Bu sayfayı yazdır

Türk Akım’ı Donduruldu ve Rus Ordusu Suriye’ye Girdi: Tesadüf Mü?

Yazan  25 Eylül 2015

2002 yılında AKP’nin iktidara gelmesinin hemen ardından gelişmeye başlayan Türk-Rus enerji ilişkilerinde dönem içerisinde çeşitli projeler geliştirilmiştir. Konjonktürel olarak geliştirilen projelerden Samsun-Ceyhan petrol boru hattı ve Güney Akım doğalgaz boru hattı projelerinin gerçekleşememesi neticesinde, Ukrayna krizinin hemen ardından taraflar Vladimir Putin’in Türkiye’yi ziyareti sonrasında tüm dünyaya Güney Akım’ın yerine Türk Akım doğal gaz boru hattı projesinin başlatılacağını ilan etmişlerdir. Türk Akım’ı projesi ile Rusya’dan daha fazla gaz almaya ve bağımlılığını arttırmayı hedefleyen Ankara, projenin gerçekleştirilebilmesi ve inşaatın başlayabilmesi için elinden geleni yapmış olsa da 7 Haziran seçimleri sonrası Rusya, karşısında uluslararası hukuka uygun bir hükümet bulamadığı ve seçimleri, siyasi durumu istikrarsız bulduğu için projeyi durdurma kararı almıştır. Türk Akımı projesi için Gazprom tarafından ilan edilen son durumun hemen ardından ise eş zamanlı olarak Rus ordusunun ana hedefinin “şimdilik”, müttefiki Esad’ın yönetimindeki Suriye ordusuna destek olduğu bilinmektedir. Suriye krizinin başlamasının hemen ardından, iki farklı noktada birbiriyle karşı karşıya gelen Türk ve Rus dış politikaları, enerji politikaları söz konusu olduğunda daha üretken ve işbirliği odaklı çözüm yolları bulabilmişlerdir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat görüşmelerini sürdürdüğü Türk Akımı’nın dondurulması ve Rus ordusunun Suriye’ye girmesi, hem enerji hem de güvenlik konuları açısından çok da tesadüf gözükmemektedir. Bir başka ihtimal de 7 Haziran seçimlerinin hem Rus tarafının hem de Erdoğan’ın beklediği gibi sonuçlanması durumunda ve Gazprom’a Türk tarafından inşaatın başlaması için son izinlerin verilmesinin hemen ardından, Rus ordularının Suriye’ye zaten giriş yapacağıdır. Rus güvenlik güçlerinin sadece bir haftalık bir planla Suriye’ye giriş yapabilecekleri düşünülemeyeceğine göre, bu hareketin zaten planlandığı ve Erdoğan’ın Türk Akımı konusundaki sözlerini tutması beklentileri nedeniyle sadece biraz gecikmiş olduğu da ihtimal dahilindedir.

 

Türk-Rus Enerji İlişkilerinde Son Gelişmeler

Doğal gaz ve petrol ithalatında neredeyse %100’e yakın bir oranda dışarıdan ithalata bağımlı olan Türkiye’nin enerji güvenliğinin en önemli projelerinden birisi Rusya Federasyonu’dur. Ekonomik büyümesine ek olarak enerji ihtiyacı da büyümekte olan Türkiye’nin mevcut ithal ettiği 50 bcm’e yakın olan doğal gaz ithalatının 2030 yılına doğru 70 bcm’lere ulaşması beklenmektedir.[1] Satın aldığı doğal gazın yarıya yakın miktarı ile çevrim santrallerinin elektrik üretmesi ve %25’nin de direkt Türk sanayisi tarafından tüketildiği düşünülecek olursa, doğal gazın Türk ekonomisi açısından önemi görülmektedir. Diğer yandan enerji ithalatına olan bağımlılığı, Türkiye’nin bütçe açığının da en önemli kalemlerinden birini oluşturmaktadır. 2012 yılında Türkiye’nin enerji ithalatına ödediği miktar 60 milyar doları bulmuş, petrol fiyatlarının düşmesi sayesinde ise 2014 yılında miktar 54 milyar dolar olmak üzere gerçekleşmiştir.[2]

2014 yılında Türkiye, Rusya’dan 26.975 bcm doğal gaz ithal ederek toplam doğal gaz ithalat rakamının yarısından fazlasını Rusya’dan temin etmiştir. Rusya’dan sonra ise Türkiye’nin enerji ithalatı gerçekleştirdiği önemli kaynaklar 8.9 bcm ile İran, 6 bcm ile Azerbaycan ve 4.1 bcm LNG ile Cezayir olmuştur.[3] Rusya’dan gelen doğal gaz ithalatı ile ilgili olarak son yıllarda yaşanan bir başka önemli gelişme de Türkiye’nin Batı Hattı boru hattından aldığı Rus doğal gaz sözleşmesinin 10 bcm miktarını özel şirketlere bırakması ile ilgilidir. 2014 yılı içerisinde Rusya’dan doğal gaz ithal eden şirketler aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Tablo: 2014 Yılında Rusya’dan Doğal Gaz İthal Eden Şirketler ve Miktarları (bcm)

 

Akfel

2.158.92

Bosphorus Gaz

2.748.13

Shell Enerji

245.77

Avrasya Gaz

474.87

Enerco

2.365.23

BOTAŞ

39.297.88

Batı Hattı

946.31

Kibar Enerji

934.99

Toplam: 49.262.28*

* Ege Gaz’ın 90.59 LNG ithalat miktarı da dahildir.

 

Bu şirketler arasında 2.5 bcm ithalat kontratı bulunan Bosphorus Gaz ve 0.5 bcm kontratı bulunan Avrasya Gaz şirketlerine zaten ortaklığı bulunan Rus Gazprom şirketi son olarak da 2015 yılı başında 2.25 bcm kontratı bulunan Akfel Gaz şirketinin tüm hisselerini alabilmek için resmi makamlara bildirimde bulunmuştur.[4] Bu satışın da sonuçlanması ile birlikte Batı Hattı boru hattından Türkiye’ye gelen 10 bcm doğalgazın 5.25 bcm miktarı yine Gazprom’un ortak olduğu şirketler aracılığı ile getirilmiş olacaktır. Bir başka deyişle Rus Gazprom’un Batı Hattı boru hattından Türkiye’ye sattığı doğal gazın yarısı yine Gazprom tarafından satın alınmaktadır. Dolayısıyla Rusya’nın Türkiye doğal gaz sektörüne yavaş ve stratejik adımlarla girdiği görülmektedir.

Rus şirketi Rosatom tarafından Mersin-Akkuyu’da inşa edilmeye başlanan Türkiye’nin ilk nükleer santrali ile birlikte Rusya, Türkiye’nin nükleer sektörüne de adım atmıştır. 2020 yılında tamamlanması planlanan nükleer santralin neredeyse tamamı Rosatom şirketi tarafından karşılanacaktır. Proje Türkiye’de çeşitli tartışmalara yol açmakla birlikte, inşaatın ilk aşaması başlamış bulunmaktadır. Rus yakıtı ile çalışacak olan Akkuyu nükleer santralinin yine kullanılmış olan yakıtı da Türkiye’de bırakılmayarak, işlenmek üzere Rusya’ya taşınacaktır. Nükleer atıkların nasıl taşınacağı konusu ise başka tartışmalar yaratmış ve atıkların gemi yoluyla Türk Boğazlarından taşınacağı endişelere yol açmıştır.[5]

Sonuç olarak son 10 yılda Türk ve Rus enerji ilişkilerinin gelişmesi ithalat ve ihracat rakamlarında da büyümeye yol açılmıştır. 2004 yılında Rusya’dan yapılan ithalatın miktarı  milyar dolar ve ihracat miktarı da 1.85 milyar dolar iken 2014 yılında ithalat 25.288 milyar dolara ve ihracat da 6 milyar dolara yükselmiştir.[6] Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı enerji kalemlerinin giderek artması neticesinde de Türkiye ve Rusya arasındaki ticari denge giderek Rusya lehine büyüme kaydetmekte ve Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını arttırmaktadır. Son olarak Rusya tarafından geliştirilen Türk Akımı doğal gaz boru hattı projesinin gerçekleşmesi durumunda ise Türkiye’nin satın almayı taahhüt ettiği ilave 16 bcm gaz nedeni ile Türkiye’nin ithalat ve bağımlılık oranlarının daha da artması beklenmektedir.

 

Türk Akımı Nedir?

Rusya’nın 2007 yılında geliştirdiği ve Ukrayna’yı bypass etmeyi planlayan Güney akım projesi Rusya’nın Karadeniz’deki kıyısından başlayarak Karadeniz’in altından geçtikten sonra Bulgaristan topraklarından Avrupa piyasasına giriş yapmayı hedefliyordu. 63 bcm gaz taşıma kapasitesi olan projenin inşaatının gerçekleştirilebilmesi için Türk Hükümeti’nin de gerekli resmi izinleri vermesi gerekiyordu. Türk tarafının bu süreci doğal gaz fiyatında indirim pazarlığına çevirmesine rağmen beklenen indirim alınamasa da Ankara gerekli izinleri verdi. Ukrayna krizinin ortaya çıkması ve Avrupa Komisyonu’nun Gazprom aleyhine başlattığı davalar sonucu Vladimir Putin çok kritik bir strateji değişikliği yolunu seçerek Türk Akımı projesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilmesinin ardından Ankara’da ziyaret ettiği sırada ilan etti.

Maliyeti 20 milyar doları bulması beklenen Türk Akımı botu hattı projesinin de aynı Güney Akım gibi 63 bcm olması planlanmaktadır.[7] İlk kez kamuoyuna duyurulduğunda mevcut bulunan Türkiye-Rusya arasındaki Mavi Akım’a paralel inşa edileceği düşünülen hattın daha sonra Rusya’nın Karadeniz kıyısından başlayarak Türkiye’nin Trakya bölgesindeki Kıyıköy sahilinden giriş yapacağı duyurulmuştur. Büyük bir doğalgaz stratejisinin sadece ilk ayağını oluşturan Türk Akımı doğalgaz boru hattının ikinci aşaması Vladimir Putin’in de ilan ettiği üzere Trakya’da inşa edilecek olan 50 bcm kapasiteli doğalgaz deposudur. Üçüncü aşaması ise Yunanistan’a doğru uzanacak Türk Akımı’nın Avrupa pazarına girmesidir.

 

Harita 1: Türk Akım’ı Doğal Gaz Boru Hattı

Kaynak: http://www.gazpromexport.ru/en/projects/6/

 

Türk Akım’ı projesinin gündeme gelmesinin hemen ardından Türkiye tarafının projeden ne kadar hisse alacağı, Trakya’da ki deponun nerede inşa edileceği, hatta Türkiye’nin depoya ortak olup olmayacağı konuşmaları yerine Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğalgazda ne kadar indirim alacağı konuşulmaya başlanmıştır.[8] Vladimir Putin liderliğindeki Rus enerji stratejisi 50 yıllık planlar yaparken, esasında Türk Hükümeti Başbakanı’nın sorumluluğunda olan ancak Türkiye’deki siyasi istikrarsızlık nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yönetilen Türkiye enerji güvenliği, ancak bir sonraki senenin doğal gaz faturasını düşünmektedir. Rusya tarafından olukça iyi değerlendirilen fiyat pazarlıkları neticesinde bir yandan Türkiye tarafı oyalanmış, diğer yandan ise Vladimir Putin, Yunanistan’ın yeni Başbakanı Çipras ile Türk Akımı’nın Yunanistan topraklarından devam etmesi için görüşmeler gerçekleştirmiştir. Halbuki Gazprom CEO’su Alexei Miller projenin ilk telaffuz edildiği günlerde son derece net tarihlerden bahsetmiştir ki, Miller’a göre; Türk Akımı’ndan ilk doğal gaz sevkiyatına Aralık 2016’da başlanacaktı.[9]

Türk Akımı projesinin ilk aşaması olarak Türkiye’nin satın alacağı açıklanan 15.75 bcm gazın 2016 sonunda Türkiye’ye ulaştırılması hedeflenirken bir yandan da sonuçsuz kalan fiyat pazarlıkları devam etmiştir. Kısacası Türkiye, milyarlarca dolar fatura ödeyeceği Rus şirketi ile henüz anlaşamamışken, Gazprom CEO’su Türk Akımı inşaatının başladığını ilan etmiştir.[10] Böylelikle Türkiye, %30 ortağı olduğu TANAP boru hattı ile Türk Akımı projesinin jeopolitik anlamda birbirine rakip hale gelmesine sebep olmuştur. Baştan sona acemilik ile sürdürülen Türk Akımı müzakerelerinde Türkiye, Rusya’nın “Yeni Ukrayna’sı” olma tehlikesi ile karşı karşıya gelmiştir. Ukrayna’yı bypass etmek için planlanan Güney Akım projesinin Türk Akımı projesine revize edilmesinin ardından geçiş ve depolama hattı olan Türkiye’nin seçildiği anlaşılmaktadır. Ancak hem boru hattına hem Türkiye’deki 50 bcm’lik dev depoya tamamen Rus şirketinin hakim olması ve üstüne üstlük Türkiye’nin Rusya’dan aldığı gaz miktarının artması Türkiye’nin kaçınılmaz olarak Rusya’ya enerji bağımlılığının artması anlamına gelecektir. Bunlara ilave olarak Türkiye, Rusya’nın Türkiye’deki mal varlığını koruma istekleri (Türk karasularındaki boru hattı, 50 bcm depolama tesisi ve Akkuyu Nükleer Santrali) ile de karşı karşıya kalacaktır ki, Türk siyaseti ve enerji güvenliği karar alıcıları bu konuları henüz telaffuz dahi etmemişlerdir.

Türkiye’nin Türk Akımı projesindeki stratejisi o kadar yanlıştır ki, TANAP projesinden sadece 6 bcm doğalgaz alacak olan Türkiye’nin neden Azerbaycan’dan daha fazla doğal gaz almak seçeneği yerine ısrarla Rusya seçeneğine yoğunlaştığını anlamak çok zordur. Rusya’dan daha fazla gaz alma seçeneğinin tercih edildiğini kabul ettiğimizde ise neden Türk Hükümeti Türk enerji şirketleri için Rusya’dan ayrıcalıklar, yatırım ve ortaklıklar talep etmez? Örnek olarak bugün ABD ekonomik yaptırımları altındaki Rusya’da sırf ABD’li ExxonMobil doğal gaz alanında çalışabilsin diye yaptırımlar doğal gaz sektörünü etkilemeyecek şekilde dizayn edilmiştir. Son olarak 2015 yılı 7 Haziran genel seçimlerine Türk Hükümeti, Türk Akımı için son gerekli izinleri imzalamadan ama imzalayacağına dair taahhütlerde bulunarak girmiştir.

 

Seçim Sonrası Türk Akımı’nda Gelişmeler

7 Haziran Türkiye Genel Seçim sonuçlarına göre tek başına iktidar olmasını sağlayacak milletvekili sayısını yakalayamayan, 2002’den itibaren birinci parti olarak Türkiye’yi yöneten AKP Genel Başkanı Davutoğlu, partisinin birinciliğini ilan ederken, Vladimir Putin tamamen taktiksel olarak seçim gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak tebrik etmiştir. Seçimlerde meydan meydan gezerek tarafsız olması gerekirken, “partisi” için milletvekili isteyen Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırı yönetimi Türk siyasi rejimini kitlemiştir. Birinci olan kendi partisine (AKP) hükümet kurması için yetki veren ancak pek çok yerde de seçimlerin “yenilenmesi”[11] gerektiğini belirten Erdoğan, ikinci olan partiye (CHP) hükümet kurma yetkisi vermemiştir. Esasınsa Orta Asya tipi bir lidere dönüşen ve Türk siyasi rejimini de tamamen bir “tek adam” rejimine çevirmeye çalışan Erdoğan, Putin’in kendisini araması sonrası Bakü’de enerji konularını konuşmak üzere Putin’le sözleşmişlerdir.

Seçimlerden sadece beş gün sonra 12 Aralık tarihinde Bakü’de buluşan Putin ve Erdoğan liderliğindeki Türk ve Rus heyetleri kapalı kapılar ardında enerji konularını konuşmuşlardır.[12] Öncelikle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak Türk enerji güvenliği ve politikaları ile ilgili karar almak adına bir yetkisi olmamakla birlikte, görüşmeye geç gelen Putin’in görüşmeden hiç tatmin olmadığı ve hayal kırıklığı yaşadığı anlaşılmıştır.[13] İki tarafı da memnun etmeyen görüşmenin hemen arkasından ise aslında Türk Akımı ile ilgili sıkıntıların yaşandığı anlaşılmıştır. Seçimlerden çok kısa süre önce Türk Akımı ile ilgili açıklamalarda bulunan Rus Başbakanı Medvedev, projenin ciddi yasal düzenlemeye ihtiyacı olduğunu belirterek, “Tüm dokümanlar hazır. Bu açıdan her şey güzel. Türk yönetimi ile prensipte tüm anlaşmalar sağlandı” demiştir.[14] Seçimden hemen sonra açıklamada bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türk Akımı’nın henüz Meclis onayından geçmediğini belirtmiştir.[15] 7 Haziran seçimlerinden istediği çoğunluğu ve milletvekili sayısını yakalayamayan Erdoğan, muhtemeldir ki Bakü’de Putin’e gerekli izinleri veremeyeceklerini açıklamıştır. Daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis’teki milletvekillerine Türk Akım’ını onaylatamayacağını belirtmiştir.

Tam da o günlerde Rusya önce Yunanistan ile Türk akımı projesinin Yunanistan’a uzatılması için gerekli protokolleri imzalamıştır. İmzalanan protokole göre 47 bcm kapasiteli Türk Akım’ı boru hattı Yunanistan’a giriş yapacak ve bu noktadan itibaren boru hattının adı “Güney Avrupa Doğal Gaz Boru Hattı” olacaktır. Yine protokole göre ise Rus ve Yunan tarafların boru hattı şirketinde eşit hisseleri olacak, boru hattının finansmanı önce Rusya tarafından tedarik edilecek ve Yunanistan sonra gerekli masrafı ödeyecektir.[16] Görüldüğü üzere ekonomisi batmış, maaşlarını ödeyemeyen ve bankamatiklerinde para bulunmayan Yunanistan, Rusya ile boru hattına eşit şekilde ortaklık anlaşması yapabiliyor ve üstelikte ödemesini daha sonra yapmak üzere anlaşabiliyor. Türk tarafının ise aklına bir türlü Türk Akım’ına ortak olmak gelmiyor. Buna ilave olarak 18 Haziran tarihinde Rusya, Alman E.ON, İngiliz-Hollandalı Shell ve Avusturyalı OMV Şirketi ile mevcut bulunan Kuzey Akım hattına paralel olarak Kuzey Akım II hattını inşa etmek üzere anlaşmaya varmıştır. Mevcut Kuzey Akım gibi Kuzey Akım II’nin de 55 bcm kapasiteli olması ve 2019-2020 yılları arasında tamamlanması planlanmaktadır.[17] Böylece enerji oyununda sürpriz hamlelerden hiç çekinmeyen Kremlin kendine Ukrayna’yı bypass etmek için yeni bir yol bulmuştur.

Türk Akımı ile ilgili ise önce ilk izinlerin verildiği duyurulmuştur ki bunu hangi Türk yetkilisi veya hangi resmi kurumun verdiği belirtilmemiştir ve tamamen ayrı bir hukuki araştırma konusu olmalıdır.[18] İlk iznin verilmesinin üzerinden sadece bir hafta sonra ise Rus Enerji Bakanı Alexander Novak, Rusya ve Türkiye arasında hükümetlerarası anlaşma imzalanmadan Türk Akımı boru hattı projesinin inşaatına başlanılamayacağını belirtmiştir.[19] Bir de bu açıklamaya Medvedev’in “Türkiye’de kurulacak yeni hükümetle Türk Akım’ını imzalayacağız” açıklaması eklenecek olursa Rus tarafına önce seçimlerden sonra ve ardından ise hızla kurulacak yeni hükümetle gerekli imzaların atılacağı vaadi verildiği anlaşılmaktadır.[20]

Ağustos ayı boyunca da devam eden imza ve fiyat indirme pazarlıklarının neticesini, projeyi daha önce de basına ilk duyuran Rus tarafı açıkladı: Türk Akım’ı ertelendi. Gazprom Başkan yardımcısı Aleksandr Medvedev, Türk Akımı’nın ertelenmesi ile ilgili olarak Türkiye’deki siyasi krizi sebep gösterdi.[21] Türkiye ise bir türlü anlaşamadığı doğal gaz indirimi nedeniyle artık Rusya ile tahkim sürecine doğru yaklaşmaktadır. Bu durum da acaba Türkiye ve Rusya arasındaki enerji balayı, Erdoğan’ın ve partisinin güç kaybetmesi üzerine bitiyor mu sorularını getiriyor? Bir başka nokta ise Türk-Rus enerji ilişkileri neden Erdoğan üzerinde odaklı ve Erdoğan siyasetten ayrılsa bile devlette esas olan devamlılıktır gereği bir istikrar yok? Bu soruların cevaplarına Erdoğan sonrası dönemde cevap bulunmaya çalışılacaktır.

 

Rus Ordusu Suriye’de

Türkiye ile Rusya’nın dondurulmuş bir vaziyette bir türlü anlaşamadıkları bir konu varsa, o da başından itibaren Suriye meselesidir. Bu bağlamda, Erdoğan ve Putin arasındaki enerji işbirliği anlaşmaları arasında düşük düzeyde geçen Suriye anlaşmazlığında, Türkiye ile Türk Akımı projesini erteleyen Rusya açısından yeni bir dönem açılıyor olabilir. 15 Eylül tarihli aşağıdaki haritada yeşil olarak gösterilen noktalar Suriye’de Rus askerlerinin bulunduğu bölgeleri göstermektedir.

 

Harita 2: Suriye Rejimi ve Müttefiklerinin Pozisyonları, 14 Eylül 2015

Kaynak: Chris Kozak, “Posture of Syrian Regime and Allies, September 14, 2015”i Institute Fort he Study of War, 14 Eylül 2015, http://www.understandingwar.org/backgrounder/posture-syrian-regime-and-allies-september-14-2015

ABD’nin Suriye’deki askeri varlığına dair endişelerini belirtmesiyle birlikte Rus askerlerinin Suriye’de konuşlanmaya başlaması resmiyet kazanmış oldu. Rusya’nın Suriye’ye askeri destek göndermesinin kendine göre pek çok sebebi bulunmaktadır. Öncelikle halen Kremlin’e göre Esad rejimi iktidarda kalmalıdır, yerine daha uygun bir aday ya da sistem bulunmamaktadır. Diğer yandan ise Rusya ve Orta Asya’dan da binlerce aşırıcılık yanlısı grupların IŞİD’e katıldığı bilinmektedir ve Rusya, bu grupların kendisi için tehdit oluşturmasından endişelenmektedir. Suriye’ye ulaşan askerler ve askeri teçhizatlar ise Rusya’nın Karadeniz’deki Novorossiysk limanından yola çıkmışlar ve Türk Boğazlarını geçerek Suriye’ye varmışlardır.[22] Özbay’ın da belirttiği gibi Ağustos ayı ortalarından itibaren başlayan Rusya’nın Suriye’ye askeri yardımının Türkiye’nin gözünden kaçması pek olası gözükmemektedir.[23]

Böylelikle birbirlerinin varlıklarından hiç hoşlanmasalar da Rus ve ABD güçleri, Suriye topraklarında aynı amaç uğruna bulunmaktadır: IŞİD’i yok etmek. Ancak iki tarafın anlaşamadığı nokta olan Esad rejimi halen Suriye’nin tek otoritesi olarak Şam’da bulunmaya devam etmektedir.[24] Henüz Suriye’de savaşa katılmayan Rus askerlerinin çarpışmalara katılıp katılmayacağına dair bir soruya cevap veren Kremlin sözcüsü; eğer Şam davet ederse Rusya askerlerini savaştırmayı düşünür, cevabını vermiştir.[25] Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ağustos başındaki sözlerini hatırlatmakta yarar var. Erdoğan, Ağustos’ta verdiği bir mülakatta Putin’in Esad’ı desteklemekten vazgeçtiğini iddia etmiştir. Erdoğan, bu izlenimi ise Putin ile Bakü’deki görüşmeden sonra edindiğini belirtmiştir.[26] Bu bağlamda ya Putin, Erdoğan’a yanlış izlenim verdi, ya Erdoğan, Putin’i yanlış anladı, ya Türk istihbaratı Erdoğan’a doğru bilgi vermiyor ya da Erdoğan aslında ne olduğunu çok iyi biliyor ama bunun tam tersini söylüyor.

 

Sonuç

2002 yılından itibaren Erdoğan ve Putin arasındaki kişisel ilişkilerin de etkisi ile gelişen enerji ilişkilerinde Türk Akımı’nın ertelenmesi ile birlikte Türkiye enerji güvenliği açısından zor bir döneme giriliyor olabilir. Rus dış enerji politikası ve stratejisini iyi okuyamayan Erdoğan ve enerji politikaları ekibi, doğal gaz fiyatında indirim odaklı politika üretmekten öteye gidememektedir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması ve artık Türkiye enerji politikalarını yönetmeye yetkisi olmamasına rağmen Putin’e verdiği taahhütler nedeniyle Türk Akım’ı ertelenmek durumunda kalmıştır.

Putin yönetimindeki Rus enerji politikasının en önemli özelliğini bu noktada hatırlatmakta yarar görülmektedir. Boru hatları politikaları bizzat Kremlin ve Kremlin’e yakın şirket CEO’ları tarafından verildiği için projelerde hızla değişiklik ya da revizyon yapılabilmektedir. Kremlin kolaylıkla Güney Akım projesini, Türk Akımı’na değiştirebilmekte, Kuzey Akım projesine Kuzey Akım II projesini ekleyebilmektedir. Bu bağlamda Türk Akımı projesinin Türkiye’de kurularak yeni hükümetle devam etmesi ihtimali olduğu gibi Türk Akımı’nın Bulgar-Yunan Akım’ı projesi olarak değiştirmesi de mümkündür. En nihayetinde Avrupa’nın ihtiyacı olan doğal gazın önümüzdeki yıllarda bir şekilde Avrupa’ya giriş yapması gerekmektedir.

Dünya tarafından dikkatlice izlenen Türkiye’de gerçekleştirilen 7 Haziran Genel Seçimi ve sonuçları dolayısıyla statüsünü ve gücünü tartışılır hale getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimler sonrası aradığı desteği en çok Rus Devlet Başkanı Putin’den beklemiştir. Ancak beklenen gerçekleşememiş ve Putin, Suriye’de yeni askeri üsler inşa etmeye başlamış ve gerekirse savaşmaya hazır olduklarını ima etmiştir. Böylece Türkiye, güney cephesinde PKK-YPG, IŞİD, Suriye Ordusu, İran destekli gruplar, Rus ordusu ve ABD hava destekleri ile karşı karşıya gelmiştir. Sonuç olarak eğer 7 Haziran seçimleri sonucu Erdoğan’ın partisi istenen milletvekili sayısı yakalayabilseydi, meclis muhtemeldir ki Türk Akımı için gereken izin süreçlerini hızlıca tamamlayacaktı ve ardından Rus askerleri yine Suriye’ye gönderilecekti. Ancak Erdoğan tarafının Putin’i seçim sonrasında ikna etmesi süreci nedeniyle Rus askerinin Suriye’ye çıkışı biraz gecikmeli olarak gerçekleşti. Her ne kadar Erdoğan’ın beklentisi Putin’in Suriye politikasının değiştiği yönünde olsa da Rusya, Suriye konusunda başından beri olan tutumunu değiştirmemektedir. Erdoğan dönemi dış politikası uygulamalarında bir tek Çin ordusu ile karşı karşıya gelmeyen Türkiye güvenlik ve enerji politikaları, bundan böyle yepyeni ve zor bir döneme girmektedir.


[1]2014 Yılı BOTAŞ Sektör Raporu, s.13, http://www.botas.gov.tr/icerik/docs/sektorrapor/sr2014.pdf

[2]A.g.e.

[3]EPDK, 2104 Doğal Gaz Piyasası Sektör Raporu, VI, http://www.epdk.org.tr/documents/dogalgaz/rapor_yayin/DPD_RaporYayin2014.pdf

[4]Recep Erçin, “Türkiye Doğalgaz Pazarına Rusya Hakim Olacak”, Aydınlık, http://www.epdk.org.tr/documents/dogalgaz/rapor_yayin/DPD_RaporYayin2014.pdf

[5]Milliyet, “Kullanılmış Nükleer Yakıtlar Rusya’ya Taşınacak”, 15 Nisan 2015, http://www.milliyet.com.tr/kullanilmis-nukleer-yakitlar-rusya/ekonomi/detay/2044463/default.htm

[6]Kaynak: TUİK

[7]Merve Erdil, “İşte Türk Akımı, Hürriyet, 5 Aralık 2014, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27697527.asp

[8]Hürriyet, “Rusya’dan Çok Önemli Türkiye Açıklaması”, 12 Aralık 2014, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27759115.asp

[9]Hürriyet, “Türk Akımı’ndan İlk Doğal Gaz Aralık 2016’da”, 27 Ocak 2015, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/28061245.asp

[10]Hürriyet, “Türk Akımı’nın İnşa Aşamasına Başlandı”, 8 Mayıs 2015, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/28953628.asp

[11]TRT, “Seçimlerin Yenilenmesine Karar Verildi”, 24 Ağustos 2015, http://www.trthaber.com/haber/gundem/secimlerin-yenilenmesine-karar-verildi-200178.html Erdoğan, erken seçim yerine bu kavramı kullanmıştır. Yenilenme daha çok bir önceki seçimin geçersiz sayılması anlamına gelmektedir.

[12]RT, “Putin & Erdogan Discuss Energy Projects in Azerbaijan Closed-Door Talks”, 13 Haziran 2015, https://www.rt.com/news/266983-putin-erdogan-talks-azerbaijan/

[13]Paul J. Saunders, “Putin ve Erdoğan’ın Gergin Görüşmesi”, Al-Monitor, 19 Haziran 2015, http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2015/06/putin-erdogan-angry-azerbaijan.html#

[14]Enerji Günlüğü, “Medvedev: Türk Akım’ının Ciddi Yasal Düzenlemeye İhtiyacı Var”, 3 Haziran 2015, http://enerjigunlugu.net/medvedev-turk-akiminin-ciddi-yasal-duzenlemeye-iht_13892.html#.VgGie3i7NTc

[15]Enerji Günlüğü, “Yıldız: Türk Akım’ı Henüz Meclis Onayından Geçmedi”, 10 Haziran 2015, http://enerjigunlugu.net/yildiz-turk-akimi-henuz-meclis-onayindan-gecmedi_14005.html#.VgGrK3i7NTc

[16]RT, “Russia, Greece Sign €2 bn Deal on Turkish Stream Gas Pipeline”, 19 Haziran 2015, http://www.rt.com/business/268279-russia-greece-turkish-stream/

[17]Dmitry Zhdannikov ve Denis Pinchuk, “Russia’s Gazprom to Expand Natural Gas Pipeline with E.ON, Shell, OMV”, Reuters, 18 Haziran 2015, http://uk.reuters.com/article/2015/06/18/energy-gazprom-pipeline-idUKL5N0Z42OB20150618

[18]Hürriyet, Türk Akım’ına İlk İzin Verildi”, 22 Haziran 2015, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/29353989.asp

[19]Mynet, “Rusya Enerji Bakanı Novak’tan ‘Türk Akımı’ Açıklaması”, 29 Temmuz 2015, http://www.mynet.com/haber/dunya/rusya-enerji-bakani-novaktan-turk-akimi-aciklamasi-1941898-1

[20]Bugün, “Medvedev: Kurulacak Yeni Hükümetle Türk Akım’ını İmzalayacağız”, 24 Temmuz 2015, http://www.bugun.com.tr/dunya/rusya-imza-icin-yeni-hukumeti-bekliyor-1750980.html

[21]Enerji Günlüğü, “Türk Akım’ı Ertelendi”, 14 Eylül 2015, http://enerjigunlugu.net/turk-akimi-ertelendi_15296.html#.VgG2pXi7NTc

[22]BBC. News, “Russian Troops ‘Fear Secret Syria Mission”, 18 Eylül 2015, http://www.bbc.com/news/world-europe-34290115

[23]Fatih Özbay, “’Suriye Expresi’, Türkiye-Rusya İlişkileri Nasıl Etkiler?”, Politika, 13-19 Eylül 2015, s.30.

[24]Dion Nissenbaum, “Russia Expands Military Presence in Syria, Satellite Photos Show”, The Wall Street Journal, 22 Eylül 2015, http://www.wsj.com/articles/russia-expands-military-its-presence-in-syria-satellite-photos-show-1442937150

[25]US.News, “Russia Says It Will Consider Sending Troops to Syria if Damascus Asks For Them”, 18 Eylül 2015, http://www.usnews.com/news/world/articles/2015/09/18/russia-if-syria-asks-us-to-send-troops-well-consider-it

[26]Sputnik, “Turkey’s Erdogan Claims Putin Changing Stance on Syria”, 3 Ağustos 2015, http://sputniknews.com/politics/20150803/1025347364.html

Dr. Tuğçe Varol

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı