Bu sayfayı yazdır

Elimizle Gelen Çifte Bela

Yazan  22 Temmuz 2013

Haberlere göre, El Kaide/Nusra ve PKK/PYD Suriye’de devlet kuracakmış. Nusra’nın Ramazan Bayramı’nda, PYD’nin ise daha önce bağımsızlığını ilan etmesi bekleniyormuş. Bu sebeple, Suriye’nin kuzeyinde 3 gündür şiddetli çatışmalar yaşanıyormuş. Rasulayn kasabası PYD’nin kontrolüne geçmiş. 900 kilometre uzunluğundaki Suriye sınırımızın önemli bir kısmı PKK/PYD hakimiyetine girmiş. Karayılan,  “Bütün gücümüzle PYD’nin yanındayız”  demiş. Bu vahim gelişmelerin Türkiye bütünlüğünü tehdit etmediğini hiç kimse iddia edemez. ABD’nin  “Büyük Kürdistan” için hazır hale getirdiği Kuzey Irak ayağına, Türkiye ve Suriye ayağını da hazırladığı açıkça görülüyor.  “Büyük Orta Doğu ve Genişletilmiş Afrika Projesi” ve ellerde dolaşan haritası aynen bunu göstermiyor mu?

Dünya gerçekleri ile Türk Milletinin hak ve menfaatlerini dikkate almayan, ideolojik şartlanmalara ve ham hayallere dayanan siyasetin ülkemizi getirdiği yer, maalesef burasıdır. Bir şeyler elde edeceği vehmiyle, Esat yönetimini devirmek üzere emperyal güçlerle ve rejim muhalifleriyle işbirliği yapan, topraklarımızı dünyanın en  kanlı terör örgütlerine açan,  siyasetin  iflas hikayesi böyle.  Bu tablo her şeyden önce,  emperyalist güçlere, İsrail’e ve PKK’ya yaramaktadır. Sınırımızda  PKK  veya Nusra Özerk Yönetimi’nin kurulması bütün bölgenin ciddi bir kaosa sürüklenmesi demektir.

Peki bu vahim durum karşısında, acaba siyasi iktidar ne yapıyor? Görebildiğimiz kadarıyla hiçbir şey yapmıyor. Herhangi bir açıklaması da yok. Öyleyse gündeminde ne var? Bunun  cevabı da şöyle:

Birinci sırada; “Gezi Parkı”   konusu var. Sadece her gün verilen beyanatlarda değil, uygulamada da böyle. Yürüyüşe katılanlar, evlerden ve öğrenci yurtlarından toplanıyor. Hayatını kaybeden yurttaşlarla ilgili açıklamalar ve adli soruşturmalar ise, yürek burkan cinsinden.

İkinci sırada; Mısır, yani Mursi ve demokrasi (!) meselesi var. Bu uğurda suçlanmadık ülke ve çevre bırakılmadı. Türkiye’mize karşı öfke ve husumeti çekecek ve yalnızlaştıracak bir üslup tercih ediliyor.

Üçüncü sırada; Teröristbaşı ve PKK elebaşlarının küstahlıklarına ve bölgede görüntülenen  “paralel devlet”  hazırlıklarına karşı suskunluk veya eziklik görüntüsü içinde verilen cevaplar var. Mesela; KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan’ın,  “Kürt kendini savunmayacak mı? Süreç ilerlerse Kürtler’in asayişleri de, polisleri de, savunma kuvvetleri de olacak. Bunlar sadece Türk’ün hakkı değildir” ve Sırrı Sakık’ın; “Diğer halklarla birlikte egemenliği paylaşmak istiyoruz. Burada tek bir halk yaşamıyor” şeklindeki devletimizi paylaşmaya yönelik meydan okuması duyulmuyor. Dayatılan PKK taleplerinin karşılanması için Adalet ve İçişleri Bakanlığında çalışmalar devam ediyor, Meclis’te bazı kanunlar ve anayasa değişikliği gibi konularda hummalı faaliyetler sürdürülüyor.

Dördüncü sırada; İktidar klasiklerinden, muhalefet partilerine ve muhalif kişi ve çevrelere on yıldır yapılan aşağılama, azarlama ve suçlamaların devam ettirilmesi var.

Görüldüğü gibi bu gündem maddelerinin hiçbiri, Suriye sınırımızda yaşanan tehlikeli gelişmelerle ilgili değildir. Ama bunların, ülke bütünlüğünü hedef alan ve bölge istikrarını kaosa sokacak olan gelişmeleri perdelemeye, Türk Milletinin dikkatlerini dağıtmaya yaradığını söyleyebiliriz. 

Bölgenin en büyük ve güçlü ülkesi Türkiye bu duruma durup dururken mi sürüklendi? Elbette hayır. 2002’de dibe vuran bölücü terör bugünlere nasıl geldi? Hatırlayalım. “Türkiye sadece Türklere ait değildir”  iddiasıyla, içimizden  “yeni millet” icat edecek yasalar ve düzenlemeler yapıldı. Üniter-milli devlet yerine ülkeyi büyütecek dedikleri  “çok ortaklı devlet” e geçişin ortamı hazırlandı. Bölünmeyi bir hak olarak gören PKK, hayasızca devlete ve millete ortak olmayı dayattı. Görüşler böylece uyuşunca, tehlike kapımıza dayandı.

PKK belası yetmiyormuş gibi, şimdi bir de El Kaide/Nusra belası getirildi. Hem de kendi elimizle.

Çaremiz ; Hükümet ve iktidar milletvekilleri harekete geçmeli, muhalefet canlanmalı, Türk Milleti uyanmalıdır.

Sadi Somuncuoğlu

1940 yılında Aksaray’da doğdu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden 1962 yılında mezun oldu. 1957-58 yıllarından itibaren Türk Ocakları’nın faaliyetlerine katıldı ve fikri yetişmesi de bu yıllarda başladı. Çeşitli devlet memuriyetlerinde bulundu. 1965 yılında Bab-ı Ali’de Sabah Gazetesi’nin yayımlanmasında görev aldı. Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde Organizasyon ve Metot ile İdarecilik kurs ve eğitimi gördü.

1967 yılında MHP (CKMP) Gençlik Kolları Genel Başkanlığı görevi ile aktif siyasete başladı. 1969 yılında MHP Genel İdare Kurulu’na, arkasından da Genel Sekreter Yardımcılığına seçildi ve 12 Mart 1971’e kadar ülkücü gençliğin eğitim ve teşkilatlanma işlerini yürüttü.

Üniversite öğretim üyelerini bir araya toplayan ve gençliğin meseleleri üzerinde bilimsel çalışmalar yapan “Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi (KÜBİTEM)’nin kurulması ve faaliyet göstermesinde görev aldı. Devlet, Töre ve Bozkurt dergilerinin yayımında, aktif olarak çalıştı. Birçok yazı ve makalesi yayımlandı. Yurt içinde ve dışında konferanslar verdi.

1977 yılında Niğde Milletvekili seçilerek Parlamento’ya girdi. Demirel’in Başbakanlığında kurulan koalisyon hükümetinde Devlet Bakanı oldu. 12 Eylül 1980 darbesine kadar MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu.

12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte tutuklandı. 6 yıl süren “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası”nda, 1 Nolu Mamak Askeri Mahkemesi’nde idamla yargılandı.  İki yıl tutuklu kaldıktan sonra, 7 Nisan 1987’de verilen kararla beraat etti.  

1988-1995 yılları arasında siyasetten uzak kaldı ve Türk Ocakları Genel Merkez Heyeti Üyeliği ile Türk Ocakları Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu.

1995 yılında ANAP Aksaray Milletvekili seçildi. TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyeliği yaptı.  1,5 yıl sonra ANAP’tan ayrılıp MHP’ye katıldı. MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. 1999 yılında yeniden MHP Aksaray Milletvekili seçildi. 28 Mayıs 1999’da kurulan 57. Hükümette Devlet Bakanlığı görevine getirildi.

Cumhurbaşkanlığına aday olduğu için 8 Mayıs 2000’de Devlet Bakanlığı görevinden azledildi. 2002’den itibaren iç/parti siyasetinden ayrılarak milli siyasetle uğraştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde makaleleri yayımlandı.

Halen, Ankara’da faaliyet gösteren (Temmuz 2008) Milli Düşünce Merkezi Başkanlığı görevini yürütmektedir.

Evli ve üç çocuk sahibidir.

 

Yayımlanmış kitapları:

*   Avrupa Birliği Bitmeyen Yol (Ötüken Yayınları-Mart 2002),

* Gümrük’te Kuşatma (1.Baskı-ATO Yayınları/Temmuz 2002, 2. Baskı Yeni Avrasya Yayınları/Ağustos 2002),

*  Kıbrıs’ta Sirtaki (1.Baskı-Yeni Avrasya Yayınları/Eylül 2002, 2.Baskı-ATO Yayınları/Ekim 2002)

* Sorularla Belgelerle Kıbrıs/Çözüm mü Çözülme mi? (Türkiye Sağlık-İş Sendikası Yayınları/2003)

*  Avrupa Birliği Uyum Paketlerinden FEDERASYON’a / Etnik/Irkçı Siyasallaşma Projesi, (ATO Yayınları-2003),

Annan Planı Gerçeği ve KKTC’nin Kurtuluşu (Yeni Avrasya Yayınları-Haziran 2004)  

İstanbul’da Yeni Roma İmparatorluğu (Akçağ Yayınevi-2004),

Göre Göre KAPANA DÜŞTÜ TÜRKİYE’M (Bilgi Yayınevi-2005)

Son Haçlı Seferi-PKK Açılımı(Milli Düşünce Merkezi )