Bu sayfayı yazdır

Alın size açılım!

Yazan  20 Ağustos 2009
Birileri nefesini tutmuş terörist başından açılım açıklaması bekliyordu. Her nasıl oluyorsa içeride tutuklu olan hükümlü adına avukatları kapı kapı dolaşıp görüş devşirdiler.

Kandil'e çıkanlar, İmralı'ya köşelerinden mesaj uçuranlar, toplumu yanıltarak "PKK değişti", "İmralı'dan silah bırakma kararı çıkacak", "annelerin göz yaşı duracak" vb. türden iyimser bir hava yarattılar. İktidarı dolduruşa getirerek "aman acele edin, Öcalan'ın açılımından önce siz açılım yapın" dediler. İktidar yetkilileri bir zamanlar meşhur "ya çözeceğiz ya da çözeceğiz başka yolu yok" stratejisini, yeni versiyonuyla devreye soktular. Ardından Başbakan "Bedeli ne olursa olsun çözeceğiz" dedi.

Liberal ilkesizler iktidarı dolduruşa getirdiler

Bir yandan Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı; diğer yandan İmralı, DTP ve avukatları arasında adı konmamış bir çözüm paketi hazırlama yarışı başladı. Hükümetin henüz "TRT Şeş" ve "Norşin, Potamya" açılımının dışında çözüm paketinde ne olduğunu kimse bilmiyor. Her kafadan bir ses, her televizyon kanalından da ayrı bir görüntü çıkıyor.

İktidarı son olarak "Kürt Açılımı" yapmaya ikna eden ya da zorlayan kesimin bunu nasıl başardığını unutmamak lazımdır. Bu süreç malum gazetecinin Kandil'e çıkmasıyla başladı. Kandil'den günlerce kamuoyuna "PKK'nın eskiye göre makul çizgiye geldiğini, bölücülükten de PKK'nın artık vazgeçtiği" anlatıldı. Diğer yandan Öcalan'ın postacılığını yapmak için dayanılmaz bir arzu duyan medyanın meşhur kesimleri ise İmralı ile dirsek teması içinde şu görüşleri ileri sürdüler: "PKK değişti", "Öcalan değişti" ufak bir af ile bir iki demokratik düzenlemeyle sorun çözülür. Anlı şanlı köşe yazarları terör örgütünün mensubuymuş gibi şu görüşleri ileri sürdüler: "Türkiye'nin Öcalan'la gerçekçi bir ilişki kurmaya çalışmaması tarihi bir yanlıştır". "Kürt sorunu Abdullah Öcalan'la biter". "Kürt sorunu bitecek ve barış gelecekse, bu ancak Öcalan'la mümkündür".

Kandil ve İmralı olduğu yerde duruyor!

Umutlarını Kandil'e ve İmralı'ya bağlayanlara 15 Ağustos tarihi itibarıyla her iki cepheden de tokat gibi cevaplar geldi. Kandil'deki eşkıya başının ve "PKK terör örgütünün değiştiğini" söyleyenlerin onun şu sözleri karşısında herhalde utanmaktan başka çareleri kalmayacaktır. "Türkiye, Abdullah Öcalan'ın yol haritasını kabul etmelidir... Türk devleti ilk önce özür dilemeli. Güney Afrika örneği bir çözüm olabilir". İmralı'daki mahkûm Öcalan ise dışarıya sızdırılan açıklamasında "Kürtlerin sözcüsü olduğum kabul edilsin". "Kürtlerin devletin temel kurucu öğelerinden olduğu kabul edilsin", "Koruculuk sistemi dağıtılsın" diyor. Sonra da "Barzani'ninki gibi bir federasyon istemediğini" söylüyor. Ancak federasyonun da ilerisinde taleplerden söz ediyor, "Kürtlerin kendi meclisini, eğitimini, kolluk gücünü oluşturması" gerektiğini savunuyor. Bunlar adı konmamış federasyon ötesi taleplerdir. Resmen, Apo için bölgesel başbakanlık, PKK için de güvenlik gücü statüsü talep ediliyor. Hatırlayalım Emine Ayna bir süre önce "Kürtler kendileri açısından 'sahipsiz bir halktır'bu yüzden PKK'yı koruyucu güç olarak görüyorlar" demişti

İmralı'daki zat, işi daha da ileri götürerek "Yeni bir süreç başladı. Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'i kurması kadar önemlidir." Mukayeseye bakınız!

İmralı'yı adres gösterenlere, oradan açıklama bekleyenlere ve İmralı'nın avukatlarıyla görüşenlerden kaşarlanmış olmayanlara bunlar, "alın size açıklama" der gibi cevaplardır. Bu cevapların da tokattan öte etkisinin olması gerekir. Bu talepler, onların yalnız yüzlerini değil tırnaklarını da kızartacak kadar ağırdır. Tabii anlayanlara...

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.