NEREDESİNİZ?...
×

Uyarı

JUser: :_load: Unable to load user with ID: 116

 Bu sayfayı yazdır

NEREDESİNİZ?...

Yazan  18 Nisan 2009
Mustafa Aslan-Dalga; dalga dalga, dalgalanıyor...

Bu; bir korkutma, sindirme ve susturma hareketidir.

Bu; AKP'nin kendi derin devletini kurma ve polis devletine doğru gidiştir.

Buna benzer uygulamaları yakın tarihimizde iki kere hatırlıyoruz. Bir, Sovyetler zamanında komünizme karşı olanlar ya hapsediliyor, ya tımarhaneye atılıyordu. Bir de Nazi Almanya'sında Führerci olmayan veya iktidara muhalefet eden her kes ya hapsediliyor, ya da akıl hastanelerine tıkılıyordu.

Şu an biz de de niye tutuklandıklandıklarını kamu oyunun bilmediği, anlayamadığı yetişmiş kalifiye tarifli ama bu günlerin hazırlayıcıları olduklarını hatırladığımız, kumandalı aydınlar, koca koca paşalar, üstün hizmet madalyalı kahramanlar göz altına alınıyorlar. Çoğu hapishanede, ya da hastanedeler!

Ne oluyoruz? Neler oluyor? İşgalde miyiz? İşgâl günlerinde işgalcilerin ve işbirlikçi hükümetin kimleri göz altına aldığını hatırlıyor muyuz? Nerede vatanperver, milliyetperver münevver varsa, nerede işgal devletlerine ve padişah'a muhalif insan varsa göz altına alınıyor, hapsediliyor veya sürgün ediliyordu!

Ne oluyoruz? Roj tv'nin muhabirlerinin canlı yayın yapabildiği, cirit attığı günlerde Atatürk ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkan Türk münevverleri toplanıyorlar! Vatan sever, Cumhuriyetçi, laik, Atatürk'e sâdık, Türk olmaktan, "Ne mutlu Türk'üm diyene." demekten onur duyanlar, yasa adıyla, emniyet güçlerimize taciz ettiriliyor!

İkinci Nemrût Mustafa Divanı'nı mı izliyoruz? Yeni Boğazlayan Kaymakamları mı aranıyor?

Daha dün, hâin bölücülerle çatışmada şehit düşen iki Mehmetçiğimizin haberi ile yanmıştı ciğerlerimiz. Bu kahraman Mehmetçikler bizim çocuklarımız. Atatürk'ün emânetlerine, demokrasiye, vatanın bütünlüğü uğruna, bölünmez devlet yapımıza zarar gelmesin diye ölmüyor mu evlâtlarımız?

Obama'nın, AB'nin dikte ettirdiği direktifler doğrultusunda PKK'lıların affedilmeye; kahramanlarımızın, paşalarımızın, profesörlerimizin, yazarlarımızın, gazetecilerimizin, hayatta bir arada görünmeleri mümkün olmayan kişilerle bir arada gösterilmeye çalışıldığını, yanlış mı anlıyoruz?

Sorgulanan ve yargılanıp yargılanmayacakları henüz belli olmayan çünkü iddianamesi tamamlanmayan bir süreci yaşayanların tamamı; vatan bölünmesin, bayrak inmesin diye mücadele eden duyarlı, yetişmiş vatan evlatları değil mi?

Televizyon ve gazete ofislerinde haber özelliği taşıyan bilgi ve belgeler dışında ne olabilir ki yayınlanmış haber metinleri toplanıp götürülüyor?

İşgalde miyiz?

Kinci İkinci Cumhuriyetçiler yıllarca; "On Kasım'larda sap gibi dikilmenin ne anlamı var?" diyerek, "Dağlara taşlara ne mutlu Türk'üm diyene" yazmak, birilerini tahrik ediyor bölücülüğü tahrik ediyor!" diyerek; demokrasiyi amaçlarına ulaşmak için araç olarak kullandıklarını söyleyerek bu güne gelenler, intikam mı alıyorlar?

Yakın geçmişte kendilerine ceza veren hukuktan, partilerini laikliğe karşı odak olmaktan suçlu bulan ve cezalandıran Yüce Divan'dan intikam mı alıyorlar?

Artık memleketin namusluları da en az namussuzlar kadar cesur olmak zorunda! Susarsak, sadece seyredersek ve sıramızı beklersek biz bu uygulamaları hak ettik! "Türk milleti söylemez söylenir." tarifli milletin söylendiklerini söyleyen, yazanlar olarak susarsak, biz bu uygulamadan daha fazlasını hak ettik!

Oğuz Kağan, Atatürk ve bütün Atalarımız'ın ruhlarına karşı suçlu değil miyiz? Eeey Atalarımız; Gazi Paşam'ın, Sarı Paşam, Atatürküm ve arkadaşları, Çanakkale ve diğer vatan topraklarında şehit düşen yiğitlerimiz neredesiniz? Bize haklarınızı helâl eder misiniz?

Biri Erdoğan'ın siyasi yasaklarının kaldırılarak Başbakan olmasına, diğeri Abdullah Gül'ün Köşk'e çıkmasına yardım etmiş, yol açmış muhalefetle biz bunlarla baş edemeyiz! Cumhuriyet ve kazanımlarıyla hesaplaşılıyor! Neredesiniz?

"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÛNVANDAN SÜTÜNDÜR."

Selâm, sevgi, dua...