< < O “Özerklik” BİRAZ ZOR
 Bu sayfayı yazdır

O “Özerklik” BİRAZ ZOR

Yazan  25 Şubat 2014

Geçtiğimiz haftalarda BDP milletvekili Gülten Kışanak’ın elindeki haritanın Türkiye’nin sosyo-politik birlik ve bütünlüğünün yanı sıra enerji güvenliği açısından da irdelenmesi gerekmektedir. Söz konusu sözde “özerklik haritası” Türkiye’nin mevcut stratejik boru hatları ile ileride inşasına başlanacak başka boru hatlarının da içinden geçtiği veya geçeceği bölgeyi de içermektedir. Bu durumun ise kısaca anlamı yeni ortaya çıkacak olan bölge veya yapı, her neyse, Türkiye’nin enerjisinin veya daha net bir ifade ile Ankara’nın elektriğini ve doğalgazını istediği zaman kesebilecektir. Bölgedeki barajlar ve enerji kaynakları ise tamamen yine bölgede oraya çıkacak yapının iradesinde kalacaktır. Daha doğrusu İmralı’daki terör örgütü liderinin eline 100 bin kişilik bir ordu verilse dahi sahip olamayacağı bir güç teslim edilmiş olacaktır.

Birinci olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol ve Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hatlarının Gürcistan-Türkiye sınırı girişlerinin Kışanak’ın elindeki haritaya göre özerk bölge içerisinde kaldığı görülmektedir. BTC’nin sadece taşımacılığını yapan ve bu hattan kayda değer bir petrol ithalatında bulunmayan Türkiye için bu hattan ziyade, BTE hattı önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye, Azerbaycan’dan aldığı doğalgazı bu hat yoluyla temin etmektedir. Buna ilave olarak yapılması planlanan ve yakında inşaatı başlanacak olan TANAP doğalgaz boru hattının büyük bir bölümü de BTE hattına paralel olarak inşa edilecektir. Bu durumda Türkiye’nin Azerbaycan’dan aldığı bugün 4 milyar metre küp olan, ileride 10 milyar metre küp olacak gazın kaderi İmralı’nın eline mi bırakılacaktır?

İkinci olarak Türkiye’nin her yıl yaklaşık 9 milyar metre küp gaz satın aldığı İran doğal gaz boru hattının çok büyük bir bölümü yine sözde “özerk” bölge haritası içerisinde kalmaktadır. Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının yaklaşık %30’unu sağlayan bu hat Tebriz-Ankara hattı olarak da anılmaktadır. İran doğalgazını direkt olarak Ankara’ya taşıyan hattın zaman zaman PKK tarafından patlatıldığı bilinmektedir. Bu hattın korunması için boru hattı rotasına asker yerleştirme meselesini dahi düşünen Türkiye, bu durumda arık İmralı’dan mı hattın güvenliğinin sağlanmasını isteyecektir? Diğer yandan şu anda da çalışmaları devam eden bir başka 30 milyar metre küp kapasiteli İran-Avrupa doğalgaz boru hattının da Türkiye’den geçmesi planlanmaktadır. Bu bağlamda İranlı yetkililer pazarlıkları İmralı ile mi yapacaklar?

Üçüncü olarak Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının Türkiye’de olan kısmının neredeyse tamamı özerk bölge haritasının içerisinde kalmaktadır. Günümüzde Türkiye, petrol ihtiyacının büyük bir kısmını Irak kaynaklarından sağlamaktadır. Dolayısıyla bu durumda İmralı’ya istediği zaman Irak’tan Türkiye’ye gelecek petrolü kesebilme imkanını da verebilir. Bütün bunlara ilave olarak Barzani’nin Türkiye ile kurmaya çalıştığı dolaysız enerji ilişkisinin önündeki en önemli engelde ortadan kalkmış olacaktır. Barzani’nin direkt olarak kendi petrol boru hattını özerk içinde kalan kısma bağlama imkanı ortaya çıkacaktır.

Sonuç olarak Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında bulunan kaynaklarının haricinde en ciddi potansiyel enerji rezervlerinin Güneydoğu Anadolu bölgesinde olduğu bilinmektedir. Enerji Bakanı’nın bundan bir kaç yıl önce belirttiği üzere Türk mühendislerinin bölgede çalışmasına izin vermeyen PKK, bu durumda kendi petrol şirketini de kurabilir. Dünya üzerinde hiçbir ülke, bölge veya halk yoktur ki kafasına göre istediği gün “özerklik” ilan etsin. Bunun siyaset biliminde de tarihte de adı “İsyandır”. Türkiye’nin enerji güvenliğini katilliği tescilli bir adamın eline bırakmak, söz konusu bile olamaz.

Dr. Tuğçe Varol

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı