Bu siyaset sürdürülebilir değildir!

Yazan  20 Şubat 2009
İktidar, Güneydoğu’da oy kaybedeceği korkusuyla bölücülerin meydan okumalarına, tahrikine, tahribine ve dayatmalarına karşı etkin tedbir almıyor.

DTP'nin devlete meydan okumasına, bölücülük ve ırkçılık yapmasına bu yüzden göz yumuyor. Bunu fırsat olarak gören bölücülük giderek kontrolden çıkıyor. İktidar partisi resmen oy uğruna devlete, millete ve ülkenin bütünlüğüne kastedenleri görmezlikten geliyor. Bu durum bölgede çift başlı bir otoritenin üretilmesine neden oluyor. Bölgede ayrımcılığın gemiyi azıya almasına, bölücülüğünse kurumsallaşmasına iktidarın siyasi kaygıları neden oluyor. İktidar partisi resmen devletten ve milletin çıkarlarından taviz vererek oy toplamaya çalışıyor.

Her şey oy için!

Devlete meydan okunurken oy devşirme telaşı içinde olanların gözü hiçbir şeyi görmüyor. Seçmen iradesi dağıtılan seçim rüşvetiyle resmen ipotek altına alınıyor. YSK'nın ve mahkemelerin kararını takan dahi yoktur. İktidar elindeki kamu kaynaklarını oylarını artırmak için pervasızca kullanıyor. Oy uğruna toplumun birliği, beraberliği ve kardeşliği hiçe sayılıyor. Bir kamplaştırma, ötekileştirme ve ayrıştırmadır gidiyor. Kısacası Türkiye'de siyaset, hoyratlıkta sınır tanımıyor.

"Ve diyorum ki AKP'ye leke sürmeye çalışma. Kim AKP'ye leke sürmeye çalışırsa namerttir. Alçaklık bile bir seviye ifade ediyor". Bu sözler sıradan bir insanın sözleri değildir. Bu sözler Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na aittir. Hiçbir estetik kaygı taşımayan bu sözler kitleleri etkilemek uğruna muhaliflere söyleniyor. ABD'de Başkan olan Obama rakip partili olan Savunma Bakanı Robert Gates'le çalışma kararı almıştı. Türkiye'de ise muhalifin makbulü olmaz mantığı etkindir.

Siyasette seviyesizlik rakip partilerle sınırlı da değil. Bu defa siyasiler aynı partiden muhalif olarak gördüğü kişileri siyaset dışı bırakmak için devreye kasetler/ajanlar/şantajcılar sokuyor. Konu siyaset; hedef başarı ise iddia, isnat, iftira ve itham her şey mubah görülüyor. Bel altından vurmalar, komplolar, ayak oyunları birbirini izliyor. Türkiye siyaseti de 'kötü siyasetçinin iyi siyasetçiyi kovduğu'bir platforma dönüşmüş oluyor.

Durumu daha da vahim kılan diğer gelişmeler ise siyasetten beklenen umutların iyice yok olmasına yol açıyor. Bir yanda iktidarın Ali Diboları, Dişlileri, Dengirleri, Deniz Fenerleri bağlamında tamı tamına bir yolsuzluk antolojisi yaratacak kadar zengin kavramlar üretilirken, diğer yandan muhalefetin Sevigen türü vakaları zuhur ediyor. Tamı tamına "Tencere dibin kara, benimki senden kara" türünden bir siyaset modeliyle Türkiye karşı karşıyadır. Siyasetin iktidar kanadı kadar muhalefet kanadı da arızalıysa bu halk nereye sığınsın?

Hem siyaset hem ticaret!

MHP lideri Devlet Bahçeli, yıllar önce siyasetçilerin ya siyaseti ya da ticareti, seçmesini istemişti. Zira hem siyaset hem ticaret yapılınca ikisi de başarılı ve etik bir biçimde yapılamıyor. Böyle durumlarda eşyanın doğası gereği ticaret siyasileşiyor. İşin içine nüfuz kullanmaktan suiistimale kadar her şey giriyor.

Kısacası Türkiye'de siyaset ideal uğruna yapılan bir olgu olmaktan çıkmıştır. Siyaset bir iddia, tez ve dava olmaktan çıkınca şahsi hırsların ve çıkarların aracı haline gelmiştir. Siyaseti ülkülerin değil kişisel çıkarların yönettiği yerlerde de değerler önemini kaybetmiştir.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display