayesinde son yüzyılda dünyayı değiştiren bir dizi buluş ve gelişmenin önü açılmıştır. Bu elbette Batı'nın haklılığını göstermemektedir ancak bu kaynaklardan Batı onları kullanmayı öğrenene kadar haberi bile olmayan toplumların da aniden gelen zenginliği ne gibi amaçlar ile kullanabileceği de bir soru işaretidir. Batı elbette söz konusu kaynakları önce kendisi için; ama sonuç olarak bütün insanlığın da gelişmesine katkı sağlayacak şekilde kullanmakatadır.

Mickey Mouse'a Ölüm!:

Batı, Rasyonel Düşünce Sistemi ışığında ürettiği büyük uygarlık düzeyi ve beraberinde getirdiği büyük zenginlik içinde gelişimini devam ettirirken; Orta Doğu coğrafyası sahip olduğu bütün kaynak ve zenginliğe rağmen son derece geri ve iptidai bir yaşam biçimini devam ettirmektedir. Bunun sebebini sıklıkla Batı'lı güçlere bağlayan bir düşünce biçimi de gittikçe daha fazla dile getirilir olmuştur. Kendi başarısızlıklarının nedenini sürekli dışarıda arayan toplumların sağlıklı düşünme yeteneğinden yoksun olduğu görülmektedir.[2] Ancak Orta Doğu'da örneklerine çokça rastlanabilecek şekilde; var olan sorunların çözümleri akılcı yollardan tartışılmasının yerine kanaat önderi sayılabilicek ileri gelenler farelerin pis olduğunu ve bir fare olan Mickey Mouse'un da aslında sevilmemesi ve görüldüğü yerde öldürülmesi gerektiği gibi akıl almaz konuları tartışmaktadır.[3]

Sonuç Yerine:

Dünya kaynaklarının önemli bir bölümüne el koyan Batı, söz konusu kaynakları ve rasyonel düşünce sistemini kullanarak büyük bir refah ve zenginlik üretmiştir.[4] İnsanlığın bugün elde ettiği büyük gelişmenin önemli bir bölümü Batı ülkeleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Orta Doğu'nun sahip olduğu zenginliklerden faydalanabilmesi için, öncelikle büyük bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Son dönemde yaşananlar; kaynaklara sahip olup rasyonel düşünmekten yoksun olanlar ile bu kaynakları değerlendirip bütün insanlık için faydalı hale getirenler arasında yaşanan; eşit olmayan güçler arasında bir mücadeledir ve kazananı da şimdiden bellidir.

 


[1] Chase, Kenneth, Firearms: A Global History to 1700, Cambridge University Press, s. 97.

[2] Cezayirli yazar Anwar Malek, Al Jazeera Tv, video için bakınız: http://www.youtube.com/watch?v=NkgAQcSpypo

[3] Muhammad Al Munajid, Al Majd TV, 27 Ağustos 2008; video için bakınız: http://www.youtube.com/watch?v=3gKTabWNs4k, olayın internette yayılmasının ardından aynı kişi bir tekzip videosu da yayınlamıştır bakınız: http://www.youtube.com/watch?v=MjF9f_Is3WQ

[4] Former Saudi Shura Council Member Ibrahim Al Buleihi, Şubat 2010, Al Arabiya TV, video için bakınız: http://www.youtube.com/watch?v=_zxuMKP_kqg,

 

Giray Fidan

 06.04.1980 Ankara Doğumlu

Eğitim:

İlkokul ve Ortaokul eğitimini Özel Yükseliş Kolejinde, Lise eğitimini Gazi Anadolu Lisesi ve Mustafa Kemal Lisesinde tamamlamıştır. 1998-2000 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümünde eğitim görmüştür. 2001 – 2005 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji Ana Bilim dalında ve 2002 – 2003 yılları arasında Beijing Language and Culture University (北京语言文化大学) lisans eğitimini tamamlamıştır. 2005 – 2007 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji Ana Bilim Dalında yüksek lisans eğitimini “Qin Devrimleri: Qin Shi Huang Dönemi Çin’de yapılan Devrimler ” konulu teziyle tamamlamıştır. 2007 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji anabilim dalında doktora eğitimine başlamış; 2007 – 2008 tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Min Zu University of China (中央民族大学) Tibetoloji bölümünde araştırma yapmış ve Tibetçe eğitimi almıştır. Doktora çalışmasını 2010 yılında “Çin Kaynaklarına Göre 16. Yüzyılda Osmanlı – Çin İlişkileri ve Çin’de Osmanlı Ateşli Silahları” konulu teziyle tamamlamıştır.

 

Yabancı Diller:

Çince

İngilizce

Tibetçe

 

Yayınlar:

Kitaplar:

Kanuni Devrinde Çin’de Osmanlı Tüfeği ve Osmanlılar, Yeditepe Yayınevi, 2011, İstanbul.

Çin Dili ve Çince Dilbilgisi, Efil Yayınevi, 2011, Ankara.

Makaleler:

Giray Fidan,"Ming Tarih Kayıtlarına Göre 16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu-Ming Çin'i İlişkileri", Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 30, Güz 2011, ss. 276-287.

Giray Fidan, "Tibet ve Türk Geleneklerinde Bozkurt Sembolü", Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (ICANAS) konferansı dâhilinde "38. ICANAS Doğubilim Çalışmaları" bildiri kitapçığında s. 151-155, Ankara, 2009.

Giray Fidan, “Ulus Devlet Olma Yolunda Bir Medeniyet: Çin”, 21. Yüzyıl Dergisi, Nisan 2011, Sayı 28, ss. 55-59.

Giray Fidan, “Türk Çin İlişkilerinde 40 Yıl”, 21. Yüzyıl Dergisi, Ocak 2011, Sayı 25, ss. 91-97.

Giray Fidan, “Çin – Arap Dünyası İlişkileri: Eski Köye Yeni Adet”, 21. Yüzyıl Dergisi, Mart 2011, Sayı 27, ss. 53-59.

Giray Fidan, “Irak’ın Yeniden Yapılanmasında Çin’in Politikaları”, 21. Yüzyıl Dergisi, Ağustos 2010, Sayı 20, ss. 69-74.

Giray Fidan, “Pekin’in Yüksek Rakımlı Sorunu: Tibet” 21. Yüzyıl Dergisi, Eylül 2010, Sayı 21, ss. 79-86.

Giray Fidan, “Çin Halk Cumhuriyeti Japonya İlişkileri: İşbirliği Yapan Devletler Düşman Halklar”, 21. Yüzyıl Dergisi, Ekim 2010, Sayı 22, ss. 29-34.

Giray Fidan, “21. Yüzyılda Çin: Büyük gücün büyük sorunları” 21. Yüzyıl Dergisi, Kasım 2010, Sayı 23, ss. 45-50.

Giray Fidan, “Türk Silahlı Kuvvetleri Çin Halk Kurtuluş Ordusu İlişkileri”, 21. Yüzyıl Dergisi, Aralık 2010, Sayı 24, ss. 17-23.

Giray Fidan, “Japonya’da Nükleer Felaket”, 21. Yüzyıl Dergisi, Mayıs 2011, Sayı 29, ss. 63-67.

Giray Fidan, “Pakistan: Çin’in İsrail’i” 21. Yüzyıl Dergisi, Haziran 2011, Sayı 30, ss. 17-23.

Giray Fidan, “Çin’in Orta Asya Enerji Politikası” 21. Yüzyıl Dergisi, Temmuz 2011, Sayı 31, ss. 23-29.

Giray Fidan, “Çin’in ABD Stratejisi: Yeni Bir Soğuk Savaşa Doğru” 21. Yüzyıl Dergisi, Ağustos 2011, Sayı 32, ss. 49-57.

Giray Fidan, “Ejderha Kara Kıta’da: Çin’in Afrika Ajandası” 21. Yüzyıl Dergisi, Eylül 2011, Sayı 33, ss. 83-90.

         2010 yılından itibaren Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Yabancı Diller Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.