×

Uyarı

JUser: :_load: Unable to load user with ID: 116

 Bu sayfayı yazdır

Çamur Değil Çürüme

Yazan  09 Eylül 2008
ÖZCAN YENİÇERİ - Deniz Feneri e. V, adlı kuruluşun varlıklı, inançlı ve merhametli yurttaşlardan yardım toplayıp felakete uğramış, yoksul ve çaresiz insanlara aktardığı söylenirdi. Devletin yetişemediği garip gurebaya yetişmeye çalıştığı sanılırdı.

Düne kadar bu Deniz Feneri'nin hem yurtiçinde hem de yurtdışında evsize ev; barksıza bark; yoksula Hızır olduğu düşünülür ve takdir edilirdi. Almanya'dan gelen haberler Deniz Feneri'nin karizmasını fena halde sarsmıştır. Ortaya atılan iddialardan yalnız Deniz'in Feneri'nin ışığı değil AKP'nin ampulü de fena halde titreyecek gibi görünüyor.

En büyük bağış yolsuzluğu!

Olayın özeti şudur: Deniz Feneri e. V, Almanya'daki en büyük bağış yolsuzluğu davasına konu olmuştur. Doğan Medya Grubu da davayla ilgili olarak iddianame ve bilirkişi raporunu esas alarak yaşanılan bağış yolsuzluğuyla ilgili olarak haberleri manşetine taşımıştır. İddialar arasında şunlar vardır:

- Deniz Feneri e. V.'nin Almanya'da topladığı 40 milyon euro'dan fazla paranın 14 milyon 21 bin euro'su nakit olarak kuryelerle Türkiye'ye taşınmış,

- Beyaz Holding için gönderilen 1.8 milyon euro'nun 900 bin euro'su davanın ana sanığı tarafından Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı'na teslim edilmiş,

- Türkiye'deki Deniz Feneri'ne yaklaşık 7 milyon euro aktarılmış.

Frankfurt Asliye Ceza Mahkemesi 26. Dairesi'nde görülen davada Türkiye ve Almanya'daki dernek ve şirketler arasında çok yakın bağlar bulunduğu ve aynı kişilerce kurulup yönetildikleri belirtilmiş. İddianamede "yapılan soruşturma ve araştırmaların neticelerinden, her iki derneğin olduğu gibi Almanya'daki Kanal 7 ile Türkiye'deki Kanal 7 televizyon yayınları sorumlularının çok yakın ilişkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır" deniliyor.

Başbakan medya patronuna karşı!

Başbakan, "Aydın Doğan "Hilton Oteli'nde istediği plan tadilatlarını bana ve belediye başkanıma yaptıramadığı için bu adımları atmaktadır" dedi. Bir gün sonra da Başbakan, Aydın Doğan'a "bir hafta süre veriyorum" "RTÜK ile ne işiniz" var? Açıklamadığın takdirde açıklayacağım... CNN'in karasal yayını hakkında bir isteğiniz var mı, yok mu? Bunları açıklayın, yoksa ben açıklayacağım" diyor.

Aydın Doğan ise yaptığı açıklamada, " Her fırsatta Hilton'u diline dolamasından, bu konuyu artık şantaj aracı haline getirdiği sonucunu çıkarıyorum. Şantaj başbakanlara yakışmaz.../...Hilton konusunda yasalara aykırı talebim varsa bunu reddetmek kamu otoritesinin görevidir. Ama vatandaş olarak haklı bir talepte bulunuyorum, bunu da yerine getirmiyorsa, bu da suçtur" diyor.

AKP ilginç bir siyasi partidir. Rakip olarak hep siyaset dışı unsurları seçiyor. Her seçim arifesinde AKP'liler kendilerine siyaset dışı bir rakip bulma başarısını göstermektedir. AKP, bir dönem Cumhurbaşkanı Sezer ile bürokratik oligarşiyi; bir başka dönem TSK'yı ve e-muhtırasını, bir başka dönem de Anayasa Mahkemesi'ni siyasi rakip yerine koymuştu. Şimdilerde de AKP yandaş yapamadığı medya grubunu hedef almıştır. Mücadelenin bir yanında iktidar var, diğer yanında ise bir medya kuruluşu. Hâlbuki CHP, AKP döneminde yapılan yolsuzlukları ciddi bir biçimde kamuoyunun önüne taşımış, Deniz Baykal iddianamede hükümete yönelik iddiaları NTV'de dile getirmişti. Başbakan'ın Baykal yerine Doğan Medya Grubu'na yüklenmesi aslında siyasidir. Bir anlamda hedef saptırmadır. Nitekim Aydın Doğan da açıklamasında " Sanıklardan biri, toplanan paraların Başbakan'a verilmek üzere birisi tarafından alındığını söylüyor... Bu ifade tutanağa da geçmiş. Peki bu ifadeyi kim dile getiriyor? Ana Muhalefet Partisi Başkanı! " diyor. Ardından da " yapan sizin Deniz Fenercileri, yargılayan Almanya, yazan da biziz!

AKP yoğurttan çıkmış ak kaşıktır!

Sonuçta yaşananlar, iktidarın gücünü arkasında hisseden aç gözlü, merhamet hortumcularının gittikçe paraya doymazlık çıtasını yükselttiklerini gösterir. Sorun da buradan kaynaklanmaktadır. Demirel'i, Özal'ı ve Yılmaz'ı sonuçta bunlar yemişti!.. Sıra şimdilerde adından başka AK'ı kalmamış partiye gelmiş gibidir. Artık AKP yoğurttan çıkmış ak kaşık değildir!

Başbakan "Kimse AKP'ye çamur atamaz" diyor. Doğru. Gerçekten de AKP'ye kimsenin dışarıdan çamur atmasına gerek yoktur. Çünkü AKP'ye en büyük zararı AKP'lilerden fazla kimse vermemektedir. Nitekim son bir ay içinde ortaya çıkan Dibo'lar, Dişli'ler, Gaziantep Belediyesi'nde yaşananlar, Batman vakası vb. "çamur atma" ötesi bir durumu, yani çürümeyi işaret etmektedir. Sayın Başbakan, lütfen orayı bırakın da buraya bakınız.