< < İran-ABD Yakınlaşmasının Rus Dış Politikasına Etkileri
 Bu sayfayı yazdır

İran-ABD Yakınlaşmasının Rus Dış Politikasına Etkileri

Yazan  12 Ekim 2013

14 Haziran 2013 tarihinde İran’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlık seçimi sonrası işbaşına gelen Hasan Ruhani’nin en önemli dış politika amacı, 1979 İran İslam devriminden buyana Batı tarafından uygulanan ancak son yıllarda Tahran’ın nükleer güç olma çabalarını sona erdirmek amacı ile yoğunlaştırılan yaptırımların kaldırılmasını sağlayarak, uluslararası izolasyondan kurtulmaktır. İran’ın bu amacını gerçekleştirmesi için geleneksek dış politikasında radikal bir değişim yaparak başta ABD olmak üzere Batı ile ilişkileri düzeltmesi gerekecektir. Ancak İran ile ABD/Batı’nın yakınlaşması Rusya’nın da dış politikasını da etkileyecektir. Bu değerlendirmemizin amacı İran-ABD/Batı’nın yakınlaşmasının Rusya’nın dış politikasında hangi sonuçlara yol açacağını açıklamaya çalışmaktır.

Rusya ile İran Arasındaki Sorunlu/Ortak Alanlar

Rusya ile İran arasındaki ilişkiler çok boyutlu olup farklılık göstermektedir. Moskova ile Tahran arasında ki ikili ilişkiler, bölgesel düzeyli ilişkiler ve küresel düzeyde cereyan eden ilişkiler olarak ayırabiliriz. Moskova ile Tahran arasında bu alanlarda işbirliği söz konusu olduğu gibi, sorunlu konularda mevcuttur.

Son zamanlarda iki ülke arasında öne çıkan en önemli sorun S-300 hava savunma sistemlerinin iadesi konusudur. 2007’de Rusya ile İran arasında 1 milyar dolar değerinde S-300 hava savunma sistemlerini satılması konusunda anlaşma yapılmış olsa da, ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Fransa’nın baskıları nedeniyle 2010’de İran’a karşı hava savunma sistemlerini yasaklayan BM GK yaptırım kararını onaylayan Moskova,[1] S-300 sistemlerinin İran’a satılmasını yasaklayan karar almıştır. Buna karşı Tahran Rus silah şirketi Rosoboronexport aleyhine anlaşmayı yerine getirmediği gerekçesi ile Cenevre'de 4 milyar dolarlık dava açtı.[2]

İran daha pahalı olan 150 kilometre menzilli 48N5E füzelerine sahip S-300 sistemlerinin yerine daha güçlü 200 kilometre menzilli taktik Zelzal-2 füzelerini seri bir şekilde üretmeye başlaması ve 290 kilometre menzilli Çin yapımı Dunfen-11(CSS-7) füze sistemlerinin alınmaya başlaması ile S-300 sistemlerinden vazgeçtiğini göstermiştir.[3] Bu gelişme ile Rusya-İran askeri-teknik işbirliği büyük ölçüde sona erdirmiştir.[4] Bu durum İran’ın Rus teknolojisine bağımlılığını da azaltmıştır.

Hazar denizi statüsü konusunda Rusya ile İran arasında farklı görüş söz konusuyken, Orta Asya ve Kafkasya gibi bölgesel konularda ABD-Türkiye etkisinin azaltılmasına karşı Rusya-İran ortak hareket etmektedir. Hazar denizi statüsünün belirlenmesi konusunda Hazar havzası ülkeleri iki guruba ayrılmış durumda. Rusya, Azerbaycan ve Kazakistan Hazar denizi kaynaklarının “ulusal alanlar” şeklinde paylaşılması yönünde anlaşmalar imzalayarak ortak tavır sergilerken, Hazar denizinde en az kıyısı olan İran ise, Türkmenistan ile birlikte kaynakların eşit paylaşılması gerektiği yönünde davranış sergilemektedir. Ancak Hazar havzasının güvenliği konusunda Rusya ile İran aynı görüşe sahipler. Her iki taraf da ABD/Batı’nın Hazar denizinde askeri ve ya siyasi olarak etkisinin artmasına karşı çıkmaktadır. Orta Asya politikasında da 1990’lardan itibaren Rusya-İran konsensüsü söz konusu. İran Orta Asya politikasını “Rusya merkezli” olarak izlemektedir. İran’ın bölge ülkeleriyle olan ilişkileri Rusya’nın çıkarlarını göz önünde tutarak kurmuştu. ABD’nin bölgeye yönelik politikasında Türkiye ile ortak hareket ederken, Rusya’nın tek başına eksik kaldığı yerlerde İran’ın bu boşluğu doldurmasını, Tacikistan İç Savaşı döneminde istikrarın sağlanması örneğinde olduğu gibi olumlu karşılamıştı.  Suriye konusunda da aynı şey söz konusudur. Suriye’de Esad yönetimini destekleyen İran ve Rusya, Şam’ın düşmesi durumunda bölgede Suriye üzerinden var olan etkisinin ortadan kalkacağını ve istikrarsızlığın Suriye’den sonra İran’a ardından da Rusya’ya sıçrayabileceğini düşünmektedir. Her iki ülke de Suriye’de yaşanan Batı ile mücadelenin Esad rejimi üzerinden gerçekleştirmektedir. İran ekonomik ve askeri yardım yaparken Şam yönetimine, Rusya’da silah teknolojisi, askeri danışmanların yanında küresen çapta BMGK üzerinden siyasi destek sağlamaktadır. Dolayısıyla Suriye’de Rusya ile İran’ın çıkarları örtüşmektedir. Bunun yanında küresel anlamda da ABD’nin artan hegemonyası, Moskova ile Tahran’ı yakınlaşmasına neden olmaktadır. Moskova-Tahran stratejik ortaklığı Rusya’nın güney sınırlarının güvenliği ve bu bölgelerde ABD’nin etkisine karşı koyma açısından da önemli yere sahiptir.[5]

ABD’nin Orta Doğu’daki etkinliğini sınırlama ve Rusya’nın bölgede eskisi gibi varlığını sürdürme açısından da Moskova’nın İran ile ABD arasında arabuluculuk rolünü üstlenme isteği önemli yere sahiptir.  Bu arabuluculuk Batı ile “Batı’nın düşmanları” arasında şeklinde kendisi göstermektedir. Bu durum Suriye krizinde de göründüğü gibi,  daha önce radikal İslam örgütleri için de görülmüştür. Örneğin HAMAS liderleriyle bağlantılar kurmaya çalışılmıştır.  Daha önce Batı ile “Batı’nın düşmanları” arasında bir yer almaya çalışan Rusya, giderek daha çok “Batı’nın düşmanlarına” yakın olmaya başlamıştır.[6]

Bölgedeki Amerikan karşıtlı ülkeler ve gruplar üzerinden Orta Doğu’da etkin güç olmaya çalışan Rusya, bu ülkelerin ve grupların Batı ile yakınlaşması Rusya’nın bu ülkeleri üzerinde Batı ile arabuluculuk rolünü de ortadan kaldırma riskini ortaya çıkarabilecektir.

İran’ın Enerji Kaynaklarının ve Jeo-Ekonomik Konumunun Rusya’ya Etkisi

2012’ye kadar İran petrol ihracatında %20’lik paya sahip Avrupa Birliği’nin İran petrollerine ve doğal gazına yönelik uygulandığı ambargo, İran ekonomisine büyük zarar vermiştir.[7] Doğalgaz ve petrol fiyatlarının artmasına neden olmuş, İran’a alternatif olarak bu açığı S.Arabistan ve Rusya gibi tedarikçi devletler tarafında karşılamaya çalışmıştır.[8]

Dünya doğalgaz rezervlerinin Rusya’dan sonra ikinci sırada ve petrol rezervlerinde de dördüncü sırada olan İran[9] ile Batı’nın yakınlaşması sonucunda İran’ın enerji kaynaklarına uygulanan ambargoların kaldırılması, Avrupa’nın da ilerleyen zamanlarda da İran’ın enerji kaynaklarına yönelmesine neden olacaktır. Bu durumda İran, Rusya’nın Avrupa’daki rakibi haline gelecektir. Enerji kaynaklarının %90’ını Avrupa’ya satan ve dış gelirlerinin çoğunu bundan elde eden Rusya’yı ekonomik anlamda olumsuz etkileyeceği gibi, Avrupa’da enerji kaynakları üzerinden elde etmiş olduğu siyasi etkinliğini de riske düşmüş olacaktır.

Batı’nın Rusya'ya olan enerji bağımlılığını azaltmak için alternatif gördüğü bir kaç "enerji kaynağı merkezlerinden" biri de Orta Asya'dır. ancak Orta Asya doğalgazının ve petrollerinin Avrupa’ya sevkiyatının önünde bir kaç engel söz konusudur. Bunlar:  1) Rusya’nın enerji kaynaklarının kontrol etme isteği nedeniyle güzergâh olarak kendi topraklar üzerinden geçmesini sağlama çabası, 2) Hazar Deniz statüsünün çözülmemişliği ve 3) nükleer programı nedeniyle İran’ın toprakları üzerinden Orta Asya petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçmesidir. Batı-İran yakınlaşması bölge enerji kaynaklarının Rusya'ya alternatif güzergah olarak İran üzerinden geçmesinin önünü açmış olacaktır. Orta Asya enerji boru hatlarının İran  üzerinden gerçekleşmesi durumunda Rusya’nın Orta Asya boru hatlaı üzerindeki kontrolünü zayıflatmş olarak,  Avrupa enerji kaynakları üzerindeki etkisini de zayıflamasıyla sonuçlanacaktır.

İran’ın Nükleer Programı Meselesi

Nükleer silahlar rejiminin kurucuları olan Washington ve Moskova, bu rejimin korunmasında da hemfikirdir. Ancak İran’ın nükleer programı konusunda ABD daha sert tavır sergilerken, Rusya bu sorunun çözümünde daha barışçıl yollarla İran’ın işbirliği sürecine dâhil etme yolunu tercih etmektedir.[10] Dolayısıyla Batı ile İran arasında nükleer programı nedeniyle yaşanan gerginliğin devam etmesi, Tahran’ın Rusya’ya, sonra da Çin’e yakınlaşmasına neden olmaktadır.[11]

İran nükleer programında işbirliğini kısmen de olsa Rusya tarafından desteklenmesi Moskova’nın Orta Doğu’daki sembolik varlığının devam etmesinin yanında, Rusya’nın BM Güvenlik Konseyinde gücünün sergilenmesi açısından da prestij kazanmasına neden olmaktadır. Rusya’nın İran’ın nükleer programı ve nükleer silahları yayılmasının önlenmesi ve kontrolü gibi konularda Rusya’nın ABD ile pazarlık aracı haline gelmektedir.[12]

İran-Batı yakınlaşması İran’ın Rusya’ya itilmesini durdurarak, Rusya’nın dış politikasında İran’ın nükleer programını kendi ulusal çıkarlarında pazarlık konusu olmaktan çıkararak Moskova’nın elini zayıflatabilecektir.

Sonuç

1979’den beri var olan sorunlu İran-Batı ilişkisinin düzelmesi uzun ve engelli bir süreç olacaktır. Her iki tarafta kendi çıkarlarından taviz vermeden yakınlaşmaya istekli olsa da, bu süreç içerisinde bir takım engellerle karşılaşacakları aşikârdır. Aynı zamanda İran-Batı yakınlaşması uzun vadede ele alacak olursa Rusya’nın dış politikasını da etkileyeceğini bekleyebiliriz. İran-Rusya arasında bazı bölgesel ve ikili ilişkilerde anlaşmazlılar olsa da ortak hareket noktaları çok daha fazladır. Ancak ABD’nin bölgesel ve küresel hegemonyasına karşı ise, Moskova ile Tahran’ın birlikte hareket ettiği söylenebilir. Dolayısıyla İran-Batı yakınlaşması bu durumu etkileyeceği gibi, Rusya’nın jeo-ekonomik çıkarlarına da yansıyacaktır. Rusya bu değişimde, İran-ABD yakınlaşmasında rol üslenmek isteyeceği gibi, ulusal çıkarlarına ters düşen durumlar söz konusu olduğunda ise engellemeye çalışacaktır.

 


[1] “Rogozin Kak Diagnoz Rossiyskoy Vneşney Politiki? http://www.iran.ru/news/analytics/89706/Rogozin_kak_diagnoz_rossiyskoy_vneshney_politiki (24.09.2013).

[2] “Rusya, İran’ın S-300’lerini İmha Etti”, Sabah Gazetesi, 29.08.2013, http://www.sabah.com.tr/Dunya/2013/08/29/rusya-iranin-s300lerini-imha-etti

[4]“Rogozin Kak Diagnoz Rossiyskoy Vneşney Politiki? http://www.iran.ru/news/analytics/89706/Rogozin_kak_diagnoz_rossiyskoy_vneshney_politiki(24.09.2013).

[5]Vladislav Guleviç, “Gelopolitika Rossiyskko-İranskih Otnoşeniy”, http://interaffairs.ru/read.php?item=8187(27.09.2013).

[6][6]“Rusya i İran: Povestka Otnoşeniy”,  http://news.rambler.ru/20527399/(26.09.2013).

[7]“25 yıldır İran’a Hangi Yaptırımlar Uygulandı?”, http://www.cnbce.com/haberler/politika/25-yildir-iran-a-hangi-yaptirimlar-uygulandi, (27.09.2013).

[8]Yuliya Krivoşapko, “Rossiya Zarabotayet Na Embargo”, Nezagisimaya Gazata, 03,07,2013, http://www.rg.ru/2012/07/03/embargo-site.html, (27.09.2013).

[9]“Embargo Protiv İrana. Rossiya Ne Podderjala”, http://neftegaz.ru/news/view/101276/, (27.09.2013).

[10]Polina Sinovets, “İranskaya Yadernaya Programa v Dialoge Rossii i SŞA Ot Stolknoveniya İnteresov k Dialogu i Sotrudniçestvu?”, PONARS Evraziya, No: 227, Eylül 2012, s. 1.

[12]Polina Sinovets, “İranskaya Yadernaya Programa v Dialoge Rossii i SŞA Ot Stolknoveniya İnteresov k Dialogu i Sotrudniçestvu?”, PONARS Evraziya, No: 227, Eylül 2012, s. 3.