< < Orduma Duyduğum Güveni Geri İstiyorum
 Bu sayfayı yazdır

Orduma Duyduğum Güveni Geri İstiyorum

Yazan  29 Ağustos 2008
Türkiye’de yapılan birçok anket sonucuna göre en güvenilir kurum ordu(ydu)! Ancak kim ve kimler, neden bu kuruma duyulan güveni sarsmak için tezgah kurmakta ve taşeronluk yapmaktadırlar, bilemiyorum.

Türk Milleti ordu-millettir. İslamiyet'ten önce kurulan Türk Devletlerinin hepsinde de kadın ve erkek, her Türk asker sayılırdı. Askerlik onların günlük hayatlarının bir parçasıydı. Ayakta henüz durabilen bir Hun çocuğunun yanı başında eğerlenmiş bir ata rastlandığını tarih kaydetmektedir. Bütün bunlardan dolayı Türk Milleti ordu-millet adını almıştır.

Türkler Müslüman olduktan sonradan ordu-millet şuurunu korumuşlardır. Ordu hiçbir devirde ayrı bir sınıf meydana getirmemiştir, daima milletin bağrından çıkmıştır. Bugün Türkiye'nin her yerinden gençler askere giderken, davul zurnalarla uğurlanır. Askere gitme başka hangi ülkede şölen şekline dönüşmektedir? Çocuklarını büyük bir gönül rahatlığıyla orduya teslim eden aileler bununla gurur duyarlar. Asker ocağı başka hiçbir kuruma bahşedilmeyen yücelikle "Peygamber Ocağı" olarak adlandırılır. Duyulan bu güvenden dolayı en değerli varlıklarını, evlatlarını şehit verdikleri zaman bile aileler "Vatan sağ olsun" diyebilmektedirler.

Bu kadar güven duyulan, tarih boyunca zaferden zafere koşmuş, günümüzde de bulunduğumuz coğrafyadan dolayı caydırıcı bir güç olma özelliğine sahip, çok değerli subaylarımızın mensup olduğu, bütçemizden daima en büyük payı ayırdığımız ordumuz neden "güvenilmez" bir kurum haline getirilmeye çalışılıyor; hatta şanlı Türk Ordusu'nun onurlu subayları çeşitli sıfatlarla anılır hale geliyor?

Türk subayının olmasa olmaz üç özelliği vardır:

Bir milliyetçi olmak; iki Alperen olmak: para, pul, şöhret ve unvan peşinde koşmamak; üç: baba gibi olmak… Aslarına karşı hem otoriter hem de şefkatli olmak, onları hiçbir zaman rencide etmeden cezalandırması gerektiği zaman birebir yaparak bu işi halletmektir.

Tabii ki orduya yönelik eleştiriler ve olumsuz kampanyalar yeni değil; tam aksine bugüne kadar atılan nifak tohumlarının ürünleri… Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı "takkeli ve takkesiz liboşların" Cumhuriyeti askerler kurdu, onun için yeni sivil bir Cumhuriyet'e ihtiyaç var, tezleri AB'nin istekleri ile örtüşünce orduya yönelik eleştiri ve suçlamaların dozu arttı. Büyük asker, Başkomutan Atatürk, Cumhuriyeti ne yalnızca askerlerle kurmuştur, ne de yalnızca askerlere emanet etmiştir. Ordu, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini Türkiye Cumhuriyeti'nin her ferdi gibi kendisinde de görmektedir. Bundan daha doğal bir şey de olamaz. Ancak durumdan "gereğinden" fazla vazife çıkarması da tabii ki uygun düşmez. Ara rejimler demokrasiyi elbette daima geriye götürür. Ordumuzu çok seviyorum. KIŞLASINDA!

Bu vesile ile Türk Milleti'nin ve ordumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyor şehitlerimizi minnetle anarken gazilerimizi de saygıyla selamlıyorum.

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı