Bu sayfayı yazdır

Doğru Yol ve Anavatan Partisinin Birleşmesi

Yazan  09 Mayıs 2007
Seçim atmosferine girildiği şu günlerde iki partinin birleşmesi için gayret gösterenleri ve fedakarlık yapanları kutlamak lazım.

Bu günlere gelmek için bu kadar beklemek gerekli miydi daha önce bu birleşme yapılabilir miydi,yapılsaydı nasıl sonuç alınabilirdi?Bu konuları irdelemekte fayda vardır.

Kamuoyunda genel intiba her iki partinin de barajın altında kalması olasılığı ve meydanlara çıkan halkın partiler üzerindeki psikolojik baskısı sonucu da bu partilerin birleşmesine katkıda bulunmuştur.Umut edilir ki diğer partilerde bu yolu benimseyerek halkın karşısına derli toplu çıkma imkanı olur.Gün öyle bir günkü kişisel çıkarların,aile çıkarlarının,grup çıkarlarının,parti çıkarlarının ikinci plana atılması mevzu bahis olan Vatansa gerisi teferruattır dediğimiz günler yaşanmaktadır.

Geçmişteki parti mensubiyetlerimiz farklı olabilir, politik görüşlerimiz birbirine karşı olabilir,karşılıklı bir birimizi eleştirmiş de olabiliriz. Bütün bunlar çok partili hayatın içinde olan şeylerdir.

Şimdi bu birleşme yüzlerce sorunu da beraberinde getirmektedir.Eğer bu sorunların çözümünde tavanda yapılan fedakarlık kadar,tabanda da yapılamazsa birleşmeden beklenen fayda sağlanamayacaktır.Nedir bu birleşmeden vatandaşın beklentisi? Merkez sağın yeniden yapılandırılarak halkın önüne ülkeyi yeni ufuklara sürükleyebilecek bir liderlik ve program ortaya koymak,Cumhuriyetin değerlerinin tartışılır olmasını ortadan kaldırmak, devlet kurumlarına cemaatlerinve tarikatların tasallutunun önlenmesi,cumhuriyet değerlerinin milletin değerleri olduğu bir eğitim yapısının oluşturulması, işsizliğin boyutlarının azaltılması, insanları açlık ve yoksulluk sınırından çıkaracak bir ekonomik kalkınmayı ortaya koyarken ulusal menfaatlerin korunduğu kimlikli ve kişilikli bir dış politikanın takip edilmesi.

Yukarıda açıklanan projeleri geliştirmek için gerekli olan kadrolar her iki partinin kadrolarında yeterince var ama sorun şu: Bu insanlar nasıl seçilip sorumluluk mevkilerine getirilecek. Eğer bu iki partinin ortaya koyduğu birliktelik kimyasal bir terminoloji ile bir karışım olursa, karışım çok homojen de olsa yer, yer ayrışımlar meydana getirebilir. Ancak birleşme karışım değil de birleşim olursa başarılı olmamak için hiçbir neden yoktur. Burada yapılması gereken herkesin daha doğrusu her iki parti yöneticilerinin bu yöneticilerden kastedilen her seviyededir.Çünkü şu anda her çift olup bütün bu çiftleri teke, bir seçim sürecinde indirmek sanıldığı kadar kolay değildir.Bu ancak her iki parti mensubunun önceki parti kimliklerini bir kenara bırakmakla yani birinci kimlik olarak yeni kurulan parti kimliğini aynı derecede benimsemek ve parti menfaatlerinin dolayısı ile ülke menfaatlerinin birinci sıraya alınması ile mümkündür. Keşke bu seçimden iki yıl önce yapılsaydı.

Birleşmenin ortaya çıkardığı her şeyi ikiden bire indirme sorumluluğu ve aynı anda Milletvekili adaylarını belirleme zorunluluğu sürecin daha sorunlu olarak geçmesine neden olabileceği gibi yaratılacak küskünlükler ve birbirileri aleyhlerine başlatılacak bir propaganda beklenen yararı sağlamayabilir.

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorunlar, sosyal sorunlar, Cumhuriyetin karşı karşıya bulunduğu tehditler ile Irak'tan kaynaklanan sorunlar kimsenin kişisel kaprisler yapması için uygun bir zaman ve zemin olmadığını göstermektedir. Her gün şehitler gelmekte ve ateş düştüğü yeri yakmaktadır. Her ne kadar son günlerde yapılan mitinglere parti olarak ANAP ve DYP partisi destek vermese de meydanlarda her iki partiye oy vermiş kitleler olduğunu unutmasınlar.

Gerek Cumhurbaşkanın, gerekse Genelkurmay Başkanının ortaya koyduğu tehlikeleri göz ardı eden politikalar sizi bir yere götürmeyeceği gibi kendi tabanınıza da yabancılaştıracaktır. Unutmayın gerek Cumhurbaşkanlığının gerekse Genelkurmay Başkanlığının halk nezdindeki kredilibitesi sizlerden çok, çok yukarılarda. Bazı din baronların solun peşine takıldılar propagandasına prim vermeyin sizler bu ülkenin merkezine ve merkez sağına talipsiniz yoksa cemaatlerin ve tarikatların uydusu ve kullanıcı olursunuz ne onlar size oy verir ne de onların olduğu yerde makul çoğunluklar toplanabilir. Bu birleşme için tekrar ediyorum tavandaki fedakarlıktan daha büyüğü tabanda gösterilmek zorundadır. Unutmayalım mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır.

Alaettin Parmaksız

1951 yılında Karaman Ermenek kazasında doğdu. İlk ve orta öğrenimi orada tamamladıktan sonra o dönemde Ermenek kazasında lise olmadığı için Liseyi EDİRNE'de okudu. 1970 ylında Kara Harp Okulu'na girerek, 1973 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1974 yılında Piyade Okulu'ndan mezun oldu. 1975 yılında Komando İhtisas Kursu'nu bitirdikten sonra tayin olduğu Erzurum'da 1980 yılında Kara Harp Akademisi'ni kazanarak, 1982 yılında Kara Harp Akademisi'ni bitirdi. 1992–1993 yılında NATO Savunma Koleji'ni, 1996 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni bitirdi.

Kara Harp Akademisini bitirdikten sonra1982–1984 yıllarında KIBRIS'ta, 1984–1990 yıllarında Genelkurmay Karargâhı Harekât Başkanlığı'nda görev yaptı 1990–1992 Yıllarında HAKKARİ'de Dağ ve Komando Tabur Komutanlığı, 1992–1993 Yıllarında Genelkurmay Karargâhı Anlaşmaları İzleme Şubesi'nde proje subaylığı, 1993–1995 yıllarında Güney Kore Askeri ataşeliği, 1995–1996 Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanı ve AZERBAYCAN 887 Tugay Eğitim Komutanlığı, 1996–1997 Kara Kuvvetleri Psikolojik Harekat Şube Müdürlüğü, 1997–1999 Gökçeada 5. Komando Alay Komutanlığı görevlerinde bulundu.

1999'da Tuğgeneralliğe terfi ederek Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığına atandı. Hakkâri'de iki yıl tugay komutanlığını müteakip, 2001 yılında Edremit'te bulunan 19. Piyade Tugay Komutanlığı'na atanarak, iki yıl bu görevi yaptı. 2003'te Tümgeneralliğe terfi eden ve Genelkurmay İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Daire Başkanlığı görevine atanan Emekli Tümgeneral Parmaksız, 2004 yılında Tümgeneral rütbesindeyken istifa ederek emekli oldu. 

4 yıl boyunca görev yaptığı Hakkari anıları ile bitirilemeyen terörün nedenleri, çözüm için uygulama modelleri ve terörle mücadelenin analizinin yapıldığı “BURASI HAKKARİ ANKARADAN GöRüNDüĞü GİBİ DEĞİL” adlı kitabı yayınlanmıştır. Parmaksız, evli ve iki erkek çocuk babasıdır.