BALYOZ GİBİ YALAN
 Bu sayfayı yazdır

BALYOZ GİBİ YALAN

Yazan  25 Ocak 2010
Yıllardan bu yana Türk ordusu’nun AKP Hükümetine karşı bir asker darbe hazırlığı içinde olduğu iddiasını değişik vesilelerle gündeme taşıyan “darbe bezirganlığı” psikolojik savaş elemanlarının ortalığı toz dumana katmak için elinden geleni yaptığı bi

ortaya attıkları son iddia öyle yenilir yutulur cinsinden değil.

Öncelikle işin doğrusunu bilelim. Malum psikolojik savaş unsuru "taraf"ların darbe planı diye yaygara koparttıkları belge, Genelkurmay başkanlığı tarafından da açıklandığı gibi TSK`nın her yıl yaptığı bir "Plan Semineridir". Bu plan seminerinde başında belirtildiği gibi "en kötü durumları içeren kurgu bir senaryo" geliştirilmiştir.

En kötü durum senaryosu, olabileceklerin en kötüsünü ortaya atarak, böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde komuta ve subay heyetinin nasıl düşünmesi ve davranması gerektiği ile ilgili beyin fırtınası yaparak zihnini sonuna kadar zorlamasını sağlar. En kötü durum senaryosu sadece TSK'nın veya orduların değil, düşünce kuruluşlarının veya mesela bir afet hazırlığı yapan Kızılay ve yardım kuruluşlarının da uyguladıkları bir senaryodur. TSK'ya dönersek;

1. Her yıl (tahminen Şubat ve Mart aylarında) TSK`tarafından her birlik seviyesinde, kış dönemi eğitim programlarına uygun olarak Plan Tatbikatları (Seminerleri) yapılır.

2. Bu seminerlerde, TSK`da ki mevcut bulunan muhtemel tehditlerin bir veya bir kaçını içeren harekat planlarının güncellenmesi, olası kötü senaryolarla, doğabilecek durumlar konusunda harekat tarzlarının belirlenmesi, personelin bu planlar hakkında bilgi sahibi ve fikir sahibi olması amaçlanır.

3. Bu plan seminerlerinde, her birlik kendi garnizon ve görev alanıyla ilgili planları oynar. Yani bahse konu olan seminer, 1. Ordu bölgesinde ki olaylara karşı uygulanacak hareket tarzları senaryolaştırılır. Komutanlık sınırları dışındaki olaylara bakılmaz. Böyle bir girişim haddi aşmak olduğu gibi yasaktır da.(İddia edildiği gibi darbe İstanbul'da planlandığı koca bir yalan ve kandırmacadır.)

4. Bu planlara uygun olarak kötü veya en kötü durum senaryoları tasarlanır ve birlik komutanlarına dağıtılır. Balyoz Planı olarak sunulan seminer çalışması ile ilgili olarak basında yayınlanan belgelere bakıldığında senaryoda, muhtemelen şeriat kurallarına uygun yönetilen bir ülkenin (İran) Türkiye`ye savaş ilan etmesi ve Türkiye`de bulunan ve Türk vatandaşlarından oluşan taraf unsurların bu ülkeye iç destek verdiği farz ve kabul edildiği gözükmektedir. SSCB döneminde oynanan oyunlarda ise taraftar unsurlar aşırı sol örgütler alınırdı. Diğer taraftan diğer komşu bir devletin de,(Yunanistan) bu savaşı fırsat bilerekkarasularını 12 mile çıkarmak için Türkiye'ye savaş ilan ettiği farz ve kabul edilmişti. Bu durumda 1. Ordu'nun görevi bir yandan İstanbul'da ve 1. Ordu bölgesinde çıkan isyanları bastırmak öte yandan Trakya cephesinde Yunan Ordusu ile savaşı sürdürmektir.

5. Bu seminerde istenen, her şeyin gerçeğe uygun olarak oynanmasıdır. (Görev alan her subay, rolün gereğini bilgi, görgü ve talimatlarla destekleyerek yapar ki, gerçek bir sonuç elde edilsin)

6. Seminer sonunda, planlarda yapılması gereken düzeltmeler (güncellemeler) üst komutanlığa teklif edilir. 1. Ordu Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olduğu için 1. Ordu'nun teklif yapacağı makamda Kara Kuvvetleri Komutanlığıdır.

Kısaca bu bir oyundur. Bu sistemi TSK da görev yapan her subay bilir.Bir Holywood filminin (örneğin, içinde başkana süikast olduğu olan)ciddiye alınıp mahkemece yargılanması ne kadar saçma ise, bu olay da o kadar gayrı ciddidir. Diğer bir ifade ile Kurtlar Vadisi dizisi oyuncuları Polat Alemdar ve arkadaşları için gizli örgüt, cinayet ve hatta katliam suçları ile soruşturma açılmıyor ise 1.Ordu'daki senaryo çalışması içinde açılmamalıdır.

Hal böyleyken, bunu alıp, biraz da "eklemeler" ve "canlandırmalarla", bir "Darbe Planı" olarak kamuoyunda pazarlamak, Türk Ordusuna karşı sürdürülen psikolojik savaşın parçası olmaktır. Eğer bu konuyu gündeme getiren "gazeteci"ler işin aslını öğrenmek isteseydi bu planlar, yoldan geçen her hangi bir emekli subaya gösterdiğinizde, size yukarıda yazdıklarıma benzer şeyler söyleyecekti. Oysa psikolojik savaşın "taraf"ları değil, herhangi bir subay ile konuşmak konunun tarafı olan generallere bile yayından önce böyle bir soru sormamışlardır.

Konunun bir başka boyutu daha var. Psikolojik savaş taraflarına bu bilgileri kim aktarmıştır? 1. Ordu komutanlığı bu konuda bir soruşturma başlatmıştır. Eğer bu araştırma sonucunda bu senaryo çalışmalarının "darbe planı" diye pazarlanamasını sağlayacak şekilde dışarıya sızdırılmasında Harp Okulu'ndan mezun olmuş subay bulunur ise buna tarafların dediği gibi vatansever değil ancak "vatan haini" denilir. Ancak taraflaşanyazarlar televizyonlarda "planları aktaran vatansever subaylardan" bahsettiklerine göre bazı şeyler örtülmeye çalışılıyor demekitir.

Kurtuluş Savaşı döneminde yaşanmıştı. İngiliz Gizli Örgütü "Black Janbo", Milli Mücadeleyi sekteye uğratmak için vatan hainlerini altınlarıyla satın alır ve bunları İstanbul gazetelerinde ifşa ederdi. Elbette güneş balçıkla sıvanmayacağı gibi, bu psikolojik savaş bezirganlarının maskesi düşecektir. Ancak unutulmamalıdır, bunları görevlendiren güçler her zaman bu tip oyunlar planlayarak Cumhuriyetin altını oymaya devam edeceklerdir.

_____________________________________________________

[*] 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Kıbrıs Balkan Araştırmaları Bölümü Başkanı.