SOYKIRIM İDDİALARI VE YÜZLEŞME MASALI


SOYKIRIM İDDİALARI VE YÜZLEŞME MASALI

Yazan  11 Şubat 2009
Son zamanlarda malum cenahta “tarihimizle” ya da “geçmişimizle yüzleşelim” söylemlerinden geçilmez olmuştur.

Bu içerikte çevrilmedik film, üretilmedik senaryo, yazılmadık roman kalmamış gibidir. Elbette toplumun gerçeğiyle yüzleşmesi aynı zamanda geleceğini daha sağlam temeller üzerine kurması anlamına gelir. Bu konuda yapılan haksızlıklar, yanlışlıklar kınanmalı ve gereği de yapılmalıdır. Ancak 6/7 Eylül olayları, Mübadele ya da Varlık Vergisi üzerinden adeta bir toplumu suçlu ve günahkâr ilan etmek de çok masum bir tavır değildir. Çok açıktır ki, yüzleşme adı altında birileri, Türk tarihine ve milletine yönelik psikolojik bir hareket yürütmektedir. Bu oyuna gelinmemelidir.

İçeriden "yüzleşme" çağrısı ile dışarıdan "soykırımı tanı" çağrısı yapanlar, aynı amaca hizmet etmektedir. Nitekim gün geçmiyor ki Türk milletini suçlayan, Türk tarihini karalayan bir iddia ve iftira ortaya atılmamış olsun. Öyle görünüyor ki, "yüzleşme" ve "özür" kampanyacılarıyla "soykırımı kabul et" baskısını yapanlar ortak hareket ediyorlar. Bu bağlamda da her önüne gelen topluluk ortaya bir soykırım iddiası atarak dikkat ve ilgi odağı olmaya çalışmaktadır.

"Soykırım"la suçlamak moda oldu!

Çünkü bunlar Türkiye'nin hassas karnı olarak "soykırım" iddialarını görmektedir. Bu noktadan Türkiye'yi vurmaya çalışmaktadır. Soykırım suçlaması, diplomatik bir ticaret olarak "Ermeni soykırımı" iddialarıyla başladı. Güçlü diasporası, büyük finansmanı, etkin medyası ve sağlam müttefikleriyle Ermeni iddiaları uluslararası arenada Türkiye'yi etkili bir şekilde sarsmaya devam ediyor. Ermeni tezlerinin içeriden ve dışarıdan bu kadar çok taraftar bulması diğer grupları da harekete geçirmiştir. Ermenilerden sonra devreye Pontus girmiştir. Onlar da 15. YY'da nasıl kırılıp/döküldüklerinden, çeşitli mahfillerde bahsetmeye başlamışlardır. Ardından Anadolu'yu işgal eden Rumlar "soykırım"a uğradıkları iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Sonra Nasturiler benzer iddiaları gündeme getirmiştir. Söz konusu Türkiye'ye saldırmak olunca, her türden ölçüyü bir kenara bırakan Ahmet Türk bile, bu kez 12 Eylül dönemine atıfta bulunarak "kültürel soykırım"dan söz etmiştir.

Bugünlerde de devreye Yezidiler girdi. Irak'ta yaşayan Yezidiler, ABD Başkanı Obama'ya mektup yazarak 1916'da Osmanlı İmparatorluğu'nun 1 milyon Yezidi'yi öldürdüğünü ileri sürmüşler. Yezidiler, Obama'dan 1916'da yaşananları "soykırım" olarak tanınması için baskı yapmasını da istemişler. Üstelik "soykırım"a uğrama gerekçesi olarak da Ermeniler'e verdikleri desteği göstermişler.

Bu iddiaların yerli sahipleri de, emperyal güçlerin bölgede yıllarca ektiği fitnenin ve diktiği fesadın ürünü olan unsurlardır. Sömürücü güçlerin amacı, işgal ederek egemenlikleri altına alamadıkları milletlerin ve coğrafyaların lanetli ve ahlak dışı görülmesini sağlamaktır. Yapılan budur.

Bu iddialara karşı Türkiye'de de birileri bu büyük milletin ve tarihinin yükünü çekmekte zorlanmaktadır. Birileri de bu zaaftan yararlanarak Türk milleti üzerinden kendilerine tarih ve kimlik yaratmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda ecnebilerden gelen iftira ve ithamlar anlaşılmaz değildir. Ancak yaşadığı topraklara egemen olmaktan utanç duyan yerliler ile, kendi tarihlerini sömürgeci güçlerin okuduğu gibi okuyanların yaptıkları, anlaşılır değildir. Kendilerini yabancıların emperyal emellerinin oyuncağı durumuna düşürenleri, millet affetse bile tarih affetmeyecektir!

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display