Bu sayfayı yazdır

Öcalan'ı siyasete hazırlama senaryoları

Yazan  21 Temmuz 2009
Cumhurbaşkanı Gül’ün “iyi şeyler olacak” biçimindeki açıklamalarının üzerinden aylar geçti. İyi şeylerin olması bir yana terör konusunda daha da kötü şeyler yaşandı.

Onlarca Mehmetçik düzenlenen mayınlı saldırılar sonucu şehit oldu. Ardından iktidar ve endeksli medya kurumları arasında "Kürt sorunun çözümünde şimdiye kadar eşi benzeri olmayan bir mutabakat var" yayınına başlandı. Kurumlar arasındaki bu yüksek uyum, bir "fotokopi belge" ve "Kâğıt Parçası"nın ortaya çıkarılmasıyla birlikte alt üst oldu. Ardından iktidarın bir gece yarısında "askeri yargı" ile ilgili olarak yaptığı düzenleme geldi. Bu da kurumlar arası uyumu tam anlamıyla uyumsuzluğa çevirdi. Saatler süren MGK toplantısı uyumu sağlamaya yetmeyince bu defa mini zirvelerle uyum Köşke taşındı. Ardından Cumhurbaşkanı askerlerin duyarlılığını ikinci plana atarak sözü edilen yasayı bazı tereddütler belirterek imzaladı. Böylece, Cumhurbaşkanı'nın ifadesiyle adına ne dersek diyelim "Türkiye'nin en önemli sorunu" olan "Kürt sorunu" bir süreliğine sessizliğe büründü.

Bu sessizlik son günlerde birden bire bozuldu. İlk ses DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Aynadan geldi. Ayna, "Sayın Öcalan'ın ağustosun sonuna kadar geliştireceği bir çözüm projesi var. Öcalan, her kesimden görüşler alarak bu görüşler doğrultusunda, Kürt sorununun çözümüne dair bir proje ortaya koyacağını söylüyor. Sağcısı da solcusu da, liberali de demokratı da şunu söylüyor; Diyor ki, " Kürt sorunu bitecek ve barış gelecekse, bu ancak Sayın Öcalan'la mümkündür ".

İmralı'daki hükümlüden medet umanlar!

Vatan Gazetesinden Ruşen Çakır ise, Hükümetin, Öcalan'ın ilan edeceği "yol haritası"nı "tedirgin bir merak"la beklediğini yazdı. Hükümetin tedirginliğini de yaşanılan tıkanma anında Öcalan'ın inisiyatifi ele almasından ve daha vahimi de "terör örgütünün başını muhatap alıyor" görüntüsü verme ihtimalinden kaynaklandığını ileri sürdü. Bu yüzden Başbakan Erdoğan beş bakanla bir mini zirve yaptı. Bu zirvede "Kürt Sorunu" ve çözüm yollarının masaya yatırıldığı haberleri de medyaya yansıdı. Terörist başının avukatları aracılığıyla 15 Ağustos'ta açıklayacağını duyurduğu 'yol haritası' öncesinde Başbakan Erdoğan'ın Öcalan'dan önce açılımlarını yapmak istediği iddia ediliyor.

Sabah gazetesi 19 Temmuz tarihinde "Öcalan'a 9 Arkadaş" manşetiyle çıktı. Habere göre "Adalet Bakanlığı, Öcalan hakkındaki tecrit iddialarının ortadan kaldırılması için İmralı Adası'na 9 mahkûm nakledecek". Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin talepleri doğrultusunda İmralı'da yapılan yeni "oda"lara konulacak mahkûm sayısı da dokuz olarak belirlenmiş.

Umudunu Öcalan'a bağlayanlar!

Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök de "İmralı'da hareket var" başlıklı yazısında "Türkiye'nin bugüne kadar Öcalan'la gerçekçi bir ilişki kurmaya çalışmamasını tarihi bir yanlışlık olarak " gördüğünü açıklamış. Ayrıca Özkök, Öcalan'ın avukatlarını TÜSİAD'ın görüşlerini almaya memur ettiğini de yazmış. Özkök, Öcalan adına ekibinin Türkiye'de kamuoyu yaratma faaliyetlerini alabildiğine sürdürdüğünü de belirtmiş.

Öcalan'ın 15 Ağustos'ta açıklaması muhtemel yol haritasında " Türkiye Kürtlerle stratejik ittifak yapmalı, sadece Musul-Kerkük Kürtleri değil, Suriye'deki Kürtlerle de demokratik özerklik çerçevesinde ilişki kurulması" isteğinin olacağı da ifade ediliyor. (Pankürdizm için bu şarttır).

Basına yansıyanlar her şeyi açıklıyor. Sanki karşınızda İmralı'da ömür boyu hapse mahkûm bir hükümlü değil de seçimlere hazırlık yapan bir siyasi parti lideri var. Geçmişte Abdullah Öcalan, nasıl oluyor da Kandil'e hapishaneden direktif verdiği sorusu tartışılıyordu. Bugün adam avukatları vasıtasıyla STK'larla görüşüyor, TÜSİAD'dan randevu talep ediyor, gazetecilerle temas kuruyor. Bazı gazeteciler de bu bağlamda Öcalan'ın "postacılığını" yapıyor. Bütün bu gelişmeler, Öcalan'ı birileri tarafından siyasete hazırlama senaryolarıdır. Bu nedenle 25 yıldır cinayet işleyen bir terör örgütünün başı bazı çevrelerce umut haline getirilmektedir. Gerçek tehlike budur.

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.