Toprak, satış ve onur!

Yazan  01 Haziran 2009
Eski ABD Başkanı Bush, Beyaz Saray’da Türk yetkililere görüşmelerin “at pazarlığı” na döndüğünü söylemişti.

Bu görüşmelerden bir süre sonra da ABD, Irak'ta izlediği politikalara destek vermesi kaydıyla Türkiye'ye bir milyar dolar hibe yapılacağını açıklamıştı. Türkiye'de muhalefetin ve kamuoyunun yoğun eleştirisi sonucunda ABD'nin bu şartlı hibesini iktidar, istemeye istemeye kullanmayı reddetti. ABD'nin para karşılığı bir anlamda Türkiye'nin siyasetini satın alma teşebbüsü de böylece başarısız oldu. Ünlü spekülatör Soros, bir ziyareti sırasında "Türkiye'nin en iyi ihraç malı, askeridir" dediği bilinmektedir.

Bu tür birkaç olgu ve yargı bile yabancıların Türkiye'yi nasıl algıladıklarını göstermeye yeterlidir. Uluslararası aktörlerin, Türkiye ile ilişkilerinde her şeyden önce parayı ölçü olarak almaları nedensiz değil. Zira Türkiye'yi yönetenler iflas etmiş bir tacir psikolojisiyle adeta ülkenin her değerini açık artırmaya çıkarmış durumdalar. 2002 yılının başından bu yana Türkiye'nin satışa konu olmayan hiçbir değeri kalmamıştır. Ülkede üretilen mal ve hizmetler değil, doğrudan doğruya Türkiye'nin kendisi pazarlanmaktadır. Bu pazarlamanın içinde Türk milletinin tarihi, kutsal değerleri, sınırları, askeri ve inançlar sistemi de vardır.

İktidar yabancılara yapılan gayrimenkul ve arazi satışlarında (Galataport vb..), stratejik kuruluşların özelleştirilmesinde (enerji, demir çelik vb..), tarihi yerlerdeki mekânların satışında (Uçhisar vb..), su ve sınır boylarının kiralanmasında (mayınlı araziler vb..) hiç bir sakınca görmemektedir. "Para gelsin de nereden, hangi maliyetle ve nasıl gelirse gelsin" ilkesizliği iktidar yetkililerinin iliklerine işlemiş durumdadır. İktidar yetkililerinin "yabancıların, sırtlarına alıp gidecekleri yok ya" diyerek yaptıkları açıklamalar, vurdumduymazlıklarının ulaştığı boyutu göstermektedir. Bugün Türkiye'de başta banka ve sigorta sektörü olmak üzere bir çok alanda yabancılar üstünlüğü değil, hâkimiyeti ele geçirmiştir.

Her şeyi satışa çıkarmak!

Mayınlı arazilerin temizlenmesi ve kiralanması konusunda TBMM'ye sunulan tasarıyı da bu bağlamda düşünmek gerekir. Türkiye'deki iktidarın, para söz konusu olunca ülkenin stratejik ihtiyaçları, güvenlik gerekleri, tarihi ve kültürel çıkarları, hiçbir şeyi gözü görmemektedir.

The Economist dergisi "Bahreyn, tarımsal üretim için Türkiye ile 500 milyon dolarlık arazi anlaşması imzaladı" dedi. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, "Satma ya da kiralama söz konusu değil. Bahreyn, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Suriye, Sudan gibi ülkelerle tarım yöntemleri konusunda mutabakat yaptık" türünden bir açıklama ile dolaylı olarak söylenenleri doğrulamıştır. Türk halkı, iktidarın arazilerine uygulanan muamelenin ne olduğunun haberini The Economist dergisinden öğreniyor. Mayınlı araziler konusundaki tartışmalar olmasaydı, Türkiye'nin Bahreyn ve diğer ülkelerle tarım alanlarıyla ilgili olarak yaptığı satış, kiralama ve diğer anlaşmalardan kamuoyunun haberi dahi olmayacaktı.

Küresel ısınma, suyun stratejik değeri, sınırların kuşkulu şirket ya da ülkelerin denetimine elli yıllığına kiralanması, toprağın kıt kaynak, ya da kutsal olması, milli güvenlik, ya da ulusal çıkar gibi kavramlar iktidar yetkililerini hiç mi hiç ilgilendirmiyor. İktidar, hayırsız evlat gibi dünden kalan ne varsa hepsini elinden çıkarmakla meşgul. AKP iktidarına ülkenin satılık olmayan bazı değerlerinin de bulunabileceğini; Türkiye'nin onurunun ise "at pazarlıklarına" konu edilemeyeceğini birilerinin acilen hatırlatması gerekir!

Özcan Yeniçeri

1954 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gümüşhane'de, yüksek tahsilini Ankara'da tamamladı. 1987 yılında Uludağ üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü'nde Yüksek Lisansını tamamladı. 1991 yılında ise Erciyes üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yönetim Organizasyon dalında “örgütlerde çatışma ve Yabancılaşmanın önlenmesinde Yönetime Katılmanın Rolü” adlı tezinin kabul edilmesiyle de doktor unvanını aldı.

1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör oldu.

Prof.Dr. özcan Yeniçeri, Niğde üniversitesi'nde çeşitli aralıklarla Kamu Yönetimi Bölüm Başkanlığı, Meslek Yüksek Okulu Mü-dürlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.

1999 yılında Kazakistan'daki Ahmet Yesevi üniversitesi'nde görev aldı. Bu üniversitede “Uluslararası İlişkiler Bölümü”nü kurdu ve bir yıl süreyle de başkanlığını yaptı. 2004 yılında AYSAM (Ahmet Yesevi Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanlığına getirildi. İki yıl bu görevi yapmış olup halen Niğde üniversitesi'ndeki görevine de-vam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: Yeniden Türkleşmek, örgütsel Değişmenin Yönetimi, Küre-selleşme Karşısında Milliyetçilik ve Kimlik, Küresel Kıskaç ve Türkçülük, Bilgi Yönetim Stratejileri ve Girişimcilik, Dokunanlar, İtirazlar, Bugünden Yarına Türk Dünyasına Stratejik Bakış, Yönetimde Yeni Yaklaşımlar. ölüler Nefes Almaz (Roman), örgütlerde çatışma ve Yabancılaşma Yönetimi

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 2003 yılı “Prof. Dr. Osman Turan Kültür Araştırmaları” ödülünü almıştır.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, Ortadoğu, Ayyıldız, Millet, Hergün ve Siyaset Ekseni gazetelerinde çeşitli aralıklarla köşe yazarlığı yapmıştır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir.

Prof. Dr. özcan Yeniçeri, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri ile Milliyetçi Hareket Partisi Ankara milletvekili olmuştur. Ankara Milletvekili Yeniçeri aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesidir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display