Bu sayfayı yazdır

Kara Kuvvetleri Komutanı'nın Açıklamaları ve Bir Çağrı

Yazan  14 Mayıs 2007
Dünkü yazımda ülkemizin gündeminin seçime kilitlendiğini ve bu nedenle her gün gelen şehit cenazelerinin milletin gündeminde olmasına rağmen hükümetin gündeminde olmadığını

bu nedenle yeterli önlemler alınamadığını kısaca açıkladıktan sonra bu konuya tekrar döneceğimi belirtmiştim.

Ayrılıkçı terörle mücadele, yıkıcı terörle mücadeleden çok farklıdır ve farklı önlemleri almak gerekir. Okuyucuların zihinlerini berraklaştırmak açısından ayrılıkçı ya da bölücü terörle, yıkıcı terör arasındaki farkı ve benzerliği birer cümleyle ortaya koyalım. İki terör örgütü arasındaki farkı amaçları ortaya koyar.

Terörün tanımı hukuksal olarak terörle mücadele yasasında yer almaktadır. Resmi bir tanım olmasa da terör siyasetin başka metodlarla yani şiddetle sürdürülmesidir. O zaman gelin bu örgütlerin amaçlarına kısaca göz atalım.

Ayrılıkçı terör örgütünün amacı, ülke topraklarından bir bölümünde kontrolü sağlayarak orada federasyona dayalı veya bağımsız bir devlet kurmaktır. Bu amaca ulaşmak için geçici bir süre seçtiği metod şiddettir. Yani şiddet sonuna kadar uygulanmaz şiddet kendisinden beklenen sonuçlara ulaşıldıktan sonra minimize edilerek siyasallaşmaya ağırlık verilir. Çünkü nihai amaca ulaşmak için siyasallaşma olmazsa olmaz şarttır. Dış destek çok önemlidir. Ayrılıkçı örgütlerle mücadele de dış destek önlenmeden olayın bitirilmesi mümkün değildir.

Yıkıcı örgütlerin amacı mevcut rejimi yıkarak kendi ideolojileri doğrultusunda bir yönetim oluşturmak yani siyasi iktidarı şiddet kullanarak ele geçirmek isterler. Amaçlarına ulaşıncaya kadar şiddeti bir araç olarak kullanırlar. Bölme gibi bir amaçları yoktur. İdeolojileri doğrultusunda dış destek alırlar.

Ayrılıkçı/bölücü örgütlerin şiddeti araç olarak kullanmalarının bir çok nedeni vardır. Ancak bunlardan en göze batanlar;

Halk üzerinde korku ve dehşet yaratarak onları kontrol altına almak ve istediği eylemleri yapmalarını sağlamak,

Yaratılan bu korku ve yılgınlık nedeni ile halkın korkuya dayalı sürekli desteğini sağlamak,

Devletin güvenliği sağlayamadığı imajını yaratarak güvenlik kuvvetlerini ölçüsüz güç kullanmaya itmek böylece taraftarını artırmak,

Gerek iç kamuoyunda, gerekse dış kamuoyunda ses getirerek tanınmak. Burada medyanın rolü ortaya çıkmaktadır.

Yıkıcı örgütler ise şiddeti amaçlarına ulaşıncaya kadar devam ettirirler.

Yazının başlığına dönersek,aşağı da bir internet sitesi vardır. Bu sitede ise yazılan bir makale de malum haritalar vardır. Ancak bu site sıradan bir site değil. ABD'nin Silahlı Kuvvetlerinin bir dergisinin sitesi dir.

Yani elli yıldır NATO müttefikimiz, AKP iktidarından sonra da sözde stratejik müttefikimiz olan ABD Silahlı Kuvvetlerinin çıkardığı bir dergide malum haritalar yer alıyor.

ABD'nin bu gün terör örgütüne verdiği destek açık ortada, gelecek yazımda bunlara değineceğim. Ancak mademki Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın Başbuğ Silahlı Kuvvetlerin Terörle Mücadelede kararlılığını açıkladı, gelin bu mücadeleye -Silahlı Kuvvetlerin görevi olmadığını biliyorum-Dış destekle mücadele boyutunu da ekleyelim. Önerim şu, biz de Silahlı Kuvvetler Dergisinde Irakta, Afganistanda veya dünyanın diğer yerlerinde ABD Silahlı Kuvvetlerinin ne insanlığa, ne de savaş hukukuna sığmayan işkencelerini ortaya koyalım.Irakı özgürleştirmek için yaptığı katliamları koyalım. Bu konuda yazı yazabilecek çok sayıda yetenekli Türk subayı, astsubayı olduğunu biliyorum,yeterki onlara böyle bir ışık yakılsın.

Mücadele de karşı tarafın yöntemlerini kullanmazsan o mücadeleyi kazanamazsın. Zaten ABD ordusu bana göre 4Temmuzda Süleymaniye'de Müttefiklik hukuna ihanet etti. O zaman eğer terörle mücadele edeceksek işe ABD boyutundan devam edelim. Eğer bu bir var olma savaşı ise bana göre öyledir. Stratejinin temel kuralına uyalım ve en kuvvetli desteği ortadan kaldırmakla işe başlayalım. Bunu yaparken de azıcık onların silahlarını kullanalım.Konu gelecek yazımda devam edecek.

http://www.armedforcesjournal.com/2006/06/1833899

Alaettin Parmaksız

1951 yılında Karaman Ermenek kazasında doğdu. İlk ve orta öğrenimi orada tamamladıktan sonra o dönemde Ermenek kazasında lise olmadığı için Liseyi EDİRNE'de okudu. 1970 ylında Kara Harp Okulu'na girerek, 1973 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1974 yılında Piyade Okulu'ndan mezun oldu. 1975 yılında Komando İhtisas Kursu'nu bitirdikten sonra tayin olduğu Erzurum'da 1980 yılında Kara Harp Akademisi'ni kazanarak, 1982 yılında Kara Harp Akademisi'ni bitirdi. 1992–1993 yılında NATO Savunma Koleji'ni, 1996 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni bitirdi.

Kara Harp Akademisini bitirdikten sonra1982–1984 yıllarında KIBRIS'ta, 1984–1990 yıllarında Genelkurmay Karargâhı Harekât Başkanlığı'nda görev yaptı 1990–1992 Yıllarında HAKKARİ'de Dağ ve Komando Tabur Komutanlığı, 1992–1993 Yıllarında Genelkurmay Karargâhı Anlaşmaları İzleme Şubesi'nde proje subaylığı, 1993–1995 yıllarında Güney Kore Askeri ataşeliği, 1995–1996 Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanı ve AZERBAYCAN 887 Tugay Eğitim Komutanlığı, 1996–1997 Kara Kuvvetleri Psikolojik Harekat Şube Müdürlüğü, 1997–1999 Gökçeada 5. Komando Alay Komutanlığı görevlerinde bulundu.

1999'da Tuğgeneralliğe terfi ederek Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığına atandı. Hakkâri'de iki yıl tugay komutanlığını müteakip, 2001 yılında Edremit'te bulunan 19. Piyade Tugay Komutanlığı'na atanarak, iki yıl bu görevi yaptı. 2003'te Tümgeneralliğe terfi eden ve Genelkurmay İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Daire Başkanlığı görevine atanan Emekli Tümgeneral Parmaksız, 2004 yılında Tümgeneral rütbesindeyken istifa ederek emekli oldu. 

4 yıl boyunca görev yaptığı Hakkari anıları ile bitirilemeyen terörün nedenleri, çözüm için uygulama modelleri ve terörle mücadelenin analizinin yapıldığı “BURASI HAKKARİ ANKARADAN GöRüNDüĞü GİBİ DEĞİL” adlı kitabı yayınlanmıştır. Parmaksız, evli ve iki erkek çocuk babasıdır.