Bir vahşetin sosyolojisi!

Yazan  07 Mayıs 2009
Mardin’in Mazıdağı’nda insanlar toplanmış düğün yapıyor. Köyün erkekleri “korucu” olduğu için köyde yoklar.

Bunu fırsat bilen sayıları beş ya da altı kişi olduğu söylenen maskeli kişiler, uzun namlulu silahlarla bu düğünü basıyor. Yani mutluluğa, huzura, kardeşliğe, Müslümanlığa ve insanlığa saldırıyorlar. Ne mi oluyor? Katliam oluyor. Altısı çocuk, on altısı da kadın olan kırk beş masum insan öldürülüyor. İlk gelen haberlere göre öldürülenlerin bir kısmı namaz kılmaktayken kurşuna dizilmişler. Onlarca da yaralı insan var. Göğsünden vurulan üç yaşındaki bir çocuk da hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmış.

Kuşkusuz böyle bir vahşetin nedeni olmaz. Söylendiğine göre aralarında husumet olan iki aile arasına bir de "gelin" davası girince bu katliam, insan sıfatı taşıyan yaratıklarca gerçekleştirilmiş. Bu katliam ülkenin bir yerlerinde, birilerinin bilinçaltının nelerle ağzına kadar dolu olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Bu cinayetlerin nasıl bir intikam, öç, hınç, sadizm, alçaklık ve vahşilik duygusunun ürünü olduğu iyi anlaşılmalıdır. Sonuçta bu katliamı gerçekleştirenlerin Müslümanlıktan, insanlıktan, ahlaki değerlerden nasıl olup da nasiplenemediğinin üzerinde de durulması gerekir.

Kitle iletişim ve ulaşım araçlarının bu denli yaygınlaştığı bir zamanda bu yaratıklara hiçbir insani değerin, nasıl olup da ulaşmadığını iyi düşünmek gerekir. Bu insanları tepeden tırnağa ilkel, barbar, vahşi ve cahil kılan nasıl bir mekanizmadır, olgunun bu yanı çözülmelidir...

Vahşetin sosyolojisi!

Bu tür katliamların da bir sosyolojisi vardır. Bu bir birikimdir. Bu nedenle de ülkede ve bölgede bir süredir giden kanlı terör çatışmalarından Mardin'de meydana gelen bu olgu ayrı değildir. Yirmi beş yıldır bölgede sistemli bir biçimde siyasi, bölücü ve yıkıcı duyguları yaygınlaştırmaya çalışanlar Mardin'de gerçekleştirilen bu vahşetin de mimarlarıdır. Çünkü onlar insanlardaki yıkıcı ve ayrımcı duyguları sürekli tahrik etmişlerdir. İnsandaki yıkıcı ve tahrip edici yanları siyasi amaçları için kullanmışlardır. Böylece onlar vahşet cininin şişeden çıkmasını sağlamışlardır.

Ancak intikam ve yıkıcılık duygusu, yönetilmesi en zor olan duygulardandır. Çoğu zaman da bu duygu "bumerang" etkisi yaparak geri teper. Her zaman gösterilen hedeflere yönelmez. Sosyolojiyi ve tarihi, siyasete feda ederek varsa yoksa intikam duygularıyla doldurulanlar, sonuçta insanlık duygusundan uzaklaşmış olurlar.

İnsan öldürmenin gerekçesi olamaz. Terör ekenlerin fırtına biçtiği bir vakıadır. Kan dökücülük, vahşilik, canilik ve haydutluk davaların ya da namus temizlemenin aracı olamaz. Bölgede etkin olan odakların bir takım gerekçeler arkasına saklanarak terörü bir yöntem olarak kutsamaları sonuçta insanların sosyolojisini ve psikolojisini bozmaktadır.

Mardin'de yapılan katliamın vahşiliği böyle bir ortamın ürünüdür. Yapılan eylem teröristlerin amacına hizmet etmemiş olması eylemin terörist karakterini değiştirmez. Bu bağlamda Kürdü Türk'ten ayırma faaliyetleri sonuçta insanları insanlığından ayırma faaliyetine dönüşmektedir. İnsanlığını kaybetmişlerin de yaptığı hiçbir şey anormal değildir
Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display