< < İran Nükleer Anlaşması ve Rusya’nın Çıkarları
 Bu sayfayı yazdır

İran Nükleer Anlaşması ve Rusya’nın Çıkarları

Yazan  04 Ağustos 2015

14 Temmuz 2015 tarihinde Viyana'da İran ve 5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya ve Almanya) arasında yürütülen müzakerede anlaşmaya varıldı.  Anlaşma, İran nükleer programını ve BM GK, ABD ve AB tarafından İran’a karşı uygulanan yaptırımların kaldırılmasına ilişkin planı içeriyor. İran, 15 sene boyunca uranyum zenginleşmesini % 3,67 üzerinde çıkarmamayı kabul ederken, Batı, İran’a yönelik uyguladığı ekonomik ve finansal ambargodan vazgeçecektir. İran nükleer anlaşması, Rusya açısından bir kayıp değil, bir kazanç olmuştur. Rus-İran işbirliğine yeni bir boyut kazandırarak, Rusya’nın İran üzerindeki etkisini daha da artırmasının önünü açmıştır. 

Rusya-İran Nükleer İttifakı

İran nükleer antlaşmasıyla birlikte Rusya, İran’la var olan nükleer enerji alanındaki işbirliğini daha ileri düzeye taşıyacaktır. Daha 11 Kasım 2014 tarihinde Rusya ile İran arasında imzalanan antlaşmada, Rusya İran’ın “Buşehr” nükleer santralinin 4 reaktörünün inşa edilmesini üstlendi. Aynı zamanda yapılan antlaşmayla İran, faaliyet gösteren nükleer santrallerinin ömrü bitene kadar, bu santrallere temin edeceği nükleer yakıtlarını Rusya’dan temin edecek.[1] Bununla beraber İran’da işletilmiş nükleer yakıtların yeniden işlenmesi ve depolaması için de Rusya’ya verilecek. İran nükleer programı çerçevesinde teknik servis konularında çalışmalarını sürdürecek olan uzmanların eğitimini de Rusya sağlayacak.[2]

İran nükleer antlaşması ve nükleer enerji alanında Rus-İran işbirliği ile Rusya, İran pazarında yer almak için ciddi çalışmalar yürüten Güney Kore ve Fransa gibi rakiplerini geride bırakarak,  İran nükleer enerji alanında tekel haline gelecektir. Antlaşmanın uygulanmaya başlamasıyla Rusya ilk yılı 2 milyar dolar gelir elde ederek, kendi nükleer sanayisinin modernizasyonu için maddi destek sağlayacak.[3]

Avrupa Füze Savunma Sistemleri

Rusya’nın İran nükleer sorununun çözülmesi için çaba göstermesinin bir diğer nedeni ise Avrupa Füze Savunma Sistemleri’dir. ABD’nin küresel güvenlik stratejisinin bir ayağı olan Avrupa Füze Savunma Sistemleri, Moskova tarafından en büyük güvenlik tehdidi olarak görünmektedir.

ABD ise Avrupa’da inşası devam eden Füze Savunma Sistemleri’nin Rusya’ya karşı olmadığını,  bunun nükleer silah elde etmeye çalışan İran rejiminin Avrupa’ya yönelik olası nükleer saldırısına karşı olduğunu savunmaktaydı. Ancak Rusya’nın, bununla ilgili yazılı bir garanti verilmesi gerektiği yönündeki talebi de reddedilmektedir. Moskova ise Avrupa Füze Savunma Sistemleri’nin kendisine yönelik olduğuna inanmaktadır.

Avrupa Füze Savunma Sistemleri’nin Rusya’ya yönelik olduğunu gösteren neden ise İran’la Avrupa arasındaki mesafenin 5 bin kilometre olmasıdır. Füze Savunma Sistemleri ise sadece 2,5 bin kilometreye kadar olan kısa menzilli füzeleri vurabilme olanağına sahiptir. Avrupa’daki ABD müttefiklerinin başkentlerine 1-2 bin kilometre uzaklıkta olan sadece Rus füzeleri bulunmaktadır. İran nükleer tehdidinin ortadan kalkması, Amerikalıları ya kendilerine yeni tehdit aramak zorunda bırakacak ya da füze savunma sistemlerinin Rusya’ya karşı olduğunu resmen kabul etmek durumunda kalacaktır.[4]

İran’la yapılan anlaşmadan sonra açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD Başkanı Barack Obama’nın5 Nisan 2009’da Prag’da yaptığı açıklamasını hatırlatarak, İran’la yapılan nükleer antlaşmanın, Avrupa Füze Savunma Sistemleri’ne olan gereksinimi ortadan kaldıracağını söyledi.[5]

Ancak NATO’dan gelen açıklama ise İran’la varılan antlaşmanın Avrupa Füze Savunma Sistemleri projesini hiçbir şekilde değiştirmeyeceği, bu sistemlerin balistik füzelerin var olduğu sürece Avrupa müttefiklerinin güvenliğini korumak için zorunlu olmaya devam edeceği ve bu projenin Avrupa dışından gelebilecek tüm tehditlere karşı olduğu yönündeydi.[6]

Dolayısıyla İran’la yapılan antlaşma, Rusya’nın ABD’yi küresel güç dengesini bozmakla suçlaması için meşru zemini de hazırlamış oldu. ABD füze savunma sistemlerinden kolayca vazgeçmeyeceğini bilen Rusya, Avrupa ülkelerini ABD yüzünden Rus füzelerinin hedefi haline geldikleri konusunda ikna etmek için çabalayacaktır. Rusya’nın çabası sonuç vermeye başlarsa, NATO içinde tekrar çatlaklar meydana gelecektir. Buda Rusya’nın en önemli jeopolitik hedeflerinden biri olan ABD’nin Avrupa’dan dışlanması amacına hizmet edecektir.

İran’la Birlikte IŞİD’e Karşı

İran’a karşı uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılması, İran’ın uluslararası güvenlik sorunlarının çözümüne dâhil edilmesinin de önünü açmıştır. Yani, Rusya ve ABD, Irak-Şam İslam Devleti’yle (IŞİD) mücadele için İran’ı koalisyon içine çekmek istemektedir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,nükleer silahtan arınmış bir Ortadoğu’nun oluşmasının, uluslararası ve bölgesel güvenliğin ve istikrarın temin edilmesinin ve bölgedeki terör tehdidine karşı geniş çaplı koalisyonun sağlanmasının önünü açan Viyana Antlaşması’nın işlemesi için, Rusya’nın üstüne düşeni yapacağını söylemiştir.[7] Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise İran’la yapılan antlaşmanın,IŞİD ve diğer terör örgütlerine karşı daha geniş koalisyonun kurulması önündeki engeli ortadan kaldırdığını belirtmiştir.[8]

Uluslararası güvenlik sorunlarının çözümüne yönelik Batı’nın tek taraflı hareket etmesi, Rusya tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Moskova, kendisi için de tehdit olarak gördüğü IŞİD gibi örgütlerle mücadele için BMGK kararıyla beraber, İran ve Suriye gibi kendisine yakın ve meşru olarak gördüğü devletlerinde dâhil edilmesini istemektedir. IŞİD gibi sorunların ortadan kalkması için kapsamlı ve uzlaşma zemini içerisinde bir hareketin yapılması gerektiğine inanan Moskova hem Suriye yönetiminin tekrar güçlenmesini sağlamış olacak hem de bölge sorunlarının çözümünde koalisyon içinde yer alarak Ortadoğu’da etkisini tekrar arttıracaktır.

Gizli Anlaşma: Petrol Karşılığı Silah

Nükleer antlaşma sonucu ambargoların kaldırılması ve İran dünya enerji piyasalarına açılmasının, Rusya’yı bu alanda olumsuz etkileyeceğine ilişkin görüşler söz konusudur.

Dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerinden birine sahip olan İran, Rusya’nın rezervlerine yakın kaynaklara sahiptir (yaklaşık 34 trilyon metre küp). Ambargoların kaldırılmasıyla birlikte, 2020 yılında İran’ın 215 milyar metreküp doğalgaz üreteceği tahmin edilirken, 2030 yılına gelindiğinde ise 260 milyar metreküpe kadar çıkacağı belirtilmektedir. Bu durumun doğalgaz ithalatının % 25’ini Rusya’dan yapan Avrupa için bir alternatif olabileceği belirtilmektedir.[9]

İran’ın petrol üretimini ve ihracatını artırmaya başlaması petrol fiyatlarının düşüreceği ve bundan da önemli petrol ihracatçısı olan Rusya’nın olumsuz etkileyeceği beklenmektedir. 2014’ün yaz aylarında varil başına 100 dolar civarında olan petrol fiyatları, günümüze kadarki süre içerisinde, 57 dolara kadar gerilemiştir. İran’ın petrol piyasasına dâhil olmasıyla petrolün değerinin40 dolara kadar gerileyeceği tahmin edilmektedir.

Buna rağmen Rusya İran’a karşı uygulanan ambargonun kaldırılmasından yana politika izlemektedir. Konuyla ilgili açıklama yapan Rusya Devlet Başkanı Putin, petrole olan talebin artmaya devam edeceğini de hesaba katarak dünya ekonomisinin buna uyum sağlayacağını, bunun Rusya ekonomisi için de geçerli olduğunu, Rusya’nın buna kesinlikle hazır olduğunu belirtmiştir.[10]

Nisan 2015’te Rus resmi makamları, Rusya ile İran arasında “İran petrolleri karşılığında Rus mallarının takasının” gerçekleştiğini açıkladı.[11]Ancak başka bir görüşe göre ise Rusya-İran görüşmelerinde taraflar arasında gizli bir anlaşma yapıldığını, bu anlaşmayla İran, Rusya’ya 20 milyar dolar değerinde (günde 500 bin varil) petrol ihraç edeceği, karşılığında ise İran’ın Rusya’dan S-300 hava savunma sistemleri olmak üzere, silah alımını gerçekleştireceği belirtilmektedir. Böylelikle İran’dan petrol alımı yaparak İran’ın kendisine kısa vadede mutlak rakip haline gelmesini de engelleyecek olan Rusya, Orta Asya’ya en önemli petrol ihracatçı ülke konumunu sürdürmekle beraber, Çin ve Hindistan gibi müşterilerine de İran petrollerini kendi üzerinden sağlayarak kendi pozisyonunu kuvvetlendirecektir.[12]

Diğer taraftan,“Petrol Karşılığı Silah” antlaşmasının gerçekleşmesi durumunda, Rusya-İran arasında askeri işbirliği yeni bir boyut kazanacaktır. Daha Ocak 2015 tarihinde, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun İran’a yaptığı ziyaret sonrası taraflar arasında imzalanan askeri-teknik antlaşmasıyla, askeri personelin eğitilmesi, terörizme karşı ortak mücadele, askeri yetkililerin karşılıklı askeri tatbikatlara katılabilmeleri, askeri gemilerin engelsiz olarak karşılıklı askeri limanlarında konuşlanabilme gibi konularda antlaşmışlardı.[13]Antlaşmada aynı zamanda, Rusya ile İran’ın “Ortadoğu ülkelerine karşı dış müdahaleye birlikte karşı koyacakları” belirtilmektedir. Yani Rusya ile İran, ABD ve Batı’nın yaptırımlarına karşı birlikte mücadele edeceklerdir.[14]

13 Nisan 2015 tarihinde önce İran’a karşı uygulanan S-300 hava savunma sistemlerinin ihracat yasağından da vazgeçen Rusya, İran’a 11-13 milyar dolar değerinde silah ihracatı gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Yaptırımların kalkmasıyla, ordusunu ve deniz kuvvetlerini güçlendirmek için büyük atılım yapmayı hedefleyen İran, hava savunma sistemleri, füzeler, tank ve zırhlı araçlar, denizaltıları ve savaş uçakları almayı planlamaktadır.[15] Rusya’nın İran’la yapacağı askeri işbirliği, İran’ı Rusya’ya bağımlı hale getirecektir.

Sonuç

İran nükleer antlaşmasıyla bu ülkeye karşı Batılı devletlerin güç kullanma bahanesini ortadan kaldırdığına inanan Rusya, aynı zamanda güney sınırlarında nükleer güce sahip olan İran’ın da önüne geçmiş oldu. Ambargolar altında olan ve bu sayede Rusya’ya yanaşan İran’dan ziyade, yaptırımlardan kurtularak Rusya’yla işbirliğini artıran İran, Moskova açısından daha tercih edilir bir seçenek olmuştur. İran nükleer antlaşmasının engellenmeye çalışılması durumunda İran’ı tamamen kaybedeceğini bilen Moskova, İran’ı destekleyerek daha fazla çıkar elde edeceğini hesaplamıştır. İran’la nükleer enerji, petrol ve askeri alanda önemli antlaşmalar imzalayan Rusya, İran üzerinde etkisini daha da artıracaktır. IŞİD’e karşı mücadelede daha geniş bir koalisyon kurulmasının mimarisini üstlenmek isteyen Rusya, ABD’nin başarısız olduğu Ortadoğu güvenliğinde, İran’ı yanına alarak bölgede etkinliğini daha da artırmayı hedeflemektedir.

İran kendisine uygulanan ambargonun kaldırılması durumunda, Rusya’nın çıkarlarını göz ardı ederek Batı’yla yakınlaşması halinde ise, rejimi sorgulanmaksızın katılabileceği Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyeliği engellenecektir. Örgüte üyeliği karşılığında İran, Rusya’nın da çıkarlarını göz önünde bulundurarak bir dış politika izleyecektir.



[3]“Politiçeskoe İzmereniye Rossiysko-İranskogo Yadernogo Kontrkta”, <http://www.iran.ru/news/analytics/95305/Politicheskoe_izmerenie_rossiysko_iranskogo_yadernogo_kontrakta> (20.07.2015).

[4]Konstantin Sivkov, “Razgovarilav s SŞA Mojno Tolko s Poztsii Silı”, <http://warfiles.ru/show-92059-konstantin-sivkov-razgovarivat-s-ssha-mozhno-tolko-s-pozicii-sily.html> (22 Temmuz 2015).

[9]“İran Gotov Soperniçat s Rossiyey Za Postavki Gaza v Evropu”, Vedomosti, 12 Temmuz 2014, <http://www.vedomosti.ru/politics/articles/2014/08/12/gazovyj-sopernik-rossii>

[12]“Neft v Obmen Na Zerno. Zaçem Rossii Pokupaet “Çyornoye Zoloto” u İ rana? <http://kapital-rus.ru/articles/article/282229/> (23 Temmuz 2015).

[13]“Rossiya i İran Podpisali Sogloşeniye o Voennım Sotrudniçestve”, Agrumentı i Faktı, http://www.aif.ru/society/army/1428111

[14]Hani Şadi, “Voennoe Sotrudniçestvo Rossii i İrana”, <http://inosmi.ru/asia/20150128/225881609.html> (23 Temmuz 2015).

[15]“RF Mojet Prodat’ İranu Orujiye Na 13 Milrd Dollarım Pri Otmene Sanktsii”, <http://www.odnako.org/blogs/rf-mozhet-prodat-iranu-oruzhie-na-13-mlrd-dollarov-pri-otmene-sankciy/> (21 Temmuz 2015).