Bu sayfayı yazdır

Bir cinayet ve dinler arası düşmanlık

Yazan  18 Ağustos 2009
Belçika’nın başkenti Brüksel’in adı AB ile özdeşleşmiştir. Belçika, aynı zamanda teröristler, uyuşturucu kullananlar ve Türkiye düşmanları için de özgürlükler ülkesidir.

Katiller, kaçakçılar, teröristler için özgürlükler ülkesi olan Belçika, normal Türkiye vatandaşları için yaşanamaz bir yer haline gelmiştir. Belçika'da son zamanlarda Türklere yönelik ciddi saldırılar olmaktadır.

Bu saldırılardan sonuncusu da geçtiğimiz günlerde Belçika'da meydana gelmiştir. Türk vatandaşı Mikail Tekin, polis memurlarıyla bir tartışma çerçevesinde gözaltına alınmış, henüz net olarak açıklanmayan gerekçelerle adli bir karar olmadan doğrudan hapishaneye kapatılmıştı. Hapishane yönetimi, ertesi gün, Tekin'in ailesini arayarak, "yemek yerken boğulduğunu ve öldüğünü" bildirmiş, cesedin bir an önce teslim alınmasını istemişti. Olayla ilgili olarak Savcılık tarafından sorgulanan 3 gardiyan serbest bırakılmış, herhangi bir suçlamaya veya disiplin cezasına hedef olmamışlardır.

Ailenin ve hapishanedeki şahit mahkûmların tepkileri üzerine Savcılık olaya el koymuş, yapılan otopside, Tekin'in "fiziksel şiddet" nedeniyle öldüğü anlaşılmış ve açıklanmıştı.

Dünya Kiliseler Birliği'nin rolü!

Türklere ve Müslümanlara yönelik benzer saldırılar Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde de sık sık meydana gelmektedir. Bu saldırıların münferit ya da rastlantı sonucu olmadığı, organize olarak gerçekleştirildiği intibaını veren belirtiler vardır. Sanıldığının aksine saldırıların nedeni yabancı düşmanlığı değil İslâm düşmanlığıdır. Avrupa'da son zamanlarda büyük bir İslâm aleyhtarı propaganda sürdürülmektedir. 11 Eylül saldırılarının ürettiği iklimde karikatür krizi ile açığa çıkan İslâm aleyhtarı propaganda doğrudan doğruya Dünya Kiliseler Birliği tarafından örgütlenmektedir. DKB, geçtiğimiz günlerde yalnız Avrupa'da değil bütün Dünyada artan Müslüman nüfusu tehdit olarak gördüğünü açıkladı.

DKB'nin hazırladığı videolarda başta Avrupa olmak üzere Hıristiyan ülkelerde yaşayan Müslümanlar hedef gösterilmektedir. Bu videolarda aynen şu bilgilere yer verilmektedir. Videoda bir kültürün devamı için asgari 2.11'lik nüfus artışı olması gerektiğine dikkat çekilmekte, doğurganlık oranının 1.9'un altına düştüğü hiç bir kültürün kendini yenileyemeyeceği anlatılıyor. 2007 yılı verilerine göre Fransa'da doğurganlık oranının 1.8 olduğunun hatırlatıldığı videoda, bu oranın İngiltere'de 1.6, Yunanistan ve Almanya'da 1.3, İtalya'da 1.2 ve İspanya'da 1.1 olduğuna işaret ediliyor.

Dinlerarası düşmanlık

1990 yılından bu yana Avrupa'da meydana gelen nüfus artışının yüzde 90'ını Müslüman göçünün oluşturduğunun belirtildiği videoda, Fransa'da Müslüman ailelerde doğurganlık oranının 8.1 olduğuna değiniliyor. Görüntüde ayrıca dünyanın en yüksek nüfuslu kilise bölgelerinden biri olan Güney Fransa'da artık kiliseden fazla cami olduğunun da altı çiziliyor. 20 yaş ve altındaki çocukların yüzde 30'unun Müslüman olduğunun vurgulandığı videoda, Nice, Marsilya ve Paris gibi daha büyük şehirlerde bu oranın yüzde 45'i bulduğuna değiniliyor. Videoda sadece 39 yıl içinde Fransa'nın bir İslâm Cumhuriyeti olacağı savunuluyor. Son 30 yılda İngiltere'de Müslüman nüfusunun 82 binden 2 buçuk milyona çıktığı ifade edilen görüntüde 15 yıl içerisinde Hollanda nüfusunun yüzde 50'sinin Müslüman olacağı da belirtiliyor.

Almanya Federal İstatistik Ofisi'nden yapılan açıklamaya yer verilen video görüntüde, Almanya'nın 2050 yılında bir Müslüman Devleti olacağı vurgulanıyor.

Dünya Kiliseler Birliği, İslâm'ın bütün Avrupa'yı hatta dünyayı ele geçirecekmiş gibi bir korkuyu yaygınlaştırıyor. Bu, İslâm'a karşı üretilmiş sanal bir korkudur. Dinler arası düşmanlıktır. İslamofobi denilen şeydir.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.