Bu sayfayı yazdır

Haydar Ibadi'nin Reform Girişimi: Elektrik Kesintisinden Büyük Siyasi Hamleye

Yazan  10 Ağustos 2015

Geçtiğimiz cuma günü başkent Bağdat başta olmak üzere Irak'ın güney kentlerinde gerçekleşen gösteriler Irak'ta yeni siyasi gelişmelerin fitilini ateşledi. Göstericiler ülkedeki yoğun yolsuzluklar ve yetersiz kamu hizmetleri nedeniyle yetkililerin sorumlu tutulmasını ve soruşturulmasını istediler. Elbette, bu tür bir gösteri Irak'ta ilk kez gerçekleşmedi. Muhtemelen de son kez değildi. Özellikle 2011'in ilk yarısında ülke genelinde hem coğrafi olarak çok daha geniş bir alanda hem de çok daha fazla kişinin katılımıyla haftalarca süren gösteriler yapılmıştı. Bu gösterilerin temel sloganlarıyla kısa bir süre önce yeniden başlayan gösterilerin sloganları arasında pek bir fark da yoktu. Iraklıların protesto ettiği temel şeyler ülkenin zenginliklerinin eşit dağıtılmaması, herkesin gözü önünde yapılan ve herhangi bir şekilde cezalandırılmayan yolsuzluklar, sağlık, elektrik, temiz su, kanalizasyon ve eğitim gibi hizmetlerin sürekli ve kaliteli olmasıdır. Özellikle yaz aylarında hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte artan elektrik ihtiyacının karşılanamaması Irak'ta protestoları artırmaktadır. Ancak bu hafta yaşanan protesto gösterilerini geçmiştekilerden ayıran çok önemli bir özellik vardır. Bu özellik, muhtemelen Irak'ta orta vadede yeni bir siyasi mücadelenin önünü açacak bir dizi siyasi gelişmenin önünü açmasıdır.

Aslında geçtiğimiz cuma gerçekleşen ve farklı aralıklarla gerçekleştiği için sıradanlaşan yolsuzluk karşıtı gösterileri bir anda ülkedeki siyasi gündemi değiştiren bir talep haline getiren şey Iraklı Şiilerin en büyük mercisi olarak kabul edilen Ayetullah Ali Sistani'nin yapmış olduğu çağrıdır. Sistani, temsilcisi aracılığıyla Başbakan Haydar El Ibadi'yi yolsuzluklara karşı daha sert bir tavır takınmaya ve reformlar karşısında duran kişilerin adlarını açıklayıp, onları utandırmaya davet etmiştir. Bu çağrısını güçlü kılan unsurlardan birisi atılacak küçük adımların tatmin edici olmayacağı ve yolsuzlukla mücadele için önemli kararların cesurca alınması yönünde yaptığı vurgu olmuştur.

Sistani'nin bu çağrısına Ibadi kısa süre için yanıt vermiş ve Mercii'nin rehberliğini hayata geçireceğini söyleyip kısa süre içinde bir reform planı hazırlamıştır. Bu plana diğer siyasi partilerin de uyması çağrısında bulunmuştur. Söz konusu plan ilk aşamada 7 maddeden ibarettir. Bu maddeler şöyle özetlenebilir:

1)Tüm üst düzey yetkililerin güvenlik görevlilerinin azaltılması ve Savunma Bakanlığı'na devredilerek ülkeyi savunmak için cepheye gönderilmek üzere eğitilmeleri ve gönderilmeleri

2)Üst düzey hükümet makamlarına tahsis edilmiş tüm ayrıcalıkların kaldırılması

3)Bakanlıklar, bağımsız komisyonlar ve danışmanlıklardaki üst düzey makamlara uygulanan kota sisteminin yasaklanması.

4)Bakanlıklar ve kurumlarda kaliteyi ve etkinliği artırmak ve maliyetleri azaltmak için düzenleme yapılması.

5)Cumhurbaşkanı ve başbakan yardımcıları makamlarının kaldırılması.

6)Yolsuzlukla mücadele etmek için uzmanlardan oluşan bir Yüksek Komisyon'un gözetiminde eski ve yeni yolsuzluk dosyalarının yeniden incelenmesi.

7)Yüksek Dini kurumlar aracılığıyla dile getirilen halkın taleplerin Başbakan tarafından karşılanması için Bakanlar Kurulu ve Meclis'e bu tedbirlerin onaylanması için çağrıda bulunulması

 

Ibadi'nin Yeni Hamlesi ve Irak Siyaseti Üzerindeki Etkisi

Ibadi, yukarıda özetlenen reform çağrısının ilk adımı olarak başbakan ve cumhurbaşkanı yardımcıları makamlarını kaldırdı ve bunlara ait korumaların sayılarının azaltılmasını emretti.  Bunu tasarruf kapsamında yetkililerin çoğunun yurtdışına çıkmasının durdurulması ve yolsuzluk dosyalarının yeniden açılması izledi. İronik bir biçimde karar sonucunda makamlarını kaybeden Nuri Maliki ve Usame Nuceyfi kararı desteklediklerini ilan ettiler. Benzer bir biçimde Muktada Sadr da Ibadi'nin kararını desteklediğini açıkladı. İşin aslı, yolsuzlukla mücadele kararlılığına, üstelik ülkenin en etkili din adamının rehberliğinde başlatılmışken karşı çıkmak siyasi açıdan pek de mantıklı görünmemektedir. Ibadi'nin bu hamlesinin gerçek anlamda Irak'taki yolsuzlukları bitirebileceği şüphelidir. Ancak, Irak siyasi hayatının en kritik dönüm noktalarından birisi olduğu görülmektedir. Son 3 günde yaşanan siyasi gelişmeler Irak'taki siyasi hayata ilişkin üç çok önemli ipucu sunmaktadır:

1. Irak'ta siyasetçiler sorunlara çözüm önerisi sunma ve önderlik etme yeteneğini yitirmişlerdir. Bütün kritik kararların ya da süreçlerin başlaması dini merciinin desteği ya da talebiyle gerçekleşmektedir. Literatürde sessiz havza olarak geçen Necef'teki liderliğin aslında hiç de öyle olmadığı son yıllarda defalarca görülmüştür. Ancak 2013 sonrası kilitlenen siyasi sistemde Ali Sistani son 1 yılda ikinci kez hayati rol oynamaktadır. 13 Temmuz 2014'te IŞİD tehdidine karşı halkın silahlanması çağrısıyla yarattığı etkiden sonra 07 Ağustos 2015'te yolsuzluklarla cesurca mücadele çağrısıyla siyasi arenada yeni gerçeklikler yaratabilecek bir süreç başlatmıştır. İşin ilginç tarafı, halkın siyasetçilere güveni kalmadığı için siyasetçiler yönlendirici olamamaktadır. Hatta ülkenin başbakanı Ibadi dahi 7 maddelik reform planını dini merciinin çağrısıyla yaptığını açıkça dile getirerek meşruiyet zemini sağlamaya çalışmaktadır. Özetle, Irak'ta son üç gündür yaşananlar siyasilerin meşruiyetini yitirdiğine ve bir yenilenme sürecine girilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir.

2. Ibadi'nin hamlesi sadece bir reform süreci değil, siyasi rüştünün ispatı çabasıdır. Maliki'nin liderliğindeki Dawa Partisi'nden, diğer Şii partiler Maliki'yi ısrarla reddettiği için seçilen Ibadi'nin gücünden 2 yıldır şüphe edilmektedir. Maliki'nin perde arkasında kalarak eleştirilerin Ibadi'ye yönelmesinden kazanç sağladığı ve uygun fırsatı kolladığı, özellikle güvenlik güçleri arasında etkinliğini sürdürdüğü ileri sürülmektedir. Ancak, Ibadi'nin son altı ay içinde bürokrasi ve güvenlik güçleri arasında yapmış olduğu önemli değişiklikler Maliki'nin gölgesinden kurtulmaya çalıştığını göstermektedir. Unutulmamalıdır ki; Nuri Maliki de ilk başbakan olarak atandığında Irak'ın en güçlü kişisi değildi. Tersine, diğer adaylar arasında daha zayıf olduğu için mevcut dengeden yararlanarak o pozisyona gelebilmişti. Bugün de Iraklı Şii siyasetinin yönlendiricilerinin aynı yönde bir iradesi olması şaşırtıcı olmayacaktır.

3. Hepsinden önemlisi, Ibadi'nin bu hamlesinin başarılı olması halinde 2003 sonrası Irak siyasetinin neredeyse tüm önemli figürleri Bağdat'taki resmi pozisyonlarını kaybetmiş olacaktır. 3 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Iyad Allavi, Usame Nuceyfi ve Nuri Maliki'nin yanı sıra başbakan yardımcıları Salih Mutlak ve Baha Araji'nin de devre dışı kalması her biri kendi iç denklemleri açısından bakıldığında Irak'taki Sünni, Şii ve Kürt siyasilerin önde gelen simalarının yenilenmesi anlamına gelecektir. Elbette, her biri Irak siyasetinde son derece belirleyici roller oynamış bu şahısların siyasi sahneden bir günde silinmesi beklenmemelidir. Ancak, son 1 yılda Irak'ta olup bitenler Bağdat'taki siyasetin doğası kadar başrol oyuncularının da değişmesine neden olmuştur. Bugün Irak'ın durumu özetlenecek olursa:

a. Ülkenin üçte biri IŞİD'in kontrolü altındadır. Bu bölgelerde devlet otoritesi yoktur ve ne zaman kurulabileceği belli değildir.

b. Kuzeyde IKBY bağımsızlığı söylem olarak kullanmanın yanında fiili olarak da bazı uygulamaları itibarıyla Bağdat'ın denetiminde çıkmıştır.

c. Ülke siyasetini yönlendiren olgu savaş ve korkudur. Bu tür bir ortamda Bağdat'ta güç mücadelesi yapan siyasetçilerin yerini sahada savaşı yürütenleri alması şaşırtıcı olmayacaktır.

d. Irak'ta merkezkaç güçler hiç olmadığı kadar güçlenmiştir. Ülkenin hakim gücü olarak kabul edilen Şiiler'in arasında dahi geri kalan kısmın istikrarsızlığından zarar görmenin sonuçları arasında tartışma başlamıştır.

e. Petrol üretimi artsa da fiyatın düşmesi nedeniyle ülkede ekonomik durum çok kötüye gitmektedir. Buna savaşın maliyetinin de eklenmesiyle Irak'ta günlük yaşam zorlaşmıştır.

f. Irak'ta hem yabancılara olan güven hem de mevcut siyasetçilere olan inanç yerle bir olmuş durumdadır.

Bu nedenle Irak'ın eski siyasi yüzlerinden arınması için bir proje başlatıldığı söylenebilir. Ibadi'nin reform gerekçelerinin her noktasının doğru olduğuna şüphe yoktur. Ancak bu reformun yolsuzlukla mücadele ve hizmetlerin iyileştirilmesi için yapılan bir düzenleme mi yoksa işgal sonrası Irak'ın siyasi figürlerinin yenilenmesi mi olduğu tartışmalı bir konudur. Ibadi'nin arkasına çok önemli bir güç alarak başlattığı projenin Bağdat'ın köşe taşlarını tutan önemli siyasetçileri sindirmesi Irak'ta yeni bir dönemi açabilir. Tersi ise daha kalıcı bir siyasi kaosun ilk adımı olacaktır.