Bu sayfayı yazdır

Suriye Satrancında Rusya Hamlesi

Yazan  17 Mart 2016

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Dışişleri ve Savunma Bakanları’yla yaptığı toplantıda Suriye’deki birliklerini 15 Mart 2016 tarihinden itibaren geri çekme kararı aldı. Bununla beraber, Putin’in de açıkladığı gibi Suriye’deki deniz ve hava üsleri operasyonel halde kalmaya devam edecek.

Rusya’nın Eylül 2015’te Suriye’de başlattığı hava operasyonları sırasında, Rus askeri personel sayısı, açık olmayan kaynaklardan ulaşan bilgilere göre, 1600 civarındaydı. Günümüze kadar geçen süreçte, uçak krizinin de etkisiyle bu sayının aşamalı olarak 4000’e kadar çıkarıldığı tahmin edilmektedir.[1] Kremlin’in Suriye’deki birliklerinin belli bir bölümünü geri çekme kararıyla beraber, Suriye ordusunu eğitmek için görevlendirilmiş askeri danışmanlar, özel kuvvetler, hava ve deniz kuvvetleri olmak üzere toplam 1000 kadar Rus askeri de Suriye’de kalmaya devam edecek.[2] Büyük olasılıkla, bunlar arasında ağırlıklı olarak özel kuvvetler personeli bulunacak.

Rusya aynı zamanda Suriye’deki stratejik noktalarda da varlığını sürdürecektir. Daha önce teknik destek üssü olan (hukuksal olarak hala öyle olan) ancak Suriye kriziyle beraber kapsamlı bir deniz üssüne dönüşen Tartus limanınındaki tesisler Rusya’nın kullanımında kalacaktır. Süresiz kullanımı için Rusya’ya devredilen  Lazkiye’deki Hmeymim hava üssü, koordinasyon merkezi şeklinde faaliyetlerini bundan sonra da Moskova’nın kontrolünde sürdürecektir.  Bunun yanında söz konusu askeri üslerin güvenliği ise, karadan, havadan ve denizden olmak üzere Suriye’ye yerleştirilen “Pantser-S2” ve S-400 hava savunma sistemleriyle sürdürülecektir. Akdeniz’de 2015 yılında ortalama 10 civarında Rus savaş gemisi sayısının, önümüzdeki dönemde 20’ye kadar çıkarılacağı,[3] yaz aylarında bir de ‘Amiral Kuznetsov’ uçak gemisi eklenerek bölgedeki Rus deniz kuvvetlerinin varlığının daha da güçlendirilmesi bekleniyor. Suriye müdahalesi öncesi IŞİD’e karşı ortak mücadele çerçevesinde yapılan ABD-Rusya istihbarat paylaşımı konusundaki işbirliği de Rusya tarafından devam ettirilecektir.

Kremlin’in Suriye savaşına dahil olma kararı, Rusya’yı Orta Doğu bölgesinde en önemli aktörlerden biri haline getirdi; bölgenin en stratejik öneme sahip noktalarını kontrol altına almasına neden oldu. Rusya, 2015’te başlattığı hava operasyonlarından sonra, bu krizden hem siyasi hem de askeri olarak en karlı çıkan aktörlerden biri oldu. En başta, Rus müdahalesi Şam rejiminin ayakta kalmasını sağlamıştır. Bunun yanında Şam rejiminin ayakta kalması için savaş yürüten Suriye’nin müttefiki İran’ın da ülkedeki etkisini artırmasına olanak sağlamış ve Suriye savaşının maliyetini de azaltmıştır. Rusya bir taraftan Şam rejimini desteklerken, diğer taraftan Suriyeli ‘ılımlı’ muhalif gruplara yönelik hava operasyonlarından rahatsız olan ABD ile de IŞİD’e karşı savaşta işbirliğini sürdürdü, böylece Moskova-Washington işbirliği sayesinde IŞİD’in daha da zayıflatılması mümkün oldu.

Lazkiye’de konuşlandırılmış Su-35 gibi en son model savaş uçakları dahil olmak üzere toplam 70 savaş uçağı, her gün yaklaşık 75 sorti gerçekleştirerek Suriye savaşında aktif rol oynamaktaydı. Rusya’nın gerçekleştirdiği hava operasyonlarının günlük maliyeti 3,3 milyon dolardı.[4] Bu durum, ekonomik sorunlarla boğuşan Putin için bir yük olurken diğer taraftan askeri harcamalarını azaltmaya çalışan Obama için de maddi destek anlamına gelmekteydi. Böyle bir durumda, Suriye savaşında dış güçler olarak ABD’yle birlikle en önemli aktör haline gelen Rusya askeri birliklerinin önemli bir kısmını geri çekerek yaptığı hamleyle birkaç stratejik sonuç elde etmeyi amaçlamaktadır.

İlk başta, kırılgan dengeler üzerinde inşa edilmeye çalışılan ateşkesin sağlanmasıyla, yarınını kestirmek zor olan Suriye savaşını barış görüşmeleri çerçevesinde sonlandırma çabasıdır. Bunun için ise Rusya sayesinde ayakta kalan ve böylece 400’den fazla yerleşim birimini tekrar ele geçiren, Batı karşısında kapalı ve belli bir süre için de olsa bir meşruiyet kazanmaya başlayan Beşar Esad’a barış görüşmelerine zorlamaktadır. Böylelikle Suriye’de uzlaşmanın sağlanması daha gerçekçi olacak ve Suriye’nin Rusya için ‘ikinci Afganistan’ olmasını da engelleyecektir.  

Eğer Putin,  Esad rejimini barış görüşmelerine dâhil etmeyi başarabilirse, Batı ile olan diğer münasebetlerini de ele almaya olanak sağlayacaktır. Rus hava operasyonlarında 1700’den fazla sivilin hayatını kaybetmesi nedeniyle başta Türkiye olmak üzere diğer uluslararası toplum üyeleri tarafından eleştiriliyor olsa da, Rusya’nın katkılarıyla IŞİD’in zayıflatılması ABD tarafından tercih edilir bir durumdu. Rusya operasyonları sonucu 1100 (Rus kaynaklarına göre, 17 üst düzey komutan olmak üzere toplam 2000) IŞİD militanının öldürülmesi, IŞİD’in elinde bulundurduğu alanın yaklaşık % 30’unu kaybetmesi ve IŞİD’le ilgili Şam rejiminden elde edilen istihbarat bilgilerinin ABD’yle paylaşılması, ABD için IŞİD’e karşı Rusya’yla işbirliğini sürdürmek için çok önemli sebeplerdi.[5] Rusya’nın Suriye’de kazandığı stratejik noktalara rağmen, IŞİD’e karşı operasyonları sona erdirmesi ya da en aza çekmesi, ABD’nin hiç de arzu etmediği bir durum olacaktır.  

Benzer bir durum İran için de geçerlidir. İran, Batı ile gerçekleştirdiği nükleer anlaşma ve yaptırımların kaldırılması konusunda sağlanan uzlaşmadan sonra, daha çok Batı’yla işbirliğini geliştirmeye çalışmaktadır. Petrol fiyatlarının aşağı çekilmesi konusundaki Rusya’nın önerisine uzak durması ve Batı ülkeleriyle yapılan enerji anlaşmaları nedeniyle, Kremlin Suriye’de İran’ı kısmen de olsa yalnız bırakarak, Suriye savaşındaki büyük yükün farkına varmasını sağlamaya çalışıyor olabilir. Bu hamlesi aynı zamanda Rusya’nın “şia ekseni” ile ittifak halinde olduğuna dair iddiayı da zayıflatabilir. Bu durum Rusya’nın diğer Sünni ülkelerle görüşmeler yapmaya açık olduğu gibi diğer taraftan İsrail’e de mesaj niteliği taşımaktadır. Ama sonuçta, esas olarak, İran’ın dış politika tercihlerinde Rusya’nın çıkarlarını göz ardı etmekten kaçınması gerektiği mesajını da içermektedir.

IŞİD’in yok edilmesi gerekçesiyle Suriye’ye müdahale eden, ancak IŞİD tamamen ortadan kalkmadan Suriye’nin doğu kıyısına çekilen Rusya, IŞİD var olduğu sürece, Şam rejiminin olduğu gibi, İran’ın da, ABD’nin de Rusya’ya ihtiyaç duymaya devam edeceklerini göstermeye çalışmaktadır. Rusya; Suriye operasyonlarından nemalanan ve karlı çıkan aktörlerin Rusya’nın tekrar önemli bir güç olduğunu kabul etmelerini ve Moskova’nın çıkarlarını göz ardı etmemeleri gerektiğini anlatmaya çalışmaktadır. Esad rejiminin siyasi çözüm için masaya oturmasını sağlayan Moskova, Washington'dan Ukrayna'nın Minsk sözleşmelerini hayata geçirmekk için baskı yapmasını bekleyebilir. Suriye ve Ukrayna üzerinden yapılan büyük pazarlık sonucu Batı'yla özellikle de Avrupa ile tekrar işbirliğini başlatmayı hedeflemektedir. 

 


[1]Anton Bayev, “Rossiya Mogla Potratit Na Operatcii v Sirii Okolo 38 mlrd Rub”, < http://www.rbc.ru/politics/15/03/2016/56e7f5619a794767f0378583 > (15 Mart 2016).

[2]“Sovfed: V Sirii Mogut Ostatsya Do 1 Tıs.Rossiyskih Voennıh”, < http://vz.ru/news/2016/3/14/799425.html > (16 Mart 2016).

[3]“Sostav Sredizemnomorskoy Eskadrı VMF Rossii Uveliçat Do 20 Korabley”,< https://lenta.ru/news/2016/02/05/eskadra/ > (16 Mart 2016).

[4]Anton Bayev, “Rossiya Mogla Potratit Na Operatcii v Sirii Okolo 38 mlrd Rub”, < http://www.rbc.ru/politics/15/03/2016/56e7f5619a794767f0378583 > (15 Mart 2016).