Bu sayfayı yazdır

3 Mayıs Türkçüler Bayramı

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk milliyetçisi asker ve sivil kadroların, Türk milliyetçiliğine dayanarak sürdürdükleri Türk İstiklal Harbi’nden sonra, kurucu ideolojisi Türk milliyetçiliği olarak Ziya Gökalp’in temel çerçevesini çizdiği bir zeminde

büyük Türk milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur. Bu devletin birçok özelliği vardır. Hukuk devleti olması, sosyal devlet olması, laik devlet… Ancak bu devletin en temel özelliği bir Türk devleti olmasıdır.

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün yaşam alanlarını, bütün menfaat ve tehdit tanımlamalarını Türk milliyetçiliği zemininde gerçekleştirmiştir. Türk Milleti, onun döneminde Türk olduğunun bilincine yoğun bir şekilde varmış, Türklüğü ile gurur duymasının en doğal hakkı olduğunu öğrenmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk milliyetçiliği konusundaki kesin, katı ve tavizsiz tavrı, milli kimlik zaafı içinde olanların başlarını önlerine eğmelerine, Onun gibi düşünüyor davranmalarına yol açmıştır. Çünkü Atatürk, Türklüğün üstün vasıfları konusunda en ufak bir tereddüt içinde gördüklerini asla affetmemiştir. Atatürk'ün kaybından sonra Türk milliyetçiliği devlete ve topluma hakimiyetini sürdürmeye devam etmiştir. Bu 1944'e kadar devam etmiştir. 1944'te Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türk milliyetçiliği konusunda 2. Dünya Savaşı'nda Rus-Alman muharebelerindeki gelişmelere koşut olarak geri adımlar atmaya başlamıştır. 3 Mayıs 1944'te Türk gençliği İnönü'nün politikalarına karşı ayağa kalkmıştır.

Bugün 3 Mayıs 2008… 3 Mayıs 1944'ün üzerinden tam 64 sene geçti. Bu 64 sene içinde Türkiye olması gereken yerin çok gerisinde kaldı. Elbette bu 63 senede Türkiye'de nüfus arttı. Yeni okullar açıldı. Fabrikalar inşa edildi. Türk ordusu daha güçlü bir ordu haline geldi. Ancak yine de Türkiye olması gereken noktanın çok gerisinde bir noktada… Büyük sorunlarla karşı karşıya… Hatta Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana karşı karşıya olduğu en büyük tehdidi göğüslemek zorunda kalıyor. Türk Milleti'nin büyük bir bölümü, ülkemizin ve milletimizin karşı karşıya olduğu büyük tehdidin bilincinde milli bir tepki ve uyanış içinde…

63 senelik bir sürecin sonunda bugün içinde bulunduğumuz durumun esas nedeni, ekonomik geri kalmışlıktan PKK terörüne uzanan ağır meselelerin kökeni, 3 Mayıs 1944 ile 19 Mayıs 1944'te aramak gerekiyor. 3 Mayıs 1944, ağır diktatörlük koşulları altında bile Türk gençliğinin İsmet İnönü'nün Atatürk'ün tanımladığı Türk milliyetçiliğinden sapmasına tepki vererek sokağa çıktığı gündür. Atatürk döneminde ilk, orta ve lise öğrencisi olarak, keskin ve ileri bir Türk milliyetçiliği eğitimi almış olan üniversite gençliği, İnönü döneminde bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamış ve nihayet 3 Mayıs 1944'te dönemin küçük Ankara'sında 10 bin üniversite öğrencisi Türk milliyetçiliğine İnönü iktidarı tarafından yapılan saldırılara "hayır" diyerek sokağa çıkmıştır.

3 Mayıs 1944'te sarsılan Cumhurbaşkanı İnönü, 12 Kasım 1944'ten beri sürdürdüğü politikayı bu tepki üzerine 19 Mayıs 1944 törenlerinde verdiği nutuk ile açığa dökmüştür. İnönü'nün 19 Mayıs 1944 nutkunun özeti şudur: "1923'ten bugüne değin Türk milliyetçisi olmak her Türk vatandaşı için bir görevdi. Artık bu bir görev olmaktan çıkmış ve tercih olmuştur." İnönü'nün bu mesajını alan ve Atatürk döneminde susmuş, sinmiş veya milliyetçi görünmüş çevreler derhal Türk milliyetçiliğine karşı bir kültür savaşı başlatmışlardır.

O günden bugüne Türk milliyetçiliği adım adım geriletilmeye çalışılmış, önce içi boş bir bürokratik milliyetçiliğe dönüştürülmüş, sonra içinde Atatürk'ün zerresi olmayan bir "Atatürk milliyetçiliği" ortaya atılmıştır. Varılan nokta artık devletin Türk karakterinin başbakan seviyesinde tartışıldığı bir noktadır. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş felsefesi olan Türk milliyetçiliğinden ayrıldığı gün, rotası bozulduğu için bugün ulaştığımız noktaya varmış olması şaşırtıcı değildir.

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü