Bu sayfayı yazdır

Altın Standardına Geri Dönülür mü?

Yazan  27 Aralık 2020

Pandemi ile derinleşen ekonomik zorluklar ve bilhassa dünyanın yeniden durgunlukla el ele yürüyen bir enflasyonist döneme yeniden girme eğilimi, başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yeniden altın standardına dönülmesi konusunda bazı görüşlerin tartışılmasına yol açmaktadır.

Bu geçmişte de hep böyle olmuştur. Özellikle uluslararası para sisteminin, güven, uyum ve likidite sorunları ile pençeleştiği 1960'lı yılların ikinci yarısında, altının temel ödeme aracı olarak yeniden kabul edilmesi teklifleri gündeme gelmişti. Bu bakımdan altın standardına yeniden dönülmesi önerileri bize yeni gibi gözükse bile, dünya için bilindik bir şey. Ancak bunun mümkün olup olmadığının biraz irdelenmesinde yarar var.

Bretton Woods Dönemi Sona Ererken “Ayağını Yorganına göre Uzatma” Hevesi

Altın standardı üç temel uygulama alanı barındırmıştır. Bunlardan bir tanesi fiilen altın sikkelerin tedavül ettiği ödeme düzeni; diğeri altının fiilen tedavül etmediği bununla birlikte, para otoritelerinin sabit bir fiyat üzerinden talep edildiği takdirde altın sattığı bir uygulama ve nihayet dünya para sisteminin 1970 li yılların başına kadar aşina olduğu altın-döviz standardı olmuştur. Altın –döviz standardında hükumetler, ulusal para birimlerini, sabit bir değer üzerinden, altına sabitlerdi. Bu fiili bir altın standardı uygulamasıydı. 1970'li yıllara kadar, dünyada, Dolar alanı, Sterlin Pound alanı, Frank alanı gibi para alanları olup, ülkeler ve özellikle kuvvetli anahtar para birimlerine sahip ülkelere sömürge bağları ile bağlı olanlar bu alanlardan birine kapılanırdı.

1971 yılında Bretton Wood sisteminin çökmesi ile ABD tek taraflı olarak, altını ödeme aracı olmaktan çıkardı (demonetizasyon) ve doları altından kopararak serbest dalgalanmaya bıraktı. Altın sistemi de kendiliğinden denemese bile, bir darbe ile ilga oldu. Hemen her ülke altın standardından uzaklaştı. Ancak hemen hepsi, kasalarında tuttukları rezervlerin arasında altın saklamayı hiç ihmal etmedi. 1960'lı yıllarda kıta Avrupa’sının yeni bir para sistem arayışı içindeki ülkelerinde ve özellikle Fransa’da döviz standardı yerine tam altın standardına dönüşü öneren ciddi raporlar hazırlandı. Bu raporların yazarları, hep altın standardının ekonomik istikrar getireceğini, aşırı değerlenen dolara karşı kendilerini ancak bu şekilde koruyabileceklerini, mali açıkları yok etmek için altın standardının sisteme adeta bir “ayağını yorganına göre uzatma” disiplini getireceğini savunmuşlardı. Buna daha o tarihlerde karşı çıkanların ise birkaç çekincesi vardı.

Dünyanın “Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulması” da Mümkün

Bir kere dünyada altın üretiminin daha o tarihte bile, genişleyen ve daha da genişleyecek olan dünya ticaret hacmini finanse etmeye yeterli olmadığı düşünülmekteydi. Bu hala önemli bir endişe.Dünya altın üretimi artan ticaret hacmini karşılar mı?  Bırakınız 1960 lı veya 70 li yılları, 2000 başında 6.45 trilyon dolar olan dünya ticaret hacminin 2019 da 19.5 trilyon dolara yükseldiği hatırlanacak olursa,  krizle birlikte bir ekonomik daralma yaşansa bile, Ocak 2020 de 34,700 ton olarak açıklanan toplam dünya altın üretiminin bunu karşılaması mümkün değil.Üstelik dijital ticaret ve kripto para birimlerin hukuki ve uygulamadaki denetim sorunları sürerken, altına dönme tevatürü bile, dünyanın çeşitli bölge ve ülkelerinde altın arama faaliyetlerinin artmasına ve ara teknikleri nedeni ile çevre sorunları yaşanmasına neden olacaktır. Her konuyu çevre duyarlılığına bağlayan AB ve şimdi Biden yönetimi bu işe geçit vermeyecektir.  Ayrıca, altın üreticisi olmayan ülkeler, sınırlı sayıdaki altın üreticilerinin veya yüksek rezerve tutan ülkelerin yeniden benimsenmesi halinde altın standardından aşırı bir rant elde edebileceği görüşü de hala geçerli. Aşağıdaki tablo Ağustos 2020 itibarı ile ülkelerin merkez bankalarındaki altın miktarını göstermesi açısından bir fikir verebilir.

Ülke

Ton olarak Altın Rezervi

Toplam Forex içindeki payı

ABD

8,133

%79

Almanya

3,364  

%76

IMF

2,814*

Belirtilmemiş

İtalya

2452

%71

Fransa

2436

%66

Rusya

2300

%23

Çin

1,948

%3

İsviçre

1040

%7

Japonya

   743

%3

Hindistan

   658  

%8

Türkiye

  561

%16

Latest Gold World Official Gold Reserves Ağustos 2020 * IMF değeri artan altın rezervlerini ihtiyacını olan ülkelerin borçlarının affedilmesi için kullanmaktadır.

1970 lerde yapılan tartışmalar sadece eski sistemin çöküşünü hızlandırdı. O tarihlerde Avrupa Ekonomik Topluluğu olan az sayıda üyeli grup daha sonraAB olarak bugün nerede ise 20 yıllık bir geçmişi ile Avro’ya dönüşen kendi para sistemini kurdu. Beğenelim beğenmeyelim Avro şimdi dünyanın rezerve para birimi olarak doları tahtından indirmese bile ona ciddi bir rakip oldu. Şimdi bu nedenle de yerine nasıl bir sistem getirileceği bilinmeksizin altına dönüş için bir adım atılması ihtimali düşük. Onun için tartışmalar da ölçülü ve zihin jimnastiği boyutunda tutulmakta. Ancak likidite sorunları ve/veya dünyada ülkelerin birbirine akıllı yaptırımlar uygulaması altın standardına dönüş olmasa bile altının bir ödeme aracı olarak ticarette yeniden kullanılmaya başlamasını sonuçlandırmakta.

Tabii dünyanın altın kasası olan Fort Knox, ABD de olduğu için özellikle bu ülkenin, bir de bu nedenle dünyaya tahakküm edeceği bir başka endişe kaynağı. Neyse ki Trump’ın FED Para Kuruluna atadığı ve eğer seçilseydi FED başkanı olarak, Jerome Powell’ın yerine getireceği Judy Shelton’ın altına dönüş söylemleri ABD de bile pek itibar görmedi. 

“Sarı Lira” Türkiye’de Altına Hücum Felaketi Yaratır

Recep’in*elinin tersiyle ittiği“Sarı Lira” Türkiye’nin gündemine yeniden İran’la yapılan ticaretle girdi. Swift kanalları tıkanan İran’ın sarrafiye ile yaptığı ödemeler, bir dönem karşılığı gözükmediği için bir ekonomi bakanımızı bile hayretlere düşürmüştü. Ama benim altın ile ilgili ilk anılarım 1958 devalüasyonundan sonra Türk hükumetinin, ödeyemediği borçlarına karşı İngiltere’ye rehin gönderdiği altınlarla başlar. Bir de rehinden kurtarılan altınların, 1961 de geri getirilişini çok iyi hatırlarım. Bunun çok övünülmüştü. Çünkü Türkiye borcunu ödemiş ve altınını geri almıştı. Ama Sarı Lira’nın yeniden gündeme girmesi ihtimali bende, yukarıdaki çekincelere ilaveten bir kaç endişe daha yaratıyor: Bunlar, “altına hücum” ile Türkiye’de yeni çevre felaketleri yaratacak altın aramalarının artması; altın kaçakçılığına ve sahteciliğine meydan açılması,döviz rezervleri tükendiğinde borçlanmaların yine altın karşılığı yapılmaya başlanması ve 1958 i tekrar görmemiz. Umarım böyle bir şey olmaz. Ata Lira ziynet olarak önemli. “Reşat” sahtesi çıkana kadar bir değerdi. Ama “Recep Altını”nın ödeme aracı olarak Türkiye gündemine girmemesi iyi olur.

 

* Bir İstanbul Türküsü olan “Recebim”,gemilerde talim varken bahriyeli Recep’in, hilenin sikke altına bile karıştığı bir dönemde sevgilisinin verdiği Sarı Lirayı nasıl kabul etmediğini anlatır.İmparatorlukta nihayet Sultan Reşat zamanında en yüksek ayarlı sikke basılmıştır. Daha sonraları Suriye’de sahte Reşat altını basıldığını bazılarınız hatırlayacaktır.

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar