ON SEKİZ SAAT ART'Yİ ARAMAK


ON SEKİZ SAAT ART'Yİ ARAMAK

Yazan  30 Ocak 2009
Türkiye’de siyaset hoyratça yapılmaktadır. Ülkede yaşananlar, iktidar ile muhalefetin ülkeye hizmet etmek için değil de adeta birbirini yok etmek için yapıldığı görüntüsü vermektedir. Son zamanlarda siyasetin esneklik, edep, insaf ve estetikten yoksu

Erkler arasındaki güç mücadelesi de giderek kontrolden çıkmaktadır. Her alandaki karşıt görüş ve çıkar sahipleri birbirlerine en yaman acıyı tattırmak için yarışmaktadır. Bu bağlamda en çok kullanılan slogan da karşıtlar için "yaşasın cehennem" sloganıdır. Her alanda rakipler ve karşıtlar için bir "ötekileştirme" ve yabancılaştırma faaliyeti alabildiğine sürdürülmektedir.

Giderek bütün insani ve ahlaki değerler yurttaşların değil, iktidarın mülkiyeti haline gelmiştir. Rakipler ve muhalifler için insafsızlık, acımasızlık, hoyratlık ve adaletsizlik, yalnızca polis operasyonlarında değil her alanda yaşanmaktadır.

İktidar güce doymuyor!

Türkiye'deki AKP iktidarı güce doymuyor. Çok partili siyasi hayata geçildikten sonra, bir iktidarın bu denli her şeye hâkim olduğu bir zamanı Türkiye, ilk kez yaşıyor. İktidar bürokrasiye, STK'lara, sermayeye, üniversitelere, dini kurumlara, sendikalara tam anlamıyla her yere hâkim durumdadır. AKP karşıtı görüşe sahip olanlar marjinal konuma düşürülmüştür. Bu bağlamda medyanın tamamına yakını iktidarı onaylamak, övmek ve yüceltmekle görevli hale getirilmiştir. İktidardakiler yalnız siyaseti değil, mülkiyetini de bir biçimde ele geçirdikleri medya yoluyla sürekli toplumsal yönlendirme yapmaktadır. İktidar halkın yanında yer alan ve karşıt görüşleri dillendirmeye çalışan basın yayın kuruluşlarına karşı inanılmaz bir baskı ve yok etme kampanyası sürdürmektedir. Son operasyonlar bağlamında ART'nin 18 saat boyunca aranmasının bir başka anlamını bilen varsa bunu açıklamalıdır.

Güvenlik güçlerinin on sekiz saat boyunca kameralar, stüdyolar, filmler, arşivler, CD'ler, DVD'ler, spikerler, haberler, e-mailler arasında suç unsuru araması Türkiye'ye özgü bir baskı yöntemidir. Baskıyı iktidara muhalif herkesin iliklerine kadar hissetmesi için elden gelen her şey yapılmıştır.

Muhalifleri susturmak!

Aklına her geleni yapmak, önüne her çıkanı yok etmek, karşısına her dikileni ortadan kaldırmak imkânına sahip bir iktidarın medyaya karşı tavrı da tek yönlü değildir. İktidarın muhalif düşünceleri susturma yöntemleri arasında yok; yoktur.

Başbakan bizzat bunu şöyle izah ediyor: 'Siz basına yasaklar getiriyorsunuz' dediler. Basına yasak getirmiyorum. Sivil inisiyatif kullanıyorum. Yalan yanlış haber yapan medyaya karşı, gelin almama kampanyasını yapalım. Boşuna paranızı niye veriyorsunuz? " Bu sözler herkesin Başbakanının, nasıl da bir kesimin Başbakanı haline geldiğinin itirafıdır.

Elbette medyada yalan yanlış haber yapanlar vardır, esasen olmaması eşyanın tabiatına da aykırıdır. Ancak bu yalan yanlış haberleri daha çok, iktidara yandaş medya yapmaktadır. Sonuçta bu yandaş medyanın "yalan yanlış" haberleriyle muhaliflere yönelik operasyonlar yapılıyor ve insanlar tutuklanıyor. Yandaş medya suç ve suçlu inşa ederek, hem kendi rakiplerini hem de iktidar muhaliflerini susturuyor. Yandaş medya ve iktidar operasyonlar konusunda kol koladır. Türkiye'yi bir "haham" taslağı ve bir de eski terörist, yeni itirafçının rehinesi haline bu birliktelik getirmiştir. Bu ülke, üzerinde yaşayan herkesindir. Özgürlük, adalet ve demokrasi de yine herkesin paranoyaklığa kurban edemeyecek kadar önem vermesi gereken değerleridir. Anlayanlar için!

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display