Bu sayfayı yazdır

Ay Vergisi

Yazan  26 Şubat 2021

“Allah vergisi” der gibi güzel duyuluyor değil mi? Öyle şey olur mu demeyin. Büyük projeler büyük maliyetlere katlanmayı gerektirir. Tabii bir anda ortaya atılan projelerin niteliği, faydası ve amaçları tartışılabilir.

Tartışılmalıdır da.  Ama şimdi önce biraz vergilemeyi düşünelim. Takati, hakkaniyeti ve etkinliği gibi modern maliyeciliğin benimsediği kavramlar bir yana, vergileme, borçlanma gibi kamu faaliyetlerinin finansmanı için kaynak yaratan bir iradedir .Ne kadar az çeşitli, adil oranlı ve anlaşılabilir olursa o kadar ikna edici olur[1].  Vergilerin nasıl harcandığı veya harcanması gerektiği konuları bir kenara, olağanüstü hallerde bir defalık ihdas edilen vergiler olduğu gibi, belli bir amaçları olduğu izlenimi veren vergiler de vardır. Çevre, deprem, çöp, özel tüketim ve özel iletişim vergisi gibi vergiler, mali idarelerin vergi mükellefinin cebine eline sokup, bütçesinde çentik açan vergilerdir. Bu tür vergi ayrıştırması daha çok bütçe açığı veren ülkelerde sık görülür.Ancak bunların adlarındaki amaca uygun harcandığını söylemek mümkün değildir. Çünkü modern maliyecilikte toplanan vergiler açısından, bir ön tahsis(earmarked) olması söz konusu değildir. Açıkçası eğer bir “yürüme vergisi” olsaydı, toplanan vergi gelirinin yol yapımı ve bakımı için kullanılması söz konusu olmayacaktı. O halde bir “Ay vergisi” de konsa, bunun “Ay” ile ilgili işler için kullanılacağını düşünmek evham olur. Ayı çıkarmakta zorlanan vatandaşlara önemle duyurulur.

Ay ile Algı Yaratma 

Belki çoğunuz 1850'li yıllarda, Elektrik’in mucidi Michael Faraday ile dönemin İngiltere Maliye Bakanı William Gladstone arasında geçen tarihi sohbeti hatırlar. Ama ben yine kısaca anlatayım. Gladstone, Faraday’a, bu elektrik denen şeyin ne işe yarayacağını sorar. Aldığı cevap hayli ilginçtir. “Ne işe yarayacağını size henüz söyleyemem. Ama eminim Kraliçe’nin hükumeti bir yolunu bulup üzerinden vergi alacaktır”[2]. Faraday’in aklında buluşunun ulaştırmada, anestezide, sağlıkta, tıpta haberleşmede kullanılabileceği düşüncesi vardır. Elektrik gerçek bir “aydınlanma” olacaktır. Sisli, puslu karanlık geceleri gündüze çevirecek, yaşamı daha kolay hale getirecektir. Ama mucit, buluşunun önemini bir maliyeciye anlatmanın yolunu, elektriğin bile vergilenebilir bir nesne olduğunu söyleyerek bulmuştur. Tabii Faraday için elektrik bir temel bilim referansı, Gladstone için ise henüz ne işe yarayacağı bilinmeyen bir şeydi. Faydası ve başarısı uygulanabilirliği ile ortaya çıktı. Faraday Gladstone’a cevabı ile bir algı yarattı. Zaten uygulanabilir hale geldiğinde, kraliçenin hükumeti de elektrik kullanımından kendi payını almaya başlamıştı. Şimdi 1959 dan bugüne kadar ABD, Sovyetler Birliği ve Çin Ay’a başarı ile ulaştı. Japonya ve Hindistan da birer “probe”(derinlemesine araştırma) göndererek daha sonra kafileye katıldı. Ay görevi henüz bitmedi.

Yoksa Algı Yanıltma mı?

Türkiye'nin uzay programında açıkladığı hedeflerden biri, Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) astronot göndermek. Ama bu işe NASA: 23 milyar dolar, ESA(Avrupa Uzay Ajansı): 6 milyar Euro,Rusya Uzay Ajansı: 1,7 milyar dolar, Almanya Uzay Ajansı: 1,1 milyar Euro, Japon Uzay Ajansı: 500 milyon dolar, İngiltere Uzay Ajansı: 374 milyon sterlin, Kanada Uzay Ajansı: 300 milyon dolar tahsis etmiş durumda.  Türkiye’nin Şubat 2021 itibarı ile 40 milyon dolar olarak açıkladığı bütçe sizce biraz fazla mütevazı değil mi?  Kaldı ki, ISS beş uzay ajansının işbirliği içinde olduğu bir program[3]. Mars en son moda uzay yolculuğu iken, şimdi Türkiye neden birden bir “Ay” hevesine kapıldı?Bu neden 15 yıl önce düşünülmedi? Ayrıca Türkiye’nin bu işe yalnız gitmesi şart mıydı? 2004'te TÜBİTAK ile ESA arasında bir işbirliği anlaşması imzalandığı ve 2005 de AB ile üyelik müzakereleri başladığı halde üyelik için girişimde bulunmayan Türkiye’de şimd ineden apansız bir “Ay görev emri”çıkarıldı? Bu durumda amacın ne olduğunu düşünecek olursak, gündem değiştirme, gururlandırma, Türkiye’nin neler yapılabileceğini gösterme, bütçe tahsisini arttırma, seçilmiş isimleri görevlendirme, bunları mali imkânlarla donatma,  bilimsel(!) yolculuklarına yolluk ve yevmiye verme ilk aklıma gelenler. Ayrıca, Türkiye Uzay Ajansı yanı sıra örneğin AYAŞ(AY Anonim Şirketi. Eğer “Yolculuk”kelimesi de eklenirse AYYAŞ da olur) adlı bir kamu-özel sektör ortaklığı oluşturup, 5 gözde özel şirkete ihale vermekte parlak bir düşünce olabilir. Konferanslar düzenlenip, yüksek makamlara brifing verme yeni görünürlük fırsatları yaratabilir.Bütün bunlar tabii algı yanıltma, dikkat saptırma olacaktır. Ama asıl bütün bu farazi işlerin finansmanı için ya “Özel Ay Vergisi”gelirse? Şimdi konunun acil olması dolayısı ile bu kanun kuvvetinde kararname ile yapılabilir. Türkiye’nin resmi bütçe açığı/GSYİH oranının 2020 için yüzde -3.4 olarak bildirildiği, gerçek oranın pek bilinmediği,  ama pandemi ve beraberinde gelen krizin bütçeye ek maliyet yüklediği zor bir dönemdeyiz. Şimdi“Ay Vergisinin” ille “Ay Görevi” için harcanması yükümlülüğü de yokken, bu yeni bir mali kaynak olabilir. Tabiiaynı zamanda iyi bir algı yanıltması.

 Güneşe Yol Döşenirken Aya Seyahati ve Vergisini Konuşmak  

Neil Armstrong’un 1969 yılında aya ilk ayak bastığında,  “bu insan için ufak, ama insanlık için büyük bir adım”   dediğini hatırlarsınız. Uzay bilimio adımla uygulamaya dönüşmüştü. Ama ABD de,  “uzay veya ay görev vergisi” gibi yeni bir vergi açıklanmadı. Çünkü şimdi olduğu gibi o tarihlerde de ABD (ve gelişmiş ülkeler), ar-ge için ulusal bütçeden büyük pay ayırıyordu. O gün, bu gün Ay’a, uzaya ve Mars’a nice insanlı veya insansız araç gönderildi. Hatta ABD de NASA 2004 yılında başlattığı “Genesis” keşif programı ile uzaydan toplanan parçacıklarla güneş ve güneş sistemini ayrıntılı bir şekilde incelemeye başladı. 2011 de bu programı hızlandırdı. Parker Solar Probe adlı bir uzay aracı, ilk defa 2018 de 3.7 milyon mil(6 milyon km) yol kat ederek, güneşin Corona diye bilinen atmosferinde ki dış yüzeyine dokunup ne toplayabilirse toplayacak şekilde yola çıktı. Bu arada daha bir ay olmadan Türkiye iki yıl içinde aya gidileceğini açıkladı. Sokaktaki insan ne söyler bilmiyorum. Ama Türkiye’nin “aya seyahat” tasarımı bir başka algı yanıltma diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ancak “Ay Vergisi”bu güne kadar hiç bir yerde akla gelmedi. Şimdi dünyada bir ilk olursa iyi ses getirmez mi?  Büyüklerimiz bunu düşünmeli bence.

 

[1] Vergilerbir ülkedeki gelir bölüşümünü düzeltmek, harcamaları sınırlamak, caydırmak veya hatta tamamen engellemek için de kullanılır.

[2]“Why, Sir, there is every probability that Her Majesty’s Government will soon be able to tax it!”

[3]Bunlar ABD, Rusya, Kanada, Japonya ve Avrupa uzay ajansları.Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) 22 üyesi bulunuyor. ESA'ya Norveç, İsviçre ve İngiltere de dâhil. Çünkü AB üyeliği zorunluğu yok.

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar