ABD'nin Yeni IŞİD Stratejisi; Teröristleri Yerinde İmha
 Bu sayfayı yazdır

ABD'nin Yeni IŞİD Stratejisi; Teröristleri Yerinde İmha

Yazan  29 Mayıs 2017

ABD Savunma Bakanı Jim Mattis katıldığı bir televizyon programında bir süredir kulislerde konuşulan ABD'nin yeni IŞİD stratejisini birinci ağızdan açıkladı. Yeni IŞİD stratejisi çoğunluğu yabancılardan oluşan IŞİD teröristlerinin bulundukları yerlerden kaçmaya zorlanması ya da püskürtülmesi yerine teröristlerin bulunduğu yerlerin etrafının sarılarak kaçmalarına fırsat vermeden imha edilmeleri esas alınacak.

Mattis bunun gerekçesini ise şöyle açıkladı: Çatışma alanından kaçan yabancı teröristler gerek dönecekleri kendi ülkelerinde ya da transit geçişte kullanacakları ülkelerde büyük güvenlik tehdidine neden olmakta, o ülkelerde kamu düzenini ve vatandaşların güvenliğini tehdit etmekte, terör saldırıları gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla bundan sonra IŞİD'le mücadele stratejisinin temelini tehdidi yerinde bertaraf etmek yani teröristleri bulundukları yerde imha etmek, orada durdurmak oluşturacaktır. Yabancı teröristlerin Kuzey Afrika, Avrupa, Amerika ve Asya'ya dönmelerine izin verilmeyecektir.

ABD Savunma Bakanı Mattis'in bu keskin strateji açıklamasının ipuçları NATO ve G7 zirvelerinden sonra yapılan açıklamalara yansımıştı. 25 Mayıs'ta Brüksel'deki NATO zirvesinde NATO'nun IŞİD karşıtı koalisyonun bir üyesi olması kararı alınmış, NATO'nun IŞİD'e karşı yürütülen operasyonlara ağırlıklı olarak istihbarat ve eğitim desteği verileceği ifade edilmiş, bunun NATO'nun aktif olarak operasyonlara katılacağı anlamına gelmediği belirtilmişti. Ancak alınan karar NATO kuvvetlerinin fiilen operasyonlarda rol almasına da engel teşkil etmiyor ve ucu açık bir karar olarak ortada duruyor.  NATO'nun da koalisyon üyesi olmasıyla IŞİD'e karşı operasyonların yoğunlaşacağının sinyalleri verilmiş oluyordu.

NATO zirvesinin hemen sonrasında İtalya'da yapılan G7 zirvesi sonrasında ise "Terörizm ve Aşırıcılık Şiddetiyle Mücadele" başlıklı ortak açıklamada ise Mattis'in ifadeleri kadar net imhadan bahsedilmese de Irak ve Suriye'de IŞİD saflarında savaşan yabancı teröristlerle mücadelede istihbarat, cezalandırma, yakalama vs bağlamında nasıl işbirliği yapılması konusu detaylı olarak açıklanmış, adeta yabancı teröristler dönmese çok iyi olur denilmişti.

Bu gelişmeler ve son olarak ABD Savunma Bakanı Mattis'in yeni IŞİD stratejisinin temeli olarak yaptığı açıklamalar, bugüne kadar Batı'nın taşeron olarak kullandığı IŞİD'in yabancı teröristlerinin kendi ülkelerinde tehdit oluşturmaya başladığının görüldüğüne de işaret etmektedir.  Bu nedenle yeni strateji değişikliğinin görünür gerekçesinin  tehdidin yayılmadan yerinde bertaraf edilmesi olduğunu söyleyebiliriz.       

ABD'nin yaklaşık 3 yıl sonra böyle bir strateji değişikliğine gitmesinin ana sebebi olarak Irak ve Suriye'de savaşan yabancı teröristlerin artık Irak ve Suriye'yi terk ederek ülkelerine dönmeye ve çatışma bölgelerinden kaçmaya başlamaları olduğu ifade ediliyor. Son aylarda özellikle Avrupa ülkelerinde artan IŞİD'in yalnız kurt ya da uyuyan hücre teröristlerinin saldırıları bu tehdidi açıkça ortaya koyuyor. Nitekim son iki ayda sadece İngiltere'de iki büyük saldırı oldu, son Manchester saldırınsa 22 kişi öldürülmüş 59 kişi de yaralanmıştı.

ABD'nin böyle bir strateji değişikliğini bir diğer nedenin de Suriye'de Rakka ve Deyr ez Zor operasyonları olduğu söylenebilir. Aslında Rakka'daki IŞİD'li teröristlerin önemli bir kısmının YPG ile de anlaşarak bir şekilde Rakka'yı terk ettiği ve Deyr ez Zor'a kaçtıkları da biliniyor. Musul'da operasyonun son aşamaya geldiği, Suriye'de sadece Deyr ez Zor bölgesinin IŞİD elinde olduğu bir dönemdeki teröristlerin imhasını öngören yeni IŞİD stratejisinin zamanlaması da bu anlamda dikkat çekici. ABD açıkladığı bu yeni stratejiyle Irak ve Suriye'de sığınacak başka yerleri kalmayan teröristlere Kuzey Afrika (özellikle Libya), Yemen ve Asya'ya kaçmaları için bir mesaj vermiş olabileceği de akla gelmektedir.

Diğer taraftan, ABD liderliğindeki koalisyonun bu şehirlerin IŞİD'ten temizlenmesi operasyonlarına Rusya ve Suriye'nin müdahil olmasını önlemek için "bu şehirlere yönelik operasyonu biz başlattık, operasyonun planlarının ve ahenginin bozulmaması için ve şehirlerin tam olarak çevrelenerek operasyonun başarıya ulaşabilmesi için koalisyon dışı diğer güçleri bu bölgelerden uzak tutmayı, nihayetinde de IŞİD sonrasında kontrolün kendilerinde olmasını sağlamayı hedeflediği görülmektedir. Suriye'nin güneyinde İsrail/Ürdün sınırı boyunca Irak sınırına kadar olan bölge ve Fırat'ın doğusunu kontrol edecek ABD liderliğindeki koalisyon Şam yönetimiyle Bağdat yönetiminin fiziki irtibat kurmasını da engellemeye çalışıyor. Bu kamuoyunda biline şekliyle İran'ın Şii hilal ya da Şii koridorunu kesilmesi anlamına da geliyor. ABD'nin bu stratejinin başarılı olduğunu görmesi halinde benzer stratejiyi özellikle Libya'da da uygulayabileceğini söyleyebiliriz.